GÖRÜNTÜLÜ

'Biz zaten özgürüz, Türkiye'ye ihtiyacımız yok'

Minbic Siyasi Meclisi Türkmen üyesi Emel Dede: Meclisimizde, kentte yaşayan tüm halklardan temsilciler var. Arap, Kürt, Çerkez, Türkmen hepimiz bir ortak ruh içerisinde kardeşçe çalışıp halkımıza hizmet ederek onları temsil ediyoruz.

 

1 Haziran 2016’da başlayan “Şehit Faysal Ebû Leyla Hamlesi” ile DAİŞ çetelerinden özgürleştirilen Minbic şimdi Türk devleti ve ona bağlı çetelerin saldırılarına maruz kalıyor. “Cerablus’tan başlayıp en son Bab’ı işgal eden Türk devleti ve çeteleri özgür Minbic’i DAİŞ günlerine döndürmek istiyor” diyen Minbic Siyasi Meclisi’nin Türkmen Üyesi Emel Dede bu saldırılara tepkisini ve siyasi meclisin çalışmalarını ANF’ye değerlendirdi.

Sayın Emel Dede sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Bildiğim kadarıyla en uzun köken yolculuğumuz Konya’ya kadar uzanıyor. Konya’dan Antep’e Antep’ten Minbic’e geçtiğimiz dilden dile aktarılıyor. Minbic ve çevresi başta olmak üzere Halep, Til Ebyad’a ve Efrîn’e kadar dağılmışız. Bu bölgelerde bizim uzak akrabalarımız yaşıyor. Annem Minbic’in içinden babam da köyünden. Üç kız, üç erkek kardeşiz, şu an annem babam ve iki erkek kardeşimle birlikte Minbic’te yaşıyoruz.

Diğer kardeşlerim DAİŞ zamanında başka ülkelere gitti. Bir küçük erkek kardeşim vardı DAİŞ geldiğinde onun zihniyle oynamasın kendine katmasın diye biz onu dışarı çıkardık. Ben daha çocuk yaşlarda Halep’e gittim, orada akrabalarımızın yanında okul okudum. Üniversiteyi bitirerek ilkokul sınıf öğretmeni oldum bir süre öğretmenlik yaptım daha sonra Halep’te savaş başlayınca Minbic’e ailemin yanına geldim. Zaten daha sonra DAİŞ buraya geldi işgal etti ve o buradan atılana kadar evimizde kapalı kaldık.

DAİŞ dönemini özellikle kadınlar açısından anlatabilir misiniz?

DAİŞ bizim özellikle kadınların özgürlüğünü çok kısıtladı. DAİŞ gelmeden önce bir yaşantımız vardı, kimse kimseye karışmazdı. DAİŞ geldikten sonra kadın tamamen evde bir zindan hayatı yaşadı. Dışarı çıkamaz olduk. Kadınlar üzerinde baskı çok arttı en küçük bir bahanede büyük işkence ve kapatmalara maruz kaldık. Giyim kuşamdan tutalım sokağa çıkmamıza kadar karıştı. Özel hayat diye bir şey bırakmadı. Önce okullara karıştılar sonra zaten tümden kapattılar. Şimdi kadınlar çok büyük bir atılım yaptı yaşamda yine olması gereken yere geliyor. Minbic DAİŞ’ten temizlendikten sonra en büyük özgürlüğü kadınlar yaşadı. Şimdi ise şehrin daha güzel, daha kardeşçe olması için kadınlar önemli iş ve çalışmalara girdi. Minbic’te yaşayan tüm değişik halkların kadınları eşit ve kendi iradeleriyle bu yeniden inşaya katılıyorlar.

Bir Türkmen kadını olarak Minbic Siyasi Meclisi çalışmalarında yer alıyorsunuz. Hem duygularınızı hem meclisin çalışmalarını anlatabilir misiniz?

Türkmen halkının temsilcisi olarak meclis çalışmasında isteğim ve irademle bulunuyorum. Türkmen halkı beni bu çalışmalara uygun buldu. Bu mecliste Minbic’te yaşayan tüm halklardan temsilciler var. Arap, Kürt, Çerkez, Türkmen hepimiz bir ortak ruh içerisinde kardeşçe çalışıp halkımıza hizmet ederek onları temsil ediyoruz. Tek amacımız var o da Minbic’i tekrar hayata döndürmek. Yeni meclisler kuruyoruz. Yürütme ve yasamayı oluşturuyoruz. Meclis içerisinde bir eşitlik ve kardeşlik var. Hiçbir halkın temsilcisi kendisini diğer halkın temsilcilerinden üstün görmüyor. Kararlar merkezi değil tartışarak ortak halkın çıkarına hizmet edecek anlayışla alınıyor.

Halk çalışmalarımızı destekliyor ve katılıyor. Biz bu çalışmalara üsten gelmedik halk istediği için geldik onlar bizi temsilci olarak seçtiler. Meclis çalışmasında yer alan herkes kendi gönlüyle girdi.

Sayın Dede şu an Minbic üzerinde bir tehlike var. Türk devleti ve ona bağlı çeteler Minbic’i işgal etmek istiyorlar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz bu saldırıları gayri meşru ilan ediyoruz. Minbic’i şu an Minbicliler yönetiyor. Türk devleti hem buraları hem Suriye’yi neden işgal ediyor, anlamak gerçekten zor. Hangi hakla bunu işgali yapıyorlar, anlamak zor. Biz komşu tüm devlet, şehir, halklar kardeşçe yaşamak istiyoruz, bu bizim yaşam felsefemiz. Biz kimsenin ne saldırısını ne de müdahalesini Minbic’te yaşayan halklar olarak istemiyoruz. Minbic’in çocukları şehri DAİŞ’ten özgürleştirdi. Şimdi de siyasi meclis şehri yeniden kurmaya çalışıyor.

Buna müdahale etmeye kimsenin hakkı yok. Biz böyle bir müdahale hakkını hem askeri hem siyasi olarak boşa çıkaracağız. Minbicliler son kişi kalana kadar da kanının son damlasına kadar bu saldırılara karşı durup savaşacaktır, buna gönülden inanıyorum. Hem kimse kolay kolay özgürleşen yerini bırakmayacak hem de işgalciler kolay kolay burayı işgal edemeyecektir. Şimdiye kadar bizim üzerimizdeki en büyük tehlike DAİŞ zulmüydü. Şimdi Minbicliler kendi kendini yönetiyor. Türk devleti bu işgaliyle bizi neyden özgürleştirecek biz zaten özgürüz.