‘Özgür yaşamın inşaası Berîtan çizgisinde gerçekleşiyor’

Erzincan, kadın kimliği, kadın bilinci ile donanmış kadınlar örgütlendiğinde, kendisini özgürlük temelin de yeniden mücadele ile yarattığında tüm egemen zihniyetin çeperlerini bir bir kırdıklarını söyledi.

Berîtan’ın (Gülnaz Karataş) yaşamını yitirişinin 24. yılı vesilesiyle konuşan KJK Koordinasyon üyesi Besê Erzincan, “Tüm şehit arkadaşlarımızın en zorlu zaman da bile yüzlerinden gülümsemeyi eksik etmemelerinin, korkusuzca yürüyüşlerinin sebebi Özgür Kürdistan da özgür kadınlar olarak yaşama iddiaları ve ısrarlarıdır” dedi.

Mezopotamya topraklarının tanık olduğu 3. Dünya Savaşı son yüz yılın en önemli savaşı varlığını sürdürüyor. Kürt cephesinde kimlik bilinciyle şekil verdiği bu savaşın Kürt kadınına biçtiği misyon sizce özgür kadın mücadelesinde ifadesini nasıl buluyor?

Özgürlük mücadelemiz Ortadoğu’da belirleyici bir hareket olarak önemli bir rol oynamaktadır. Kapitalist modernist güçler ve Kürdistan’ı sömürgeleştiren devletler 21. yüzyılda Kürtlerin direniş ve özgürlük temelinde kendi kimliklerine böylesine bir sahiplenişi beklemiyorlardı. Kürtler büyük bir çıkış yapıp tarihsel var oluşlarını bir kez daha tüm egemenlere göstermiş oldular. Kürtlerin bu özgürlük çıkışında kadın özgürlük çizgimiz ve mücadelemiz belirleyici olmuştur. Kadın militanlığı; büyük özgürlük bilinci, emeği, fedakârlığı, cesaretiyle gelişim göstermiş, Kürdistan özgürlük savaşının da ana damarı olmuştur. Kadın hareketinin öncü rolü ve misyonu Kürt özgürlük hareketi açısından bu anlamı ile stratejiktir.

Günümüzde 3. Dünya Savaşı olarak nitelendirilen çok şiddetli bir savaş Irak, Suriye başta olmak üzere tüm Ortadoğu’da yürütülmektedir. Türkiye de bu savaşın içindedir. Kürdistan coğrafyası tam da bu ateşin ortasındadır. Ortadoğu’da yürütülen 3. Dünya Savaşı aynı zaman da kadınlar üzerinden, insanlığı yeniden köleleştirme, paylaşma savaşıdır. Kadınların, halkların, ezilenlerin olası özgürlük eğilimlerini yok ederek, egemenlerin yeniden sistemini Ortadoğu’nun bütünselliğine yamalayıp kendi ömrünü uzatma savaşıdır. Devrimci, özgürlükçü hareketler PKK şahsında, özgür kadın hareketimiz şahsında bitirilmek, etkisizleştirilmek, egemen sisteme hizmet eder pozisyonda tutulmak isteniyor.

Kürt halkı Mezopotamya’nın en kadim, yerleşik halkıdır. Bu biliniyor. Bu halk köklerinden kopartılarak topraklardan sürülmek, atılmak isteniyor. Kürlere karşı inkar ve imha siyaseti bölgedeki statükocu devletlerin en temel politikası olmaktadır. Burada sormak lazım, kim kimi bu topraklardan sürecek? Erkek egemen sistemin en çirkin yüzlü temsilcisi AKP, evdeki hırsız misali hiçbir ahlak, insanlık değeri tanımadan utanmazca bunu gerçekleştirmek istiyor. Kürt halkı, kadınlar, gençler buna karşı çıktıklarında ise en vahşi egemenlik politikası ile işkence, tutuklama, infaz ile karşı karşıya bırakılıp yok etemek istiyorlar. Bunu kim kabul edebilir? Hayır, hiçbir onurlu, bilinçli, iradeli insan bunu kabul etmez. Kürt halkının, kadınların Mezopotamya topraklarından çıkarılması gerçekleşemez. Bu tarihsel olarak anaerkil toplum anlayışı ile şekillenmiş ve hep kadın rengini, düşüncesini, emeğini, Ortadoğu’ya vermiş bir halkın sürülmesi, tarihten silinmesi anlamına da gelmektedir. Kürt kimliği 40 yılı aşkın bir direniş ve mücadele ile oluşturulmuştur.

