Dünya kadın devrim tarihinde bir ilk: Kadın ordulaşması

YJA-Starın komutanları Delal Amed ve Gulçiya Botan, "Birçok yoldaşımız savaşın öncülüğünü yaptı. Bedel ödedi, bu da kadının kendisine güvenini kazandırdı. Bu en çok ilk komutanımız Şehit Azime yoldaşın emeğidir" dedi.

Dünya devrimci kadın mücadele tarihi büyük direniş, fedakarlık, bedel ve yaratımlarla dolu. Dünyanın dört bir yanında bin yıllık sömürgeci erkek egemenlikli zihniyetin sonucu olarak kefenlere reva görülen, dışlanan, horlanan, yok sayılan, iradesizleştirilen kadın buna “dur” diyor ve kadınla beraber topumun bu baş aşağı gidişine karşı mücadele ediyor. Bu mücadelenin adı varlık mücadelesi.

Bu mücadelede en önemli mihenk taşları tartışmasız kendini varıldıkça halkını var kılacağına, özgürleştikçe toplumun da özgürleştireceğine inanan Kürt kadınlarının mücadele ile geçen son 40 yılda döşendi.

Bu kazanımların başında dünya da bir ilk olan ordulaşması geliyor. Biz de 8 Mart vesilesi ile Kürt kadınlarının Kürdistan dağlarındaki ordulaşmasının ilk adımcıları olan ve günümüzün Kürt kadınlarının ordusu olan YJA-Starın komutanları Delal Amed ve Gulçiya Botan ile yaptığımız röportajı sunuyoruz.

Hangi tarihte PKK’ ye katıldınız?

Delal Amed: 1992 sonunda Amed’ten katıldım.

Gülçiya Gabar: 1992 katılımlıyım. 

Katıldığınızda savaş hangi aşamadaydı? Kadının pozisyonu nasıldı? İlk deneyimler nasıl gelişti ve karşılaşılan zorlanmalar nelerdi?

Delal Amed: 90’lar sonrası süreç halkımızın ayağa katlığı kitlesel serhildanların geliştiği ve PKK’nin artık halklaştığı bir dönemdi. Halklaşan PKK ile uyanışa geçen Kürt kadınının da özgürlük mücadelesi saflarına üst düzeyde bir katılımının olduğu bir dönemdir. Özelde 92 yılı genel karakter itibariyle özgürlük mücadelesi karşısında hem uluslararası hem de Kürt işbirlikçilerinin saldırı konseptlerinin geliştirildiği bir yıl olmuştur.

Bu dönemde Kürt kadınının dirilişi ve öncülüğü gerillada ve halkta yani her alanda ateş topu misali büyük bir yükseliş yaşıyordu. Toplumsal alanda yaşanan bu yükseliş özellikle kadınların çok sayıda katılımına yol açmış ve neredeyse erkek sayısından daha fazla bir kadın katılımına dönüşmüştü. Kadın özgürlük hareketinin gelişimi için önemli bir aşama olan ordulaşma sürecinin geliştiği dönem olarak kadın kendi varlığını öz örgütlülüğünü geliştirmenin başlangıç yıları oluyordu. Artık kadın ordunun bir gücü ve komutanı olduğunu göstermeye başlıyordu.

Gulçiya Gabar: Katıldığım yıllarda gerilla savaşı zirve aşamasındaydı. Eylem açısından üstünlük gerilladaydı. Bu üstünlük halk serhildanlarına da yansımasını buldu. Silahlı serhildanların da tartışıldığı bir süreçti. Botan, Behdinan savaş hükümeti kurulmuştu. Bunlar gerilla açısından kat edilen yollar ve gelinen aşamayı iptal ediyordu. Hazırlık silahlı serhildan ayağıyla da desteklenen güçlü bir isyan sonucu Kürdistan’ın kurtuluşuydu.

Katılım açısından da gerillaya en çok katılım 90’lı yılların başında oldu. Gruplar halinde geliyorlardı. İnanılmaz gibi gelebilir fakat araçlarla Botan’a akış vardı. Gençlerde devrimin coşkusu vardı. Kadın katılımları çok fazlaydı. 1991’de başlayan kadın katılımları 92’de zirveye ulaşırken bu tempo 93’e kadar devam etti.

