AKP’nin Toledo’su belli oldu: Sur’a 6 karakol

Kadim ilçe Sur’a ilişkin hükümetin hazırladığı projeye dair detaylar ortaya çıktı. Sur’u ‘güvenlikli’ bölgeye çevirmek amacıyla hazırlanan proje kültürel yapıyı hedef alıyor.

Amed’in Sur ilçesinde 28 Kasım 2015’te başlayan ve 104 gün süren şiddetli çatışmalarda devlet güçlerince koca bir tarih yok edildi. Sur’un çeşitli alanlarında yıkım halen sürüyor. 6 mahallesinde sokağa çıkma yasağının da devam ettiği ilçede evler yerle bir edildi. 40 bin insan evsiz kaldı.

Tarihi kilise, cami, hamam, han, 200-300 yıllık tarihi evlerden geriye enkazları dahi bırakılmazken, AKP’nin başbakanları, bakanları ve milletvekilleri başta olmak üzere tamamı kendilerine tepki gösteren halka ve esnafa, Sur’un yeniden cazibe merkezi olacağı, evlerin yeniden inşa edileceği, Toledo gibi örnekler üzerinden anlatmıştı. Bu anlatılanların tamamının yalan olduğu yeni ortaya çıkan Sur imar planında belli oldu.

Yüzde 60’ı zorla kamulaştırılan ve hak sahiplerinin hiçbir şekilde söz sahibi olmadığı yeni Sur projesi, 28 Aralık’ta başladı. Ankara merkezli BHA Planlama Şirketi adlı hükümet yandaşı firmanın yürüteceği ve Sur için yok oluş anlamına gelecek projeyle ilgili hazırlanan kroki, hükümetin esas amacının ne olduğunu gözler önünü serdi.

Planda Sur’un tarihi dokusu ile hiçbir alakası olmayan geniş yollar ilçeyi örümcek ağı gibi sarıyor. Bu yolların ‘güvenlik’ amaçlı yapıldığı imar planında gizlenmiyor. Yine bu yolların tamamı ilçede yapılacak 6 karakol arasındaki ulaşımı da sağlayacak. Hasırlı’da 2 adet olmak üzere, Cevatpaşa, İskenderpaşa, Melikahmet ve Alipaşa mahallelerinde inşa edilecek karakolların planı da tamamlanmış. Söz konusu imar planında yıkılan tarihi yapıların durumunun ne olacağına dair ise bir bilgiye yer verilmedi. 

DOKUYA UYGUN DEĞİL

Projeyi değerlendiren TMMOB Şehir Plancıları Odası Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Büşra Cizrelioğulları Sadak, hükümetin şu ana kadar tüm planlarında Suriçi’ni korumaya dönük projeleri olduğunu söylediğini, ancak bugün kendi argümanlarını çürüttüklerini vurguladı. Suriçi’nde devasa 6 karakolun yapımı için 28 Aralık 2016’ta imar planı çıkarıldığını söyleyen Sadak, “Bu karakol planı da koruma amaçlı imar planına işlenmiş. Karakolları birbirine bağlayan geniş yolların yapılması planlanmış. Bunlar yapılırken Sur’un mevcut dokusuna uygun olmadan, tescilli yapılar göz ardı edilerek yol genişletmesi yapılmıştır” dedi.

‘TAMAMEN KONTROL ALTINA ALMA AMAÇLI’

Yapılan yol genişletmelerinin karakolları birbirine bağlama amaçlı olduğunun altını çizen Sadak, Suriçi’nde ‘güvenlik’ merkezli şehir yaratılmak istendiğini söyledi. Suriçi’nin tamamını kontrol altına alacak şekilde karakolların dizayn edildiğini ifade eden Sadak, “Hasırlı bölgesinde iki karakol yapıldı şu ana kadar. Bu projeyle Cevatpaşa, İskerpaşa, Melikahmet ve Alipaşa mahallelerinde birer tane karakol yapılması planlanıyor. Sur’un tüm bölgesine hakim olunacak şekilde karakol yapımı söz konusudur” diye aktardı.

