Kadın ordulaşmasının ilk komutanı: Azîme

PKK’nin kadın ordulaşması mirasını yaratan, manevi komutanı Azîme kod adlı Mihriban Saran, kadının bir ordu gücü haline gelebileceğini mücadelesi ile kanıtlayarak tarihe PKK’li ilk savaşçı Kürt kadınlardan biri olarak geçti.

Azîme (Mihriban Saran), 1957 yılında Muş'un Varto ilçesinde dünyaya gelir. Muş’ta öğretmenlik yaptığı 80’li yıllarda PKK hareketi ile tanışır. Bu yıllar özellikle gençler arasında devrimci duyguların en yoğun yaşandığı ve arayışların olduğu yıllardır. Gerilla Azîme de henüz genç bir öğretmen iken, devrimci duygular içerisine girer. Bu dönemlerde yeni yeni gelişen ve büyük yankı uyandıran PKK hareketine ilgi duyar. Türkiye’de gerçekleşen 12 Eylül darbesinin ardından ağır baskıların sürdüğü 1981 yılında öğretmenliği bırakır ve direniş saflarına katılır. PKK hareketine katılan ilk kadınlardan biri olur. Lübnan’da bulunan ve adını 15 Ağustos’un efsanevi komutanı Agit’le alan Mahsum Korkmaz Akademisi’ne gider. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından verilen bir eğitime katıldıktan sonra gerilla saflarında aktif şekilde yer alır. PKK’nin 3. Kongresi’nde Parti Merkez Komite üyeliğine seçilir. 1992 yılında Güney Kürdistan savaşında cephe komutanı olarak en ön saflarda yer alarak savaşı koordine eder. Gerilla saflarında Botan gibi bir sahada ilk kadın komutan olur. PKK hareketi içerisinde kadın özgürlük çizgisinin gelişmesinde, kadının ordulaşmasında önemli rol oynar. 1994 yılında Botan’da Türk ordusuyla girdiği bir çatışmada yaşamını yitirir.

‘PKK’Lİ AZÎME, TÜRK ORDUSUNUN KORKULU RÜYASI İDİ’

PKK saflarındaki ilk kadın gerillalardan ve ilk kadın komutanlardan olan Büyük Azîme’yi KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta şöyle anlattı:

“Bazı insanlar vardır birileri onlara bir şey demeden, kendileri yaşamdaki duruşları ile söylenmesi gerekeni uygular. Azîme arkadaş, kişiliği ve yaşamıyla böyle bir devrimciydi. Onu Botan’da gerillacılık yaptığı yıllarda sık sık Türk medyasından takip ediyordum. Haberler Azîme arkadaşa şöyle yer veriyordu:

‘Şırnak’a bağlı Uludere’de bir Kürt kadını şu noktaya baskın yaptı. Ve şu kadar malzeme alıp gitti.’

Başka bir haber de ise; ‘PKK’li Azîme yine bir ilçeye girdi. Orada halkla yaptığı bir toplantıda PKK’nin propagandasını yaptı. Konuşmalarından bir grup genç etkilendi. Etkilenen bu gençleri kendisiyle birlikte alıp dağlara götürdü.’

O dönemde Türk medyasının bir Kürt kadınını bu şekilde devamlı yer vermesi, medyada eylemleri ile ilgi çekmesi önemlidir tabii. Azîme arkadaşa ilişkin bu haberleri duyunca bana bir efsane, bir film gibi geliyordu. Kendisinden moral alıyor ve bir kadın yoldaşı olarak gurur duyuyordum. Onun bu eylemleri karşısında, savaşçı kadın Azîme arkadaş gibi olmalı diyordum. Duruşu, eylemleri ve savaşıyla düşmanın yüreğinde korku yaratan Azîme arkadaşı hem kendim hem de Kürt kadını için bir model olarak görüyordum. Her insanın hayallerinde bir kahramanı olur ya. Benim hayallerim ve rüyalarımın kahramanı Azîme arkadaş idi. Onu hiç görmemiştim. Sadece adını duymuştum. En büyük isteğim bir gün onunla karşılaşmak ve onu yakından tanımak idi.

