Kolombiyalı kadınlar barış müzakerelerinden umutlu

Stockholm’de Kolombiya’daki barış sürecini değerlendiren bir konferansta, barış müzakerelerine katılan kadınlar, müzakerelerin olumlu bir seyir izlediğini ve görüşmelerin kalıcı bir barışın sağlanmasından umutlu olduklarını söyledi.

İsveç’in başkenti Stockholm’de Kolombiya’daki barış sürecini değerlendiren bir konferansta, barış müzakerelerine katılan kadınlar, müzakerelerin olumlu bir seyir izlediğini ve görüşmelerin kalıcı bir barışın sağlanmasından umutlu olduklarını söyledi. Rojava ve Kobanê’deki gelişmeleri de yakından izlediklerini belirten kadınlar, Kobanê’ kadınların tüm dünyaya bir insanlık dersi verdiğini ifade etti.

"Savaşın sürdüğü Kolombiya’da değişimin aktörleri olarak kadınlar” temalı konferansın ilk konuşmacısı Latin Amerika Enstüsü’nde doçent olarak görev yapan Maria Luisa Bartolomei, kadınların uzun yıllardır verdikleri mücadelelerin sonucu olarak kadınlara yönelik tecavüz ve tacizlerin artık Latin Amerika ülkelerinde ciddiye alındığını ve mahkemelerin harekete geçtiklerini söyledi.

KADINLARA YÖNELİK CİNSEL SALDIRILAR EN FAZLA GUATEMALA, PERU VE KOLOMBİYA’DA

Latin Amerika ülkeleri içerisinde kadınlara yönelik cinsel saldırıların en faza savaş ve çatışmaların sürdüğü, ya da askeri diktatörlerin iş başında olduğu Guatemala, Peru ve Kolombiya’da görüldüğünü belirten Bartolomei, Roma Anlaşması, Uluslararası Suçlular Mahkemesi’nin cinsel saldırıları insanlığa karşı işlenmiş suçlar arasına aldığını ve bu suçu işleyenlere zaman aşımı uygulanamayacağını kararlaştırdıklarına dikkat çekti.

Latin Amerika’da yaşayan kadın örgütlerinin savaş ve askeri cunta dönemlerinde kadınlara yönelik işlenen cinsel saldırıların ele alınması ve faillerin cezalandırılması mücadelesini verdiklerini belirten Bartolomei, ilk kez Peru’da kadınlara yönelik cinsel saldırıları incelemek amacıyla kurulan gerçek komisyonunun özellikle yerli halklara mensup kadınlara yönelik cinsel şiddeti ele alan raporunu hazırladığını söyledi.

Şili’de askeri cunta dönemindeki cinsel şiddeti araştırmak için kurulan komisyona işkenceye uğrayan kadınların % 12’sine tekabül eden 3 400’ünün ifade verdiklerini söyleyen Bartolomei, Arjantin’de cuntanın ilk kez 1983 yılında yargılanmaya başlandığı halde cunta döneminde işlenen cinsel suçların ancak 2005 yılında ele alındığına dikkat çekti.

Cunta döneminde 550 civarında işkence merkezi olduğunu, gözaltında kaybolanların % 30’unu kadınların oluşturduğunu, kadınların % 10’nun tecavüz sonucu hamile kaldıklarını söyledi.

KADINLARA SİSTEMLİ VE PLANI CİNSEL SALDIRILAR YAPILDI

Yapılan araştırmalar sonucu hazırlanan raporların bu merkezlerde kadınlara yönelik planlı ve sistemli cinsel saldırılarda bulunulduğunu gösterdiğini belirten Bartolomei, ama kadınlara yönelik işlenen cinsel saldırıların uzun süre görmezden gelinmesinin nedenleri üzerinde durulması gerektiğini dile getirdi.

“Barış için Kadınlar” adlı örgütlenmenin danışmanlığı görevini yürüten Tiyatro Sanatcısı ve Kolombiya Tiyatro Birliği Başkanı Patricia Ariza Flores, Arjantin ve Kolombiya’da kadınlara yönelik cinsel saldırıların farklı koşullarda gerçekleştiğini, Arjantin’de askeri cunta döneminde Kolombiya’da ise halkın oylarıyla seçilen hükümetler döneminde gerçekleştiğini unutmamanın önemine değindi.

