Kadınlar Saray'a teslim olmadı

Kadınlar katliamlara, hapsetmelere, tehditlere rağmen, Saray'a teslim olmadı. Kadınlar, çocuğu tecavüzcü erkekle evlendiren düzenlemeye karşı sokağa döküldü, iktidara geri adım attırdı.

AKP/Saray iktidarı, 2016 yılını Silopi'de 3 kadın siyasetçiyi katlederek açtı. Kadın katliamları yıl boyunca sürdü. Ancak kadınlar katliamlara, hapsetmelere, tehditlere rağmen, Saray'a teslim olmadı. Kadınlar, çocuğu tecavüzcü erkekle evlendiren düzenlemeye karşı sokağa döküldü, iktidara geri adım attırdı.

AKP/SARAY REJİMİ YILI KADIN KATLİAMI İLE AÇTI

Özyönetim direnişinin sürdüğü Şırnak'ın Silopi ilçesinde 4 Ocak günü DBP PM Üyesi Sevê Demir, Özgür Kadın Kongresi Üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, Saray'ın özel kuvvetleri tarafından hedef seçilerek katledildi. Aynı saldırıda yaralanan DBP Silopi İlçe yöneticisi Cabbar Çağatay’ın anlatımları olayın infaz olduğunu doğruladı. Çağatay, Karşıyaka Mahallesi'nden Ofis'e gittikleri sırada Yeşiltepe Mahallesi'nde MOBESE'nin kendilerini gördüğünü ve ardından hemen yanlarında bir patlamanın olduğunu söyledi. Patlamada şarapnel parçalarıyla yaralandıklarını söyleyen Cabbar Çağatay, durumu milletvekillerine haber verdiklerini ancak yarım saat sonra bulundukları bölgenin tarandığını belirtti. Paris'te Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in katledildiği günlere denk gelen Silopi katliamı kadınların büyük tepkisini çekti. Kadınlar, 9 Ocak'ta 6 kadının fotoğrafları ile yürüdü.

Özyönetim direnişleri boyunca kadınlar hedef alındı. Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Asya Yüksel, Cizre'deki vahşet bodrumlarında yakılanlar arasındaydı. Yüksel'in "Buradayız, Cizre'yi terk etmiyoruz" sözleri geleceğe kaldı. Cizre'nin Sur Mahallesi'ndeki ikinci vahşet bodrumunda yaşananları canlı telefon bağlantısıyla aktaran HDP Milas eski İlçe Eşbaşkanı Derya Koç da yayına katıldıktan saatler sonra katledildi.

3 Ocak’ta Sur'da bir kadın kahvaltı sofrasının başında katledildi. Abluka altındaki Sur'la dayanışmak için Alevi kadınların lokma dağıttığı sırada İskenderpaşa Mahallesi Küçük Aktar Sokak'ta bir eve tanktan atılan top isabet etti. Top kafasına isabet eden Melek Alp Aydıncı yaşamını yitirdi. Aydıncı’nın evine gitmesini engellemek isteyen polislere dediği "Siz bizi öldürseniz de evlerimizi yakıp yıksanız da buraları terk etmeyeceğiz” sözü geriye kaldı.

Türk devleti, 1990'lı yıllarda kirli savaş yöntemi olarak kullandığı katledilen kadın gerillaların çıplak bedenlerini sergileme suçunu, 2016 yılında da işledi. Katledilen kadın direnişçilerin çıplak bedenlerini gösteren görüntüler bazı twitter hesaplarından yayınladı.

KADINLAR ÖZYÖNETİM DİRENİŞİNİN AKTİF BİLEŞENİ OLDU

Devletin saldırılarına rağmen kadınlar özyönetim alanlarını terk etmedi. Cizre'de kadınlar, Ocak ayında ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve tank saldırılarına zılgıtlarla karşılık verdi. Öz yönetim ilan edilen alanları savunmak için kurulan YPS'nin yanı sıra YPS Jin de kuruldu.

Nusaybin'de de kurulan YPS Jin'in açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "Bütün halkımız gibi biz kadınlara da hiçbir demokratik, siyasi ve hatta yaşamsal hak bırakmadıkları gibi ve yine Türkiye'de ki halkların mozaiğine karşı tekçi ve gerici zihniyetlerini uygulamaya çalışmaktadır. Ama onların bildiği gibi Kürt halkı kadını ve gençleriyle artık kendilerine dayatılan bu sömürgeciliği kabul etmiyor. Biz Nusaybin kadın direnişçileri olarak Şehit Ayten Bagok Birlikleri ile kendimizi örgütleyelim. Bu direnişteki yerimizi alalım. Tüm Nusaybin kadınlarını direnişe davet ediyoruz."

