‘Yaylalardan gerillaya süren yoldaşlık’

PKK saflarında kadın özgürlüğü için mücadele vermenin onurunu taşıdıklarını belirten gerillalar Sema ve Rojbin, “Biz akrabadan öte PKK’de heval olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

Özgün bir kadın gerillaların kampındayız. Mevsimlerden kış. Karlar dizi aşıyor. Dışarıda kısa bir kar keyfi yaşadıktan sonra, içeriye geçip kar tadında ve güzelliğinde sohbet ediyoruz. Yavaş yavaş tanıdığımız kadın gerillalar arasında geldiğimizden beri sohbetten uzak kalan iki kadın gerillaya kayıyor gözlerim. Birkaç metre uzağımızda bulunan başka bir mangada oturuyorlar. Biri yarı uzanmış bir vaziyette, üzerindeki battaniyeye sıkıca sarılmış. Diğeri ise başucunda bekler bir pozisyonda bir şeyler anlatıyor. Bulunduğum ortamdaki seslerin kesilmesiyle onlardan gelen sesi duyuyoruz.

“İnsanlıktan çıkmış Türk ordusu bile seni düşürmeye gücü yetmedi. Ama bir grip seni düşürdü. Ayıptır Rojbin sana. Bir gripten düşer mi insan” diye takılıyor Sema gerilla Rojbin gerillaya. Kısa saçlı, ela gözlü Rojbin, bitkin bir halde ve kısık ses tonuyla; “Sema sen moral vermeye mi, yoksa almaya mı geldin? Anlamadım” diyor.

Gerilla Rojbin birkaç gündür yakalandığı gripten dolayı yataktan çıkmıyor. Gerilla birkaç saatlik yolu yürüyerek kendisini ziyarete gelmiş. Geldiğinden bu yana da baş ucundan ayrılmıyor. Yer yer bir anne şefkati ve sıcaklığıyla yaklaşarak, moral veriyor. Yer yer de militanlık damarına basarak, doğru düzgün bir şey yiyip, içmeyen gerilla Rojbin’e bir şeyler yedirmek, içirmek istiyor. Gördüklerim yazacak bir hikayenin olacağının mesajını veriyor bana. Onları birkaç dakika izledikten sonra yanlarına gidiyor, sohbetlerine dahil oluyorum. Sohbet geliştikçe daha da yakından tanıdığım gerillaların kuzen olduklarını, ikisin de Siirt Koçerlerinden olduğunu öğreniyorum. Gerilla Rojbin, 2013 yılında mücadele saflarına katılıyor. Bir yıl sonra, gerilla Sema.

Gerilla Rojbîn bana göz kırparak Sema’ya dönüyor ve ekliyor: “Ben hasretinden dayanamadım. Rojbîn gidince yalnız kaldım. O yüzden dağlara geldim desene Heval Sema.” Gerilla Sama ve “Ne alakası var. Sen katılmamış olsaydın bile katılacaktım ben” diyor. Gerilla Rojbin, “Tabi canım kesin katılırdın” diyor. Sema’nın söylediklerine inandığı halde. Rojbin, Sema’nın er ya da geç saflara katılacağını çok iyi biliyordu. Çünkü onu en az kendisi kadar tanıyordu. Gerilla Sema’daki direnişçi kadın ruhunu çok uzun yıllar önce fark etmişti. Zaten birazdan sorduğumuz soruya karşılık cevabında da yer verecektir. Ama o yine gerilla Sema ile takılmak için böyle bir şey söyleme gereği duyuyor.

Aralarında tatlı bir atışma başlıyor. Sevgi, özlem, yoldaşlık kokan bir atışmadır onlarınkisi. Gerilla Rojbin’e ha bire bir şeyler yedirmek ve içirmek isteyen gerilla Sema’ya dönüyorum. Kuzeninle aynı saflarda yer almak sende nasıl bir duygu yaratıyor diyorum. Gerilla Sema gülümsüyor “Biz heval Rojbin’le akraba olmaktan öte hevaliz. Akraba olarak değil de heval olarak aynı saflarda yer aldığımız için çok mutluyum. Akrabalık bağları sevginin boyutunu dahi sınırlarken PKK yoldaşlığında sevginin sınırları olmaz. Heval Rojbin benden önce mücadeleye katıldı. Ondan hemen sonra da ben katıldım. Biz katılmadan öncede bu denli samimi ve yakındık. Şunda eminim ki akrabalık değil, güçlü yoldaşlık bağlarıdır bizleri mücadele saflarına çeken” diyor.

