YENİLENDİ

Yüksekdağ'dan çağrı: 110 milletvekili demokratik irade birliği yapsın

Grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, AKP/Saray iktidarının Meclis'te yaptığı darbeye "Hayır" diyen milletvekillerine seslendi, "Milletvekillerini suça ortak olmamaya çağırıyorum'' dedi.

Grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, AKP/Saray iktidarının Meclis'te yaptığı darbeye "Hayır" diyen milletvekillerine  seslendi, "Milletvekillerini suça ortak olmamaya çağırıyorum. Perşembe günü bireysel başvurular yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurumuzu yapacağız. Eğer 110 milletvekili bir demokratik irade birlikteliği yapabilirse darbeye dur demenin yolunu açabiliriz" dedi. 

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, grup toplantısında son siyasal gelişmeleri değerlendirdi.

"Her yerde sizlerle, halkların enerjisini ve kararlılığını büyütme yürüyüşümüz devam ediyor. Bu yürüyüşü saldırılara rağmen sürdürmekte de kararlıyız" diyen Yüksekdağ, Meclis'te kabul edilen Anayasa değişikliğini "darbe mekanizmasının Meclis'teki yansıması" olarak değerlendirdi. Yüksekdağ, "Üç parti adeta bir darbe koalisyonu kurdu. Bu üç partinin yaklaşımı, antidemokratik tutumu resmetti" dedi. 

Yasanın geçirilmesinin tarihsel olduğunu vurgulayan Yüksekdağ, Saray/AKP iktidarına  seslendi, "Sizin geçtiğiniz karanlık yollardan önceki iktidarlar da geçti. Hiçbirisi de doğru bir menzile ulaşamadı. Bugünküler de öncekiler gibi karanlıkta boğulacak" diye konuştu.

HDP'nin "karanlık koalisyon karşısında demokrasinin tek gerçek temsilcisi" olduğunun altını çizen Yüksekdağ, "Onlar ortaya koydukları darbe pratiğiyle HDP'yi tek demokratik seçenek haline getirmiştir" dedi.

HDP bünyesinde siyaset yapan halkların ve HDP'li vekillerin hiçbir zaman dokunulmazlıklarının olmadığına dikkat çeken Yüksekdağ, "Ancak bu yasanın geçirilmesi bir saray darbesidir" diye konuştu.

'BİZ BU SUÇA ORTAK OLMADIK'

Yüksekdağ, CHP ve MHP'nin tutumuna ilişkin ise şöyle konuştu: "AKP-MHP koalisyonu zaten oluşturulmuştu. CHP de Anayasa'ya aykırı olacağını söyleye söyleye 'Evet' diyeceğini açıkladı. Bu tarihsel suçun vebaline ortak oldular. Bugün karşımızda bir suç koalisyonu var. Yasasının Anayasa'ya aykırı olduğunu söyleyenler de bu suça ortak olduklarını unutmasınlar, çünkü biz unutmayacağız. Kendilerini seçen halkın iradesine ihanet ederek bu yasayı geçirdiler. Ama bizler bu suça ortak olmadık."

Milletvekillerinin hala bu suça ortak olmama olanağının bulunduğunu söyleyen Yüksekdağ, "Saray'daki su  işlemekte mahir, ahlakı buna uygun. Ama milletvekilleri bu suça ortak olmamak için hala bir şansa sahip. Milletvekillerini suça ortak olmamaya çağırıyorum. Perşembe günü bireysel başvurular yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurumuzu yapacağız. Eğer 110 milletvekili bir demokratik irade birlikteliği yapabilirse darbeye dur demenin yolunu açabiliriz. Eğer milletvekilleri bu darbe operasyonuna 'Dur' derse onurun, siyasi ahlakın tarihini yazacaktır. Halklarımız bu tarihin yazılmasını istiyor, tarihi inisiyatifin üstlenilmesini istiyor. Darbe yasasına 'Hayır' diyen milletvekillerini demokratik bir tutum geliştirmeye davet ediyorum" diye konuştu.

'MİLLETVEKİLİ KENDİNİ SEÇENLERE KARŞI SORUMLUDUR'

Darbenin seçilmiş milletvekillerinin onuruna ve iradesine yapıldığını kaydeden Yüksekdağ, "Her bir milletvekili kendisini seçenlere karşı sorumludur ve bu sorumluluğun gereğini 'Hayır' diyerek ortaya koymalıdır" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, Saray darbesinin karanlığı hakim kılmaya çalıştığını belirtti ve ekledi: "Bütün siyasi partileri dizayn ettiler; MHP’yi, CHP'yi. Meclis dışındaki siyasi yapıları Saray ve AKP despotizme itiraz eden kesimleri teslim almaya çalıştırlar. Buna itiraz edenler, direnenler ve teslim olanlar saflaşması yaşanıyor. Siz bakmayın CHP'nin 'Başkanlığa izin vermeyeceğiz, kanımızla direneceğiz' laflarına. Hepsi boş hamaset, kof söz. Aklı olan, direnenin de teslim olanın da kim olduğunu biliyor. Bizler çok iyi biliyoruz hangi kirli pazarlıkların yapıldığını. Halk iradesinin hangi kirli pazarlıklarla satıldığını, çok iyi biliyoruz. Suçludurlar. O boş sözlerle o kof hamasetle bağırıp çağıranlar, Saray’ın karşısında el pençe divan durmuştur."

