HDP Kadın Meclisi toplantısının sonuç bildirgesi

HDP'li kadınlar, 10 Şubat'ta yaptıkları toplantılarının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede; öz yönetim, tecrit, 8 Mart, Newroz gibi gündemlere ilişkin planlamalara da yer verildi.

HDP 1. Merkezi Kadın Konferansı ve HDP Genel Kongresi ardından bir araya gelen HDP Kadın Meclisi, 10 Şubat 2016 tarihinde ilk toplantısını gerçekleştirdi. 
Siyasal süreç ve örgütsel durum değerlendirmesi, HDP Kadın Meclisi çalışma esaslarının oluşturulması ve planlama gündemlerinin ele alındığı toplantıda, yeni dönemde izlenecek politikalar oluşturularak eylem hattı belirlendi. 

KOMİSYONLAR OLUŞTURULDU

Toplantının sonuç bildirgesinde, şu bilgilere yer verildi: "HDP Kadın Meclisimiz çalışma esaslarını; meclise bağlı olarak faaliyet yürütecek olan örgütlenme, diplomasi, eğitim, hukuk ve basın komisyonlarını oluşturdu. Meclisimizin en temel gündemi il ve ilçe düzeyinde kadın meclislerini örgütlemek olacaktır. Aynı zamanda önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek olan HDP il ve ilçe kongrelerinde kadın katılımının güçlü olduğu yönetimlerin oluşturulmasında aktif rol alacaktır. Kadın Konferansı kararlarının planlamaya kavuşturulduğu toplantıda, yeni dönemde görev alacak olan HDP Kadın Meclisi Merkezi Koordinasyonu da seçildi. HDP Kadın Meclisi Merkezi Koordinasyonu’nda: Besime Konca, Beycan Taşkıran, Dilek Yağlı, Esengül Demir, Müge Yamanyılmaz, Nur Aytemur, Nurşen Yıldırım ve Sultan Özcan yer almaktadır. Kadın Meclisimizin dönem sözcülüğü ise Besime Konca tarafından yürütülecektir."

'HDP KADIN MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM'

Bildirgede, "Devlet ve erkek egemen zihniyet tarafından sistemli bir biçimde yürütülen savaş konsepti, tüm toplumu ve özelde de kadınları hedef alarak sürdürülmektedir" denilerek, şunlar kaydedildi:
"7 Haziran Seçimlerinden bu yana Türkiye ve Kürdistan’da giderek tırmanan savaş süreciyle tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçları işlenmeye devam ediyor.
Suruç ve Ankara Katliamları; 367 gündür süren ve bu güne kadar toplamda 7 kentin 20 ilçesinde onlarca mahalleyi kapsayacak şekilde 57 kez ilan edilen sokağa çıkma yasakları; gözaltı, tutuklama, infaz ve katliamlarla, demokrasi ve barış iradesi teslim alınmaya çalışılıyor.
Özellikle Cizre’de günlerdir ‘Vahşet Bodrumları’nda yaşananlar Madımak ve Kerbela’yı bir kez daha yaşatmıştır. ‘Çökertme planı’ ile uygulanan ve IŞİDvari çetelerle gerçekleştirilen bu katliamlara rağmen Cizre halkı diz çökmemiş ve Kobanê’de olduğu gibi insanlık için direniş sembolü olmuştur.
Yine tüm saldırılara ve askeri yığınağa rağmen sadece Sur’da 72 gündür direniş kırılamamıştır ve bütün kararlılığıyla sürmektedir.
İçeride ve dışarıda siyaseten tükenen savaş yönetimi kendi krizini; her türlü demokratik hak talebini yok sayarak baskı ve şiddetle aşmayı amaçlamaktadır. Özgür basına ve barış talebini yükselten tüm kesimlere bütünlüklü saldırısını bu nedenle yoğunlaştırmaktadır.
Savaş yönetimi kadına yönelik şiddeti, kadın cinayetlerini, kadın emeği sömürüsünü arttıran, ifade özgürlüğünü ve insanca yaşan hakkını kısıtlayan politikaları giderek derinleştirmektedir. Aynı zamanda bu kadın düşmanı politikalarla kadın bedeni üzerinden militarizmi yeniden üretmeyi de sürdürmektedir. Bir yıl önce Özgecan Aslan’ı vahşice katleden zihniyetle, Ekin Van ve direnen pek çok kadının çıplak bedeni üzerinden topluma mesaj veren zihniyet aynıdır. 
Cizre’deki işgal ve vahşet süreci için ‘Başarılı bir operasyondu sona erdi’ diyenler halkın direnişi karşısında yenilgiye uğrarken, işkence edilen çıplak kadın bedenleri üzerinden bir kez daha acizliklerini ortaya koymuşlardır. Bu acizliğe düşenler şunu iyi bilmelidir ki devlet zulme soyunduğunda kadınlar direnişi giyinmeye devam edecektir.
Tüm bu savaş konseptine ve erkek- devlet ittifakına karşı her alanda kadın direnişini ve ortak mücadelesini yükseltilme ihtiyacı kaçınılmazdır.
HDP Kadın Meclisimiz, bu doğrultuda kadın özgürlük mücadelesi ve ortak tarihinden aldığı birikim ile daha kararlı adımlarla yürüyüşünü sürdürüyor. 
Erkek egemen iktidara ve savaş yönetimine karşı etkin bir siyaseti örmek için tüm kadınları bu özgürlük yürüyüşüne katılmaya ve HDP Kadın Meclislerinde örgütlenerek mücadelemizi yükseltmeye çağırıyoruz."

