‘Türk ordusu Zagroslar’da savaş tarihi boyunca unutamayacağı darbeler yedi’

YJA Star Komutanlarından Melsa Muş: Nasıl ki bin yıllar önce bu coğrafyada devrim düzeyinde bir özgürlük mücadelesi yürütüldüyse, bugün aynı gerçeklik bu coğrafyanın çocukları şahsında en üst düzeyde yürütülüyor.

Stêrk TV’de yayınlanan özel programa katılan YJA Star Komutanlarından Melsa Muş, bu iki ay içerisinde Zagroslar’da yaşanan savaşın detaylarını değerlendirdi. 2 aylık süreçte Türk ordusunun Zagroslar’da yaşadığı hezimeti değerlendiren Melsa Muş, bu hezimeti yaratan gerilla eylemselliklerine dikkat çekti.

Melsa Muş’un değerlendirmeleri şöyle:

DEMOKRATİK MODERNİTE GERİLLASININ RUHU ZAFER RUHUDUR

Gerillacılık yaptığımız ve özgürlük mücadelesi yürüttüğümüz Zagroslar, tüm zamanlarda devrim ruhunu bağrında saklayan tarihi bir karaktere sahiptir. Neolitikten bugüne kadar bu coğrafyada yaşanan devrimsel gerçeklik bugün Kürt halkının mücadelesi ve gerilla direnişi ile çok somut bir şekilde tekrardan kendini ortaya koyuyor, devrim değerleri yeniden yaratıyor. Bu anlamda bu savaş, bir zafer savaşıdır. Yürütülen direniş sonucunda bu gerçeklik ortaya çıkıyor. Bu savaş hem tarihsel bir anlama sahip hem de bugün ile tarih arasında köprü yaratan bir gerçekliği içinde barındırıyor.

Nasıl ki bin yıllar önce bu coğrafyada devrim düzeyinde bir özgürlük mücadelesi yürütüldüyse, bugün aynı gerçeklik bu coğrafyanın çocukları şahsında en üst düzeyde yürütülüyor. Bu coğrafyanın tüm zamanlarında yaşanan özgürlük ruhu bugün işgalci ve egemen güçlere karşı yeniden canlanıyor. Bu coğrafyada bu ruh hiçbir zaman kaybolmadı ve her zaman da devam edecek. Bu anlamda içinden geçtiğimiz süreç ve bu operasyona karşı açığa çıkan mücadele ruhu çok büyük anlamlara sahip. Özellikle Demokratik Modernite Gerillası’nın ruhu ve operasyon alanlarında göstermiş olduğu performans örnek alınacak düzeydedir. Hem teknik hem de taktik yaratıcılığı ile en önemlisi de kendisini Önder Apo’nun ideolojisine dayandıran Apocu ruh ile düşmana çok büyük darbeler vuruldu.

BU OPERASYON İLE TÜRK ORDUSUNUN SAVAŞ KARAKTERİNİ ÇOK AÇIK BİÇİMDE GÖRDÜK

Türk devleti yandaş medyası ile kendisini bu operasyonlarda sanki başarılıymış ya da elindeki tekniği ile her gün gerillaya darbe vuruyormuş gibi göstermeye ve toplumda da böyle bir algı yaratmaya çalışıyor. Ama bizler bir kez daha bu operasyon ile Türk ordusunun savaş karakteri nedir, hangi düzeydedir, savaş ruhu ne kadardır çok açık bir şekilde görmüş olduk. Bu savaşın çok farklı ayrıntıları hala basına yansımış değil. Bu operasyonda açığa çıkan bazı tablo ve görüntüler Türk ordusu açısından utanç kaynağıydı aslında. Bu hem tünel savaşlarında hem de arazi savaşlarında açığa çıktı. Bu yüzden Türk ordusu neresinden tutarsa tutsun bu savaşta kendini başarılı gösteremez. Bu operasyonda gerillanın vurduğu darbeler, belki de Türk ordusunun savaş tarihinde asla unutamayacağı darbelerdir. Örneğin Piramit eylemi ve bu eylemde açığa çıkan ruhu Türk ordusu asla unutmayacaktır. Yine Küçük Cilo alanında komutan Ronahi Xelil öncülüğünde gerçekleştirilen saldırı eylemlerini ve bu eylemler sonucunda yaşadığı psikolojiyi hiçbir zaman unutmayacaktır. Çünkü bu alanlarımızda çok ağır darbeler yediler. Yine tünel savaşlarında arkadaşlarımız her gün saldırı konumunda ve çok çetin bir savaşın içerisindedir.

BU SAVAŞIN HAKİKATİNİ BİR BİZ İYİ BİLİYORUZ, BİR DE TÜRK ORDUSUNUN YENİK KOMUTANLARI

Merkez Karargah Komutanlığımız resmi olarak savaş bilançolarımızı açıkladı. Türk ordusu şimdiye kadar yürüttüğü bu savaşın bilançosunu, sonuçlarını hiçbir şekilde basına yansıtmadı. Hala herhangi bir bilanço açıklayamıyorlar. Çünkü onlarca Türk askerinin cenazesi Mamreşo Tepesi’nin eteklerinde, Küçük Cilo, Ertuş ve Zendura’da gerilla denetiminin altındadır. Cenazelerini dahi kaldıramıyorlar. Silahları, yaşamsal malzemeleri elimize geçti, bu Türk ordusu açısından utanç kaynağıdır.