SAVAŞA YOL AÇAN NEDENLERİ ORTADAN KALDIRMAK GEREKİR

Kolombiya’da sosyal ve silahlı çatışma döneminden barış ve müzakare sürecine geçilmesinin ülke için çok özel bir durum oluşturduğu değerlendirmesini yapan Flores, “Şu anda Havana’da barış görüşmeleri devam ediyor. Ama bu barış görüşmeleri ile ülkedeki sosyal ve toplumsal hareketler arasında yakın ilişki var. Kolombiya’da gerçek anlamda çalışmayan, ABD’nin politikası doğrultusunda şekillenen bir demokrasi var. Her zaman bir iç düşman yaratan bir doktrin var. Düşmanı şeytanlaştırmaya çabası var. Bunu halk içinde daha fazla taraftar bulabilmek için yapıyorlar. Bu nedenle Kolombiya medyasında yer alan haberlerin çoğu gerçekleri tersyüz etmeyi amaçlıyor. Ben Kolombiya’daki kültürel bir hareketin bir parçasıyım. Aynı zamanda bir politik aktivistim. Büyük bir toplumsal hareketi örgütlemeye çalışıyoruz. Bunu hem silahlı hem de sosyal çatışmaya son vermek için yapıyoruz. Amacımız Kolombiya’da çatışmalara son vermek ve gerçek anlamda barışın sağlanmasına katkıda bulunmak. Sosyal adalet ile sonuçlanacak bir barışı amaçlıyoruz. Sadece silahların susması yetmez. Savaşa yol açan nedenleri ortadan kaldırmak gerekir” dedi.

SANATLA KADINLARIN ACILARINI GÜCE DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR

Kendisinin barış görüşmelerine katılmanın yanı sıra savaştan zarar gören kadınlarla birlikte kültürel ve sanatsal projelerde çalıştığını, kadınların acılarını güce dönüştürmeye çalıştığını söyledi. Bunun geçmişle hesaplaşmak ve yeni bir gelecek kurmak için gerekli olduğuna vurgu yapan Flores, “Bu amaçla pek çok tiyatro oyunu sahneledik. 40 civarında oyunda hem profesyonel sanatçılar hem de savaştan zarar gören kadınlar yer alıyor. Bu gösterilerde iç göçün, cinsel saldırıların yol açtığı sonuçları anlatmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

7 milyon civarında kadın ve erkeğin bir biçimde savaştan olumsuz etkilendiğini söyleyen Flores, ataerkil sistemin barış sürecinin başarıya ulaşmasıyla birlikte ortadan kalkmayacağını ama önemli ölçüde geriletebileceğini dile getirdi. Ataerkil sisteme karşı savaşımın evlerde başlatılması gerektiğine vurgu yaptı.

KOLOMBİYA’DA BARIŞ TÜM BÖLGEDE BARIŞ DEMEKTİR

Barış sürecinin başarısı ve kadınların sürdürdükleri inatçı mücadelenin Kolombiya’da büyük değişikliklere açacağı değerlendirmesini yaptıktan sonra, “Kolombiya’da barış tüm bölgede barış demektir. Sürecin başarısı ülkemiz için yeni bir safha demektir. Çoğunluğumuz yeni ve demokratik bir anayasa için mücadele ediyoruz. Bunun için sadece kadınların katılacağı büyük bir toplantıyı organize etmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Alt komisyonların işlevlerini konu alan bir soruyu cevaplayan Flores, 3 ayrı alt komisyon olduğunu ve her birinde hem gerilla hem de hükümet temsilcilerinin yer aldığını, her komisyonda 6 kadının yer aldığını söyledi.

Komisyonların oluşturulması için bir anlaşma imzalanndığını ve kadınların görüşlerine önem verildiğini beliten Flores, “Kişisel olarak gerilla adına görüşmelere katılan kadınların siyasi aktörler olarak benimsediğini gözlemliyorum. Ben daha önce başarısızlıkla sonuçlanan barış görüşmeleri içerisinde de yer aldım. O görüşmelerde gerilla kadınlar bir gölge gibi kalıyordu. Ama bu görüşmelerde oldukça etkililer. Bu, sürecin başarıya ulaşabilmesi için çok olumlu bir işaret. Ayrıca bu kadınların bileşimleri de önemli. Aralarında feminist, yerli halkı temsil eden, akademisyen, sanatçı kadınlar bulunuyor. Bu kadınlar görüşmelerde konuları kadınlar açısından gündeme getiriyorlar” ifadelerini kullandı.