Abluka altındaki kadınlar cenazelerini yerlerde bırakmadı. Beyaz tülbentleri bayrak yaparak cenazelerini almaya çalıştı. Ancak Şırnak'ta, Cizre'de cenazelerini almaya çalışan kadınlara da ateş açıldı. Cizreli kadınlar, vahşet bodrumundaki insanları kurtarmak için de eşarplarını beyaz bayrak yapıp binalara ulaşmaya çalıştı. Ancak her seferinde ateş açılarak engellendiler.

Türkiye’nin diğer kentlerinden kadınlar, özyönetim direnişindeki kadınlarla dayanışmasını sürdürdü. Alevi kadınlar, Ocak ayında Amed’e geldi. Sur'daki direnişe ortak olmak için, "Semahımız direnişe selam, zulme isyandır" şiarıyla semaha durdu. Kadınların semaha durduğu saatlerde mahallelerde bomba sesleri gelmişti. Türkiye'nin çeşitli kentlerinden kadınlar, 6 Şubat'ta Amed'de bir araya geldi, nöbet tuttu, "Zulme karşı ses çıkar" eylemine katıldı. Kadın heyetleri, özyönetim direnişi boyunca abluka altındaki kentlere gitmeye çalıştı, ancak devletin silahlı güçleri tarafından engellendi.

KADIN CİNAYETLERİ HIZ KESMEDİ

Kadın cinayetleri, 2016 yılında da artarak devam etti. Kadınlar, boşanmak istedikleri ya da evlilik, birlikte olma teklifini reddettikleri erkekler tarafından katledildi. Erkekler, yıl boyunca 70 yaşındaki Abıde Demirli'den 18 yaşındaki Cansu Kaya'ya en az 300'e yakın kadının canını aldı. Kadınlar, yaşam hakkı için sokaklara çıktı. SKM, her ayın 11'inde "Yaşamak istiyoruz" diyerek İstanbul, İzmir, Ankara ve Samsun'da eylemler yaptı.

2016 yılı kadınlar kadar çocuğu yönelik cinsel şiddetin de açığa çıktığı bir yıl oldu. Özellikle bu şiddetin devletin denetiminde olan kurumlar ile cemaat yurtlarında yaşandığı görüldü. Ensar Vakfı bu anlamda dikkat çekici bir örnek oldu. Kadınların ısrarıyla tecavüzcü Muharrem Büyüktürk, sanık sandalyesine oturdu, tek duruşmada ağır hapis cezası aldı. Ancak Vakıf kapatılmadığı gibi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, "Karaman'da ilk vaka ortaya çıkar çıkmaz hemen hukuki açıdan bakanlığımız müdahil oldu, bir kere olması karalamak için gerekçe olamaz" açıklamasıyla Vakfa sahip çıktı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'nun bir televizyon programındaki "Kadın dediğimiz zaman, kadının istihdam edilmesi var, annelik rolü var, eş rolü var. Bizim kadının bütün rollerini bir tarafa itip, sadece 'kadın ve şiddet' dememiz doğru değil" sözleri de kadınların tepkisini çekti. Aile içi şiddet ile ilgili konuşmanın aile değerlerinin içini boşalttığını iddia eden Aile Bakanı, "Aile değerlerimizin içi boşaltılıyor. Ailenin içine baktığımızda hangi değerleri kaybettik, onlara bakmak lazım" dedi.

AKP/Saray iktidarı, kadınları evde erkeğin kölesi haline getiren politikalarını hayata geçirmeye çalıştı. Meclis Boşanma Komisyonu'nun hazırladığı bir raporda, boşanmaların zorlaştırılması önerisi yer aldı. AKP'nin bu öneriyi yasa haline getirme planı taşıdığını gören kadınlar, "Boşanmayı değil, cinayetleri engelle" diyerek sokaklara çıktı.