ÖZGÜN BİRLİK RESMİNDEN ALINAN CESARET, HEYECAN VE MORAL

Bir gün elimize otuz beş kadın gerillanın yer aldığı bir fotoğraf geldi. Yıl 1989. Ben o zaman Avrupa’daki kadın çalışmalarından sorumluydum. Resimdeki kadın arkadaşlar arasında Azîme arkadaş da vardı. Tabii ben kendisini tanımıyordum. Onu tanıyan arkadaşlar, gururla ‘bu Azîme arkadaş ve özgün birliğidir’ diyorlardı. Ben bu resim ve sarf edilen sözler karşısında daha çok etkilendim. Onu görme istemim ve hayranlığım daha çok arttı. İlk özgün kadın birlikleri bizim için tarihi bir önem, değer taşıyordu. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi içinde özgün birliğin oluşmasının nasıl bir önem taşıdığını arkadaşlarla konuşuyorduk. Yine Azîme arkadaşı ve devrimci kişiliğini, bir kadın olarak nasıl bir savaşçı ruha sahip olduğunu arkadaşlarla konuşuyorduk. Bizi heyecanlandıran, güç ve moral veren bu resmi büyütüp, çerçevelettik. Bu resmi, Avrupa’da açtığımız ilk özgün kadın derneğinde yer alan arkadaşlara hatıra olarak bıraktık. Onlar da resmi derneğin duvarına astı. Resimde yer alan arkadaşlar bizler için savaşçı Kürt kadınının örneğiydiler.

25 KASIM 1991 HİÇ UNUTMAM

Lübnan’da Mahsum Korkmaz Akademisi’ndeyken, 1991 yılında, Önderlik benimle Azîme arkadaşla ilgili biraz sohbet etti. Önderlik bana; ‘’Sen Azîme arkadaşı görmedin, görseydin iyi olurdu. Askeri duruşu çok güçlü, örgütün vereceği her göreve hazır ve yapma gücü yüksek bir arkadaştır. Şu an Qamişlo’da çalışma yürütüyor. Ama o da dağa gelecek. Ben de göremedim. Büyük ihtimal bu defa göremeyeceğim. Sen git onu gör. Selamlarımı söyle. Onu görmek istediğimi fakat imkân olmadığını, zaten gerekli olan şeyleri konuştuğumu söyle. Başarılar dilediğimi ve ona sonradan yazılı bir mektup göndereceğimi söyle” demişti. Önderlik ve Azîme arkadaş arasında elçilik yapacaktım. O an yaşadığım duyguların tarifi olamaz her halde. İçim içime sığmıyor, ayaklarım yere basmıyor, heyecanlanmıştım. Takvimler 25 Kasım 1991 yılını gösteriyordu. Onu gördüğüm bu tarihi her halde hiç unutmam.

‘O YAŞAMIMIZIN HAKİKAT DİLİYDİ’

Azîme arkadaşla görüşmek için Qamişlo’da bir evde oturmuş onu bekliyordum. Evin kapısından birden bir arkadaş içeriye girdi. Karşımda; bilgili, örgütlü, ölçülü, hitabeti güçlü bir kadın komutan duruyordu. Bu Azîme arkadaş idi. O an Önderliğin notunu iletmek için kendisiyle konuşmak istedim. Fakat o kadar heyecanlıydım ki söze nereden gireceğimi bilemiyordum. Cesaretimi topladım ve Önderliğin söylediklerini aktardım. Azîme arkadaş gülümsedi. Bana notta değişiklik olduğunu, durumların değiştiğini, Qamişlo’da biraz daha kalması gerektiğini söyledi. Şahin Dönmez’in ihaneti yaşanmıştı o zamanlar. Bulunduğu Qamişlo’da ihanetçi Şahin’i tanıyanlarda biraz kafa karışıklığı yaşanmıştı. O yüzden Azîme arkadaşın Qamişlo’da biraz daha kalması uygun görülmüştü. Tabii halkın isteği üzerine kaldı. Biz iki gün birlikte kaldık. Bu süre zarfında onunla hep gerilla, dağ yaşamı, savaşı, PKK militanı özellikleri üzerine konuştuk. O an konuştuklarımız, Azîme arkadaşın bana verdiği perspektifler, şu an bile yaşamımda uyguladığım şeylerdir. Çünkü O yaşamımızın hakikat diliydi. Ezberci değil yaşamsal, yaşananların ve yaşanması gerekenlerin diliydi adeta. Bir öğretmen ustalığıyla bunu dile getiriyordu ve zaten kendisi de bir öğretmendi.

