KJK: Örgütlen, birlik ol, mücadele et, özgürleş

KJK Koordinasyonu: “Örgütlen, birlik ol, mücadele et, özgürleş” sloganı ile kadın birliğimizi yeniden kuralım. Mücadelemizi yükseltelim. Kadınlar için her gün 8 Mart’tır. Bütün günler, zamanlar kadınların özgürleşme zamanlarıdır.

KJK Koordinasyonu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar vesilesiyle bir bildirge yayınladı. KJK bildirgesinde şunlar belirtildi:

 “Sosyalizm, özgürlük, adalet, eşitlik, barış ve demokrasi uğruna şehit düşen 8 Martları yaratan tüm devrim şehitlerini Clara Zetkin, Rosa Luksemburg, Leyla Kasım,  Sara-Sakine Cansız şahsında anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.  Devraldığımız mücadele mirasını Kürdistan, Ortadoğu ve dünyanın her yerinde ilmek ilmek örerek, her yeri direniş ve özgür yaşam alanlarına çevireceğiz.

Devrim mirasını, yaratılan değerleri Ortadoğulu kadınlarla buluşturan, Kürdistan ve Ortadoğu’da kadın devrimine, toplumsal devrime öncülük yapan ve bu uğurda şehit düşen Sara-Sakine Cansız ve ardılı olan Zeynep Kınacı, Gülnaz Karataş, Sema Yüce,  Şilan Kobani, Şirin Elemholi, Arin Mirkan, Viyan Soran yoldaşlarımız özgür kadın kültürünü yeniden filizlendirmiştir. Öncü kahramanlarımız ve 2016 yılında öz yönetim direnişlerinde şehit düşen, fedai çizgide kahramanca savaşan Sêvê-Fatma-Pakize,  Doğa, Eylem, Devrim, Zinarin, Roza Afrin, Koçerin, Ruken Xweseri, Hira, Hiva, Bengi Muş, Feride, Axin, Serhildan arkadaşların şahsında Kürdistan devrim şehitlerimizi saygıyla anıyor, anılarına bağlılık temelinde Özgür Kürdistan’ı ve Özgür Yaşamı yeniden inşa etmenin sözünü yineliyoruz. 

Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi olarak, kadın özgürlük mücadelesine teorik-pratik büyük emek veren, kadınla özgürlük temelinde eşsiz bir yoldaşlığı paylaşan ve 18 yıldır İmralı Tek Kişilik Tutukevinde en ağır tecrit koşullarında tutulan Önder APO’nun esaret koşulları ortadan kaldırılıncaya kadar mücadeleyi kesintisiz sürdüreceğiz. Özgürlüğü özgürlüğümüzdür, yaşamı varlık gerekçemizdir. Bu temelde Önder APO’yu sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz.

ATAERKİL SİSTEM TOPLUMSAL KRİZ VE BUNALIMLARIN SEBEBİDİR

Ataerkil zihniyet ve sistemleşmesi öncelikle kadına karşı cinsiyetçilik anlayışının gelişimi ile başladı. Kadının metalaştırılmasının, sömürgeleştirilmesinin tarihi uzun, acılı ve çetrefillidir. Kadının egemenlikli yaşam kalıpları içine alınması baskı, zor, yalan ve komplolar ile mümkün olabilmiştir. Erkek, aşk teoremiyle kutsal aşka ihanet edip özgür kadın- erkek birlikteliklerini bile araçsallaştırarak metalaştırmıştır. Kutsal aşkın, özgür yaşamın bitişi ; insanlığın eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi, ekoloji kavramlarından uzaklaşmasını, farklılıkların, ahengin kaybedilmesini getirmiştir. Yaşam anlamsızlaştırılmış, çirkinleştirilmiş, köle yaşam insan belleğine kodlanarak, egemenlik-kölelik sürekli kılınmıştır. Cinsiyetçilik derinleştirilerek toplum sömürüye açık hale getirilip dumura uğratılmıştır.

