15 Şubat’ta çocuk olanlar bugün gerilladalar

Kürt halkının uluslararası komplo olarak adlandırdığı 15 Şubat 1999 yılında çocuk yaşta olan Kürt gençleri bugün gerilla saflarında.

Kürt halkının uluslararası komplo olarak adlandırdığı 15 Şubat 1999 yılında çocuk yaşta olan Kürt gençleri bugün gerilla saflarında. Gerilla alanlarında karşılaştığımız ve her birinin ayrı bir hikayesi olan gerillalar Kürt halkının ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlayana kadar savaşacaklarını ifade ediyorlar.

Kürdistan dağlarının beyaz örtüyle kaplı olduğu şu günlerde gerilla alanlarında geziyoruz. Gittiğimiz gerilla birliğinde gülen yüzlerle karşılanıyoruz. Her bir gerillada ayrı bir heyecan gözlerden kaçmıyor. HPG ve YJA STAR gerillaları bahar hazırlığı yapıyorlar. Her yerde eğitim çalışmaları devam ediyor. Gerillada bahar yenilik, canlılık demek ama onlar bu yılın baharı için “zafer baharı” diyorlar.

Sıcak merhabalaşmaların ardından gerillanın kendi imkanlarıyla yapmış olduğu yerlerde oturuyoruz. Gösterilen alakadan dolayı fazla bir yabancılık çekmeden koyu bir sohbete başlıyoruz. Gerillalarla sohbetlerimizin temel konusu Kürt halkının “kara gün” diye tabir ettiği 15 Şubat 1999 “uluslararası komplosu” oluyor. Sohbetimiz koyulaştıkça her bir gerillanın farklı farklı hikayesiyle karşılaşıyoruz. Genç gerillaların birçoğu Kürt Halk Önderi Abdullan Öcalan’ın uluslararası bir komplo sonucu Türkiye’ye teslim edilişinin tarihi olan 15 Şubat 1999 sürecini hayal meyal hatırlıyorlar. O zamanın çocukları bugünün gerillaları. Hepsinin de ortak amacı, ülkelerinin ve önderliğinin özgürlüğü. Her birinin sözünde ve duruşunda son ana kadar mücadele etme kararlılığı var. Tabii ki her şeyden önce nesilden nesle aktarılan Kürt özgürlük mücadelesinin gerçeği var.

DÖRT YAŞINDA ZULME ŞAHİT OLMUŞ

Biz fazla konuşmadan, sorduğumuz sorularla onları dinliyoruz. Gerillalardan Rubar Rohat 1996 yılında Bitlis Hizan’da dünyaya gelmiş. Rubar’ın ailesi ekonomik nedenlerden dolayı 1998 yılında Mersin’e göç etmiş. Rubar, 15 Şubat sürecini dört yaşındayken yaşamış. Çok küçük yaşlarda olmasına rağmen Türk devletinin Kürt halkına yaptığı zulmü hiç unutamamış. Mersinde yaşanan serhildanlar sırasında Türk polislerinin Kürt gençlerine yaptığı işkenceleri evinin balkonunda izlediğini söyleyen Rubar, “Bizim evin karşısında bir karakol vardı. Bazı gençler komployu protesto ettiği için gözaltına alınmışlardı. Karakolun duvarına çırılçıplak yaslandırılan o gençlere, polisler kemerle vuruyor, kışın o soğuğunda üzerlerine buz gibi su döküyorlardı. Ben de hayretler içinde o manzarayı izlemiştim” diyor.

Çocuk gözleriyle şahit olduğu o olayları hiç unutamayan Rubar, dünyayı tanımaya başladıkça gerçeklerin farkına varıyor. Yurtsever bir ortamda büyüdüğü için de Kürt özgürlük hareketiyle de erken yaşlarda tanışıyor. Kürt halkının her gün katliam tehlikesi ve asimilasyon gerçeği ile yüz yüze olduğunu fark ettiği andan itibaren Kürt özgürlük mücadelesine katılıyor. Bu temelde 2011 yılında Kürdistan dağlarının yolunu tuttuğunu ifade eden gerilla Rubar “Özgürlüğümüz için eğer gerektiğinde silahlanmasak ve düşmana karşı savaşmazsak gençliğimizin hiçbir anlamı olmaz. Asimile edilmek istenen gençliğin direnmekten başka bir şansı olamaz. Her Kürt gencinin de özgürlük mücadelesine katılmaktan başka şansı olamaz. Devlet bize sadece acı ve işkence verir. Özgürlük ise gerilla saflarında. Bizler de Önder Apo ve halkımız özgür olana kadar savaşmaya devam edeceğiz” diyor.

