GÖRÜNTÜLÜ

Güney Kürdistanlı Ressam Sedulla: Sanat ve sanatçı özgür olmalı

Ressam Sami Sadulla sanatın özgür, sanatçının ilkeli olmadığı bir yerde kültür sanat çalışmalarının gelişemeyeceğini söyledi.

“Kültür-sanat çalışmaları aşk ve tutkuyla yapılır. Maddi kazanç elde etme sanatkarların amacı olamaz” diyen Güney Kürdistanlı Ressam Sami Sadulla, sanatın özgür, sanatçının ilkeli olmadığı bir yerde kültür sanat çalışmalarının gelişemeyeceğini söyledi.

Güney Kürdistan'ın Süleymaniye kentine bağlı Çemçemal ilçesinde 20 yılı aşkın bir süredir resimle uğraşan ve ilçe endüstri meslek lisesinde resim öğretmeni olan Sami Sadulla ile ressamlığa nasıl başladığını, Güney Kürdistan'da kültür-sanat çalışmaların hangi aşamada olduğunu ve hükümetin sanata yaklaşımını konuştuk.

Biraz kendinizden ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

1971’de Kerkük'ün Dubız ilçesine bağlı Şirine köyü doğumluyum. 1975 yılından bu yana da Süleymaniye’ye bağlı Çemçemal ilçesinde yaşıyorum. Eğitim ve öğretimimi burada tamamladım. Üniversiteyi 1991-1992’de Hewler’de okudum. Ressamlığa o yıllarda profesyonel olarak başladım. 1993 yılında ilk resim sergimi Hewler’de açtım. 1993 yılından itibaren Çemçemal’de resim öğretmenliği yapıyorum. Bu süre zarfında Kürdistan’ın değişik kentlerinde birçok resim sergisine katıldım.

RESİM YAPMAYA BÜYÜK BİR TUTKUM VARDI

Resim yapmaya nasıl başladınız. Resim eğitim aldınız mı?

Hayır, her hangi bir eğitim almadım, ama resim yapmaya tutku derecesinde büyük bir ilgim vardı. Çocukluktan gelen bir istekti bu. Çocukken fotoğraf çekmeyi çok seviyordum. Bendeki tutku çocukluktan geliyor diyebiliriz. Bu konuda akademik bir eğitim almayı çok istedim, fakat yaşam şartları buna elvermedi. Kendi çabamla, meslekten kalan zamanlarımı kurduğum küçük atölyede geçirerek kendimi geliştirmeye çalıştım. Şimdi daha iyi anlıyorum ki bu işi yapabilmek için kolej veya sanat akademisini okumanız gerekmiyor.

ATÖLYEMİN KAPISI RESİM YAPMAYI ÖĞRENMEK İSTEYEN HERKESE AÇIKTIR

Şimdiye kadar hiç kimse sizin yanınızda ressamlık eğitimi aldı mı? Ya da siz kimseyi bu konuda eğittiniz mi?

İlk başlarda meraklıları için eğitim devrelerimiz vardı. Şimdilerde bu konuda ciddi bir yetersizlik var diyebiliriz. Yaz tatillerinde bazı gençler yanıma gelerek çalışmamı izleyerek ya da yardımcı olarak bazı şeyleri öğrenmek istiyor. Fakat devamlılık kazanan bir konu değil. Ben sizin yolunuzla belirtiyorum; benim atölyemin kapısı bu işi öğrenmek isteyen veya kendisini geliştirmek isteyen her kese açıktır. Kim yanıma gelerek bu işi öğrenmek istediğini söylemişse, büyük bir aşkla yardımcı olmak istemişimdir.

SANAT TOPLUMUN GELİŞİMİNDE EN İNCE VE ESTETİK YÖNTEMDİR

Yaptığınız tablolar topluma neyi aktarıyor veya toplum bu tablolardan ne alıyor? Özetle, kültür sanat çalışmalarının toplum için önemi nedir?

Sanat bir toplumun gelişmesinde en ince ve estetik yöntemdir. Toplum yaşamının bütün alanlarına nüfuz eder. Siyasi, ekonomik ve kültürel anlamda toplumun bütün yaşamını etkiliyor ve yönlendiriyor. Sanat tek başına insanlığa hizmet edebilir. Ben daha çok ulusal figürleri ön plana çıkartmak istediğim için bütün çalışmalarımda bu bakış vardır. Çoğunlukla Enfal’i tablolarıma yansıttım. Son dönemlerde ise Şengal ve Kobanê’yi işledim. Daha çok Kürt halkının yaşadığı acıları ve direnişlerini konu alan tablolar yapıyorum. Bunun da toplum hafızası açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

SANAT İNSANİ BİR MESLEKTİR

Sanatın toplum yaşamındaki önemine değindiniz. Size göre topluma hizmet etmek istiyorum diyen bir sanatçının duruşu ve kişiliği nasıl olmalıdır?