Kadın özgürlük çizgisini paradigmasının ve çalışmasının ana eksenine koymuş olan önder Apo ve PKK’nin kapitalist modernite ve onun işbirlikçileri tarafından hedeflenmesi tesadüf değildir. 3. Dünya Savaşı salt petrol, yeraltı, yerüstü kaynaklarının paylaşımı değildir. En öncelikli olarak kadın cinsinin yeniden köleleştirilmesi, kadının sömürüsünün sürekliliğinin sağlanması için tedbirlerin alınmasını da içermektedir.

Bilindiği gibi önder Apo’nun perspektifleri ile özgür kadın hareketimizin geliştirdiği eşbaşkanlık sistemi ve eşit temsilyeti uygulaması ve en son YJA Star, YPJ şahsında verdiği öz savunma savaşı ile tüm kadın özgürlük hareketlerine umut olabilmeyi başarmıştır. Ortadoğu’da süren bu savaş özünde beyni, yüreği, gözü açılmış kadınları hedeflemektedir. Önder Apo’nun özgürlük mücadelesi, çizgisi Kürt halkına ve kadınlara mal olmuştur. Kürt kadınları irade, bilinç, örgütlülük anlamında büyük mesafeler kat etmişlerdir. Özgür kadın hareketinin öncülüğünde gelişen bir halk hareketliliği söz konusudur.

Bu yüzden 3. Dünya Savaşını “kadınlara, ezilen halklara, inançlara karşı geliştirilen bir savaş” olarak tanımlamak en doğrusudur. Musul tarihsel olarak bir Kürt kentidir. Musul’un tarihinde trajik bir kadın tarihi, Kürtlerin, ezilen halkların, mezheplerin tarihi yatmaktadır. Dıştan bakıldığı gibi bir Şii- Sünni çatışması değildir yaşanan. Burada halklara ait insanlık değerleri, Kültürleri son yüz yılda büyük bir soykırımdan geçirilmiştir. Son yüzyıllık Musul tarihi; kapitalist modernitenin insanlığın başına getirdiklerini çok iyi resmetmekte, insanlığın trajedisini çok net günümüze yansıtmaktadır. Bu şehir yakın tarihte Saddam politikaları ve daha sonrasında DAİŞ vahşeti ile yüz yüze kalmıştır. Ulus- devletçi, iktidarcı İslam’ın en kara yüzünü tanımış ve yaşamıştır.

Musul’un tarihi eserleri, kültürü de son iki yılda talan edilmiştir. Burada amaçlanan erkek aklının yarattığı tekçi, faşist bir yaşamın şekillendirilmesi idi. Son iki yılda Musul, tarihsel zenginliklerden kopartılıp, Êzîdî kadınların esir olarak satıldığı mekânlara dönüştürülmüştü.

Tüm bu siyasi- askeri gelişmelerde hiçbir şekilde dile getirilmese de ve üstü büyük bir özenle kapatılmaya, gizlenmeye çalışılsa bile biliyoruz ki bölgedeki savaşın nedeni devletçi uygarlık güçlerin özgürlük güçlerinden korku duymasıdır. En başta da kadının özgürlükçü gücü ve etkisinden büyük bir endişe ve korku duyulmaktadır. Yani temel de hedeflenen kadının öncülüğün de giderek gelişen demokratik ulus modelimizdir. Kapitalist modernist yaşam kalıplarını yerle bir edebiliyoruz. Yeni ve farklı bir yaşamı yaratma yolunda ilerliyoruz. Dolayısı ile Kürt özgürlük mücadelesinde, halkın kurtuluş hareketinde bizler kadınlar rol sahibiyiz. Özgürlük mücadelemizi direniş ve özgürlük temelinde başarma görevimiz ve bu konu da öncü misyonumuz vardır. Bu konu da önemli bir tarihsel, yaşamsal bilinç ve miras oluşturulmuş durumdadır.

Ortadoğu’da yaşanan kriz toplumların dokularını etkilediği gibi toplumu mezhepsel savaşlarla parçalıyor. Buna karşı Ortadoğu kadınları açısından özgür kadın mücadelesi nasıl bir sorumluluk üstleniyor?