İLK KEZ KADINLAR BARIŞ GÖRÜŞMELERİNDE TEMSİL EDİLİYOR

Daha önce Güney Afrika ve Latin Amerika ülkelerindeki barış görüşmelerinde kadın sorununun ele alınmadığını, kadınların katılımının sağlanamadığını belirten Flores, “Fransız devriminden bu yana kadınlar devrimden sonra yemek yapmaları için evlerine gönderildi. Bütün önemli politik karar ve süreçlerin dışında bırakıldı. Kolombiya’da bunun yeniden tekrarlanmasını engellemeye çalışıyoruz. Şu anda sürecin başarısı için eşsiz bir fırsat ve şans yakalamış durumdayız. Bu sadece Kolombiya ile sınırlı değil. Biz Kolombiya’daki barış sürecini tüm dünyada insan haklarının savunulmasının bir unsuru haline dönüştürmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Daha sonra da videoya aldıkları topraklarını terk etmek zorunda kalan Kolombiyalı kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunları sahneye yansıtan oyunun gösterimi yapıldı.

Kolombiya’nın kuzeybatısındaki Choco bölgesinde ülkenin en yoksullarını oluşturan Embera yerlileri ile Afrika’dan köle olarak getirilen siyahların ardılları yaşıyor.

Yerli halkın önderlerinden Emigdio Velasco, Choco’da yerli halka yönelik saldırıları belirlemek ve rapor haline getirmeye çalışırken baskı ve saldırılarla karşı karşıya kaldığı için korumalarla gezmek zorunda kaldığını söyledi.

BARIŞ GÖRÜŞMELERİNDE YERLİ HALKIN TEMSİL EDİLMEMESİNE TEPKİ

Havana’da devam eden barış görüşmelerinde Choco bölgesinin geleceği ve tarım politikası tartışılmasına rağmen yerli halkın temsilcilerine yer verilmediğini söyleyen Velasco, bu nedenle bu görüşmelerde köylülerin taleplerinin gündeme gelmediğini ileri sürdü.

Barış görüşmelerinde yerli halkın ve Afrika’dan gelenlerin de yer alması gerektiğini dile getiren Velasco, “Topraklarımız üzerinde hak sahibi olabilmek için en çok mücadele eden bizler Havana’daki görüşmelerde ekonomik modeli tartışılmamasından son derece kaygı duyuyoruz. Ekonomik model ve toprakların adaletsiz dağılımı Kolombiya’daki savaşın nedenidir. Ve nedeni olmaya devam edecektir. Savaşta yüzbinlerce insan yaşamını yitirdi. Çok sayıda kadın ve çocuk savaştan zarar gördü. Bu olanları sürekli olarak gündeme getirmek bizler açısından önemli. Kontro gerillanın saldırılarına uğradık. Bazen Farc’ın saldırıları da oldu. Bundan iki hafta önce 4 yerli daha öldürüldü. Barış görüşmeleri sürüyor ama savaş da devam ediyor ve insanlar ölüyor. Bizi öldürmeye devam ediyorlar. Biz topraklarımızı, kültürümüzü ve otonomi kazanmak için mücadelemizi sürdürüyoruz. Silahlı çatışmaların azalmasına neden olduğu için Havana’daki barış görüşmelerini önemsiyoruz. Müzakerelerin tüm Kolombiyalılara bir şeyler kazandırmasını umut ediyoruz. Böylelikle biz de kendi topraklarımıza barış içinde yaşayabilelim. Çok kayıplar verdik. Bunun için yuvarlak masanın kalkmamasını ve müzakerelerin sürmesini istiyoruz” dedi.

BARIŞI BİZ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ

Kendilerinin ulusal, bölgesel düzeyde müzakere grupları oluşturduklarını ve kendi sorunlarını tartışıklarını söyleyen Emigdio Velasco, “FARC ve hükümet değil, barışı biz gerçekleştireceğiz. Bunun için halkla birlikte barışa nasıl ulaşabileceğimizi tartışmak için tüm bu grupları oluşturduk. Barışın gerçekleşmesi için halkın bu girişimi gereklidir. İşbirliği bizim için önemli. Sorun sadece maddi sorun ve para sorunu da değildir. Önemli olan yeni bir anlayışı yaşama geçirmek ve bunu dünyanın diğer ülkelerine de yaygınlaştırmaktır. Amacımız her zaman barışı sağlamaktı. Bunun için hükümetle görüşmeler yapıyoruz. Hükümetle 90 maddeyi görüştük ama sadece 3 madde üzerinde anlaşmaya varabildik. Bunlar eğitim, sağlık ve toprak garantilerini içeriyor” dedi.