Bugün insanlığın yaşadığı kriz ve bunalım derindir. Beş bin yıldır ayakta olan uygarlık krizi dönemsel, geçici değil, uzun sürelidir. Toplumsal sorun erkeğin kadın üzerindeki hakimiyetini kurmasıyla, kadını cendereye almasıyla başlamış ve bu tüm toplumsal sorunların anakaynağını oluşturmaktadır.  Cinsiyetçilikle ilk karşı saldırıya uğrayan kadın ilk sınıf, ulus olarak sömürgeleştirilmiş,  dincilik, milliyetçilik ve bilimcilik ile ataerkil kültür kurumsallaşmıştır. Erkek egemenlikli sistemin yarattığı toplumsal krizler, ekolojik krizlerle birlikte insanlığın sorunlarını ağırlaştırmıştır.  Toplumun tamamı bir sürü haline getirilmek istenmektedir. Öyleki, toplumun tarihsel hafızasının silinmesi, insanlığın öz değerlerinden kopartılması böylelikle başkalaşıma uğratılması ve ulus-devlet modeli ile tekçi egemenlikçi zihniyetin geliştirilmesi yaşamı adeta zindana çevirmiş, toplum kafese alınmıştır. Toplumsal hakikatler hegemonik güçlerin yükünü artık taşıyamaz duruma gelmiştir.

Sorunların çözümünde küresel hegemonik sistem, artık kendisini reformlarla, ara çözümlerle, restorasyonlarla yenileyebilecek durumda değildir. 21 yüzyıl gerçeğinde insanlık varoluş-yokoluş ikilemi ile karşı karşıyadır.  Ya 21. yüzyıl kadınların özgürleşmesiyle toplumun, doğanın kurtuluşunun sağlandığı bir yüz yıl ya da  insanlığın karanlıklar içinde kaybolduğu  bir yüzyıl olacaktır.  Geleceğimizi, özgürlüğümüzü yeniden kazanmak için kadın özgürleşmesi temelinde toplumsal özgürlükleri yaratma çağındayız. Bunun için tam da mücadeleyi yükseltmenin ve tüm dünya kadınlarıyla ortaklaşarak dünyayı kurtarmanın zamanıdır diyoruz.

KADIN KAZANIMLARI YOK EDİLMEK İSTENİYOR

21 yüzyılda toplumsal sorunların ağırlaşması en çok kadınları özgürlük arayışı ve mücadelesine yöneltmiştir. Dünyanın her yerinde kadınların mücadelesi kapitalist sistemi ve onun acentesı olan ulus-devlet iktidarlarını, egemen erkek politikalarını zora koymaktadır. Kapitalist sistem güçleri ile kadınlar arasında ciddi bir mücadele baş göstermiştir. Kadında yaşanan muazzam gelişmelerin önünü kesmek, mücadeleyi geriletmek için her yerde erkek iktidar güçleri ideolojik, siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve medya yoluyla karşı saldırıya geçmiş, asker ve polis güçlerini de devreye koymuştur. Kadınların direnişle, kanla, bedelle, giyotinlerde baş vererek, zindanlarda asla teslim olmayarak, fabrikalarda yakılarak, başları ezilerek, cephelerde savaşarak, meydanlarda en ön saflarda faşizme karşı sosyalizm bayrağını yükselterek, barikatlarda, mevzilerde çarpışarak, aç kalarak kazandıkları tüm haklara yeniden göz dikilmekte ve yok hükmünde sayılmaktadır.

Dünyanın her tarafında kadın mücadeleleri sonucunda bazı haklar ve talepler kazanıldı.  Kadınlar, kadın özgürlüğünün toplumun özgürlüğü olduğu bilinciyle toplumsal sorunların çözümünde ciddi rol sahibi oldular. Başlangıçta küçük, dağınık, parçalı olan kadın mücadelesi, giderek daha bütünlüklü hale gelerek dünya ölçeğinde kadın dayanışmaları ve mücadelesi gelişmektedir.

ORTADOĞU’DA KÜRT KADINLARI ÖNCÜLÜĞÜNDE KADIN DEVRİMİ YAŞANMAKTADIR

Kürdistan Özgür Kadın Hareketi, 21 yüzyıla Önderimiz Abdullah Öcalan’nın özgürlük öğretisi, özgür yaşam perspektifi temelinde kadın partileşmesi ile giriş yaparak tarihsel bir özgürlük hamlesi geliştirdi. PKK’nin ilk kurucularından Sakine Cansız arkadaşla başlayan ve sürekli gelişip büyüyen kadın hareketimiz,  ordulaşmayla örgütlendi, serhildanlarla kitleselleşti ve 1998 8 Mart’ında bu gelişmelere cevaben kadın kurtuluş ideolojisi ilan edilerek partileşti. Böylece büyük emek ve bedeller verilerek gerçekleştirilen kadın partileşmesi kadınlar için köklü doğuşu ifade eder. Kadın şehitlerimizin emekleri, mücadeleleri, direnişleri ve öncülüğü örgütlenmemizin, ordulaşmamızın ve partileşmemizin esas özü ve mayasıdır.