Sanat insani bir meslektir. Eğer bir insanın insanlığa karşı sevgisi, bağlılığı ve tutkusu varsa sanatın herhangi bir dalında hizmet edebilir. Sanat duygu işidir. Sözle veya direkt yollarla söyleyemediklerini sanat yoluyla dile getiriyorsun. Onun için sanatçının vicdanlı olması ve insanlığın yararını düşünmesi gerekir. Bu evrensel sanat çizgisi üzerinden yürünürse, sanatçı insanlığa hizmet edebilir.

SANAT, YAŞAMIN BİR PARÇASI VE İHTİYACI OLARAK GÖRÜLMÜYOR

Güney Kürdistan'daki kültür sanat çalışmalarını nasıl görüyorsunuz? Güney Kürdistan’da sanatla uğraşanların sanata bakışı nedir?

Güney Kürdistan'da hükümet ve Kültür Bakanlığı tarafından ressamlık sanatına hiç önem verilmiyor. Kürdistan'da ressamlığa hak ettiği değer verilmiyor. Ressamlara kendilerini geliştirme fırsatı sunulmuyor. Bu da bu sanatın gelişmesi önünde sorundur tabi. Resim yapan çok sayıda kişi var ancak Güney Kürdistan’da sanat yaşamın bir parçası ve ihtiyacı olarak görülmüyor. Sadece o sanattan gelecek paraya bakılıyor. Hissederek yapmıyorlar. Sanat ile uğraşacak kişi öncelikle topluma yaptığı tablo ile ne vermek istediğini sorgulamalıdır. Gelişi güzel sıradan tabloları herkes yapabilir. Önemli olan toplumun ruh dünyasına dokunabilmesidir, hislerini o tabloya katabilmesidir.

SANAT DALLARI ARASINDA DA AYRIM YAPILIYOR

Hükümet ve Kültür Bakanlığı neden kültürel çalışmalara önem vermiyor? Neden kültür ve sanatın gelişmesine yönelik bir politika izlemiyor?

Öncelikle Kültür Bakanlığı’nda çalışanların kültür sanat konusunda bir uzmanlığı yok. Ya da gelişmesi için ısrarcı değiller. Onun için kültür sanat gelişmiyor. Ayrıca Güney Kürdistan sanatçılar sendikası da çok gamsız hareket ediyor. Sanatçıların yaşadığı sorunları ilgili yerlerde tartışmıyor. Kültür bakanlığı ile direkt ilişkide bulunmasına karşın hiçbir sorunu çözemiyor. Bir resim sergisi yapmak istediğinde sana maddi anlamda hiçbir yardımda bulunmuyorlar. Ama topluma çok faydası olmayan bazı etkinlikler için muazzam paralar harcıyorlar. Sanat dalları arasında da ayrım yapılıyor. Bazılarına çok önem veriliyor, bazıları ise hiç önemsenmiyor.

UZUN VADELİ BİR PLANLAMALARI YOK

Kültür bakanlığının etkisiz kalmasının nedeni nedir?

Sadece kültür sanat bakanlığı etkisiz kalmıyor. Bütün bakanlıklar ve bir bütün olarak hükümet çalışmaları uzun vadeli bir planlamaları olmadığı için etkisiz kalıyor. Hükümet resmi olarak kurulduğu 1991 yılından beri bir anayasa bile çıkaramamıştır. Güney Kürdistan'ın bir anayasası bile yok. Sadece bir taslakla yönetiliyor. Bu nedenle özellikle kültür sanat bakanlığı görevini yerine getiremiyor.

ESKİ ÜSTADLARIMIZ SANATI AŞK VE TUTKU İLE YAPIYORLARDI

Güney Kürdistan’da imkânların sınırlı olduğu zamanlarda İbrahim Xeyat, Tahsin Taha ve daha birçok ünlü sanatçı yetişti ve sanatta önemli gelişmeler yarattılar. Ama son çeyrek asırda var olan imkânlara rağmen böyle bir isim çıkmış değil. Sizce neden?