Bizim yürüttüğümüz özgür kadın mücadelesi evrensel bir mücadeledir. Zaten kadın özgürlük problemleri sadece Kürt kadınlarına ait gerçeklikler değildir. Kadınların sorunları hemen her ulusta, kültürde birbirine benzerdir. Ulus- devletlerin dünyada yaygın bir model olarak örgütlendirilmesi kadın özgürlük problemlerini de benzeştirdi. Kadının sömürgeleştirilmesi tarihi en eski tarihtir. İlk sömürge kadınlardır. Kadınların sömürülmesi üzerinden bugünkü egemen erkek sistemi kendisini yapısallaştırmıştır. Kapitalist modernite erkek egemenliğinin en üst temsili olmaktadır. Burada kadının köleleşme hali çok derin, kapsamlı ve katmerlidir.

Dünyanın en krizli bölgesi olan Ortadoğu’da kadınlar kriz içinde kriz yaşamaktadırlar. Kadın hareketi olarak özgür, eşit temelli alternatif bir yaşam projemiz vardır. Demokratik ulus modeli çerçevesinde kadınlar özgürlüklerini kendi mücadele ve savaşımları ile yaratabileceklerdir. Dolayısı ile özgür kadın hareketimiz sadece Kürt kadınlarının sorunları etrafında bir mücadele yürütmüyor. Ortadoğu’da yaşanan kadın sorunlarından, kadın katliamlarından da kendini sorumlu görmektedir. Bu yüzden ortak kadın platformları, demokrasi ve özgürlük cepheleri açmakta birlikte ortak mücadele çağrıları ve çalışmaları yürütmeye çalışmaktadır. Türk, Fars, Arap, Süryani, Ermeni, Çerkez, Hıristiyan, Yahudi halklarından, her inançtan kadınlarla birlikte ortak bir yaşam modelini toplumsal düzlemde geliştirebiliriz. Yaşamı hep birlikte yeniden inşa etmenin öncülüğünü yapabiliriz.

Hareketiniz “Rojava devrimi aynı zamanda bir kadın devrimidir” dedi. Bu belirlemenizden yola çıkarak özelde Rojava’da genelde Suriye’de kadının verdiği özgürlük mücadelesi Berîtan çizgisiyle özdeşleştirile bilinir mi?

Rojava devrimi bir kadın devrimidir. Rojava da kadınların özgür kadın kimlikleri ile yeni bir yaşamın öncülüğünü yapma durumları söz konusudur. Yaşama kadın aklı, rengi, iradesi temelinde bir katılım gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Kadınlar öz savunma, siyaset, örgütleme, diplomasi, basın ve daha birçok alanda önemli bir nicelik ve nitelikle çalışmaktadırlar. Bu çalışmaların tümünde önder Apo’nun öncülüğünde kurulan PKK hareketinin ve bunun içinden doğup büyüyen kadın hareketimizin tarihsel deneyimi ve tecrübeleri söz konusudur. Berîtan yoldaşın çizgisi, Arin Mirkan arkadaşda somutlaşarak mücadelemiz daha da yükseltilmiştir. Berîtan arkadaşın 1992’de gösterdiği direniş 2014 yılında Arin Mirkan arkadaşın şahsında Kobanê’de yeniden canlandırılmıştır.

Berîtan çizgisinde gelişen ordulaşmanın karakteri günümüz açısından nasıl tanımlanabilir?

Kapitalist yaşamın yapı taşları güçlü devrimci kadınlar tarafından bir bir sökülüyor. Bunlardan biri olan Berîtan (Gülnaz Karataş) arkadaşın direnişi ve yaşamı kadın özgürlük tarihimiz açısından mihenk taşı rolü oynamıştır. Berîtan arkadaş özgür yaşam ilkelerini kendi kişiliğin de oluşturmayı başarmış arkadaşlarımızdandır. Özgür yaşam ilkeleri temelinde yaşamak; kadın tarihini, kadının yaşadıklarını ve köleleşme gerçeğini bilmek ve bundan kurtulmak için mücadele etme gerçeği içinde olmak demektir. Berîtan arkadaşın kişiliğinde en belirgin yan; güçlü bir özgürlük bilincine sahip olması ve devrimi bütünlüklü yaşamasıdır. Özgür yaşama ulaşabilmek için savaşa güçlü katılmak gerekir. Bu başarılmıştır. Berîtan arkadaşın savaşa katılımı kuru bir savaşma mantığı ve kaba bir direnişçilik temelinde değildir. Yeni ve özgür yaşamı büyük bir tutku ile gerçekleştirme arzusu ve kendinde yaratma gücünü başarma ile direniş gerçekleştirilmiştir.