Sosyal protesto eylemlerini oldukça önemsediklerini belirten Valesco, Kolombiya Hükümeti’nin bu eylemlilikler sayesinde kendilerini dinlemek zorunda kaldığını ve anayasaya Kolombiya’nın çok uluslu ve kültürlü bir ülke olduğunu yazmak zorunda kaldığını dile getirdi.

Valesco, hükümetin maden ve enerji politikasının en çok kendilerini olumsuz etklilediğine dikkat çektikten sonra, bölgede maden ve özellikle de altın madeni aranmasından dolayı toprakları zehirlenen yerli halkın topraklarını terk etmek zorunda kaldığını belirtti. Çok uluslu maden tekellerinin ordunun koruması atında topraklarını yağma ettiklerini söyledi.

Olga Amparo Sanchez ve Mary Ovidia Palechor Anacona Havanna’da süren barış görüşmelerine katılan kadınlardan. Ulaşımda bir sorun yaşandığı için konferansa katılamadılar. Ama Sanchez, Ovidia ve Patricia Ariza Flores ile Kolombiya’daki gelişmeleri ve barış müzakerelerini ele alan bir söyleşi gerçekleştirdik.

YERLİ HALKLAR SÜRECİN BAŞARIYA ULAŞMASI İÇİN ÇABA GÖSTERİYOR

Anacona, Mary Ovidia Palechor Anacona, ülkenin kuzeyinde Cauca bölgesinde yaşayan yeri Yanacona halkının liderlerinden. Kadın örgütünü temsilen barış görüşmelerine katılıyor. Havana’daki barış görüşmelerinde yerli halkın temsilcilerinin resmen davet edilmemesinin çok büyük bir eksiklik olduğunu söyleyen ve Kolombiya’da toplam yarım milyon yerlinin bulunduğunu hatırlatan Anacona, dışarıda bırakılmalarına rağmen yerli halkların barış görüşmelerinin başarıya ulaşması için çaba sarfettiklerine vurgu yapıyor.

Sanchez, hem hükümet hem de FARC’ın savaşa son verilmesini istediğini gözlemlediklerini belirterek, “Her iki aktör de 50 yıldır süren savaşta kazanamayacaklarını gördü. Bu savaşın kazananı ve kaybedeni yok. Tarafların farklı hesapları da olsa bu savaşı bitirmeleri gerektiğini anladılar ve bunu yapmaya çalışıyorlar” diyor.

TOPLUMUN TÜM KESİMLERİ SÜRECE DAHİL EDİLMELİ

Sanchez, gerçek anlamda bir barışın sağlanması ve yeni bir savaşın yaşanmaması için toplumun tüm kesimlerinin barış görüşmeleri içinde yer alması gerektiği düşüncesinde. Müzakereler konusunda toplumun ortadan ikiye ayrıldığını, % 50’sinin süreci desteklerken diğer yarısının sürece karşı olduğunu söyleyen Sanchez, “Hükümet her şeyden önce hala insanlık suçu işleyen kontro gerilla grupları denetim altına alması ve bir biçimde müzakere sürecine katması gerekiyor. Yoksa bu sürecin heba olma riski var” şeklinde konuşuyor.

KOBANÊ’DE KADINLAR TÜM DÜNYAYA İNSANLIK DERSİ VERDİ

Kolombiyalı kadınlar, Türkiye ve Kürdistan’daki barış sürecini uzaktan takip edebildiklerini, sürecin gelişimi hakkında ayrıntılı bilgileri olmadığını ifade ediyorlar. Ama Kürt ve Türk kadınlarına bir araya gelmelerini, barışa ulaşılması konunda ısrarcı olmalarını, ortak sorunlarını öne çıkarmalarını öne çıkarmalarını önerdikten sonra, “Ama kadınların ortak taleplerini belirlemeleri önemli olmasına rağmen bunu masaya getirmeleri için kadınların barış görüşmelerinde yer almaları gerekir” diyorlar.

Türkiye ve Kürdistan’daki savaştan da en fazla kadınların olumsuz etkilendiğinin kitlelere gösterilmesi için savaşın kadınlar açısından neden olduğu sorunların belirlenerek kamuoyunun gündemine getirilmesinin önemine de değiniyorlar.

Kolombiyalı kadınlar, Rojava ve Kobanê’deki gelişmeleri de yakından izliyorlar. Sanchez, “Kobanê’de kadınlar tüm dünyaya insanlık dersi verdi. Dünyanın çok farklı coğrafyalarında yaşasak da Rojava’da kadınların verdikleri mücadele bizlere gurur veriyor” diyor.

...