1999 yılında kurulan kadın partileşmemiz, 2005 yılında PAJK adı ile devam etti ve 2010 yılıyla birlikte JiNEOLOJİ temelli açılımla düşünce alanında çığır açabilecek alternatif bir bilim oluşturmaya giriş yaptı. Rojava devrimimiz tüm bu gelişmelerin sonucunda bir kadın devrimi olarak gelişti. Demokratik ulus yaratmanın tüm toplumsal örgütlenme boyutlarında eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet modeli ile kadın- erkek özgürlüğü sorununu çözüme kavuşturmada tarihsel bir adım oldu. Kürt kadınları olarak sağladığımız tüm bu ideolojik, örgütsel, öz savunma gücümüzün düzeyi, yeni bir kadın sisteminin 2014 yılında KJK adı ile oluşumunu sağladı. Kürdistan’ın her parçasında eş başkanlık ve eşit temsiliyet, kadın ordulaşmasının DAİŞ ve Türk ordusu karşısındaki direnişi ve fedailik düzeyi, Jineoloji temelli çalışmalarımız  Ortadoğu’da kadın kimliğini görünür kıldı, değişimin temel öncüsü ve dinamiği haline getirdi. Ortadoğu’da kadın devriminin gelişim süreçlerini yaşamaktayız. Dünyadaki tüm özgürlük ve demokrasi güçleri, Kürt kadının DAİŞ karşısındaki direnişi ile yeniden bir doğuşu yaşadı. Erkek egemen sistemin düşünce ve yaşam kalıpları, ezberleri bir bir bozuldu. Bütün bu süreçler Önderimiz ABDULLAH ÖCALAN’ın İmralı’da geliştirdiği demokratik, özgürlükçü, ekolojik ideolojik açılımları, altarnatif ideolojinin öncülüğü temelinde gelişti.

Kürt kadınları Ortadoğu ve dünya kadınlarına öncülük edebilecek, ortaklaştırabilecek bir düzeyi yakaladı. 2016 yılı itibarı ile dünyada ve Kürdistan’da kadınlara, topluma yönelik saldırıların bu denli artması tamamen sistemseldir. Kürdistan coğrafyası başta kadın özgürlüğü olmak üzere özgür yaşamın inşasında başat rol oynadığı için merkezi saldırı bu bölgeye olmaktadır. DAİŞ’in saldırıları ile özgürlük mücadelemiz geriletilemeyince bu kez de Kürt kadınlarının sömürgeciliğe karşı topluca başkaldırdığı ilk alan olma özelliği olan Cizre hedef alındı. Tüm dünyanın gözleri önünde Kuzey Kürdistan’da halkımıza yönelik soykırım saldırıları oldu. Kuzey Kürdistan’da Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnax, Hezex, Gever’de  faşist Türk Devletinin yaptığı katliamları asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Her günü katliamcılardan hesap sorma gününe çevirerek faşizmi alaşağı edeceğiz. Bodrumlarda yakılan canlarımız, direnişçi genç fedailerimiz, YPS’li komutanlarımız Ruken ve Çiyager yoldaşlarımız, halk öncüleri olan Cizre Halk Meclisi’nin eş başkanları Mehmet Tunç ve Asya Yüksel şahsında tüm Kuzey Kürdistan öz yönetim direniş şehitlerimiz özgürlük onurumuzdur.

Erkek egemen sistem, ulus- devletler, ulus üstü küresel güçler, kadınların özgürleşmesine öncülük eden Kürdistan başta olmak üzere tüm dünyada kadının kazanımlarına ve kadın özgürleşmesine karşı ideolojik, fiziki saldırılarını vahşice sürdürmekteler.

Türkiye, İran, Afganistan, Nijerya, Arap devletleri ve diğer ülkelerde kadını köleleştirme politikalarını, erkek faşizminin en üst temsilcisi DAİŞ’in kadını ganimet görmesi, tecavüz politikası egemen erkek sistemden kaynaklanmaktadır. Dünyada kadına yönelik şiddetin, tecavüzlerin en yüksek rakamlara bu denli ulaşmasının sebebi yükselen kadın direnişlerine ve örgütlülüklerine karşı duyulan korku, telaş ve tedirginliktir.  Özgür kadın kazanırsa egemen erkek sistemi yıkılacaktır. Egemenlik bu nedenle ezilenin devrimci gücünden korkmaktadır. Bu yönü ile kadın özgürlük hareketlerine karşı küresel hegemonik güçlerin benzer, ortak saldırıları anlaşılırdır. Erkek egemen sistem artık en zalim, en vahşi, komplocu, yalancı, şiddet yüklü tecavüzcü ve soykırımcı yüzünü göstermekten çekinmemektedir. Çünkü artık kadınlar uyanmış, başkaldırı halindedir.  Egemen sistem bu iradeyi, örgütlü kimliği ve ortak dayanışma ruhunu ve eylemselliğini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bizler, 2017 yılı 8 Martını kapitalist sistemin saldırılarına karşı direniş ve özgürlük mücadelesini radikalleştirme, yaygınlaştırma kararlılığıyla karşılıyoruz.