Önderliğimizi okuma, araştırma ile anlam düzeyini derinleştirme temelinde güçlü bir özgürlük, özgür aşk arayışı söz konusudur. Egemen erkeklik ve kadın köleliği kabul edilmemektedir. Derin bir yurt sevgisiyle topraklarına bağlılık ilmek ilmek arkadaşın yaşamına işlenmiştir. İhanete ve işbirlikçiliğe duyulan büyük bir öfke ve buna karşı duruş ve teslim olmama gerçeği vardır. Dersim’de Türk askerlerinin eline geçmemek için kendini uçurumlardan atan Besêlerin geleneği büyük bir inanç ile devam ettiriliyor. Berîtan arkadaş bu yönü ile özgürlük hareketimizin görkemli bir komutan duruşunu sergilemiş, tüm kadınlara emsal olmayı başarmıştır. Mücadelesi ile Dersim’i yeniden canlandırmış ve Botan ile birleştirmiştir.

Berîtanlaşmak demek; kadının savaşta komutanlaşması, yaşam da öncüleşmesi, topraklarına, yoldaşlarına bağlılığı zirvede yaşanması demektir. Kadın özgürlük mücadelesi açısından gerçekleşen bu öncülük düzeyi önderlik tarafından değerlendirilmiş, 1993 yılında Berîtan arkadaşın anısına gerilla da bulunan kadınların ordulaşması kararına gidilmiştir. İlk kez çok yaygın bir şekilde kadınlar kendi birlikleri, komutanlarıyla kendi kendilerini yönetmenin temellerini güçlü bir şekilde atmışlardır. Berîtan arkadaş; kadın kimliğinin, özgürlük bilincinin temsili anlamına gelmektedir. Günümüz açısından da Berîtan arkadaşın yaratmış olduğu bu temel değerler üzerinden Kürdistan’ın her parçasında büyüyen bir kadın özgürlük çizgisi ve yaşam tarzı vardır. Bugün Kürt kadını etrafında bir özgür yaşam inşası gerçeleşiyor. Bu vesile ile 25 Ekim 1992’de şehit düşen Berîtan arkadaşı saygı ile anıyoruz. Özgür kadın hareketi olarak anısına Özgür kadın mücadelesini büyütme sözünü bir kez daha yeniliyoruz.

Kürdistan’ın hemen hemen dört parçasında savunma güçleri olarak savaşan kadın güçleri var. Örgütlenen kadının Berîtan kişiliğinden çıkartacağı temel dersler neler olmalı?

Bugün Kürdistanı’nı dört parçasın da örgütlenmiş kadın savunma güçlerimiz vardır. YJA Star; kadının öz savunma güçlerinin çatı örgütü olarak özgür kadın çizgisi temelinde mücadelesini büyük bir ısrar ve kararlılıkla sürdürmektedir. Kadınların savaşta cesareti, kahramanlığı kendi öz örgütlerinden, öz güçlerinden aldıkları güç temelinde gelişmektedir. Önderliğimizin özgürlük anlayışı kadınları her geçen gün daha fazla büyütmektedir. Erkeğe ihtiyaç olmadan bir yaşam düzenlenişi kurulmaktadır. Kadın kimliği, kadın bilinci ile donanmış kadınlar örgütlendiğinde, kendisini özgürlük temelin de yeniden mücadele ile yarattığında tüm egemen zihniyetin çeperleri bir bir kırılmaktadır.

Şehit Berîtan arkadaşın mücadelesine bakıldığında bütün bu özellikleri taşıdığı görülür. Kapitalist modernist sistemin kadın için çizdiği yaşam modelini ret etmiştir. Oysaki kapitalist modernite sınırlarında bireysel yaşam imkânları da kendisine verilmişti. Ancak Kürt halkının ve kadınların kölelik durumuna bakarak bireysel kurtuluş yollarının olmadığını çok erkenden fark etmiş ve özgürlük saflarına katılmıştır. Dolayısı ile Berîtan kişiliği özgür kadın kişiliğinin ancak toplumsallaşma ile olabileceğini de bizzat göstermiştir. Kadın ordulaşmasının, kadının öz savunmasının gelişimi de Berîtanların, Zilanların ve tüm şehitlerimizin çaba, emek ve fedai duruşları ile mümkün olabilmiştir.

