Uluslararası Êzidî Konferansı’nda katliamlar ele alındı

Almanya’nın Bielefeld kentinde yapılan Êzidî Kadın Konferansının birinci gününde, kadın kırımı, Êzidî katliamları, Şengal’in önemi ele alındı.

Konferansın bugünkü oturumunda, “Soykırım ve kadın kırımının paralelliği”, “Êzidîlere karşı soykırım ve Şengal’in önemi”, “Şengal’de soykırımın parçası olarak kadın kırımı” konulu oturumlar düzenlendi.

İki gün sürecek olan Uluslararası Êzidî Kadın Konferansı, Almanya’nın Bielefeld kentinde bugün başladı. Yüzlerce kadının dinleyici olarak katıldığı konferansın birinci gününde 3 panel yapıldı.

‘JENOSİD BİLİNÇLİ OLARAK BİR DİNİN, ULUSUN YOK EDİLMESİDİR’

Konferansın açılış konuşmasını Uluslararası İnsan Hakları Komitesi üyesi Patricia Sellers yaptı. Sadece kadına yönelik jenosidin olmayacağını söyleyen Sellers, “Sedece çocuklara yönelik jenosid olmaz. Jenosid tanımı yanlış yapılıyor. Ben bunu açıklamaya çalışayım. Jenosid bilinçli olarak bir dinin, ulusun yok edilmesidir. Çocuk buna dahildir, kadın, insanlar dahildi. Jenosid sadece erkeklere yönelik olmaz. Jenosid ölümdür, kızların, çocukların, yaşlıların, öldürülmesidir jenosid” diye konuştu.

‘KATLİAMLARDA YAŞANAN TRAVMALAR’

Panelde konuşan Dr. Anush Hovhanişyan ise Müslüman birisinin Hıristiyan birisi ile evlendiğinde çocukların Müslüman olduğunu belirtti. Bunun bir katliam örneği olduğunu kaydeden Hovhanişyan şunları dile getirdi: “Aynı şekilde tarihte Ermenilerin, Asuri-Süryanilerin katliamına baktığımızda aynı durum söz konusudur. Katliamlarda yaşanan tramvalar durumun iyi anlaşılmasına yardımcı olan bir konudur.”

‘ENFAL’DE KADINLARIN YAŞADININ ACILARI HALA DİNMEDİ’

Gazeteci Meral Çiçek de Güney Kürdistan’da Kürtlere yönelik yapılan katliamlara dikkat çekti. Enfal katliamı, 1988 yılında Baas rejiminin katliam yapmaya başladığını vurgulayan Çiçek, “Defalarca Kürtlere dönük operasyon düzenlendi. Enfal katliamını kadın bakışıyla değerlendirmek gerekiyor. Çok erkek öldürüldü, ama kadınlar ise halen ruhsal olarak bu katliamdan kurtulmuş değil. Birçok kadın tecavüze uğradı ve birçok genç kadın ve kadın satıldı. Yine birçok kadın Arap kentlerinde Arap yaşlılarına satıldı. Sadece Irak’ta değil, Mısır’da da satıldılar.

Bu kadınlara ne olduğu halen bilinmiyor. Yine Enfal katliamı var, bu katliam da kadınların yaşadığı acı hala dinmiş değil. Katliam ve tecavüz birbirine çok yakındır. Bu bir ideoloji olmuştur” dedi.

‘MİLLİYETÇİLİKLE KÜRTLER BÖLGEDEN SİLİNMEK İSTENİYOR’

Roza Burc ise Harita üzerinden Şengal’in jeopolitik önemine dair bir sunum yaptı. DAİŞ’in stratejisinin açık ve belli olduğunu söyleyen Burc, Arapların milliyetçiliğini yaptıklarını kaydetti. Arap milliyetçiliğinin neden Kürtlere karşı olduğu sorusunu da soran Burc, bu milliyetçiliğin Kürtleri bölgeden silmek istediğini kaydetti.

‘GÖÇ KATLİAM OLARAK GÖRÜLMÜYOR’

Konferansın diğer bir konuşmacısı ise Nusaybin eski Belediye Başkanı Ayşe Gökhan’dı. Göçler ve Êzidî toplumunda yarattığı etkilere dikkat çeken Gökhan, DAİŞ’in elinde esir tutulan kadınlar arasında Êzidîlerin yanı sıra Ermeni, Asuri, Süryani kadınlar olduğunu da hatırlatan Gökhan şöyle konuştu: “Devleti olmayan halkların göç ettirilmesi kimse tarafından pek engellenmez. Zorla göç ettirenler üzerinde kalıcı etkiler meydana geliyor. Bazı devletler yaptıkları göç ve katliamları terör adıyla saklıyorlar. İnsanların göç ettirilmesi katliam olarak görülmüyor. Katliamlar göçlerin yolunu açıyor. Göçlerle özgürlükleri iflas ettiriyorlar. Fiziki katliamlarla yine bu toplum çökertiliyor.”

Konferansta ayrıca Vania Martins, gazeteci Aysel Avesta, Şengal’den Dayê Buhar, Nergiz Emer Salih, Faik Deniz Pasha da birer konuşma yaptı.

YPJ'nin mesaj gönderdiği konferansta Şengal'den telekonferans yolu ile katilan Dayê Buhar ve Efrin’den dayika Cemile'nin konuşmaları salonda ayakta alkışlandı.

Konferans yarın, “Fermanın psikolojik ve travmatik etkileri ile aşma yolları”, “Soykırımcı güçlerin yargılanması ve yüzleşme”, “Êzidî toplumuna dayatılan soykırım nasıl boşa çıkarılır” konuşu panellerle devam edecek.