‘AZÎME, BÊRÎTAN ÇİZGİSİNİN SÜRDÜRÜCÜSÜ OLDU’

Azîme arkadaş 1992 yılında gerçekleşen Güney savaşında da büyük bir rol oynadı. Güney savaşındaki rolünü yakından takip ediyordum. O, savaşta komutan olarak en ön cephede yer alıyordu. Düşmanla göğüs göğse çatışmaya giriyordu. Savaş sahasında komuta yapısına verdiği moral, motivasyon, güç ve geliştirdiği tarz ve taktiklerle Güney savaşında başarılı olmamızda Azîme arkadaşın payı çok büyük oldu. Özellikle bir kadın komutan olarak, kararında net, söylediğini yapan biri olması, örgüt içerisinde hem kadın hem de erkek arkadaşlar üzerinde büyük etki yaratıyordu. O dönemlerde Xakurkê alanında Bêrîtan arkadaş, ihanetçi, teslimiyetçi, işbirlikçi çizgisiyle karşı gelerek bir destan yazdı. Azîme arkadaş da Güney savaşında oynadığı rol ile Bêrîtan çizgisinin sürdürücüsü oldu. Yaşamının ve savaşının her anında bunu görmek mümkündü. Azîme arkadaş hem yaşamında hem savaşında komutanlık, militanlık rolünü çok ustaca oynuyordu.

‘DÜŞMANI ALANINA SOKMADI’

Güney savaşından sonra 1993 yılında birinci dereceden sorumlu olarak Botan sahasına geldi. Onun adını ilk defa Botan’da gerillacılık yaparken duymuştum. Botan’da olduğum dönemler kendisi ikinci defa gelince, birlikte kaldığımız süre zarfında daha yakından tanıma fırsatım oldu. Tanıdıkça O’nu anlatan kelimeler eksik kalmış diyordum. Hareket 1994 yılında Botan sahasında 15 Ağustos ruhunu yaşatacağı bir hamle başlattı. Azîme arkadaş Botan’a bağlı Garisa alanındaki birlikten sorumluydu. Savaş Botan sahasında en kızgın haliyle sürüyordu. Düşman Botan’ı çembere almış, sahayı denetime geçirmek istiyordu. Botan gücü ise var gücüyle direniyor ve düşmanı Botan’a sokmuyordu. 7 Ekim 1994 yılında Türk devleti Azîme arkadaşın bulunduğu Garisa alanına kapsamlı bir operasyon başlattı. Azîme arkadaş Halil arkadaşla birlikte savaşı koordine ediyordu. Savaş koordinasyonunu sağlayan Azîme arkadaş, en küçüğünden en büyük detayına kadar savaşta her şeyle ilgileniyordu. Çatışma yedi gün sürdü. Yedi gün boyunca süren çatışmada Türk askeri Azîme arkadaşın alanına giremedi. Operasyon büyük bir başarıyla geri püskürtüldü. Eğer bu operasyonda bir başarıdan söz ediliyorsa bunda Azîme arkadaşın savaştaki tarz ve taktiklerinin payı çok büyüktür. O gerillacılık yaşamı boyunca bulunduğu her alanda, savaşında başarıyı kendine esas aldı.

Şahadetinin üzerinden 23 yıl geçti. Kadın Özgürlük Hareketi, büyük bir ordu olarak varlık buldu. Bugün Kadın Özgürlük Ordusu olan YJA Star başta olmak üzere dört parça Kürdistan’da bir kadın ordusunun varlığından söz edebiliyorsak bunun öncülüğünü Azîme, Bêrîtan, Bêrîvan, Zîlan ve Devrim arkadaşlar yaptığı içindir. Azîmelerin savaşçı ruhu bugün milyonlarca kadının savaş sahasında büyük bir kararlılık ve cesaretle mücadele vermesiyle yaşatılıyor.”