GÖRÜNTÜLÜ

Akdağ: İsrail’in Kudüs’te yaptığını Türkiye Cizre’de uyguluyor!

Cizre ve Sur’da devletin halka yönelik katliamını değerlendiren Tarihçi- Yazar Osman Akdağ, İsrail devletinin Kudüs’te devreye koyduğu insan ve tarih soykırımının daha katmerlisini Türk devletinin Cizre ve Sur’da hayata geçirmeye çalıştığını söyledi.

Cizre ve Sur’da devletin halka yönelik katliamını değerlendiren DTK Delegesi Tarihçi- Yazar Osman Akdağ, İsrail devletinin Kudüs’te devreye koyduğu insan ve tarih soykırımının daha katmerlisini Türk devletinin Cizre ve Sur’da hayata geçirmeye çalıştığını söyledi.

Cizre ve Sur’da Türk devleti aylardır tank ve toplarla bombalayarak tarihi kentleri harabeye dönüştürdü. Binlerce yıllık halkın tarihi mirasını ‘kentsel dönüşüm’ adı altında yok ettiğine dikkat çeken DTK Delegesi Tarihçi- Yazar Osman Akdağ, kendi kültürünü ve tarihini koruyan Kürt çocuklarının kanları oluk oluk akıtıldığına değindi. Sur ve Cizre’de yaşanan katliamlara da dikkat çeken Akdağ, yaşanan insan ve tarih katliamı ile ilgili ANF’nin sorularını yanıtladı.

Sur ve Cizre’de aylardır tank ve top atışları ile bombalanıyor. Sivil halkın katliamını meşru sayan hükümet, yıktığı kentlerde de ‘kentsel dönüşüm projesi’ ile telafi edeceklerini söylüyorlar. Bu konuda ne diyeceksiniz.

Bugün Kürdistan’da ortaya konulan proje bugüne ait değildir. Bu proje binlerce yıllık bir geçmişi söz konusudur. Kürdistan halkı üzerinde yok etme planları söz konusudur. Bugün Sur ve Cizre’de bombalanan kadim kenti boşaltan Türk devleti, TOKİ projesi ile halkı bir bütün belleksiz bırakmak istiyor. Aynı yöntem onlarca yıldır İsrail devleti Kudüs’te uyguluyor. Kadim kentin tarihi binalarını yüksek meblağda bir para ile satın alarak oradaki binlerce yıllık yaşamı ortadan kaldırma çabası içerisindedir. Bununla da büyük bir ticaret yapılıyor. Çünkü oradaki halkın binlerce yıllık ticari ilişkileri söz konusudur. Bakınız Keban Barajı ile binlerce yıllık Zeugma’yı sular altında bıraktılar. Sur’da Kürdistan tarihinin en eski kentlerindendir. Sur’da tarihi evleri tank ve toplarla yok etmeye çalışıyor buna karşılık ta TOKİ ile modernizm adı altında halkı betorname evlerle ya da birkaç kuruş para ile 10 binlerce yıllık bir tarihten kopartmak isteniyor.

Devletin Mezopotamya halkının yaşam biçimine müdahalesi sanırım bugünle sınırlı değil? Bunun başka örnekleri var mı?