ÖZ YÖNETİM

Dönem planlaması ise bildirgede şöyle açıklandı:
"Kadın Meclisimiz, parti programımızda yer alan demokratik özerklik önermesini ve özyönetimleri ele alan eğitim çalışmalarını ve planlamaları önüne koymuştur. Bu kapsamda özyönetim direnişini büyütecek; politikamızı en geniş toplumsal kesimlerle buluşturabilecek ve her alanın kendi özgünlüğüyle gündemleştirmesini sağlayacak eylem, etkinlik, konferans, seminer, toplantı, panel gibi pek çok faaliyeti gerçekleştirecektir. 

DEMOKRATİK ANAYASA

Mevcut anayasanın, halklar ve kadınlar lehine yeniden bir toplumsal sözleşmeye dönüştürülmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğini yasal güvence altına alması ve kadın özgürlükçü politikalarla yeniden oluşturulması en önemli gündemlerimizden biridir. Kadın örgütleri ve kadın hareketi aktivistleri ile birlikte yaygın bir anayasa faaliyetinin yürütülmesi, özgün bir kadın anayasa komisyonunun kurulması meclisimizin öncelikli planlamalardan biridir. 

TECRİT VE 15 ŞUBAT KOMPLOSU

Kürt sorununun demokratik, kalıcı, toplumsal ve barışcıl bir çözüme kavuşarak Türkiye’nin demokratikleşmesi kadınların çözüm ve müzakere süreçlerine kesintisiz katılımı ile gerçekleşebilir. 
Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’nın üzerindeki ağırlaştırılmış tecrite son verilmesi; sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması; barış ve müzakere sürecine bir an önce geri dönülmesi en temel gündemlerimizden birini oluşturmaktadır.
17. yılında 15 Şubat Komplosu etkinliklerinin güçlü bir şekilde örgütlendirilmesi, en kitlesel şekilde gerçekleşmesi savaş konseptine ve çökertme politikasına karşı en güçlü cevabımız olacaktır.

8 MART

Savaşın ve erkek egemen kapitalist sistemin saldırılarını yoğunlaştırdığı bir süreçte 8 Mart’ı karşılıyoruz. Kadın Meclisimiz, kadın özgürlük mücadelesinin en önemli kazanımlarından biri olan 8 Mart’ı her yıl olduğu gibi bu yıl da en etkin şekilde örgütlemeyi önüne hedef olarak koymuştur. 
Kadın katliamlarına, taciz ve tecavüze, kadına yönelik her türlü şiddete ve kırıma; trans cinayetleri ve nefret suçlarına; doğum ve kürtaj hakkı gaspı gibi kadın kimliği üzerinden geliştirilmeye çalışılan tekçi, eril ve cinsiyetçi zihniyete dayalı ayrımcı politikalara karşı tüm alanlarda öz savunmayı güçlendireceğiz.
Her türlü iş güvenliği ve güvencesinden yoksun olarak ev içinde/dışında çalışan emekçi kadınları hedef alan kadın emeği sömürüsüne dayalı politikalarla karşı karşıyayız. Kadınların iş kolları ve iş yerleri düzeyinde örgütlenmesinin önünü açan, ev içi emeğin sosyal güvence altına alınmasını sağlayan ve kadın istihdamının arttırılmasına dönük politikaları parlamentodaki Kadın Grubumuz görünür kılacak ve bu alanda en geniş mücadele hattını oluşturmak için faaliyet yürüteceğiz.
Erkek egemen kapitalist sistemin tüm saldırılarına karşı kadın direnişi ve mücadelesini güçlendirerek her alanda en geniş kadın birlikteliği ile ortak mücadeleyi yükselteceğiz.

'KADIN BAHARI İÇİN DİRENİŞ NEWROZU'NA'

Ezilen ve direnen halkların kurtuluş günü olan Newroz’u, savaş yönetimine karşı direniş ruhuyla sahiplenecek ve kadın baharı olarak karşılayacağız. Kadınların öncülüğünde halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesini daha fazla yükselteceğimiz ve direnişle ‘kadın baharı’na dönüştüreceğimiz bir 2016 Newrozu’nu karşılayacağız."