Dünya Kadın Yürüyüşü: Kadınlar korku rejimine karşı harekete geçmeli

Dünya Kadın Yürüyüşü İsviçre temsilcilerinden Marianne Ebel, Türkiye’de kadın haklarına yönelik saldırıların kabul edilemez olduğunu ifade etti.

World March of Women (Dünya Kadın Yürüyüşü) adlı uluslararası kadın örgütünün İsviçre temsilcilerinden Marianne Ebel, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan gelişmeleri ANF’ye değerlendirdi.

Kadın hakları başta olmak üzere toplumsal ve bireysel haklarının Türkiye’de ortadan kaldırıldığını dile getiren Ebel, “15 Temmuz askeri darbe girişiminin ardından bugüne kadar Türkiye’de büyük bir baskı ve şiddet dalgası yaşanıyor. Muhalif TV kanalları, radyolar, gazeteler kapatıldı. Gazeteciler ve akademisyenler başlayan tutuklama furyası HDP’li vekiller ve seçilmiş belediye başkanları ile devam ediyor” dedi.

‘BELEDİYELERLE BİRLİKTE KADINLARIN GELECEĞİNE SALDIRI YAPILDI’

“Avrupa’nın kapısında gün geçtikçe tırmanan bu baskı politikası durdurulmalı” diyen Ebel, hukuksuz bir şekilde yapılan saldırılarda ilk olarak kadınların hedef haline getirildiğini söyledi. Belediyelere yönelik yapılan saldırıların ve belediye eş başkanlarının tutuklanmalarına değinen Ebel, “Belediyeler hedef haline getirildikten sonra ilk olarak bu belediyeler tarafından kadınlara ayrılan merkezler kapatıldı ve bu belediyelerin kadın eş başkanları ve çalışanları ya tutuklandı ya da bunların işlerine son verildi. Yapılan bu saldırılarla kadınların kendi geleceğine karar verme hakkına ve özerlik alanlarına saldırıldı. Kadın hareketlerinin bu alanlarda çıkardığı değerler yok edildi” şeklinde konuştu.

‘ULUSLARARASI HUKUK YASALARI HİÇE SAYILIYOR’

Ebel, “Ülke genelinde başlatılan tasfiye politikasıyla 100 binin üzerinde memur görevinden uzaklaştırıldı. Toplumsal alana yapılan bu saldırılarda ilk olarak kadınlar hedef haline getirilerek, eğitim, sağlık ve hukuk alanları ayaklar altına alındı. OHAL yasaları kapsamında 39 bölgede 370 toplum kuruluşunun çalışmaları askıya alındı. Bu kararla birlikte kadın haklarını savunan ve kadın yönelik şiddete karşı mücadele eden kadın kurumları süresiz olarak mühürlendi” dedi.

Ebel, KJA, Gökkuşağı Kadın Derneği, Ceren Kadın Derneği gibi kadın hakları savunuculuğu yapan çok sayıda derneğin kapatılması ile bir anlamda kadınların gücünün temsili olan merkezlere saldırıldığını söyledi.

“Yaşanan tüm bu hukuksuz şiddet ve baskı, uluslararası hukukta garanti altına alınan temel haklara ve ifade özgürlüğüne karşı bir saldırıdır” diyen Ebel, “OHAL yasaları ile çok ileri giden Türkiye uluslararası yasaları ve bu yasaların tanıdığı evrensel insan haklarını hiçe sayarak çöpe atmış durumda” diye ekledi.

‘CEZAEVLERİNDEKİ İŞKENCENİN TALİMATİ YUKARIDAN VERİLİYOR’

Askeri darbenin ardından sivil bir darbenin yürürlüğe konulduğunu vurgulayan Ebel, Türkiye cezaevlerinde baskı, şiddet ve işkencenin hat safhaya ulaştığını kaydetti.

Özellikle kadınlar başta olmak üzere, politik tutsaklara yönelik fiziki, psikolojik saldırıların yapıldığını söyleyen Ebel şöyle devam etti: “Tutsaklar zorla çıplak aramalara maruz bırakılıyor. Sağlık raporları kadın tutsaklara yönelik uygulan aşırı şiddeti belgeliyor. Politik tutsaklara yönelik uygulanan bu azgın şiddet sadece gardiyan ve cezaevleri sorumluları tarafından yapıldığı görünse de yaşanan bu politik baskı ve şiddet ideolojik OHAL yasaları çerçevesinde yukarından yani hükümet tarafından uygulanıyor. Uygulanan bu hukuksuz yöntemle, düşman olarak görülen bu tutsaklardan adeta öç alınmak isteniyor. Cezaevlerinde de uygulanan bu politikaların hedefinde de ilk olarak kadınlar var. Türkiye’de demir parmaklıklar ardında tutulan kadınlara ulaşılması için dünya kadınları harekete geçmeli.”

‘KADINLAR KORKU VE ATAERKİL REJİME KARŞI HARAKETE GEÇMELİ’

“World March Of Women olarak dünyanın her yerindeki kadınları, Erdoğan’ın korku, ataerkil, baskıcı rejimine karşı harekete geçerek sokaklara çıkmaya çağırıyoruz” diyen Ebel, şunları ekledi: “Unutmamalıyız ki Türkiye’deki totaliter rejim Avrupa’daki sessizlikten güç alarak yeni yöntemlere başvuruyor. Avrupa’nın kapısında yaşanan bu duruma sessiz kalarak suç ortağı olmayalım. Avrupa’daki bütün kadın kuruluşları harekete geçirilerek, uluslararası delegasyonların oluşturulup Türkiye cezaevlerindeki kadınların ve mühürlenen kadın derneklerini ziyaret edilmesini sağlamalıyız.”

‘TÜRKİYE’DEKİ POLİTİK DARBEYE SON VERİLMELİ’

İsviçre Federal Konseyi, Avrupa Konseyi (AK) Avrupa Güvenlik Teşkilatı (AGİT) ve Birleşmiş Milletler ’in (BM), Türkiye’de yaşanan politik darbeye karşı harekete geçerek bu duruma son vermesi gerektiğini ifade eden Ebel, Türk devletinin yapması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı:

“Tutuklanan veya görevinden alınan belediye eş başkanları derhal yeniden görevlerinin başına getirilmeli

Demokratik yollarla seçilmiş daha sonradan düşüncelerinden kaynaklı tutuklanan vekiller ve siyasetçiler serbest bırakılmalı.

STK’ların çalışmalarını askıya alan bütün yasalar kaldırılmalı, demokrasiye saygı duyularak örgütlenme ve sendika hakkına özgürlük tanınmalı.

Başta kadınlar olmak üzere toplumun temel hakları garanti alınmalı ve hukukun üstünlüğüne saygı duyularak özgürlükler korunmalı.

OHAL’e acilen son verilerek bu süreçte yürürlüğe konulmuş bütün yasalar kaldırılmalı.”