Hasta tutsak Sibel Çapraz’ın hayati tehlikesi devam ediyor

Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve şu ana kadar 15 ameliyat geçiren Sibel Çapraz’ın acil bir ameliyata ve yeterli tıbbi bakıma erişimi yetkililer tarafından engelleniyor.

Şubat 2016’da gerçekleşmesi gereken kolostominin kapatılması ve inversiyon ameliyatına dışında 2 farklı ameliyat geçirmesi gerekirken, olmaması durumunda hayatının tehlikede olduğu biliniyor.

Ağır hasta tutsak olan Sibel Çapraz’ın yaşadıklarını ve içinde bulunduğu durumu ağabeyi Necip Çapraz ANF’ye konuştu.

Devletin güvenlik güçleri tarafından ağır yaralandıktan sonra hastanedeki müdahalelerinde bile baskı altında olduklarını anlatan Necip Çapraz, “96 boyunca başımızda polis vardı. Bu 96 günün tutuklu sürecine dahil olması lazım. Sibel de bizler de hep psikolojik baskı altındaydık. Polisin devamlı başımızda oluşu hemşirelere, doktorlara da bir baskıydı ve buna şahit olduk. 96 gün sonrasında Sibel mahkemeye ifade vermeye çıkartılacaktı. Ameliyattan çıktığı gün 2 adet uyuşturucu iğne yapıldıktan sonra ancak mahkemeye katılabildi. Çünkü 15 ameliyat geçirmişliğin verdiği ciddi bir ağrı vardı. Vücudunun her tarafı yara bere içinde ve dokuları çok yıpranmıştı. Mahkemede Sibel’in tutuklanmasına karar verildi. ATK'nın raporu da Sibel vurulduğu halde cezaevinde kalabilir şeklindeydi. 

O süreçten bu yana Sibel için herhangi bir tıbbi müdahale yapılmamıştır. Yaklaşık 1 yıldır Sibel'e tıbbi bir genel müdahale yapılmamış, şu ana kadar yapılanlar da hep zarar veren türden olmuştur” dedi.

Sibel Çapraz’ın İzmir’de tutuklu bulunduğunda aile olarak çok mağduriyet yaşadıklarını söyleyen Necip Çapraz şunları dile getirdi: “Hem Sibel hem de biz ailesi çok acılar yaşadık. Kardeşim ağır hasta bir tutsak ve sağlık problemleri ciddi bir risk içerisinde. Ondan kopamadığımız için ben, annem ve kardeşlerim sürekli cezaevine gidip geliyorduk. Yani Sibel kadar olmasa bile biz aile olarak büyük bir travma yaşadık ve halen de devam ediyor. Resmen bize eziyet edildi adeta. 2000 km uzaktan gidiyorduk ve cezaevi idaresi bizleri görüştürmüyordu. Bu anlamda hem biz hem Sibel çok ağır itham ve baskılar altında bırakılıyorduk.”

‘BAĞIRSAKLARI DIŞARDAYKEN TUTUKLU BULUNMAK NE DEMEK?’

Bağırsakları dışarda bir şekilde tutuklu bulunmanın insani olmadığına değinen ağabey Çapraz, “Yılbaşında açık görüşüne gittik. Sibel’in koğuşundaki arkadaşlarının dayanışma ve müdahalesi oluyor. Hiç tıbbi bir müdahaleden anlamayan koğuşunda tutuklu bulunan arkadaşları tarafından Kolostomi yani bağırsak torbası değiştiriliyor. Arkadaşları hem refakatçi hem de hemşire desteğinde bulunuyorlar. Sibel’in bu ağır hasta haliyle tutuklu bulunması, hem psikolojik hem de fiziki anlamda çok ağır yaralar aldığını biliyoruz. Kardeşimin şimdi içinde bulunduğu ve yaşadığı travmalar ömür boyu unutulamayacak türdendir. Çünkü hep ağrı ve acı içerisindedir Sibel. Cezaevinde bağırsakları dışardayken tutuklu bulunmak ne demek? Sağlıklı bir insan bile cezaevi koşullarında zor dayanabilirken, bağırsakları dışarda, 15 ameliyat geçiren bir hastanın durabilmesi için özel koşullar sağlanması gerekir” diye konuştu.

‘SİBEL’İN ÖLÜM RİSKİ VAR’

Geçirdiği ameliyatlar dışında 4 önemli ve riskli ameliyatın da iyi koşullarda yapılması gerektiğini aktaran Çapraz, “Yakında geçirmesi gereken 4 ameliyat operasyonu var ve doktorlarının bizzat kendi açıklamalarına göre ölüm riski taşıyor bu operasyonlar. En son görüştüğü doktoru dahi Sibel'e senin ölüm riskin devam ediyor, bunun farkında olman lazım demiş. Cezaevi dışında olanakları iyi olan bir hastanede ameliyat edilmesi gerekirken, mahkum koğuşunun olduğu bir alanda ameliyat girişiminde bulunulmaya çalışılıyor. Kardeşime verilen bu ıstırap biz ailesinin uykusunu kaçırıyor, uyuyamıyoruz. Devletin kız kardeşimi tedavi edeceği konusunda kaygılarımız var. Kızkardeşimin başına gelebilecek her şeyin sorumlusu bu devletin hakimi, savcısı olacaktır” dedi.