Dolayısıyla Kürt kadının tüm bu çaba ve emeklerin ortaya çıkardığı sonuçları görerek, yaşanılacak olan yaşamın kesinlikle özgür bir yaşam olaması gerektiğinin bilinciyle yaklaşmalıdır. Burada özgürlükten kastımız bir kadının kişi olarak kendisini kurtarması değildir. Önemli olan tüm kadınların yaşdıkları kölelleik cenderesinden kurtulmasıdır. Kadınlar bulunduğu toplumu, çevreyi ahlaki ve politik bir düzeye getiridikleri oranda kendilerine özgür yaşam alanları açmış olacaklardır. Mevcut durumda Kürdistan’da gelişen YJA STAR, YPJ, HPJ, YJŞ kadın savunma örgütlülüklerinin tümü özgür kadın kimliği açığa çıkarmak için mücadelesini yürtmektedir. Ortaya çıkan bu büyük örgütlülük özgürlük ve direniş anlayışı Berîtanlaşma ruhu ile geliştirilmeli ki doğru sonuç alınabilsin.

Kadın ordulaşmasının kadın siyasetine ya da siyasallaşmasına etkileri nelerdir?

Kadın özgürlük hareketimiz öncelikle güçlü bir yaşam felsefesine, ideolojisine, özgürlük zihniyetine sahiptir. Özgürlük bilincine sahip olamayan, düşmanını tanımayan bir kadın mücadele edemez. Bizdeki özgürlük anlayışı yaşamın bütün alanlarını kapsar. Kadınlar tarihsel olarak en fazla öz savunma alanlarından uzak tutularak köleleştirilmeleri sağlanmıştır. Kadınlar eğer orduda başarabiliyorlarsa yaşamın diğer alanlarında başarı sağlaması çok daha kolay olur. Gerilla da kendine güven kazanan kadınlar siyasetede kadın rengi, iradesi temelinde cesaretlice girebilmişlerdir.

Bugün bile dünya siyasetine, diplomasisine, ordularına bakalım nicelik ve nitelik olarak ne kadar kadın vardır? Olanlar da erkekleştirilmiş, erkeğin kadın haline getirilmiştir. Böyle kadınlardan zaten özgürlük adına bir davranış ve tutum beklenemez. Dünya siyasetini düzenleyen, savaşları çıkaran erkek aklıdır. Zaten insanlığın yaşadığı kriz egemen erkek aklından dolayıdır. Dünya bu zalim erkek aklı yüzünden yaşanamaz hale geldi. Kendilerini çok akıllı sanıyorlar ama insanlığın durumu ortadadır. Rekabet hırs, hırsızlık, kadının ve toplumun mülkleştirilmesi hepsi egemen erkek aklının yaratımlarıdır. Ve bu durum eğer mücadele ile önlenemezse tam bir felaket durumunu, insanlığın bitişini de ortaya çıkarabilecek olayların gelişmesine de yol açabilir.

Buna karşılık özgürlük bilinci ile donanmış kadınlara, halklara Berîtanların mücadelesi özgürlük yolunu göstermektedir. Kadın şehitlerimizin açtığı bu yolda Kürt kadınları siyasetin içinde de etkili bir şekilde yer almaktadır. Bu konuda önemli gelişim evreleride yakalanmıştır. Eşbaşkanlık sistemine geçişimiz tarihi bir döneme tekabül ediyordu. Eşit temsiliyet giderek sistemimizde gelişiyor. Kadın bu özgürlük, eşitlik mevziisini güçlü kullanabilmelidir. Siyaset söz ve irade, karar gücü olmanın yerleridir. Kürt kadınları başta Türkiye ve Rojava olmak üzere siyasetin içinde etkili bir tarzda rol oynamaktadırlar.

Kadın özgürlük mücadelesinde Berîtan çizgisi kendi özüne ihanete soyunan kişiliğe karşı bağımsız kişilik örneği olarak öne çıkıyor. Saflarınızda ve yine kadının mücadele verdiği tüm alanlarda bu bağımsız kişilik kendini var edebiliyor mu?

Özgür kadın kişiliği teslimiyete ve ihanete asla geçit vermez. Özgür kadın kişiliği kendini mülk olmaktan çıkarmış bir kişiliktir. Erkeğin hakimiyetçi yaklaşımlarına izin vermez. Özgür, bilinçli kişiliğini büyük emeklerle yoğurur. Bu temel de kendisini yeniden yaratır. Özgür kadın kişiliği verili sistemden kendisini kopartan kadındır. Kadın özgürlük anlayışı temelinde kadın toplumsallaşmasını geliştirerek, kadın örgütlülükleri içinde yer alarak mücadelesini yürütür. Bu aynı zamanda bağımsız kişilik özelliklerine de tekkabül eder. Kadın kollektivizmi özgürlükler etrafında buluştuğunda anlamlı hale gelir. Amaçlar doğrultusunda politikleşme, siyasallaşma bu temel de gelişebilir. Kadının var oluş mücadelesi; kadın tarihi ile doğru buluşma, onu anlama ve bu temel de mücadele etme ile başlar.