Fakat 90’lı yılların ilk başlarında özgün örgütlenmemiz yoktu. Kişi olarak rol alma ve katılma vardı daha çok. Aslında özgün örgütlenme bilinci yoktu. Temel hedef ülkenin özgürleşmesiydi ve bu hedef ortaktı.

Sonrasında kadın tarihimiz biliniyor. 1992’de gelişen Güney savaşında kadının hem nitel hem nicel katılımı oldu. Bu çokça da doğal sorumluk ve boşalan öncülüğü doldurma ile gelişse de büyük kahramanlık ve Şehit Beritan arkadaş gibi tarihe mal olan duruşlar bir çizgi açığa çıkardı. Ama bir yandan da deneyim zayıflığından kaynaklı genel yapının zorlanması da vardı. Buna rağmen ortak bir ruh ve hava yarattı. Ve herkes kendini bunun içinde buldu. Bu açıdan inkar edilemez bir gerçektir ki düşmanın bu saldırısının boşa çıkarılması kadının fedailiğinin kolektif bir sonucudur. Yani düşman kadının gücü karşısında yenildi.

Bu duruş ve sergilenen yüksek irade kadın için inkar edilemez bir değer yarattı. Hatta öyle ki bırakın kadının savaşacağına yürüyebileceğine dahi inanmayan erkek yoldaşlarımızın geriliklerini sarstı. Bundan sonra herkes anlamıştı ki; kadın hem savaşır hem direnir hem savaşı yürütür hatta fedai olur. Bu nitel patlama kadın ordulaşmasının alt zeminiydi. Bunca kısa bir sürede bu kadar savaşa ve dağ yaşamına acemi olan bir birleşen bu kadar büyük deneyim ve tecrübenin sahibi oldu.

Birçok yoldaşımız savaşın öncülüğünü yaptı. Bedel ödedi, bu da kadının kendisine güvenini kazandırdı. Bu en çok ilk komutanımız Şehit Azime yoldaşın emeğidir.

Bu durumun en büyük ideolojik sonucu ise savaşı erkek tekelinden çıkarıp tehlikelere kapatması oldu. Halkın savunmasını bir cinsin elinden almış olduk ayrıca.

Bu aşamadan ilk özgün örgütlenme aşamasına nasıl gelindi? Kadınlar neyi yaşadı neleri tartıştı neleri aştı?

Delal Amed: Geri erkek anlayışından kaynaklı kadının gerillada yapamayacağı, kadını yük olarak görme ve cephe çalışmalarına gönderilmesi adı altında, Kürt kadınlarını dağlara kabul etmeme yaklaşımları yaşandı. Kadının her alanda kendini ispatlamak zorunda bırakıldığı bir dönemi ifade ediyor. Yapılan eylemlerle ve kadının pratiğe katılmasıyla birlikte birçok anlayışta aşıldı. Ama bu anlayışlar aşılana kadar erkeğin kendi ölçülerine göre kadını sınıflandırma yaklaşımının yanı sıra kadınında kendine karşı güvensizliğini aşması belli bir zaman aldı. Aşılan her anlayışla birlikte kadın kendi özgürlük mücadelesinde bir ilerleme kaydetti.

PKK kuruluşundan beri kadına özel bir yer vermişti. Daha önce Kürdistan’da hiçbir partinin yapmadığını yapmıştı. Kuruluş bildirisinde bile kadınlara özel bir yer vererek kadınların mücadeleye katılımlarının önemsendiğini göstermişti. Bu yaklaşım PKK tarihinin tüm aşamalarında devam ettirilmiştir. Kürt halkının durumu kadının durumuyla tarif edilmiş ve toplumun özgürlüğü kadının özgürlüğünden geçtiği inancıyla özgürlük mücadelesi büyütülmüştü. Gelişen ve büyümekte olan gerilla güçleri içerisinde yer alan kadının da kendi varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlayabilmesi için artık gelinen aşamada bir öz örgütlülüğe ihtiyacı vardı. Bu ihtiyaçlar temelinde Kürdistan dağlarında özgün bir kadın ordulaşmasına gidildi.

