Yüksekdağ: Krizden kurtulmanın yolu tecridin derhal kaldırılmasıdır

HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ: Sorun komployla, tecritle çözülemez. Geride bıraktığımız 16 yıl bunu çok net göstermiştir. Türkiye’deki kriz ve sancıdan kurtulmanın yolu Sayın Öcalan’a yönelik tecridin derhal kaldırılmasıdır.

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bugün genel merkez binasında düzenlenen HDP Kadın Meclisi toplantısında konuştu.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Yüksekdağ, "AKP-Saray iktidarının kadınlara yönelik ayrımcı politikaların zirve yaptığı bir dönemden geçiyoruz. Şiddetin yükseldiği dönemlerde zulmün, baskının ayrımcılığın en ahlaksızı kadına yöneltilir. İktidar artık kadınları eskisi gibi yönetemiyor. Kadınlar artık erkek egemen baskıcı ayrımcı anlayışa itiraz ediyor. Kadınların kitlesel itirazının, isyanının karşılığı her gün daha fazla kadın cinayet oluyor" dedi.
Politik bir mücadele içinde olsun ya da olmasın, örgütlü olsun ya da olmasın kadınlar şiddetle, yoksullukla, işsizlikle terbiye edilmeye çalışıldığını söyleyen Yüksekdağ, "İktidar hep kadını terbiye etmek istemiştir. Hizaya çekmek istemiş ve o hizanın dışına çıkmak isteyen kadınları düşman ilan etmiştir, taşlamıştır" diye ekledi.

'HER ŞEYE RAĞMEN MÜCADELE VE DİRENİŞ SÜRÜYOR'

"Erkek egemen siyasi iktidarın hizasının dışına çıkanlar kanla, ölümle, şiddetle cezalandırılıyor ama tüm bunlara rağmen kadın özgürlük mücadelesi de, kadınların direnişi de sürüyor. İşte bu nedenle umutluyuz. Eğer dayatılan bunca esaret rağmen, esaret parmaklıklarını parçalayan kadınlar varsa, o toplum için umut var, o ülke için gelecek var demektir" diyen Yüksekdağ, şöyle devam etti:
"İşte biz kadınlar, HDP’de örgütlenmiş kadınlar, yarın olduğumuz çok iyi biliyoruz. Biz HDP’li kadınlar, yarına dair umutların bayrağını taşıdığımız çok iyi biliyoruz. Geleceğimiz, yarınımıza zaptedemezler. Kadınların bu duruşu büyütmesi için kendini çoğaltmasını hayati önemde görüyoruz. HDP Kadın Meclisi kendini her düzeyde büyüterek kadın mücadelesini örgütlü hale getirmeyi hedefliyor."

'ÜZÜNTÜDEN ÇOK ÖFKELİYİZ'

Yüksekdağ, konuşmasının devamında şu hususlara değindi:
"Bakın, Türkiye’deki durum bir geleceksizliğe işaret ediyor. İktidar şiddet dışında bir yönetme biçimini tanımıyor. Aylardır kuşatılmış kentlerde halkın demokrasi iradesi teslim alınmaya çalışılıyor. Halkın itirazı hizaya çekilmeye çalışılıyor. Bundan çıkışın yolunun direnmek olduğunu söylerken.
Saray darbesi ve bu darbeye karşı geliştirilen direnişte yüzlerce yurttaşımızı yitirdik. Adı konulmamış bir savaş, bir Saray savaşı uğruna…
Yüzden fazla kadın yaşam alanlarında katledildi. Hamile kadınlar, üç aylık bebeğini kucağında taşıyan kadınlar katledildi. Bütün bu karanlık, bu şiddet tekçi ve iktidar saplantılı bir siyasi anlayışın güvencesini , tek adam ve tek parti sultasının güvencesini sağlamak için.
Bizler bu darbeci uygulamaların sona erdirilmesi için dört bir yanda seferber olduk. Ne yazık ki, üzülerek söylüyorum, vahşet bodrumunda katledilenleri kurtarmaya yetmedi. Üzgünüz. Bundan ötürü kendimizi sorguluyoruz. Ama üzüntümüzden çok daha fazla öfkeliyiz.
Artık AKP ve Saray o bodrumun enkazında, o bodrumun karanlığında kilitli. 
AKP ve Saray karanlığa gömülmüş olabilir ama halklarımızı bu karanlığa mahkum edemeyecekler.
Öyle bir düzen ki bu, cenazenin gömülme hakkını gasp ediyor. İnsana dair ne varsa hepsini silip atmışlar. İyi olan bütün şeyleri unutarak, sadece kötüye dayanarak iktidarda kalabileceklerini düşünüyorlar.

'AKP SONUNU HAZIRLIYOR!'