Aynı zamanda Türk ordusu bu savaşta bize karşı savaşmadı. Libya, Suriye, Irak’tan topladığı çetelerle bize karşı savaş yürütmeye çalıştı. Hareket tarzlarından tutalım da, biçimlerine ve ellerindeki malzemelere kadar gerilla karşısında savaşanların Türk ordusunun askerleri olmadığı anlaşılıyor. Bu anlamda bu savaşa ilişkin basına yansıyanların gerçekte bu savaş sahasında yaşananlarla hiçbir alakası yoktur. Türk ordusuyla yaşadığımız savaşın gerçekliklerini bir biz iyi biliyoruz, bir de Türk ordusunun yenik komutanları. Ancak yaşanılan bu gerçekliği hiçbir şekilde medyaya yansıtmıyorlar. Bu şekilde sanki tüm sahayı işgal etmişler, her yere yerleşmişler, her gün bu dağlarda ilerleme kaydediyorlarmış gibi bir algı yaratıyorlar. Sadece bu operasyonla değil, örneğin Zap alanında bu ordu daha önce de defalarca yenilgiyle yüz yüze kaldı. Türk ordusunun komutanları bunu hiçbir zaman unutmamalı. Nasıl ki geldiler ve arkalarına bakmadan döndüler, bugün de bu gerçekliği yaşıyorlar. Gerilla savaşının yürütüldüğü tüm alanlarda biz bu gerçeği günlük olarak görüyoruz. Yürütülen savaş sadece gerillaya karşı yürütülen bir savaş değil. Tüm Kürdistan topraklarını kapsayan bir işgal savaşıdır. Bu operasyonu diğerlerinden ayıran özelliği de budur. Bu operasyon Kürdistan’ı işgal operasyonudur. Güney Kürdistan topraklarında bu savaş yoğunlaşmış olabilir, fakat Kürdistan’ın her parçasında yürütülen bir mücadele var.

Avaşin’e bağlı Mamreşo alanında Türk ordusunun kullandığı yöntemler hiçbir savaşta görülmeyen yöntemlerdi. Hiçbir savaş gerçekliğinde yaşanmadı bu. Örneğin beş, altı gerillanın direndiği bir savaş tüneline karşı, kullanmadıkları hiçbir yöntem kalmadı. Günler boyu yüzlerce kilo patlayıcı bu tünellere karşı kullandılar. Kimyasal gazlar ve bazı bombalarla tünelleri arkadaşların başına yıkmaya çalıştılar. Tünellere benzin döküp yakmak istediler ve onlarca defa arkadaşlara karşı zehirli gaz kullandılar. Arazinin her karışına mobeseler, fotokapanlar yerleştirerek gerilla hareketliliğini denetime alıp darbe vurmaya çalıştılar. Yani kendi çete orduları yetmiyormuş gibi, arkadaşların tünellerine köpek sokup darbe vurmaya çalıştılar. Bazı görüntüleri kendi medyalarında yansıttılar, arkadaşlarımızın cenazeleri ile oynadılar. Biz bu operasyonda böyle bir çete ordusu ile karşı karşıyayız. Bu, içinde ahlakın ve hukukun olmadığı bir savaş. Ancak ne olursa olsun, Türk devleti sadece kendi ordusuyla değil, Libya, Suriye, Afganistan ve Irak’tan onlarca çete ordusu toplayıp getirse de hiçbir şekilde Kürdistan Özgürlük Gerillası karşısında zafer kazanamayacak.

GERİLLA DİRENİŞİ İLE ZAGROSLARDA İKİNCİ BİR DEVRİM YAŞANACAK

Zap alanının belli bölgelerini kapsayan bir operasyon başlatıldı. Gerillanın Zap alanında yürüttüğü önemli bir direniş var. Küçük Cilo ve Ertuş alanlarında çetin bir savaş yürütüldü. Örneğin 2017 ve daha önceki yıllarda yürütülen operasyonlarda Türk ordusu bazı yerleri işgal edip bu alanlara yerleşti. Bu alanlardan gelip Küçük Cilo alanında bir işgal operasyonu başlattılar ve daha ilk günden gerilla direnişi ile karşılaştılar. Arkadaşlar etkili bir vuruş tarzı ile düşmanın ilerlemesini durdurdu. 40 gün boyunca Küçük Cilo arazisine gelemediler. Her gelmek istediklerinde darbe yediler. Küçük Cilo savaş tünellerine girmek istediklerinde kendi askerlerini araziye gönderemediklerinden Skorsky helikopterlerinden halatlarla arkadaşların tünellerine bomba ve patlayıcı bıraktılar. Avaşîn’in Werxelê ve Mamreşo alanlarında da aynı şey yaşandı. Yoksa Türk askerleri çok cesaretlilerdi de bir günde savaş tünellerimizin önüne geldiler diye bir şey yok. Günlerce arkadaşların tünelleri üzerinde patlama yapıp, arkadaşları içeride etkisiz kılmak istediler. Ama buna rağmen arkadaşlar tünellerden çıkıp fedai bir ruhla düşmana darbe vurdu.

Bu savaşta açığa çıkan fedai duruşlardan biri de Ronahi Xelil’in duruşuydu. O ve Zagros Avaşin arkadaş el bombaları ile savaş tünellerinden çıkıp arazide etkili bir biçimde düşmanı vurdular ve birkaç dakika içinde 7 işgalci askeri cezalandırdılar. Cenazeleri günlerce arkadaşların denetimi altında kaldı. Yine Delal Dilxweş ve Viyan Botan arkadaşlar Türk ordusunun Kobra ve Skorksylerine karşı savaştılar ve silahları üzerinde şehadete ulaştılar. Bu yüzden Çiyager arkadaşın Sur direnişinde dediği gibi “Son ne olursa olsun muhteşem” olacak. Son ne olursa olsun Zagroslar’da gerillanın direnişi ve zaferiyle ikinci insanlık devrimi yaşanacak.