ÖCALAN SEVGİSİ İLE BÜYÜYEN ERMENİ KIZI

Gerillalarla sohbetimize bu yıl bo bol yağan karlar karışıyor. Kürdistan dağlarına yağan metrelerce karın kendilerini zorlamadığını konuşurken, bir kadın gerillanın ilk defa kar yağışını gerillada gördüğünü duyuyoruz. Hemen nereli olduğunu sorduğumuzda da ilginç bir hikaye ile karşılaşıyoruz. Rojava’nın Derik şehrinde olan gerilla Viyan aslen Ermeniymiş. Ailesi 1915 Ermeni katliamı sırasında kaçarak Rojava’ya yerleşmiş. Ve birlikte yaşadığı Kürtler Viyan’ın ailesini korumuş. Daha bir asır önce yaşadıkları soykırımı unutamayan aile Kürtlerin yaşadıklarını yakından hissetmiş. Onların acılarına ortak olmak, verdikleri özgürlük mücadelesine sahip çıkmak için Kürtlerin davalarını kendi davaları bilmişler. Aile Öcalan ile tanışmış, ona büyük bir sevgi ve hayranlık duymuş.

Gerilla Viyan 15 Şubat 1997’de dünyaya gelmiş. Öcalan Türkiye’ye teslim edildiğinde Viyan daha iki yaşındadır. Ailesinin Öcalan sevgisi ile büyüyen Viyan doğum günü de olan 15 Şubat’ı her zaman kara gün olarak bilmiş. 15 Şubat’ı kara elbiseler giyerek geçirdiğini anlatan Viyan “doğum günümün Önderliğimizin yakalandığı tarih olan 15 Şubat olmasından kendimi her zaman şansız hissettim. Kara günün çocuğuydum ben. Ailem sayesinde Önderliği küçük yaşlardan itibaren yüreğimde büyük bir sevgiyle yaşattım. Ailem gibi yıllarca karalar giyerek yas tuttuğum bu komploya karşı yıllar geçtikçe yaklaşımım değişti. Önderliğin esaretini kabul edemiyordum. Düşmana karşı beslediğim öfke ve kinim bir de Önderliğin yaşam felsefesi beni mücadeleye çekiyordu. Sadece yas tutarak değil, mücadele edilerek Önderliğe olan sevgimi ifade edebilecektim. Bu temelde de kara günü aydınlığa çevirme şansımın olduğunun bilincine eriştim. Önder Apo’nun özgürlüğü için de 2012 yılında PKK saflarına katıldım” diye ifade ediyor.

‘KADININ ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ÖNDERLİĞİMİZİ ÖZGÜRLEŞTİRELİM’

Gerillanın misafiri olmuşsanız sohbet çaysız olamaz. Dışarısı buz gibi. Hava da kararmaya başlamış. Karların üzerinden esen rüzgar sesi insanın içinde tuhaf bir duygu yaratıyor. Birçoğumuzun filmlerde göreceği bu anları yaşamak herkese nasip olmaz. Ama içtiğimiz çaylar bizi daha da ısıtıyor. Bir taraftan da gerillaları tanıyarak, onların hikayelerini dinleyerek sohbetimize devam ediyoruz. Sıra gerilla Roşan’a gelmiş gibi söze başlıyor.

