‘HDP’ye oy, kadın özgürlüğüne oy vermektir’

Komalen Jinen Kürdistan (KJK) Yürütme Koordinasyon Üyesi Esma Semsur, HDP’nin seçim beyannamesinde kadın özgürlüğüne ilkesel yaklaşımıyla farkını ortaya koyduğunu belirterek, “HDP’ye oy, kendi özgürlüğüne oy vermektir” dedi.

Komalen Jinen Kürdistan (KJK) Yürütme Koordinasyon Üyesi Esma Semsur, HDP’nin seçim beyannamesinde kadın özgürlüğüne ilkesel yaklaşımıyla farkını ortaya koyduğunu belirterek,  “HDP’ye oy, kendi özgürlüğüne oy vermektir” dedi. AKP’nin kadını devlete, erkeğe emanet edilmiş bir mülk olarak gördüğünü ifade eden Semsur, AKP’nin kadın düşmanı politikalar izlediğini vurguladı.

Devletin Adıyaman, Malatya ve Maraş’ta kirli politikalar yürüttüğünü kaydeden Semsur,  Güneybatı’nın insansızlaştırılmak istendiğine dikkat çekti. Semsur, AKP hükümetinin dini kullanarak siyaset yaptığını ve Güneybatı halkının artık özgürlük hamlesi başlatması gerektiğini söyledi.  Semsur sorularımıza şu yanıtları verdi:

‘AKP KADINI DEVLETE, ERKEĞE EMANET EDİLMİŞ BİR MÜLK OLARAK GÖRÜYOR’

‘’AKP’nin kadını bir mülk olarak gördüğünü ifade eden Semsur şunları söyledi: “AKP, CHP ve MHP’ nin geçmiş pratiği ortada. Üç parti de iktidarı yaşadı ve bu iktidar süreçlerinde sergiledikleri yaklaşım politikalarını ortaya koydular. Dolayısıyla AKP kadını bir mal gibi, mülk gibi erkeğe emanet edilmiş, devlete emanet edilmiş bir nesne gibi ele almaktadır. Kadının kişiliği, iradesi, gururu, onuru, vicdanı üzerinde ele alan ve toplumsal kimliğe sahip bir varlık olarak ele almıyor. Kadını, toplumu çoğaltmak üzerinden ele alma yaklaşımı var. Ki bu da faşizan bir yaklaşımdır. Kadını, çocuğu doğurma makinası olarak ele alıyor. Ve bu makine ne kadar iyi işlerse o kadar ödüllendiriyor.

AKP Hükümeti, seçim sürecini kadın boyutu başta olmak üzere diğer boyutlarıyla da her şeyi para üzerinden ele alıyor, toplumu satın alma politikalarını yürütüyor. ‘Bize ne kadar oy verseniz size o kadar para vereceğiz’ diyorlar. Zaten seçim tartışmalarının hepsi ekonomik politikalar üzerinden yürütülüyor.

HDP FARKINI KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNE İLKESEL YAKLAŞIMIYLA KOYDU

Eğer toplumun yarısı kadın ise siyasette de kendi geleceğini belirleme de yüzde elli eşit temsiliyet üzerinden böylesi bir sürece dahil olmalıdır. HDP, böylesi eşit temsiliyet içerisinde seçimlere giriyor. HDP’nin en temel farkını kadın özgürlüğü noktasındaki ilkesel yaklaşımıyla ortaya koydu. HDP’nin seçim beyannamesinde ortaya koyduğu pratik açılımlar, özellikle demokratik açılımlar, kadın açısından erkek egemenlikli zihniyeti önemli oranda kıran, onu değişip-dönüştüren, demokratikleştiren bir içeriğe sahiptir. Kadın bakanlığından bahsediliyor. Bahsettikleri konuların içinin doldurulması gerekiyor. Kadını sadece bir bakanlık üzerinden ele almamak lazım. Mevcut koşulları devlet ve iktidar içerisinde bulananları göz önüne aldığımızda HDP’nin Kadın Bakanlığını kurması başlı başına bir devrim niteliğindedir. Kadının kendisine ilişkin her alanda (sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik, sağlık vb.) kendi sorunlarını ortaklaştıran ve bir yerde çözmeye çalışan, işleri ortaklaştıran ve karar alma yetkisini-gücünü ortaya çıkaran bir yaklaşımdır.

AKP, KADININ YAŞAMINA MÜDAHALE EDİYOR

AKP’nin bu kadar kadın düşmanı politikalarını sergilerken, kadınların AKP’ye oy vermesinin sorgulanması gereken bir durum. Kadının tercihini doğru ortaya koyması gerekiyor. Kadınların nasıl bir yaşamı geliştirmek, yaratmak, inşa etmek istedikleri ve erkeğin bakış açısını kırmak gibi bir yaklaşım içerisine girmeleri lazım. Kadının dine yaklaşımı, inanç boyutu önemli. Kadın o noktada biraz daha vicdanlı, inançlı bir gerçekliğe sahiptir. Böylesi bir varoluşa sahiptir. Dolayısıyla AKP’nin kadını en çok kandırdığı boyutların başında din gelmektedir. Din üzerinden, İslamiyet üzerinden kadının bedeninden biçimine, zihniyetine kadar müdahale eden bir yaklaşım içerisindedir. Bu konuda kadının gerçekten bilinç yükseltmesi, kendi inancına sahip çıkması, bunu herhangi bir yere herhangi bir kuruma ve iktidara vekalet etmemesi önemlidir. Sonuçta herkesin inancı kendi vicdanıyla alakalı bir durumdur.