Uydu görüntüsü üzerinden Hasırlı bölgesinde bin 300 yapının yıkıldığını tespit ettiklerini aktaran Sadak, “Bu alanda yapılan kıyım çalışması devam ediyor. Buna ilişkin tespit çalışmamıza devam edeceğiz. Yapılan karakol ve yol genişletme planının olduğu bölgede kaç tane yapı gidiyor ve kaçının tescilli olduğu ile bu durumda kaç ailenin etkileneceği üzerine çalışma yürütüyoruz” şeklinde belirtti. 

DEVLET PROJENİN DUYULMASINI İSTEMİYOR

Projenin 28 Aralık’ta askıya çıktığını belirten Sadak, “Normalde planların askıda kalma süresi 30 gündür. OHAL kapsamında bu süreyi de 15 güne düşürdüler. Bu durum işimizi kısıtlayan bir durum. İtiraz süresi de çok kısıtlı. Bu süre zarfında mülk sahiplerine ve Surlu yurttaşlara anlatmamız gerekiyor. Çoğu kişinin bundan haberi yok. Devlet el altından projeyi geçirmek istiyor, duyulmasını istemiyor” diye konuştu. 

HALKA SORULMADI

Hükümetin Sur projelerini şeffaf yapmadığını dile getiren Sadak, “Yapılan projeden mülk sahiplerinin haberinin olması gerekiyor. Kentteki sivil toplum örgütlerinin onayını alması gerekiyor. En önemlisi halkın ne istediğini sormak lazım. Surlu aileler karakolların yanı başında yaşamak istemiyor.” vurgusu yaptı.

İNSANLAR SURDAN ÇIKARILMAK İSTENİYOR

Hükümetin ‘güvenlik’ temalı kurduğu projenin halkı ürkütüp oradan çıkmasına sebep olacağının altını çizen Sadak, “İnsanlar kendi eski günlük yaşamlarını sürdürdükleri mahallelere, komşuluk ilişkilerinin olduğu yerleşim yerlerine geri dönmek istiyor. Bir yandan insanlar evlerinin enkazlarına bile ulaşamazken, bir de üstüne insanların yaşam alanlarını onlardan bağımsız bir şekilde şekillendirmek, aileleri dışlamak; oradan çıkarmayı hedeflemektir” dedi. 

BÖLGEDE YAŞAYAN HALKA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR

Şehir Plancıları Odası olarak projeye ilişkin tüm hukuk yollarını kullanacaklarını, ancak zamanlarının da çok kısıtlı olduğunu kaydeden Sadak, şunları söyledi: “15 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edildikten sonra 5 gün içerisinde itirazlar değerlendirilir. Bu itirazlar değerlendirildikten sonra, 5 gün içerisinde sonuçlar kesinleşmiş oluyor. Bu proje hükümetin tutumuna bakılırsa 20 gün içerisinde kesinleşmiş olacak. Ama bizler itirazlarımızı yapacağız. Bu durumda mahkemeye vereceğiz. Daha önce de bizler itiraz ediyorduk. Son süreçlerde itirazların cevabını alamıyoruz. Süremiz doluyor. Bu yüzden de itirazla birlikte planı direkt davaya taşıyacağız. Bu durumda derneklerin ve bölgede yaşayan halkın itiraz etmesi de çok önemlidir. Yapılacak itirazlar elimizi güçlendirir ve engellemeye dönük bir çaba olmuş olur.” 

PROJE NİYETİ İFŞA EDİYOR

BHA Planlama Şirketinin bu projeye nasıl hazırladığını sorgulamak gerektiğine işaret eden Sadak, “Savaşta yıkılan kentlerin planlamasından bahsediyoruz. Devlet şu an kentleri güvenlik kaygısıyla planlamak istiyor. Hiçbir şekilde orada yaşayan insanların daha önceki yaşam koşulları ve kültürel yapısını göz önünde bulundurmadan bir planlamaya gidiliyor. Güvenlik gerekçe gösterilerek yapılan planlama özüne haykırıdır. Projede ‘Terör olaylarının kontrol altına alınması ve kontrol altında tutulması önemlidir. Bu kamusal ihtiyaç sebebiyle Suriçi’nin stratejik noktalarında konumlandırılacak ve günümüz şartlarına uyumlu teknik donanıma sahip emniyet hizmet alanları ve tesisleri çözüme ulaşılması planlanmaktadır’ deniliyor. Bu söylemle de projenin amacı ifşa edilmiştir. Tamamen kültürel yapıyı hedef alan bir projedir” dedi.