33 Kurşun katliamı unutulmadı

Van’ın Özalp İlçesinde 33 Kürt köylünün infaz edilmesinden bu yana 73 yıl geçti. Devletin hala özür dilememesine tepki gösteren mağdur yakınları, yazarlar ve siyasetçiler katliam politikalarının hala devam ettiğine vurgu yaptı.

28 Temmuz 1943’de Özalp’ta 33 Kürt köylüsü Orgeneral Muğlalı’nın talimatıyla Sefo Deresinde (Geliyê Sefo) kurşuna dizilerek öldürüldü. Kaçakçılık yaptıkları gerekçesiyle köylülerin öldürülmesi DP iktidarı tarafından katliam meclise taşınmasıyla ortaya çıktı. Yapılan yargılamada Orgeneral Mustafa Muğlalı katliamın azmettiricisi olarak idam cezasına çarptırıldı. Muğlalı cezaevinde 5 yıl kaldıktan sonra yaşamını yitirdi. Ancak devlet olayın üzerinden 61 yıl geçtikten sonra 2004 yılında Özalp’ta bulunan askeri kışlaya Muğlalı’nın ismini vererek itibarını iade etti. Oluşan tepkiler üzerine Muğlalı ismi kışladan 2011 yılında kaldırıldı ancak mağdur yakınlarının tepkileri hala sürüyor.

Tarihe 33 kurşun katliamı olarak geçen olay için devlet mağdur yakınlarından özür dilemezken 2011 yılında benzeri bir katliamda Roboski’de yaşandı ve 34 köylü bombalanarak öldürüldü.

KATLİAMIN ŞİİRİNİ AHMET ARİF YAZDI 

33 Kurşun katliamı Ahmet Arif’in şiirlerine de konu oldu. Arif katliamı şiirinde, Yiğitlik inkar gelinmez / Tek'e - tek döğüşte yenilmediler / Bin yıllardan bu yan, bura uşağı/Gel haberi nerden verek/ Turna sürüsü değil bu /Gökte yıldız burcu değil/ Otuz üç kurşunlu yürek/ Otuz üç kan pınarı/ Akmaz, Göl olmuş bu dağda...” dizeleriyle anlattı

33 Kurşun katliamını 1989 yılında yayınlanan ‘Yas Tutan Tarih’ isimli kitabında ayrıntılı olarak anlatan Gazeteci-Yazar Günay Aslan, katliamı bir kez daha lanetlediğini söyledi. Aradan geçen 73 yıla rağmen yoksul Kürt köylülerinin ailelerinden özür bile dilenmediğini söyleyen Aslan, katliamın yaşandığı bölgeye hala bir anıt mezar yapılmamasının büyük bir eksiklik olduğunu kaydetti. Devletin devlet olma vasfının gereklerini yerine getirmediğini dile getiren Aslan, “Zilan’da, Dersim’de, Roboski’de ve son olarak da Sur, Nsubaybin, Yüksekova, Cizre’de bir devlet vasfı göremiyoruz. Bu yüzden bu katliamların Kürt halkının bağrında açtığı yaralar kanamaya, sorun giderek ağırlaşmaya devam ediyor. Devlet devlet olma vasfını yerine getirmediği, hukuk, adalet, demokrasi, barış ve kardeşlik ekseninde bir yüzleşme gerçekletirmediği içindir ki Kürt sorunu Türkiye’nin iç ve dış ilişkilerinde istikrarsızlık, çatışma ve kriz üretmeye devam ediyor. Son darbe girişiminin de Kürt meselesiyle birebir alakalı olduğu görülüyor. Bu meselenin içeride ve dışarıda ürettiği gerilim ve sürekli kriz anı Cemaati’nin öncülüğündeki darbe girişimiyle farklı bir aşamaya geçti. Türkiye bu girişiminde kanlı bir iç savaşın eşiğinden döndü ve ne olacağını henüz bilmiyoruz. Oysa devleti, hükümeti ve siyasi erkiyle Türkiye Çözüm Süreci’ni başarıya götürme iradesi göstermiş, sorunu çözmüş, demokratikleşmiş olsaydı bu türden girişimlere cesaret eden de olmadı. Türkiye’nin iç ve dış gerilimlerinden kurtulmasının yolu gerçek manada demokratikleşmesinden, onun da yolu Kürt meselesinde tarihi yüzleşmeden ve adil, barışçıl çözümünden geçiyor” dedi.

‘KATLİAMLA YÜZLEŞMEYENLER DARBELERLE KARŞI KARŞIYA KALIR’

Katliamda dedesini yitiren Cizeyir Özkaplan devletin kendilerinden özür dilemesi gerektiğini söyledi. Tarihiyle yüzleşmeyen devletin 2011 yılında da Roboski’de aynı katliamı yaptığını belirten Özkaplan, “33 Kurşun katliamının 73’üncü yılında bu olayın yeni olduğunu hissederek yaşıyorum ve nefretle kınıyorum. Tüm Kürdistan da yaşanan Zilan, Roboski gibi katliamları da lanetliyorum. O dönemde ve bu dönemde katliamlar devam ediyor. Bugün de durum değişmedi ve Roboski’de gördüğümüz gibi katliamlar sürüyor. Devlet eğer 33 Kurşun katliamıyla yüzleşseydi Roboski de olmazdı. Devlet hala halkından özür dilemedi. Eğer o gün 33 kurşun katliamıyla yine imha ederek biz Kürtleri bitireceklerini düşündüler ama yanıldılar, bugünde yanılıyorlar, yanıldıklarını anlayacaklar. Tekrardan katliamı nefretle kınıyorum ve devletin özür dilemesini istiyoruz. İşte yine darbeler yaşanıyor, eğer katliamlara izin verirseniz darbelerle karşı karşıya kalırsınız. Roboski’de katliam yapanlar 15 Temmuz gibi tanklarla halkın üzerinden geçtiler” dedi.

SARAY BELEDİYE EŞ BAŞKANI ÇALIŞKAN: AİLELER HALA KEMİKLERİ ARIYOR

Saray Belediyesi Eş Başkanı Çalışkan da katliamın yıldönümünde çeşitli etkinlikler düzenleyeceklerini ifade etti. OHAL döneminde bulunduklarını hatırlatan Çalışkan, “Halkımız katliamı unutmadı. Devletten çok biz siyasilerin eksikliğidir, bizde gereğini yapmadık. Mağdur aileler dağınık yaşıyor. Kimisi Konya’da, İstanbul’da yaşıyor. 28 Temmuz’da basın açıklaması yapacağız. Kışlanın ismini bırakan da AKP kaldıranda AKP oldu. Kışlanın isminin değiştirilmesi bir özür yerine geçmez. Bir anne var 90 yaşında ve babamın öldürüldüğü yeri görmek istiyor. Aileler bizden bunu talep ediyor. Hassasiyet ve duyarlılık gerekiyor” diye konuştu.