AKP’NİN IŞİD’TEN FARKI YOK

İslamiyet’i kullanarak siyaset yapma AKP iktidarı boyunca zirveye ulaştı. Dini, İslamiyet’i devletin elinde bu kadar tekelleştiren, sopa gibi, silah gibi kullanan başka bir iktidar yoktur. IŞİD’ten hiçbir farkı yoktur AKP’nin. IŞİD de İslam adı altında kadınları-kızları kaçırıyor, tecavüz ediyor, insanları katlediyor. Fakat AKP, IŞİD’ten farklı olarak daha incelikli-politik yöntemlerle başta da kadına karşı çok yoğun bir şekilde kullanmaktadır. AKP Hükümeti, din üzerinden kadının yaşamına el atıyor. Oysa din bir toplumun tarihidir, geleneği ve kültürüdür. Din devlete ait bir şey değildir. İnançsız bir toplum, maneviyatsız bir toplum gibidir. Bir toplumda inanç çok önemlidir. Kadınların yaşamında ve toplumsal gerçekliğinde ciddi bir olgudur. Ciddi bir gerçekliktir. Fakat bunu bu kadar tekelleştirmek, devlete devretmek ve bunun da daha sonra kadına bir sopa, silah gibi kullanmasına yol açmak, gerçekten sorgulanması ve ele alınması gereken bir konudur.”

AKP GÜNEYBATI’DA KİRLİ POLİTİKALAR YÜRÜTÜYOR

Güneybatı halkının başından beri özgürlük mücadelesine öncülük ettiğini, şehitlerinin olduğunu, ilk kadrolaşmaların yaratıldığı bir alan olduğuna dikkat çeken Semsur, 12 Eylül sonrası bu alanda çok ciddi özel savaş politikalarının yütürüldüğünü belirtti.  AKP iktidarının Adıyaman’da yaptığı yatırımların neredeyse Amed’e yapılan yaratımlar kadar olduğunu dile getiren Semsur şöyle konuştu: “Adıyaman üzerinde özel savaş politikaları yürütülüyor. Malatya, Antep, Maraş gibi yerler toplumsal kesimleri içinde barındırdığı bir alan. Etnik, sosyal, kültürel, mezhepsel açıdan birçok yönden insanların buluştuğu, Türkmenlerle Kürtlerin içiçe yaşadığı, Alevi ve Sünni mezheplerin yan yana yaşadığı bir alan Güneybatı. AKP, Adıyaman’da bazı köyleri su altında bırakmak istiyor. Aslında orada akan bir su yoktur. Kışın akıyor ama yazın ortada akan bir su yoktur. Baraj yapmak adı altında bu köyleri boşaltıyor. Neden boşaltmak istiyor? Birincisi Kürt oldukları için. İkincisi Alevi-Kızılbaş köyleridir. Üçüncüsü AKP’ye oy vermiyorlar. Oradaki halk açık bir şekilde söylüyor. ‘Biz AKP’ye oy vermiyoruz’ diyorlar. AKP de ‘ya bana oy vereceksiniz ya da size yaşamı zehir ederim’ diyor. Böylesi kirli politikalar uyguluyor. Adıyaman’da çok ciddi bir sivil toplum geleneği var. Çok köklü bir emekçi-sendika geleneği var. AKP, bunu dini, tarikatları, mezhep çelişkilerini kullanarak orayı fethetmek istiyor.”

‘ADIYAMAN  VE GÜNEYBATI’YI KÖKLERİYLE BULUŞTURMAK LAZIM’

Adıyaman’da çok ciddi bir direniş geleneğinin olduğunu belirten Semsur, Güneybatı hattında yeniden özgürlük çıkışı ve hamlesinin olacağını dile getirerek şunları kaydetti: “Ben bu özgürlük çıkışı ve hamlesinin yapılmasını sadece HDP’ye oy vermek olarak ele almıyorum. Bu seçim süreci hiçbir seçim sürecine benzemiyor. Halk özgürlük tercihini ortaya koyacaktır. Demokratik, kardeşçe, gerçekten onurlu bir barışla bir arada yaşayacak mı yaşamayacak mı? Bunu cevaplayacak yerlerden biri de Güneybatı’dır. Orada yaşayan halklar tarihten beri birbirleriyle barış içerisinde yaşamışlardır. Komagene geleneği, kültürü odur. O zaman biz bu Komagene kültürün yeniden yeşertelim, canlandıralım. Adıyaman başta olmak üzere Güneybatı kentlerini kendi tarihsel gerçekliğine, tarihsel kökenleriyle yeniden buluşturalım. Adıyaman halkının bu seçimlerde bir çıkış yapacağına inanıyorum. Böylesi bir potansiyel, böylesi bir kaynama ve alttan altan gelen bir dalga var. Bunların böylesi bir süreçte açığa çıkması gerekiyor. Anadolu ve Mezopotamya kadınlarının da buluştuğu bu alanda seçim sürecini bir özgürlük hamlesine dönüştürebilirler. Buna inancımız sonsuzdur. HDP’ye oy kendi özgürlüğüne oy vermektir.”