Cumartesi Anneleri devletten hesap sormaya devam etti

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak için 617’nci kez bir araya geldi.

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için 617’nci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. 
Bu haftaki eylemde, 18 Ocak 1996 tarihinde İstanbul’da çalışırken kaybolan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Beyoğlu Belediyesi Temizlik İşleri’nde çalışan İsmail Şahin’in akıbeti soruldu. 

TAŞKAYA: DEVLET YILLARDIR AÇIKLAMIYOR

Eylemde ilk olarak 1993 yılında Urfa'nın Siverek ilçesinde gözaltındayken kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın oğlu Şerif Taşkaya konuştu. Taşkaya, “Devletin yumuşak yüzüyle 100 yıldır tanışamadık. Devlet yıllardır kaybettiklerini açıklamıyor. Çeyrek asırdır bu meydandayız, olacağız da. Kiraz Şahin keşke devletin yumuşak yüzüyle karşılaşıp öyle ölseydi” dedi.

BİLGİN: YARGILAMA OLSAYDI YENİ KAYIPLAR YAŞANMAZDI

Gözaltında 12 Eylül 1994'te kaybedilen Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin ise “Kiraz Şahin rahat uyusun biz burada oturduğumuz sürece İsmail Şahin'in fotoğrafını tutmaya ve nerede diye sormaya devam edeceğiz” diyerek, devletin sorumluları yargılaması durumunda başka kayıpların olmayacağını söyledi.

OCAK: ERDOĞAN'IN SORUMLULUĞU

Yine 21 Mart 1995 tarihinde kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Ali Ocak da “Yöneticiler o gün de bugün de kör, sağır, dilsizi oynamaya devam ediyor. İsmail Şahin'in akıbetinin açıklanmaması dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sorumluluğudur” dedi.

TANRIKULU: MİLLİ DERİN DEVLET!

Eyleme katılan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, “Geçmişin karanlığıyla yüzleşemeden bugüne geldik. Yeni kuracakları devletin adı milli derin devlet. Biz o derin devleti biliyoruz bu cinayetleri milli mutabakatla işlediler. Ben isterim ki yumruk sallayan kadınların saçını yolan Meclis'teki kadın vekiller de buraya gelsin ve bu dayanışmayı görsünler ki o kötülüklerden arınsınlar” diye konuştu.

HAFTANIN BASIN AÇIKLAMASI

Bu haftaki basın açıklamasını ise Cumartesi İnsanlarından Rezan Karaman okudu. Karaman, “617’nci haftamıza parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişi öngören anayasa değişikliğin meclisten geçmesiyle giriyoruz. Demokratik kamuoyunun tüm milletvekillerine ‘Hayır’ deyin çağrısı ne yazık ki karşılık bulmadı. İnsan haklarına, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye ve toplumsal barışa yönelik ağır tehdit oluşturan anayasa değişikliği meclisten geçti” dedi. 
Bugün otoriter bir yönetimden demokratik bir yönetime geçiş sürecinin yaratılmasına ihtiyaç olduğunu ifade eden Karaman, şöyle devam etti: “Oysa gündemdeki Anayasa yapım süreci bu fırsatı heba etmektedir. Anayasal haklarımızda söz sahibi olmamızı engellemektedir. Toplumun tüm kesimlerinin korkmadan bir araya gelip özgürce tartışabilecekleri mekanizmaları kurmadan, katılımcı ve demokratik bir anayasa sürecinden bahsedilemez. Hak ve özgürlüklerin askıya alındığı OHAL koşullarında anayasa değişikliğine gitmek, sürecin demokratik meşruiyetini ortadan kaldırmak demektir."

Karaman, eşinden bir haber almak umuduyla 19 yıl mücadele eden ama bu umudunu gerçekleştiremeden yaşamını yitiren Kiraz Şahin'in "İsmail Şahin'e ne oldu?” sorusu bugün yeniden sorduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: “36 yaşında 2 çocuk babası İsmail Şahin, Beyoğlu Belediyesi'nde temizlik işçisi olarak çalışıyordu. DİSK Genel-İş üyesiydi. 18 Ocak 1996 günü saat 06.30’da iki belediye çalışanı ile birlikte görev yaptığı 34 ATZ 59 plakalı temizlik aracında iş başı yaptı. Temizliğe İstiklal Caddesi ile başlayan araç on birinci nokta olan Mimar Sinan Üniversitesi'ne geldiğinde iş arkadaşları İsmail Şahin'in elindeki süpürgesi ile birlikte ortadan kaybolduğunu söyledi. Şahin ailesi sürekli ağlayan bu kişilerin çelişkili bilgiler verdiklerini ve konuşmaktan korktuklarını fark etti. Aynı günlerde İsmail'in 4 yaşındaki kızı annesine, babasını televizyonda polislerle gördüğünü söyledi."
Karaman, ailenin Beyoğlu Belediyesi'ne başvurduğunu ve Şahin'in mesai saatleri içerisinde kaybolduğunu, bundan iş veren olarak belediyenin sorumlu olduğunu belirterek olayı araştırmaları istendiğini belirterek, şunları dile getirdi: “Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü'ne kayıp başvurusu yaptı. Savcılığa suç duyurusunda bulunarak İsmail Şahin'in akıbetinin soruşturulmasını istedi. Aile tüm başvurularına rağmen dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşemedi. Kiraz Şahin'in 19 yıllık bütün girişimleri sonuçsuz kaldı. Devlet etkili bir soruşturma yapma, olayda sorumluluğu olanları ortaya çıkarma yükümlülüğünü yerine getirmedi. İsmail Şahin'in başına ne geldiği bugüne kadar öğrenilemedi."