Cumartesi Anneleri’nden OHAL’e tepki

Bu haftaki eylemlerinde OHAL kararına tepki gösteren Cumartesi Anneleri, "Darbe değil, demokrasi; OHAL değil, barış istiyoruz. Herkes için her yerde insan hakları istiyoruz" mesajı verdi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini 591’inci haftasında soran Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’da bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede" pankartını açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları ve Şırnak gözaltına alındıktan sonra 58 gündür kendisinden haber alınamayan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter'in fotoğrafları taşındı.

OHAL uygulamalarının gölgesinde eylemin gerçekleştirildiği hatırlatılarak başlatılan eylemde ilk olarak 12 Eylül darbesinin ardından İstanbul'da gözaltında işkenceyle öldürülen ve cenazesi kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün ağabeyi Muzaffer Yedigöl konuştu.

Darbe dönemini en iyi kendilerinin bildiğini söyleyen Yedigöl, 12 Eylül'de çok can kaybettiklerini ve 12 Eylül'ün kendilerinin kalbini, ruhunu derinden etkilediğini ifade etti. Darbenin her türlüsüne karşı olduğunu belirten Yedigöl, "15 Temmuz darbecilerini yargıladığınız gibi yeniden 12 Eylül darbecilerini de yargılayın. Kenan Evren'i hastane odasında yargıladınız ama adam bizimle dalga geçiyordu" dedi. 

Yedigöl'ün ardından 9 Ekim 1980'de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikail Kırbayır konuştu. 12 Eylül zihniyetinin halen devam ettiğini belirten Kırbayır, "Darbeyi en iyi 30 yıldır oğlu gelir diye evinin kapısını kilitlemeyen Berfo anne bilir" diye konuştu. 1980'de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi Faruk Eren de, darbeye karşı olduklarını belirterek, darbenin ancak demokrasi ile ortadan kaldırabileceğini vurguladı.

Yıldız'ın ardından 16 yıl önce Hakkari’nin Gever ilçesinde kaybedilen Abdullah Canan'ın oğlu Tayyip Canan konuştu. Canan, Kürt kentlerinde köylerin yakılıp yıkıldığını, anılarının dahi yok edildiğini belirterek, "Babam bana kalem verdi. Kalemin silahın olsun dedi. Ancak, kalemlerimizi bile kırdılar. Biz, OHAL'e de karşıyız darbeye de. Demokrasi ve barış istiyoruz" dedi.

Eyleme katılan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, darbelerin OHAL ile değil, demokrasiyi derinleştirerek gerçekleştirebileceğini söyledi.

Haftanın basın açıklamasını ise avukat Gülseren Yoleri okudu. "Herkes için her yerde insan hakları istiyoruz" diyen Yoleri, "Önlenen darbenin yarattığı koşulları sürekli kılmak isteyen hükümet OHAL ilan etti. Ardından Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'ne bilgi vererek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin askıya alındığını açıkladı. Darbe girişimi karşısında demokrasinin evrensel değerlerini değil, darbecilerin başvurduğu hak ve özgürlük karşıtı baskıcı yöntemleri seçti" dedi. 

Bugünün karanlık noktasından çıkışının hak ve özgürlükleri askıya almak değil toplumun hukuk ve demokrasi etrafında birleşmesi ile olacağına dikkat çeken Yoleri, 1997'de gözaltında katledilen Ali Uçar'ın hikayesine değindi. 

44 yaşındaki Uçar'ın Batman’ın Yakıtlı köyünde yaşadığını ve koruculuğu kabul etmediği için askerin ağır baskısı altında olduğunu hatırlatan Yoleri, bu baskılardan dolayı Ali Uçar ve ailesinin Gercüş'e taşındığını söyledi. Uçar'ın 9 Temmuz 1997'de alışveriş yapmak üzere Gercüş'teki evinden ayrıldığını ve bulunduğu dükkandan zorla kaçırıldığını söyleyen Yoleri, "Kendisinden bir daha haber alınamayan Uçar'ın kurşuna dizilmiş bedeni 13 Ağustos 1997'de Mardin Midyat'a bağlı Acırlı köyü civarında bulundu. Uçar'ın ölümünden sorumluluğu olanlar hakkında etkin soruşturma yürütülmedi. Dosya savcılığın tozlu raflarına terk edildi. Uçar dosyasındaki 19 yıllık cezasızlık sona ersin. Uçar'ı kaybedenlerden hesap sorulmalıdır" dedi.

Yoleri son olarak, "Darbe değil, demokrasi istiyoruz. OHAL değil barış istiyoruz. Herkes için her yerde insan hakları istiyoruz" diye seslendi.