‘RUHUNUN MAYASINDA ÖZGÜRLÜK VAR’

Bitkin düşen Gerilla Rojbin’i rahatsızlığından dolayı sorularımla yormak istemiyorum. Ama yine de kuzeni ile aynı saflarda yer almanın kendisinde yarattığı hisleri kısada olsa paylaşması isteğim karşısında mütevazı bir yaklaşımla beni kırmıyor ve şunları söylüyor: “Bu duyguyu anlatacak kelime bulamam her halde. Biz Heval Sema ile küçüklüğümüzden beri çok yakındık. Ben gerilla saflarına katıldıktan sonra da onu günlerce düşündüm. Gelirken ona niye haber vermedim? Neden o sistemde bıraktım gibi yüzlerce soru sordum kendime. Ama Heval Sema’ya ilişkin bir konuda nettim. Sema ne olursa olsun gelecekti. Çünkü biliyordum ki öyle bir sistemde, öyle bir yaşamı kabul edemez. Onun ruhunun mayasında özgürlük var. Bunları bildiğim için ona duyduğum özlem ve sevgi daha da derinleşiyordu.” Konuşurken, aniden bir öksürük nöbeti tutuyor gerilla Rojbin’i. Sözleri yarım kalıyor. “Ben daha fazla yormayalım seni” diyorum. Genç gerilla Rojbin “Aslında heval Sema’ya ve kadın olarak özgürlük mücadelesi veren biz kadın gerillaların verdiği mücadelenin önemine de değinecektim” diyor ki tekrar tekrar bir nöbet tutuyor. Daha fazla zorlamıyorum kendisini.

‘BEN SENİ TAMAMLARIM’

Gerilla Sema yoldaşlığın verdiği tüm sıcaklığıyla ve şefkatle sarılıyor gerilla Rojbin’e. İçten bir tebessümle bakıyor ona. Pamuk beyazlığındaki elleriyle Rojbin gerillaya uzattığı suyu içirip “Sen yorulma, ben seni tamamlarım” diyor. Bu sözler karşısında Gerilla Rojbin gülümsüyor.

Sema bana dönerek gerilla Rojbin’i tamamlamak için devraldığı görevi tamamlama bilinciyle şunları söyledi: “Bu dağlara gelirken aklımızda sadece, ülkemizin, halkımızın özgürlüğü vardı. Tabi kadın özgürlüğü de vardı. Ama kafamızda çizdiğimiz özgür kadın profili, kapitalist sistemin kadına sunduğu sahte özgürlük anlayışından çok kopuk değildi. Ama gerilla saflarına katıldıktan sonra bizlerde her şeyden önce değişen şey özgür kadın kimliğine bakış açısı oldu. Her şeyden önce kapitalist sistemde kendime özgürüm diyen kadını ve PKK’deki özgür kadın kimliğini ayrıştırdık. Kapitalist sistemde, istediği yere giden, istediğini giyip süslenen, çalışan, seçen veya seçilen kadın özgür oluyordu. O sistemde bir kadının dünyası çocuk iken; anne, baba ve kardeşlerinden ibaret. Evlenince ise eşi ve çocukları yani küçücük ailesinin, küçük dünyası kendisine yetebiliyor. Anlayacağınız kadın her haliyle erkeğin gölgesinde kurulu olan düzene tabi tutulmuş. Fakat PKK’de özgür kadın kimliği daha kapsamlı, daha gerçekçidir. PKK’de öncelikle egemen erkek zihniyeti tarafından ortadan kaldırılan kadın tarihiyle tanışıyoruz. Bir toplumun kendi etrafında örgütlendiği, yaşama her anlamıyla can veren kadını tanıyoruz. Bir obje değil özne olan, erkek ile aralarında hiçbir farkın olmadığı, aynı haklara sahip olduğu, erkeğin gölgesinden çıkıp, her şeyi kendi özgür iradesi ile yapabilen kadınla karşılaşıyoruz. Güçlü bir iradenin sahibi, sonsuz bir özgüvenle öldürülen topluma yeniden can veren özgür kadın kimliğine şahit oluyoruz. PKK’li bir kadının tek bir aşkı vardır. O da ülke aşkıdır. Özgür kadınla gelişecek özgür insanlık ve yaşam aşkıdır.”