Kendini var edebilme büyük savaşlar, bedeller vererek, zorlukları göğüsleyerek bunu aşma iradesini gösterebilme ile mümkün olabilir. Önderliğimizle birlikte büyük bir direniş ve özgürlük tarihini yarattık. Buna sahiplenme, özgürlük değerlerine her gün değer katmakla, büyütmekle söz konusu olabilir. Bunun yolu her an özgür kadın militanlığını büyütmektir. Bu temel anlayışlar üzerinden bir yaklaşım olursa bağımsız kişilikler kendisini var edebilir. Özgürlük mücadelemizde böyle kişilikler var etmiş ve var etmeye de devam etmektedir.

Şengalli kadınların yaşadığı soykırımın temelleri ihanet üzerine kurulu. Buna karşı gelişen Şengalli kadınların direnişini Berîtan gerçekliğinin neresine oturtmak gerekiyor?

Şengal, Kürt güçleri açısından adeta bir turnosal kağıdı gibi rol oynamaktadır. Şengal’e yaklaşım halklara, inançlara nasıl yaklaşıldığını ortaya koymaktadır. Şengal ve Êzîdî halkımız insanlık tarihinin en eski halk ve inanç gurubundan gelmiştir. Böylesi farklı bir hakikate sahip olmaları ve son derece inatçı bir şekilde bin yıllardan beri bu hakikati korumaları nedeniyle 74 fermana maruz kalmışlar ve buna karşı sürekli direnmişlerdir.

2014 yılında gerçekleşen 3 Ağustos fermanında KDP Şengal’i terk ederek Êzîdî halkımızı katliam ile yüz yüze bırakmıştır. Bu yüzden binlerce Êzîdî kadın ve çocuk vahşi çetelerin eline düştü, esir edildi. Tecavüze uğradı. Binlerce Êzîdî toplu katliamdan geçirildi. Kim ne söylerse söylesin bu durum bir ihanet olarak tarihe geçti. KDP halen de bu gerçeğini gizlemek istiyor. Oysaki bunu en iyi orada yaşayan Êzîdî halkımız bilmektedir. Eğer PKK güçlerinin varlığı bu alanda bulunmasaydı Êzîdîler tamamı ile bu topraklardan sürülecekler ve yüzbinlere varacak soykırımla tarihten silinme durumu ile karşı karşıya kalacaklardı.

Berîtan gerçekliği ihanete karşı duruşun adıdır. Kadın özgürlük mücadelemiz, Berîtan arkadaşın şehadetinin 24. yılında, sadece Kürdistan’da değil tüm dünyaya sesini duyurabilecek gelişmelere imza atmaktadır. Kadın sistemimiz yaşamın her boyutunda yaşamı yeniden özgür, demokratik, ekolojik çerçeve de yaratmanın çalışmalarını yürütmektedir. Yaşamı kadınların özgür bilinci, iradesi, rengi ile sorgulamakta ve yeniden yaratmaktadır. Yaşamı kadın bilimi jineoloji ile yeniden süzgeçten geçirmekteyiz. Kaybolmuş kadın tarihi, emekleri, kadın direnişleri, kadının öz savunması bizim mücadelemizle yeniden canlanıyor. Tarih kadın gözü ile yeniden yazılıyor. Kadın direnişlerinin, özgürlük savaşlarının, fedai çizgimizin bu denli görkemli gelişmesinin sebebi kaybolmuş tüm kadın değerlerinin, toplumsal değerlerin yeniden bulunmasıdır. Kadın özgürlüğünün toplumsal özgürlüklerle buluşması yeni ve farklı bir dünya da yaşayabileceğimizin güçlü işaretlerini veriyor. Şehit Berîtan ve tüm şehit arkadaşlarımızın en zorlu zaman da bile yüzlerinden gülümsemeyi eksik etmemelerinin, korkusuzca yürüyüşlerinin sebebi özgür Kürdistan da özgür kadınlar olarak yaşama iddiaları ve ısrarlarıdır.