Önderlik 1993 Aralık ayında tüm eyaletlerle cihaz üzerinden konuşarak, kadın ordulaşmasının geliştirilmesi gerektiğini söyleyerek kadın arkadaşların o kış özgün örgütlenmesi talimatını verdi. Bu perspektif üzerinden Dersim, Botan, Amed ve Zagros eyaletlerinde var olan kadın arkadaşlar erkek arkadaşlardan ayrı olarak üstlendi. O kış kendi yaşam ve eğitimimizi kendimiz örgütledik. Bu bir ilkti. Ve tüm kadın yapımızda büyük bir heyecan, coşku ve moral yaratmıştı. Bu örgütlenme içte yapılan bir ilandı. O dönem dış kamuoyuna yapılan herhangi bir açıklama yoktu.

Gulçiya Gabar: Fiziki katılımı aşan bu savaş deneyiminden sonra Önderlik ordulaşmayı gündemimize soktu. Böylece ideolojik olarak bizi hazırlama süreci başladı. Kendi varlığına anlam verme, gücüyle buluşma ve inanma eğitimlerle beraber gelişti.

1992 kışı bu pratikler üzerine ve ordulaşma perspektifleri üzerine yoğunlaşarak geçti. Bir ilk olarak bu kış kadınlar bazı alanlarda özgün örgütlenmişti. Şimdi çok basit gelebilir ama ilk defa kendi mangalarımızı yaptık, erzakımızı çektik ve kış üstlenmesinin tüm hazırlıklarını yaptık. Bu sadece fiziki bir kopuş değildi. Bunun getirdiği bir kadının yöneticilik, komutanlık, sorun çözücülük yönlerini kendisine göstermek için bir şanstı. Ve bu kış zorda olsa neleri başaracağımızı anladık. Sonrasından ordulaşma öncesi ilk özgün taburumuz kuruldu. Eğitimlerimizi özgün yaptık. Bunlar önemli hazırlıklardı.

1993’de eşitlik özgürlük komiteleri ilan edildi. 93 yılı kışında yeniden sorunlar ve ihtiyaçları aşmak için yoğun tartışmalarla dolu bir kış geçirdik ve görevlerimizi çok yönlü ele aldık.

Neydi bu komiteler? Bu komitelerle beraber en üst düzeyde dahil tüm görev ve yönetim kademelerinde kadın yerini aldı. Bundan önce savaşın her aşamasında kadın olsa da temsiliyetimiz yoktu. Yani erkekler bizi yönetiyordu. Bu komitelerle kendi kendimizi yönetmeye yani emeğimize sahip çıkmaya başladık. Bu da erkek tasarrufundan çıkmak demekti. En çok bu olgu bizi sevindiriyordu.

Zordu, en zorlayan faktör ilginç ama erkek değildi. Kendine ve cinsine inançsız kadın yaklaşımımızdı. Tabi erkeklerin inançsız ve tepkisel yaklaşımları da zorlayan bir diğer yöndü. Aslında hedefleri deneyin bakalım da anlayın yapamayacağınızı idi. Amaç ülkenin özgürleşmesi özgünlükle ne alakası var, gücü bölmenin ne anlamı var deniyordu açık açık.

Sancılı bir süreçti ama bir o kadarda anlamlıydı. Biz de derinlik ve her sorunun cevabı yoktu ama coşku ve yapma isteği vardı. Bir de biz diyorduk ki Önderlik demişse kesin doğrudur ve başarılmalı.

Ve kişiliğimizde özgünlüğün ilk tohumları yeşerdi ve biz erkeksiz daha güzelini kuracağımızı, yaşayacağımızı, savaşacağımızı ve başaracağımızı hem gördük hem gösterdik.

Peki neden özgün ordulaşma yani bu ordulaşmanın genelden farklı olarak amacı neydi ki özgün yapılanmaya gitti?