Adıyaman Kürtlerinden olan Roşan Semsur, 1992 Adana’da dünyaya gelmiş. Dinin etkisinin yoğun olduğu bir ailede büyüdüğü için Roşan gençlik yıllarına kadar Kürt olduğundan habersizmiş. Kürtlük bilincini Çukurova üniversitesini okuduğu yıllarda edinmiş. Bir gençlik grubu ile siyasi çalışmalar yürüttüğü için 2012 yılında Türk devleti tarafından tutuklanmış. Yaklaşık bir yıl Adana Karataş cezaevinde kalmış. Kendi gerçekliğinden uzak yetiştirilmesine rağmen Kürt olduğu için Türk devleti tarafından zindana atılmak büyük bir çelişki yaşatmış. Cezaevinde kaldığı süre içerisinde kendi halk gerçeğini daha yakından araştırma ve öğrenme şansını bulmuş. Gerilla Roşan Kürtlük bilincinin yanı sıra özgür kadın bilincini de öğrendikçe Öcalan’a büyük bir hayranlık beslemeye başlamış. Zindanda çıkar çıkmaz Roşan 2013 yılında gerillaya katılmış. Gerillaya katılımının esas nedenlerinden birinin Öcalan’ın özgürlüğü olduğunu ifade eden Roşan “Önderliğimiz esir alındığında ilkokul ikiye gidiyordum. O zaman bir anlam vermediğim 15 Şubat komplosu ve Önderlik gerçeğini öğrendikçe mücadeleye katılma kararı verdim. Bir Kürt olmanın yanı sıra kadın olarak özgürlük için savaşmam gerektiğine inandım. Demokrasi, eşitlik, özgürlük kadının ruhunda olan kavramlardır. Bu paradigmayı yaşamsallaştıracak, canlandıracak kazanımlar elde edecek ve koruyacak olan biz kadınlarız. Önderliğimizin fedai militanları olarak bizlere düşen sorumluluk kadın özgürlüğü için mücadele veren önderliğimizi özgürleştirmektir.”

‘KÜRTLER TESLİM OLMADIĞI İÇİN AKP VAHŞİCE SALDIRIYOR’

Saatler ilerlemişti. Zamanın nasıl geçtiğini bir türlü anlamamıştık. Gerillalar konuştukça biz de dinliyorduk. Her konuşan bizi farklı bir hikayeye götürüyordu. Akşamın geç saatlerinde devam eden sohbetimize güncel siyasette giriyordu. Sözü Bitlis Adilcevazlı olan Zerdeşt Navdar alıyordu. 1988 doğumlu olan Zerdeş de 2011 yılında Akdeniz üniversitesini okurken gerilla saflarına katılmış. 1999 15 Şubat komplo sürecini oldukça iyi hatırlıyor. Kürt halk önderinin şahsında tüm Kürt halkının hedef alındığına dikkat çekiyor. Bugün Kuzey Kürdistan’da Sur ve Cizre başta olmak üzere Kürt halkına karşı vahşice saldırının altında komplonun devam ettiğini ifade eden gerilla Zerdeş “Halkın umudu olan önderliğin esaret altına alınması bir nevi umutların kırılması olmuştu. Bir halkı öndersiz bırakmak o halka mesaj olarak, sen hala sömürülüyorsun demektir. Kürt halkına verilen mesaj tam da buydu. O an halktan çıkan refleks aslında umudumuza el uzatırsanız o elleri kırarız anlamı taşıyordu. Çünkü Kürdün özgürlüğe dair umuduydu önderlikti. Bu tepki aslında kölece bir yaşama başkaldırmanın ve özgürlüğe olan sevdanın tepkisiydi. Bugün de Kuzey Kürdistan’daki direnişlerde özgür olma tutkusu yatmaktadır. Kürt halkı teslim olmadığı ve özgürlüğünden vazgeçmediği için AKP ve Erdoğan çeteleri vahşice saldırıyor” diyor.

‘AKP’DEN HESAP SORACAĞIZ’

Her konuşan gerilla geleceğe dair büyük umutlar taşıyor. Kendinden emin ve kararlı bir şekilde konuşan gerillalar ne pahasına olursa olsun özgürlüğü elde edene kadar mücadele edeceklerini söylüyorlar. Gerilla Zerdeş de “Kürt halkı DAİŞ gibi insanlığın başına bela olmuş gerici bir gücün önüne geçti. DAİŞ Türk devleti ve AKP hükümetinin beslediği ve organize ettiği çetelerdir. Bu çeteleri Rojava ve Güney Kürdistan’da durduran Kürt halkı, Kuzey Kürdistan’da da aynı başarıyı elde edecektir. Bizler 15 Şubat komplosunun on yedinci yılında halkımızın ve Önder Apo’nun özgürlüğünü sağlayacağımızın sözünü veriyoruz. Ve bunun için de kanımızın son damlasına kadar da mücadele edeceğiz. Herkes bilsin ki AKP’nin katlettiği her bir canımızın intikamını mutlaka alacağız. Komploya vereceğimiz cevap bu şekilde olacaktır” diyerek önümüzdeki sürecin yoğun bir süreç olacağının mesajını veriyordu.

...