Cumartesi Anneleri'nden referandum çağrısı

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen Mehmet İnan ve Maksut Tepeli'nin akıbetini sordu. Bu haftaki eylemde, düzenlenecek referandumda otoriter rejime karşı 'Hayır' çağrısı yapıldı.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle, eylemlerinin 619. haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi  Anneleri, 1994 yılında Siirt’te gözaltında kaybedilen Mehmet İnan'ın akıbetini sordu. HDP Milletvekili Pervin Buldan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, katledilen Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’in katıldığı oturumda  hastanede olan Cumartesi Annesi Hanım Tosun’a geçmiş olsun dilekleri sunuldu. 

Oturumda ilk sözü gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanefi Yıldız aldı. Adalet nöbetine tam 21 yıl önce başladığına dikkatİ çeken Yıldız, “Nereden buraya düştüm derken, bir baktım ki, bir asır geçmiş” dedi. Adaletin hiçbir zaman bu meydanda uğramadığını  ifade eden Yıldız, 2011 yılında Dolmabahçe'de, "Bizim dönemimizde kayıp olmadı” diyen dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a Roboski, Gezi, Cizre, Sur’u hatırlatarak tepki gösterdi. İnsanlar teker teker hayatlarını kaybederken Erdoğan'ın  açılıştan açılışa geçtiğini hatırlatan Yıldız, “İnsanlar ölürken,  bir bakıyorsunuz yeşilçam yıldızı  oluyor, başka bir zaman bir Kasımpaşa kabadayısı oluyor, şimdi de başkan olmak istiyor”  ifadesini kullandı. Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaya devam edeceklerini vurgulayan Yıldız, "Biz ölsek de sizi bulacağız, hesabınızı soracağız” diye konuştu. 

‘MAKSUT TEPELİ 33 YILDIR NEREDE?'

Hanide Yıldız’ın ardından söz alan, gözaltında  kaybedilen Maksut Tepeli'nin avukatı Gülseren Yoleri, dava sürecine ilişkin bilgi verdi.  Yoleri, 2 Şubat 1984 tarihinde gözaltına alınan Tepe’nin polis tarafından vurulduktan sonra sorguya götürüldüğünü ve daha sonra kendisinden bir daha haber alınamadığını anlattı. Tanık beyanlarına rağmen gözaltına alındığının devlet yetkilileri tarafından yıllarca inkâr edildiğini belirten Yoleri, 2006 yılında Tepeli’nin hayatını kaybettiğini ve defnedildiğini itiraf eden devletin, bu ölümün sorguda değil, hastanede meydana geldiğini iddia ettiğini aktardı. O günden bugüne hâlâ Tepeli’nin nerede defnedildiğinin açıklamadığına vurgu yapan Yoleri, sadece Tepeli'yi öldürenlerin değil, buna göz yuman ve bugüne kadar nereye defnedildiğini açıklamayan sorumluların da yargılanması gerektiğini söyledi.
Oturumda milletvekilleri Buldan ve Tanrıkulu da söz aldı.

'ETKİLİ BİR TUTUM ALALIM'

Haftanın açıklaması Mukaddes Şamiloğlu tarafından okundu. Meclis'te kabul edilen 'tek adam' değişikliğinin 2 Şubat'ta Cumhurbaşkanlığına gönderildiğini hatırlatan Şamiloğlu, şunları söyledi: "Anayasa değişikliği yalnızca oy çokluğuna, sayısal çoğunluğa indirgenemez. Önümüze getirilen anayasa değişikliği yalnızca iki partinin mutabakatı ile gerçekleşmiştir ve demokrasinin özüne aykırı düzenlemeler içermektedir." 

Şamiloğlu, otoriter bir rejime geçişi hedefleyen bu değişiklik karşısında toplumun tüm kesimlerini insan haklarından ve demokratik değerlerden yana etkili bir tutum almaya çağırdı.

Hakikati bilme hakkının sadece kayıp aileleri için değil, toplum için de gerekli bir hak olduğunu kaydeden Şamiloğlu, gözaltında kaybetmenin toplumun üzerinde yıkıcı bir etki yaratmak için tasarlanan bir siyasal eylem olarak kullanıldığını belirtti. Şamiloğlu, korku ve sindirmenin etkili olması için gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin gizli tutulduğunu, faillerin korunduğunu söyledi, "Demokrasinin özü, iktidarın yetkilerini kötüye kullanması, hukuki çerçeve dışına çıkması durumunda yurttaşların bunu engelleyecek demokratik araçlara sahip olmasıdır" dedi.

Şamiloğlu, 23 yıl önce Siirt'te gözaltına alınarak kaybedilen inşaat işçisi Mehmet İnan'ın akıbetinin açığa çıkartılması için etkin bir soruşturma başlatılmasını ve ortaya çıkan maddi gerçeğin annesi, eşi, çocukları ve kamuoyuyla paylaşılmasını istedi.