Yasa dışı paralel bir yapılanmayla Cizre’de Sur’da savaş yürütüyorlar. Siz bakmayın paralel yapıyla mücadele dediklerine, kendileri paralel. Hükümet’i tanımayan, mevzuatı takmayan, kendi kural ve kuralsızlıklarıyla çalışan bir yapı doğdu. Saray’daki zat, Ergenekon atına binmiş, başkanlık için şahlanacağını düşünüyor. Yanılıyor. O at kimleri sırtından attı. Zulüm iktidarı kendi sonunu hazırlıyor. Onlar sona gidiyor. Bizler halkların emek, barış, demokrasi mücadelesinin iradesini kuşandık.
Bugün 10 Ekim Ankara Katliamı’nın üzerinden 4 ay geçti. Kayda değer bir soruşturma yapılmıyor. Başbakan’ın deyimiyle IŞİD’li çete mensuplarının yakalanması için kendilerini patlatmaları bekleniyor. Ankara Katliamı’nın 4. ayı vesilesiyle bir araya gelen herkesi selamlıyorum. Katliamı da, sorumlularını da asla unutmayacağız. 

'TECRİT DERHAL KALDIRILMALI'

15 Şubat Komplosu'nun yıl dönümüne bir kaç gün var. Sayın Öcalan’a dönük 15 Şubat Komplosu, aslında bir  Kürt sorunu olmasının ötesinde bir Türkiye sorunudur. Bugün ne yazık ki, komplocu zihniyet ayakta durabileceğini sanıyor. Dolmabahçe Mutabakatı’nı yok sayanlar, masayı devirenler tecrit uyguluyor. Sorun komployla, tecritle çözülemez. Geride bıraktığımız 16 yıl bunu çok net göstermiştir. Bakın bugün hala Türkiye halkları bir yol ayrımında, sancıda. Bu, Türkiye’nin demokratikleşme krizidir, sancısıdır. Türkiye’deki kriz ve sancıdan kurtulmanın yolu Sayın Öcalan’a yönelik tecridin derhal kaldırılmasıdır.
Masanın dağıtıldığı o noktaya yeniden dönülmesini istiyoruz. Bugün yaşananlar masanın devrilmesiyle başlamıştır. Bugün yaşananların bitmesini istiyorsak Sn Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve yeniden masaya dönülmesi taleplerini çok güçlü bir şekilde yükseltmeliyiz.
Kadına her gün siyasi olarak da, psikolojik olarak da, fiziksel olarak da şiddet uygulanıyor. Kadına vatani görev veren bir anlayış var. Görev için çocuk doğurma talimatı veren bir anlayış var. Başbakan “Daha çok çocuk doğurun, bu sizin vatani görevinizdir” diyorsa kadına dönük şiddet olur. Başbakan kadını kendi askeri olarak görüyorsa sokaktaki adam kadınları nasıl görür?
Kadın katilleri sırtlarını devlete dayadıklarını biliyor. AKP ve Saray’ın kendileri gibi düşündüklerini biliyorlar çünkü. Kadınların yanıtı açık: Kimliğimiz, bedenimiz bizimdir.
Başbakan savaşa daha fazla asker istiyor. Bu sömürü düzenine ucuz işçi istiyor. Kadınlar bunun için mi size asker ve işçi üretecek?! Dört bir yanda savaşa karı en önde yürüyenler kadınlar. Yaşamı en fazla bizler savunuyoruz diyenler kadınlar. Bu kadınlar size asker üretmeyecek.
Paçalarından cinsiyetçilik ve nefret akıyor. HDP’lilere saldırı “Size etek giydireceğiz” diyorlar. O kadar kendilerini kaybetmişler ki, anlamamız kolay olmuyor. Akıl tutulması deniyor, bunlarda alık da yok. Akılları yanmış, vicdanları yanmış. Siz bir kadının, ananızın eteğine tutunarak ayaklarını üzerinde doğruldunuz. Utanın. Ananızdan utanın. Eteğe karşılar, keşke insanlık diye bir gömlek olsa da giyseler. Biraz insana benzeseler keşke.

EKVADORLU KADINLAR SELAMLANDI

Burası yetmedi, Ekvador’daki kadınların başına musallat oldular bir de. Ekvadorlu kadınlara selamlarımı gönderiyorum. Ekvator’daki kadınlar boyun eğmedikleri ve boyun eğmeyen kadınların sesi oldukları için guru duymalı, onlara şiddet uygulayan utanmalı. Ama ne yazık ki utanmayı bilmeyen bir siyasi iktidar anlayışıyla karlı karşıyayız.
İşte tüm bu erkek egemen iktidar anlayışına karşı HDP Kadın Meclisi, direniş yollarından geçerek barışa ulaşmak için öncü olacak. Bu yolda hepimize başarılar diliyorum."