Bakanlığın durumundan bahsettik. Bunun yanı sıra sanatçıların da sanatın gelişememesinde yetersizlikleri var. Eğer sanatçıda sanat tutkusu ve aşkı varsa, bakanlığın hiçbir katkısı olmadan da mesleğini bir biçimde geliştirir. Sanata maddi çıkar gözü ile bakılırsa sanat gelişmez. Eski üstatlarımız sanatı aşk ve tutku ile işlerini yapıyorlardı. Yurtseverlik çerçevesinde yaklaşıyorlardı. Maalesef son zamanlarda sanat Avrupa çıkış kapısı olmuş. Maddi gelir gözüyle bakılıyor. Bu durum, gerçek sanatın ve sanatçının gelişmesini engelliyor.

RESİM VE SANATIN YASAK OLDUĞU BİR TOPLUMSAL YAPILANMADAN GELİYORUZ

Toplum sizin yaptığınız tablolara, eserlerinize nasıl tepki veriyor?

Bizim toplumumuz resme biraz yabancı. Her konuda çalışma yapamazsınız. Cami minberlerinde resmin ve sanatın haram olduğunu vaaz veren bir toplumsal yapıdan geliyoruz. Toplumun bir kesiminde sıcak yaklaşım var ama toplumun sanata yaklaşımında bir doğrultunun olmadığını söylemek mümkün. Sanata yaklaşımda bir seçiciliğimiz yok. Kültür sanat bakanlığı ve sanatçılar toplumu, bu konuda eğitecek ve geliştirecek kültürel çalışmalar yapabilmelidir. Hükümet ve diyanet bakanlığına bu konuda başvurarak camilerde sanatın haram ve günah olduğu vaizlerinin verilmemesi gerektiği anlatmalıdırlar. Sanat ve sanatçı özgür olmalıdır.

RESSAM HİSSEDEREK ÇALIŞMA YAPMALIDIR

Sanat duygu ve hissetme işidir dediniz. Siz bir tabloya yapmaya başladığınızda belli bir şema üzerinden mi çalışıyorsunuz? Yoksa hislerinizle mi hareket ediyorsunuz?

Ben bir tabloyu yapmaya başladığımda belli bir planlama yapıyorum ama devamında içimden geldiği gibi, hislerimi yansıtarak biçim veriyorum. Daha çok Enfal ve Halepçe üzerine çalışmalar yürüttüm. 6 ay üzerinde çalıştığım bir tablo var. İsmini ‘Enfal Panoraması’ koydum. Bu tabloda değişik figürlerle duygularımı yansıtmaya çalıştım. Tabloyu bitirdiğim zaman baktım ki çok değişik biçimlerde Enfal trajedisini anlatan figürler ortaya çıkmış. Demek istediğim resim sanatında hissederek yapmadınız mı, sadece belli bir şema üzerinde çalıştınız mı, yaptığınız çalışma zayıf kalır. Bir özgünlüğü olmaz ve olanın bir tekrarı olur.

HİÇBİR DESTEK ALAMIYORUM

Uzun bir süredir ressamsınız. Bütün çalışmalarınız şu an bu atölyede. Çalışmalarınızı neden resmi bir kurumun sergi salonuna sergilenmesi için bırakmıyorsunuz?

Yaptığım çalışmaları kültür bakanlığına ait bir sergi salonunda muhafaza etmek için başvurdum fakat bu konuda her hangi bir sonuç alamadım. Ben de bu tabloların burada kalmasından yana değilim. Çünkü bu atölye kendi imkânlarımla açtığım bir yer ve yaptığım bütün tabloları muhafaza etmeme yetmiyor. Tablolar tozlanıyor, yıpranıyor, bazıları taşıma esnasında bozuluyor. Ben de daha uygun bir ortamda korunmalarından yanayım, fakat bir sonuç alamadım. Kendi imkânlarımla bezlerle sarıp tozlanmalarını, yıpranmalarını engellemeye çalışıyorum.

TABLOLARIM KOBANÊ’DE SERGİLENECEK

Son olarak, bir sergi düşünceniz var mı? Geleceğe dair ne tür projeleriniz var?

Daha önce 5 sergi açtım. 6. özel sergimi Kobanê’nin DAİŞ çetelerinden 1. kurtuluş yıldönümünde Kobanê’de açmayı düşünüyorum. 1 yıldır özel olarak bazı tabloları hazırlıyorum. Şu an bütün tablolarım hazır. Gerekli bütün başvuruları yaptım bu konuda. Başvurum Kobanê yönetimi tarafından kabul edildi. Bir sorun yaşanmasa 6. özel sergimi Kobanê’de gerçekleştireceğim.

...