Hasankeyf’in de 12-14 yıllık tarihi şimdi ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Yukarı ve Aşağı Mezopotamya halkının motifleri halen de bulunuyor. Bir örnek verecek olursak; 1967’lerde Hasankeyf’te betorname bir kent inşa edildi. Ancak onun tek amacı, Hasankeyf’in tek tarihi kabristanı vardı. O kabristanın mezar taşları 2 metre yüksekliğindeydi. O mezarlar yıkılırken büyük bir hazine bulundu. Ardından eski kentin geçiş yolu olan tünelin üzerine beton döküldü. O kabristandaki motifler güneş idi. Kendim de o kabristanı görebilme şansım oldu. O kabristana büyüklerimiz, ‘Mecusilerin Kabristanı’ derlerdi. Yani ‘Tırbê Mecusiya’ bu Mecusi kimlerdi? Mecusiler İslamiyet’ten önce Kürtlere söylenirdi. Yani güneş tapanlara, Zerdeştlere söylenirdi. Belki de o dönemde Mani ve Zerdeş’e inananlar da vardı. Ama o köprünün tek amacı, o kabristanı dozerlerle yok ettiler ve kimsenin yazmasına ve araştırma yapmasına imkan vermediler. Daha sonra 50 santimlik bir temel kazdılar ve tavuk kümesini andıran konutlar yaptılar, kaledeki mağara şehrinden insanları indirerek modern yaşam adı altında devlet bir taşla iki kuşu vurmayı başardı. Bunun gerekçesi de güya çok sevdiği o halk, deprem sırasında mağaralarda kayalar üzerlerine çökmesin diye bunu yaptılar. Oradaki en büyük ahlaksızlık ta o mezarlık üzerinde inşa edilen o kümeslerin duvarlarına da tarihi mezar taşlarını yerleştirdiler ve fosseptik çukurları açarak mezarları tuvalet lağımına dönüştürdüler. Bu halkın tarihine yapılan en büyük ahlaksızlık bu değil midir? O mezarlardaki insan değil miydi? O mezardakilerin çocuklarının tuvalet çukurunu kazdırdılar. Bu da yetmedi baraj yaptı. Hasankeyf’ten Ilısu köyüne kadar binlerce yerleşim yeri bulunuyor. Dicle Nehri kıyısında 15 binlerce yıllık tarihi yok ediyorlar.

Burada yok edilen tarih kendilerine ait olmadığı için mi yok edildiğini düşünüyorsunuz?

Bu tarih onların atalarına sahip olsaydı bu barbarlığı yaparlar mıydı? Bence yapmazlardı çünkü bu egemenlerin atalarına dair toprağı bir karış eşerse bile onlara ait tek bir iz bulamazsınız. Onlar burada bir taşı başka bir taşın üzerine koymamışlar. Zeynel Bey’in Artukluların olduğunu iddia ediyor olsalar da kendileri de öyle olmadığını çok iyi biliyor. Bakınız Süleyman Şah onların atası olduğu için nasıl tutuştular ve tüm diplomatik yolları kullanarak Şah’ın mezarını muhafaza etmek için her türlü yolu denediler. Bunlar talancıdırlar, geldikleri her yeri yıkıp yerleşmişler.

Tarihi kentlere yönelik egemenlerin talan saldırıları bugüne kadar baraj projeleri ile tanıklık ediyorduk. Önceleri talan etme gerekçeleri neydi?

Sur, Hasankeyf’in kız kardeşidir. Onun için şimdi Sur’a onun için saldırıyorlar. Onun için Erdoğan kendi projesi olan TOKİ’yi devreye koyuyor. Amaç Kürtlerin ve Mezopotamya’nın 10 bin yıllık tarihi geçmişini yok etmektir. Süleyman Demirel’in Hasankeyf’te uyguladığı tarihi soykırımı bugün Tayip Erdoğan Sur’da Toki ile bu projeyi devreye koyuyor. Bunlar egemenlerin temel projeleridir. Sur, Cizira Botan’da amaç oradaki insanları sadece katletmek değildir. Evet, şimdi insanlar diri diri yakılıyor. Ama o tarihi kentleri yok etme projesidir. Bakınız Timurleng’te Cizira Botan’da taş üstüne taş bırakmamıştı. Kenti tamamen yok etmişti. Timurleng Mısır’a geçtiğinde Cizre Mir'lerine karışmıyor. Ancak dönüşte kendi malının kaybolduğunu söylüyor. Söylediği malları istemiyor ama bazı insanların kendisine teslim edilmesi için Cizira Botan Mirine dayatıyor. Mir bunu kabul etmiyor ve ‘bizim kitabımızda teslimiyet yazılmıyor’ bunun üzerine Timorleng, Cizira Botan’ı alt üst ediyor. Onun için Cizre Kalesi diye bir şey bırakmıyor. Onun için Mellayê Cizirê, 500 yıl aradan sonra üzerine şiirler yazmış. Mellayê Ciziri’nin o dönemde kanla sulanan sözleri bugünde aynısı Cizre’de yaşanıyor. Belki bugün büyük bir acı var, belki çeşme gibi Kürt çocuklarının bedeninden kan akıtılıyor, belki cenazelerimiz üst üste çürüyor. Ama bu uygulamak istediği projesi tıpkı ataları gibi kursağında kalacak. Kürt halkı orada TOKİ yaptırmayacağını çok iyi bilmelidir.