DAYANIŞMA ÖZGÜRLEŞTİRDİ

Kendisine şiddet uygulayan eski eşini öz savunma hakkını kullanarak öldürdüğü için 17 yıl hapis cezasına çarptırılan Çilem Öz, kadınların dayanışması sayesinde kefaletle serbest bırakıldı. Çilem, "Ölmemek için öldürmek zorunda kaldım" diyerek kendini savundu. 21 Haziran'da cezaevinden çıkan Doğan'ı kadınlar büyük bir sevinçle karşıladı. Kadınların eylemleri sayesinde, özsavunmayı "meşru müdafaa" kapsamında gören ve kadınları beraat ettiren mahkeme kararları da geldi. Kocaeli'de 15 yıl boyuna şiddet uygulayan kocasını öldüren Damla Kutulu beraat etti. Bursa'da kendisini taciz eden kayınpederi Çetin B.’yi özsavunma hakkını kullanarak bıçaklayarak öldüren Meryem B. de beraat etti.

Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu, Ocak ayında Kadıköy'de sokak isimlerini hayatını savunan kadınların isimleriyle değiştirdi. Sokaklara Nevin Yıldırım, Yasemin Çakal, Çilem Doğan'ın da içinde olduğu kadınların isimleri verildi.

KADINLAR YASAĞA RAĞMEN SOKAĞA ÇIKTI

Kadınlar, 8 Mart'ta AKP'nin yasağına rağmen sokağa çıktı. Kadınlar 8 Mart’ın startını Silopi’de verme kararı aldı. Ancak birçok kentten yola çıkan kadınların kente girişi engellendi. Buna rağmen kadınlar, Silopi’de bir araya geldi.

AKP, İstanbul Kadıköy'de yapılmak istenen 8 Mart mitingini yasakladı. Ancak kadınlar yasaklanan alanda bir araya geldi, polisin saldırısına rağmen saatlerce eylemini sürdürdü. 25 Kasım'da da kadınlar bu kez AKP'nin OHAL ile getirdiği yasağı delerek, İstiklal Caddesi'nde yürüyüş yaptı. Sadece İstanbul'da değil Ankara'dan Amed'e, Samsun'dan İzmir'e kadar kadınlar 8 Mart'ta sokaklara çıktı.

KADINLAR BARIŞ İÇİN SOKAKLARA ÇIKTI

Kadınlar 2016 yılında da barış için de ısrarcı oldu. İstanbul'un birçok noktasında barış noktası oluşturan kadınlar, "1000 kadın barış ve hakikat hakkımızı savunuyoruz" diyerek, 31 Ocak'ta Kadıköy'de bir araya geldi. “Bu savaşa rızamız yok” diyen kadınlar, “Biz yaşamdan yanayız bir ölüme daha tahammülümüz yok. Hakikat ve müzakere” mesajını verdi. Barış Anneleri İstanbul Dolmabahçe'de her hafta çarşamba günü "Dolmabahçe mutabakatı uygulansın" sloganıyla yaptığı eylemlere devam etti. Kadınlar 14 Şubat Sevgililer Günü'nde de "Barış yoksa aşk yok" diyerek eylemler düzenledi.

Kadınlar, savaşa karşı her yolu kullandı. Öğretmen Ayşe Çelik’in Beyaz Show adlı programda, "Çocuklar ölmesin" sözü bir anda gündem oldu. Ardından büyük bir linç kampanyası başlatıldı, Çelik hakkında dava açıldı. Kadınlar, öğretmen Çelik ile dayanışmak amacıyla kendilerini ihbar etti.

15 TEMMUZ'DAN SONRA KADINLARA YÖNELİK SALDIRILAR ARTTI

15 Temmuz darbe girişiminin ardından sokakta kadınlara yönelik tehdit ve saldırılarda artış oldu. Kamuoyuna yansıyan ise bir belediye otobüsünde sağlık emekçisi Ayşegül Terzi'nin yaşadığı cinsiyetçi şiddet oldu. Abdullah Çakıroğlu adlı erkek, şort giydiği için Terzi'ye saldırdı. Saldırganın serbest bırakılması kadınların tepkisini çekince, Çakıroğlu tutuklandı. Mahkeme, serbest bırakılan Çakıroğlu'nun ruh ve akıl sağlığının yerinde olup olmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesine karar verdi. Manisa'nın Turgutlu ilçesinde de hamile Ebru Tireli, evin yanındaki parkta spor yaparken bir erkeğin saldırısına maruz kaldı. Konunun kamuoyunun gündemine gelmesi ile saldırgan gözaltına alınarak tutuklandı.