‘KURGULANMIŞ BİR TABLO VAR’

Kardeşinin hiçbir delil olmadığı halde tutuklu bulunmasına tepki gösteren Ağabey Çapraz konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bir genç kadının, hakkındaki suçlamalarına dair hiçbir delil yok iken polis kurşunuyla yaralanıp tutuklanması adaletli bir durum değildir. Öyle ki delil olmadığından, sonrasında sahte deliller yaratılmış. Sibel cezaevinde tutuklu bulunduğu dönemde bile başka bir yerde bulunduğu iddia edilmiş. Bu derece kurgulanmış bir tablo var ortada. Tanıkların hepsi savcı karşısına çıkıp Sibel hakkında bizim konuşmalarımız emniyette baskı altında gelişti, işkence edilip, ölümle tehdit edildik. Bize bir resmi bile gösterilmedi ve tanımıyoruz. Bundan önceki söylenenlerin hiçbirinin aslı yoktur şeklinde açıkladılar. Avukatlarının araştırmalarıyla da Tanık Beyanı dedikleri beyanların da gayri hukuki olarak elde ettikleri ortaya çıktı.”

‘ADALET BUNUN NERESİNDE?’

Hukuki mücadele yürüteceklerini vurgulayan Necip Çapraz, “Kardeşim Sibel'in cezaevi koşullarında içinde bulunduğu riskli sağlık sorununun gitgide tehlikeye girdiğini düşünüyoruz. Beslenmesinden tutun bakımına kadar, temizliğinden tutun uzanmasına kadar her şey riskli ve hijyenik değil. Düşünün ki cezaevine girip çıkan arkadaşları tarafından bakımı, pansumanı yapılıyor. Sibel ağır hasta haliyle, sağlık problemi olmayan tutsakların koşullarında bırakılıyor. Normal bir tutuklunun şartları, ağır hasta olan bir tutukluya dayatılıyor. Bu yüzden cezaevi idaresinin disiplin cezalarına çarptırılıyor. Türkiye'deki antidemokratik koşullardan ve OHAL'in de etkisiyle iki yönden Sibel vahim sıkıntılar yaşıyor. Biri sağlık sürecidir ki hala ölüm riski var. Diğeri de hukuksal sürecidir ki o da halen devam ediyor. Bu iki ciddi durumla boğuşuyor kardeşim. Hani adalet bunun neresindedir? Biz insan olarak, vatandaş olarak adalete güvenmemiz gerekir. Ama şu ana kadar adil bir duruma şahit olmadık. Sibel'in yargılandığı suçun üzerinde durulurken, Sibel'i vuranların bulunup yargılanması üzerinden neden bir soruşturma gerçekleşmiyor? Benim kardeşimi kim vurmuş ise, vuranların ve emri verenlerin de yargılanmasını istiyoruz. Demokratik yollarla kardeşimi öldürmeye çalışanların bulunup yargılanması için sonuna kadar mücadelemizi vereceğiz” diye konuştu.

‘BİZ AİLESİ DE CEZALANDIRILIYORUZ’

Ağabey Çapraz, “Sibel vurulmadan 2 gün önce şehir projelerini kaymakamla görüşen bir insandı. Valiyle oturup proje üreten, memleketine hizmet veren bir insandı. İl meclisi üyelerinin içerisinde çalışma yürüten çok başarılı biriydi. Sibel Türkiye Gazeteciler Sendikası'na üye olan bir gazeteciydi ve geçmişinde yıllarca yerel gazetecilik yaptı. Sibel'in, böyle bir insanın can güvenliği devletten sorulur. Sevenleri, yakınları ve ailesi olarak bizler bunu soracağız. Buna hakkımız var. Devlet tarafından Sibel dışında bir ailesi de hem ekonomik hem psikolojik hem de sosyolojik açıdan cezalandırılıyoruz” dedi.

‘HER HASTA TUTSAK SİBEL’DİR’

Son olarak destek ve dayanışma çağrısında bulunan Çapraz, ‘’Kardeşim Sibel'in şahsında tüm hasta tutsaklar içindir çağrım. Hasta olan birinin tutuklu bulunma hükmü ne kadar olabilir ki? Bir an önce yaşama koşulları sağlanması için serbest bırakılmaları gerekir. Bunun için Uluslararası Af Örgütü’nün başlattığı bir imza kampanyası var. Hasta tutsaklar için her cumartesi günleri mutlaka bizim aileden birisi oturma eyleminde bulunuyoruz. Bizim için her hasta tutsak Sibel'dir artık. Bütün insanlarımızın da bu empatiyle destek vermelerini çağırıda bulunuyorum” diye konuştu.