Delal Amed: Kadın ordulaşması eşitsizliğe karşı geliştirilmiş bir örgütlenmedir. Tarih boyunca tüm ordular erkekler tarafından örgütlendirilip, yönlendirilirmiştir. Belki de tarihte bir ilki yaşayan Kürt kadını kadının kendi öz gücüne dayanan bir kadın ordusunu yaratıyordu. Bu ordu özgürlük ve eşitlik ilkeleri temelinde oluşan ilk ordu olma özelliğine sahiptir. Bu ordunun geliştirilmesi günümüzde Kürt kadının yeni yaşamını ve özgür geleceğini garantilemiştir.

Gulçiya Gabar: Bu ordulaşma özünde 5 bin yıllık ezilmişliğin, dışlanmışlığın, horlanmışlığın, hiçleştirilmişliğin, katledilmişliğin, tecavüze uğramışlığın hesabını sormaktı. Bunlarla dolu erkek tarihinden hesap sorma ve kaynağı olan erkek egemen zihniyete karşı savaş ilanıydı. Bu özgürleşme için bir zorunluluk olduğu gibi ordulaşmada bunu başarmak için bir zorunluluktu.

Unutmayalım tarihin ilk haksız savaşı erkeğin kadına karşı açtığı savaştır. Ve toplumun baş aşağı gidişi böyle başladı. Sonra ki her savaşta en çok kadın zarar gördü. Ve her savaş toplumu yarım bırakan bıraktıkça erkeği güçlendiren bir yöntem haline geldi.

Bekli de bundan dolayı ordularda kadın ya hiçe sayılıyor ya da nesne konumunda bulunuyor. Ordular erkek icadı ve iktidarın en çok kendini kurumlaştırdığı yerler olduğu için erkek elindedir. Ve bundan dolayı bu durum ve yol açtığı sonuçlar kadın köleliği gibi garanti altında olmuş oluyor. Bu durumun sonuçları ile yüz yüze kalan kadın bunu hiçbir zaman sindirememiştir. Biz sindirmemiştik mesela ve bu karar buna karşı bir isyandı. Erkeğin elinden silahını alıp ortada olan dengesizliği yok edecek iktidarlarını en kurumlaştıkları yerden sarsıp eşitliği yaratacaktık.

Yani bu adım eşit ve özgür toplumun temelini olan bir modeldi hem de en zor halkasından. Tek başına askeri adım denemez. Ne kadar askeri ise o kadar felsefik, ideolojik ve toplumsal bir adımdı. Aynı zamanda yaratacağımız toplumunda prototipiydi.

Bundan dolayı ilk adımımızın adı eşitlik ve özgürlük komiteleriydi. Bu yepyeni bir tarzdı.

Şimdi dönüp bakınca ne kadar fazla değişime yol açtığı ne kadar güçlü kazanımlar açığa çıkardığını görüyoruz. Her iki cinste var olan köle anlayışı yıkarak yeni bir kültür oluşturdu. Hem toplum hem örgüt olarak geldiğimiz aşama bunun kanıtı ve sonucudur.

Küçük görülen kadın artık kendini toplumun her alanında eşit temsiliyete kavuşturdu. Pratik olarak ise açığa çıkardığı mirasla kadın devrim mücadelemizde öncüsü pozisyonundadır. Bu öyle bir miras ki ne yok sayılabilir ne de binlerce yıl tükenmez. Bu dopdolu yıllar işte böyle bir kadın kimliği yarattı.

Kürt kadınının özgün ordulaşması dünya kadın direniş tarihinde bir ilk. Bunun anlamı nedir sunduğu katkı nedir kadın mücadelesine? Yaklaşan 8 Mart vesilesi ile vermek istediğiniz mesaj nedir?

Gulçiya Gabar: Bizim 24 yıllık özgün ordulaşma tarihimiz aynı zamanda tüm dünya kadın özgürlük mücadelelerine de ait olan bir mirastır. Çünkü onlarında önünü açan bir kültür ve herkesin yararlanacağı bir deneyimdir. Bu tüm kadınlar için bir kazanım ve tüm kadın tarihinin hanesine yazılacak bir tarihtir.

Bu karşılıklı birbirini besleyen bir süreçti. Çünkü biz de başlangıçta dünya devrimci kadınların mirasından güç aldık, kadın deneyimlerinden yararlandık, hatalarından ders çıkardık.