DÜNYANIN İLK KADIN HABER AJANSI KAPANDI

AKP'nin "darbecilerle mücadele etmek" adı altında ilan ettiği OHAL'in mağdurları kadınlar oldu. 29 Ekim'de çıkartılan kanun hükmünde kararname ile dünyanın ilk kadın haber ajansı olan JINHA kapatıldı, bürolarına mühürlen vuruldu. Ardından kanun hükmündeki kararname ile kadın örgütleri de kapatılırken, DBP'li belediyelere atanan kayyumların ilk yaptıkları da kadın kurumlarını kapatmak oldu. Kayyum atanan belediyelerin hiçbirinde açık olan kadın kurumu kalmadı.

Kararname ile kapatılarak binaları mühürlenen kadın kurumları arasında Özgür Kadın Kongresi (KJA) da yer aldı. KJA Sözcüsü Ayla Akat Ata, Amed’de polisin saldırdığı bir basın açıklamasında gözaltına alınarak tutuklandı. Ata, 30 Ekim tarihinden bu yana Kandıra F Tipi Cezaevi'nde tecrit altında tutulurken, 20 Kasım'da Amed'de bir araya gelen kadınlar, Özgür Kadın Hareketi/Tevgerên Jınên Azad (TJA) çatısı altında çalışmalarını sürdürme kararı aldı.

9 kadının bir araya gelerek yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştığı Jineoloji dergisinin ilk sayısı "Kadın etrafında geliştirilecek bilim, doğru sosyolojiye atılmış ilk adımdır" sloganıyla Mart ayında çıktı.

KADIN SİYASETÇİLER TUTUKLANDI

AKP/Saray iktidarının siyasi soykırım operasyonlarının hedefinde kadınlar yer aldı. HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, Grup Başkan Vekili Çağlar Demirel, milletvekilleri Leyla Birlik, Selma Irmak, Gülser Yıldırım ve Nursel Aydoğan ile Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak'ın da içinde olduğu belediye eşbaşkanları yeni yıla hapishanede girecek.

KADINLAR YÜZÜNÜ DEVRİME DÖNDÜ

Rojava devrimini savunmaya giden Türkiyeli kadınlardan Sevda Çağdaş ve Eylem Ataş ölümsüzleşti. MLKP savaşçısı Sevda Çağdaş Minbic'i özgürleştirme hamlesinde 25 Haziran'da yaşamını yitirirken, aynı hamlede 27 Haziran'da ölümsüzleşen BÖG savaşçısı Eylem Ataş'ın cenazesi haftalarca ailesine teslim edilmedi. Yapılan eylemlerin sonunda Ataş'ın cenazesi 101 gün sonra ailesine teslim edildi. Ataş'ın cenazesi, kadınların omuzunda 7 Ekim'de memleketi Adana'da sonsuzluğa uğurlandı.

Kadınlar 2016 yılı sona ererken, AKP/Saray iktidarına geri adım attırdı. Çocuk tecavüzcülerini evlilik ile cezadan kurtarmaya çalışan AKP/Saray'ın yasa değişikliği önerisi, kadınların sokaktaki tepkisi ile karşılaştı. Kadınlar, sokak eylemlerinin yasaklandığı kentlerde eylemler yaptı ve iktidar yasa önerisini geri çekmek zorunda kaldı.

KADINLAR SAVAŞA RAĞMEN ÜRETMEYE ÇALIŞTI

DBP'li belediyeler, iktidar tarafından kayyumla el konulunca kadar, kadınların toplumsal üretime katılması için çeşitli çalışmalar yürüttü. Dersim Belediyesi öncülüğünde, tamamen kadınların işlediği bostanda ilk ürünler Ağustos ayında toplanarak, ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. Van'ın Başkale ilçesinde Koperatîfa Keda Jinê bünyesinde açılan atölyede kadınlara eğitimler verildi. Amed'te işyerlerinde kadın istihdamını arttırmak amacıyla geçen yıl başlatılan Mor Bayrak uygulaması ikinci aşamasında da sürdü. Amed Kadın Kooperatifi'nin, kadın emeği ile üretilen kadın kıyafetleri ve el işi ürünlerinin satışa sunulduğu EKO-JİN mağazasının açılışı Şubat ayında yapıldı. Ancak tüm kadın çalışmaları kayyum ile birlikte sonlandırıldı.