GÖRÜNTÜLÜ

DAİŞ’in esir aldığı Şirin Delal: Çığlığımızı duyun artık

Cenevre İnsan Hakları ve Demokrasi Zirvesi'nde konuşan, DAİŞ’in esir aldığı Êzidî kadın Şirin Delal, dünyaya duyarlılık çağrısında bulundu.

Delal, "Êzidîlerin çığlığına sessiz kalmayın. Kaybolan kadınlarımızın ve çocuklarımızın kurtarılması için harekete geçin” dedi. 

Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Geneva Summit for Human Rights and Democracy (Cenevre İnsan Hakları ve Demokrasi Zirvesi), Cenevre Uluslararası Kongre Merkezinde devam ediyor. 

İnsan Hakları ve demokrasi alanında yapılan ve oldukça geniş etkiye sahip Cenevre İnsan Hakları ve Demokrasi Zirvesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da birçok insan hakları aktivisti ve mağdurunu ağırlıyor. 

Zirve, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin yıllık insan hakları toplantıları öncesinde dünyanın dört bir yanından insan hakları mağdurlarını, diplomatları, gazetecileri, öğrenci liderlerini, insan haklarını üzerine aydınlatmak üzere bir araya getiriyor.  

25 insan hakları örgütünden oluşan bir koalisyon tarafından desteklenen zirvede, dünyanın birçok yerinde insan hakları ihlallerine uğrayan mağdurlar katılarak konuşmalar yaparak dünyaya duyarlılık çağrısında bulunuyor. 

DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI ÖDÜLÜ DAİŞ’İN ESİR ALDIĞI EZİDÎ KADINA VERİLDİ

Bu yılki konferansa özel davet üzerine DAİŞ tarafından esir alındıktan sonra kaçarak kurtulan Şirin Delal adlı Êzidî kadın da katıldı.

DAİŞ’in Şengal ve köylerine saldırmasının ardından insanlık düşmanları tarafından esir alınan Şirin Delal’e, Cenevre Demokrasi ve İnsan Hakları Zirvesi ödülü verildi. 

Ödül töreninin ardından yaşadıklarını anlatmaya başlayan Delal, dünyaya duyarlılık çağrısında bulunarak, "DAİŞ tarafından esir alınan kadınlarımızı ve çocuklarımızı kurtarın; onları bulun” dedi. 

YAŞADIĞI ZULMÜ ANLATTI

"Ben Şengalliyim" diyerek konuşmasına başlayan Delal, yaşadıkları şu şekilde dile getirdi: 

“Fakir ve yoksul bir aileden geliyorum. Biz 7 kişilik bir aileydik. Babam yapabildiği işleri yapıyor, annem de evde çalışıyordu. 2 erkek, 2 kız kardeşim var. Hayatımızdan memnunduk. Ne biz kimseye zulmediyorduk, ne de kimse bize. Bir gün avukat olup kadın hakları ve adalet için mücadele etmeyi hayal ediyordum. Her şey 03.08. 2014 tarihinde sona erdi. O tarihte DAİŞ Şengal’e saldırdı. Halk ellerindeki silahlarla kendilerini savunmaya başladı ama DAİŞ birçoğunu katlederek bölgeyi işgal etti. 

DAİŞ Şengal’i işgal ettikten sonra yönünü bizim köye, Mihil’ine verdi. DAİŞ daha köye varmadan Müslüman komşularımız dediler ki ‘DAİŞ sizin köye gelecek. Muhtarın yanında bir kahve içip gidecekler, size dokunmayacaklar. Sadece silahlarınızı ve askeri elbiseleriniz toplayın.' Komşularımız olduğu için onlara güvendik ve köyden kaçmadık. Ama komşularımızın dediği gibi olmadı. Köydeki erkekleri toplayıp öldürmeye başlayınca biz de kaçmaya başladık. Biz kaçmaya çalışırken 26 aileden 350 insanı yakalayarak rehin aldılar. Kadınları ve erkekleri ayırdılar. Benim 16 yaşındaki kardeşim de esir alınanlar arasındaydı. Ben başka bir araçta, kardeşlerim başka bir araçtaydı. Evlerimizi aradılar, malımızı mülkümüzü talan ettiler. DAİŞ çeteleri bize ‘Size İslamiyet’i getireceğiz’ diye bağırıyorlardı. Daha sonra bizi 3 gruba ayırdılar; bir grubu Tıl Afer'e, diğer grubu Musul’a, 3. grubu ise Rakka’ya götürdüler.

EZİDÎ KADINLARI ÖDÜL OLARAK PAYLAŞTILAR

Beni 70 kadınla Tel Afer'e götürdüler. Her bir DAİŞ çetesi bir Êzidî kadını ödül olarak kendi haremine aldı, geri kalanlar ise satıldı. Ben de bunlardan birisiydim. Beni satın alan bir Türkmendi. 5 ay onunla yaşamak zorunda kaldım. Mecbur olarak onun köleliğini yaptım. Zorla bana namaz kıldırıyor, beni Kur'an'ı okumaya zorluyordu. Her gün beni dövüyordu. Beni satın alan Türkmen öldürüldükten sonra çok kişiye satıldım. Esir pazarlarında süründürdüler bizi. Ebu Mustafa adında biri beni satın aldı ve sonra bu kişinden hamile kaldım. Bu çocuktan kurtulmam gerek diye düşündüm ve ilaç içerek, ağır eşyalar taşıyarak çocuğu düşürdüm. 

9 FARKLI KİŞİYE SATILDI

9 farklı kişiye satıldım. En son beni satın alan kişi ‘ben çok kişi öldürdüm, çok insanı katlettim, belki seni bırakırsam Allah beni affeder’ diyerek beni serbest bıraktı. Daha sonra kaldığım bu yerden kaçtım ve babamı Duhok’ta buldum. 

Daha sonra bir uluslararası insan hakları kuruluşları ile tanıştım ve kendimi tanıttım. Bu kuruluş savaştan kaçan göçmenlere yardım ediyorlardı. Ben de daha sonra onlarla çalışmaya başladım. Daha sonra bu kuruluş aracılığıyla Almanya’ya geldim. O süreçte bize yardım eden, bizi koruyan herkese teşekkür ediyorum." 

DÜNYAYA ÇAĞRI YAPTI

Yaşadıklarını anlattıktan sonra uluslararası kamuoyuna ve güçlere ve kuruluşlara çağrıdan bulunan Delal, taleplerini şu şekilde sıraladı:

"Êzidî kadın ve çocuklara yönelik insani projeler yapılmalı.

DAİŞ tarafından esir alınan ve katliama maruz kalan insanlarımıza psikolojik destek verilerek tedavi edilmeli.

Kaybolan kadınların ve çocukların bulunması için çalışmalar yapılmalı.

Êzidîlere karşı yapılanlar uluslararası alanda katliam olarak görülmeli ve tanınmalı.

Uluslararası kuruluşlar bölgede yaşayan azınlıklar için ortak hareket etmeli. 

Dünya güçleri Êzidîlere yardım yapmalı ve köylerimizin yeniden inşa edilmesi için harekete geçirmeli.  

Irak hükümeti ve Güney Kürdistan bölgede yaşayan azınlıkların haklarını tanıyarak bunların korunması için yasalar çıkarmalı."