Bizim için çok değerli bir tarih 8 Mart kadın özgürlük mücadelemiz açısından. Özellikle sayısız kadın katliamlarının acılarının, tecavüzlerinin yaşandığı sömürge tarihe karşı başkaldırışın zirve tarihi olarak ele alıyoruz.

Bundan hareketle mücadelemiz açısından 8 Mart’ı bir güne sığdırmıyor tüm günlerimizi 8 Mart yapıyoruz. Her günümüzü mücadele ile dolu dolu geçiren biz Kürt kadın gerillalar olarak özgür dağardan bugünün heyecanını zafere olan inancımızı tüm dünya kadınları ile paylaşıyor, onların gücünü hissettiğimizi belirtiyoruz.

Bu vesile ile kadın özgürlük mücadelesin yükselteceğimizin sözünü verirken tüm kadınların 8 Martı’nı kutluyoruz

Ayrıca bugün vesilesiyle özelde Kürdistan’da yaşanan katliamlarda en çok devlet baskısı tecavüzü ve kırımı ile karşılaşan kadınların öcünü şu anda Nusaybin köylerinde bu durumlarla karşılaşan kadınlar şahsında intikamını alacağımızın sözünü veriyoruz. Tüm kadın devrimcileri bu intikam hamlemizde yer almaya ve hesap sormaya çağırıyoruz. Çünkü biz kadınlar birleşirse katliamları durduracağımıza inanıyoruz.

Kadınlar açısından birçok ilkin imzacısı Kürt kadınlarıdır. Ordulaşma da bu ilkelerin başında geliyor. Bu ordunun ana karargah komutanı olarak YJA-Star dünya kadınlarının mücadelesi açısından neyi ifade etti, nasıl bir anlamı var?

Delal Amed: Bugün Kürdistan’ın dört parçasında öz savuma anlayışı ve bu temelde gelişen kadın öz savuma güçlerini Kürdistan dağlarında gelişen kadın gerilla ordusundan bağımsız ele alamayız. Kürt kadını dağlarda destanlar yaratarak bedeller vererek tüm Kürdistan parçalarına ilham kaynağı olmuştur. Sadece ilham kaynağı olmakla kalmayıp kölelik zincirini kırıp özgür bir ruhun yaratıcısı ve kadın özgürlük mücadelesi içinde bir miras yaratmıştır. İşte Şengal’de, Kobanê’de karanlığın kanlı yüzünün temsilcileri olan DAİŞ’e karşı evlerinin bile dışına çıkmamış olan genç kadın ve analarımız bu özgürlük ruhunun yaratmış olduğu anlayış ve yaklaşım sonucunda savaşma cesaretini bularak özgürlüklerini sağlayabilmişlerdir.

Nasıl ki Kürdistan dağları da yeşeren bu ruh dört parça Kürdistan’a yayılmışsa dünya devrimci kadınlarının gelişmesine de aynı ruh esin kaynağı olmuştur. Kadının özgürlük mücadelesi birbirinden kopuk değildir. İster Afrika’da yaşayan siyah derili bir kadın ister Amerika’da yaşayan kızıl derili ya da beyaz derili bir kadın olsun bugün Kürdistan kadının yaşadığı özgürlük sorunuyla aynı sorunu yaşamaktadır. Çünkü mevcut durumda tüm dünyada hüküm süren sistemler erkek egemen bakış açısıyla yönetilmektedir. Bunun için kadının yaşadığı sorunlarda birbirine benzer, ortak sorunlardır. Dolayısıyla ezilen ilk cins olan kadının vereceği özgürlük mücadelesi de dünyanın herhangi bir köşesinde olan bir kadın hareketini etkiler, güçlendirir ve gelişmesine katkı sağlar. Hele bu bir kadın ordulaşması gibi büyük bir gelişme ve gücü ifade ediyorsa etkilememesi mümkün değildir.

Bu ortak özgürleşme tarihimizin bir kazanımıdır çünkü. Biz bunun bilincinde yürüyor, savaşıyoruz. Bu temelde direnen devrimci kadınlar başta olmak üzere tüm kadınların 8 Martını kutluyorum.