‘ÖRGÜTLEN, BİRLİK OL, MÜCADELE ETK, ÖZGÜRLEŞ’ ŞİARI İLE YOLA DEVAM

Özgürleşmeye yeminli kadınlar için her 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir direniş, yeniden diriliş ve mücadele günüdür. Özgürlük ve direniş ile yeniden sözleşme, yeniden bir başlangıç günüdür. Özgür yaşamı yeniden yaratmanın günleridir. Kadın Özgürlük Hareketimiz, sadece kadınların kurtuluşu için değil toplumun da kurtuluşunun hareketidir. Toplumu özgürlük, eşitlik, ekolojik, demokrasi, etik-estetik değerlerle yeniden yaratmanın çalışmalarını yürütmekteyiz. Bu anlamda Kürt Özgür Kadın Hareketi KJK, özgür yaşamı yaratma mücadelesini amansız bir şekilde büyük bir kararlılık, iddia, kendine güven ile kadın öncülüğünü, militanlığını geliştirecektir. Özgürlük mücadelesini veren kadınların öncülüğünde insanlığın kapitalist modernist yaşam kalıplarından, dogmalarından, kölelikten kurtulacağına gönülden inanmaktayız. Bütün 8 Martlar özgürleşmek isteyen kadınlar için yeniden özgür yaşamı yaratmanın sözünü verme bunun iradesini gösterme ve pratiğini yürütme günleridir. “Örgütlen, birlik ol, mücadele et, özgürleş” sloganı ile kadın birliğimizi yeniden kuralım. Mücadelemizi yükseltelim. Kadınlar için her gün 8 Mart’tır. Bütün günler, zamanlar kadınların özgürleşme zamanlarıdır.

Her günü 8 Martlaştırma temelinde Kürdistan, Ortadoğu ve tüm kadınlara çağrımız şudur:

İktidar bilimciliğine, erkek aklının düşünce yapılarına karşı JİNEOLOJİ kadın bilimini geliştirelim. JİNEOLOJİ temelli yaşamı yeniden birlikte kadın dilinde, renginde, estetiğinde yaratalım.
Kadınlar örgütlenip eyleme geçmeden, birlik olmadan kapitalist modernist sistemin bireyciliği, bencilliği aşılmadan kadın özgürlük mücadelesi başarıyla ulaşamaz. Liberalizmin sahte kadın özgürlük anlayışı aşılmadan, kadını metalaştıran politikası tasfiye edilmeden kadın özgürleşemez. Bunun için cins sevgisini, birlikteliğini güçlendirelim, kadın komünlerini, meclislerini her yerde örgütleyerek kadın iradesini açığa çıkaralım. Özgün- özerk kadın sistemlerini geliştirme temelinde eş başkanlık-eşit temsiliyeti modelini yaşamın her alanına uygulayalım.
Kadın öz savunmasının geliştirilmesi çok temel bir ihtiyaçtır. Kadın, öz savunmasını devlete ve erkeğe asla teslim edemez. Kadının meşru savunma anlayışıyla öz savunma örgütlerini oluşturması hayatidir. Kadının öz savunması olmadan özgür yaşamı gelişemez. Her an karşı devrim saldırılarıyla ezilmesi kaçınılmazdır. Bunun için her yerde Rojava ve Şengal’da olduğu gibi tüm kadınların biraraya gelerek öz savunma birliklerini kurmasını  temel öncelikli bir çalışma olarak görmekteyiz. Tüm kadınları ertelemeksizin gerekli öz savunma tedbirlerini almaya çağırıyoruz.
 Tarihte ilk ekonomi kadınla başladı. Erkek egemen sistem ekonomi anlayışını çarpıtarak kadını ekonomik alandan uzaklaştırıp kendisine muhtaç hale getirdi. Emeğin özgürleşmesi için ekoloijk komünal ekonomi anlayışı temelinde kollektif örgütlenmeleri geliştirelim. Yardıma ve bakıma muhtaç tek bir kadın bırakmayalım.
Endüstriyalizm,  savaş politikaları,  ihtiyaç dışı üretim ve tüketim, kapitalist rekabet,  bilimcilik adına içine girilen çılgınça askeri projeler, sömürü ve talan politikaları,  doğanın salt kaynak olarak görülmesi, dünyanın ekosistemini bozmuş,  ekolojik dengesizlik tüm canlıların yaşamını tehdit etmektedir. Toplum-doğa dengesinin yeniden kurulması için ekolojiye dönüş, insanlığın özüne, kadının özüne dönüştür. Kadınlar olarak ekolojik örgütlenmeleri ve mücadeleyi daha fazla büyütelim ve geliştirelim.
Aile kurumu tam bir krizi yaşamaktadır. Kadın bu kuruma hapsedilmekte, birer çocuk doğruma makinesina dönüştürülmektedir. Emeği hiçe sayılmakta ve tüm yaşamı bir tekrar zinciri içinde geçmektedir. Buna karşılık özgür eş yaşam modelinin anlaşılması, geliştirilmesi için çalışmaları geliştirelim. Çocuklarımızın özgürce, sağlıklı, eğitimli doğru temel de yaşayabilmesi için özgür bir yaşam modelini geliştirelim.
Kadına dair tüm düşüncelerimizi, ütopyalarımızı, sorunlarımızı ortak tartışmak, ortak çözüme kavuşturmak için var olan dünya kadın organizyonlarını, kongre ve konferanslarını daha etkili rol sahibi olmaya, dünyada ve Ortadoğu’da kadın birliklerinin, federasyonlarının oluşturulması çalışmalarını yürütmeye ve geliştirmeye çağırıyoruz.
Kürt kadınlarını 3. Ulusal Kadın Konferansı’nın başta kadın sorunları olmak üzere tüm sorunlarımızı çözmek amaçlı toplanmaya çağırıyoruz.
Êzidî kadınların DAİŞ’ın elinden kurtarılması, sorunlarını çözme amaçlı çalışmaları süreklileştirmeye ve bu temelde herkesi destek ve dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz.
Türkiye de insan ve kadın haklarına büyük bir saldırı vardır. Erkek egemen faşist aklın en kirli temsilini yapan AKP-MHP faşist diktatörlüğüne karşı tüm Kürdistan’lı ve Türkiye’li kadınları faşist diktanın referandumunda “HAYIR” demeye, “HAYIR” Kampanyasına bütün kadınları aktif ve etkili katılmaya çağırıyoruz.
Kadın özgürlüğü için eşsiz bir emek ve çaba veren, iflas etmiş kapitalist modernite paradigmasına karışılık, demokratik modernite paradigmasını alternatif olarak geliştiren, Barışın Mimarı Önderimiz Abdullah Öcalan’ın  tüm insanlığa sunduğu 5 ciltlik savunmalar, insanlığın içinde olduğu bunalımlara çözümdür.  Önderimiz Öcalan’ın düşüncelerinin tartışılması için panel, seminer ve konferanslar yapmaya, bu temelde tüm insanlığa tanıtma çalışmalarının yapılması için ortak planlamalara gitmeye ve Önderimiz ABDULLAH ÖCALAN’ın sağlık, güvenlik, özgürlüğü için yapılan eylemlere daha aktif ve güçlü katılmaya çağırıyoruz.

Bu temel de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü alternatif bir düşünce ve eylem planı ile karşılamaktayız. Özgürleşmek isteyen kadınlar olarak her zamankinden daha fazla tecrübeye, birikime, mücadele araçlarına ve ortaklaşma zeminine sahibiz. İnsanlığın kurtuluşu kadın özgürlük zihniyeti ile donanmış kadınların, gençlerin ve toplumun elleri ile yeniden yaratılacaktır.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle zindanlarda direnen tüm kadın yoldaşlarımızı özgürlük ruhu, aşkı ve yoldaşlığı ile bir kez daha selamlıyoruz. Bütün kadınları 8 Mart mitinglerine, yürüyüşlerine katılmaya çağırıyoruz.

Yılın bütün günlerini direnişle karşılayarak özgür yaşamı yeniden yaratmanın coşkusuyla tüm kadınların 8 Mart’ını kutluyor, direnen, savaşan mücadeleci tüm kadınlara selam olsun diyoruz!”