'BAKANLAR KURULU DEĞİL SARAY'IN KAPI KULLARI VAR'

Erdoğan'ın kendi partisine yaptığı darbeye de dikkat çeken Yüksekdağ, "Yeni atanan kabine ve belirlenen Başbakan da bu sondan kurtulamayacak" dedi. Yüksekdağ, hükümet değişikliği için şunları söyledi: "Dediklerini yaptılar, profili düşük bir başbakan ve kabine. Kendilerini kutluyoruz, gerçekten de dediklerini yaptılar. Dün en azından stajyer bir başbakan vardı bugün boşbakan var.  Dün seçilmiş, bugün atanmış bir bakanlar kurulu var. Ortada bakanlar kurulu değil Saray'ın kapı kulları var. AKP Genel Başkanı, bu ülkenin Başbakan'ı salona giriyor, Tayyip Erdoğan sloganlarıyla karşılıyorlar. Partili cumhurbaşkanlığını göstere göstere uyguluyorlar. Başbakan'ın tek görevi de, Tayyip Erdoğan'ın başkanlığını sağlamak. Bu hükümetin başka bir görevi yok. Başka şey yapacak bir kifayetleri de yok zaten."

Artık tam yetki ve sorumluluğun Saray'da olduğunu belirten Yüksekdağ, "İşleri artık 'Evet efendim'ci bir Başbakan'la yürütecekler. Saray'ın suçuna ortaksınız artık. Yeni atanan Başbakan diyor ki, 'Yolumuz Tayyip Edoğan'ın yolu'.  Başka da hatırlanacak bir şey söylemedi. Böyle bir Başbakan'dan Türkiye'ye hayır çıkar mı?" dedi.

Yüksekdağ, Binali Yıldırım'a da seslendi, "Bakın Binali Bey, bu yola ilk siz girmiyorsunuz. O kadar heyecan yapmayın, acele etmeyin. Sizden önce Erdoğan'ın yoluna Davutoğlu girdi, yolun sonu kötü. Siz de o kötü yola düştünüz" dedi. 

'O GÖREV SUÇUNUN MÜSEBBİBİ BAŞBAKAN OLARAK ATANDI'

Binali Yıldırım'ın Ulaştırma Bakanı olduğu dönemde yaşanan hızlı tren faciasını hatırlatan Yüksekdağ, şunları söyledi: "AKP/Saray iktidarının en temel özelliği zaten en kötü, en çirkin, en gayri ahlaki suçları sahiplenmek. Binali Yıldırım ismi kısa bir süre önce oğlunun kumar masasındaki fotoğraflarıyla konuşuldu. Sadece oğlunun kumar görüntüleriyle değil hızlı tren faciasında da Binali Bey Ulaştırma Bakanı'ydı. O zaman AKP şov yapacağım diye hızlı tren turunda 41 insanımızın ölümüne neden oldu. Hesap verdi mi? Hayır. O görev suçunun müsebbibi bugün Başbakan olarak atandı. Dünün hesap vermesi gereken bakanı bugün Başbakan olarak atanmış durumda."

Türkiye'de düzenlenen BM İnsani  Zirvesi'ne dikkat çeken Yüksekdağ, "Çok ironik. İnsanlık değerlerinin yerlerde süründürüldüğü bir ülkede böyle bir zirve toplamak insanlığa hakarettir. Geride bıraktığımız aylar içinde bu ülkede insanlık suçu işlendi. Türkiye'de insana karşı darbe operasyonları düzenlendi ve düzenlenmeye de devam ediyor. Hapishanelerde yer kalmamış. İnsanlar düşüncelerinden ötürü hapishanelerde. Hapishanelerde de en ağır insan hakları ihlallerine, işkenceye uğruyorlar.  Bu ülkede koca koca kentler abluka altında. 11 ayda 700 sivil katledildi. Çocuklar, yaşlılar öldürüldü. Kentler yerle bir edildi. BM İnsani Zirvesi'nin toplandığı saatlerde Sur'da yasağın kaldırıldığı sokaklara girildi, sokak diye, mahalle diye bir şey kalmamış. Savaş suçlarını yok etmek için mahalleleri dümdüz etmişler. Suçlarının hiçbir izini bırakmamak için sokakları, haritaları siliyorlar" diye konuştu. 

Nusaybin'in savaş uçakları tarafından bombalandığı haberlerini hatırlatan Yüksekdağ, "Hükümet yetkililerine soruyoruz, yanıt yok" dedi.

Mülteciler üzerinden insan pazarlığı yapıldığına dikkat çeken Yüksekdağ, "İnsan pazarlğı yapan, insanlığın zirvesinden söz edebilir mi?" diye konuştu.

Çocuklara yönelik tecavüzle gündeme gelen Nizip'teki AFAD kampına HDP heyetinin girişine dahi izin verilmediğini kaydeden Yüksekdağ, tecavüz ile ilgili tek bir soruşturma dahi yapılmadığına dikkat çekti. 

'EN BÜYÜK ZİRVE İNSANLIĞIN DİRENİŞ ZİRVESİDİR'

Türkiye'deki en ağır insan hakları ihlallerinin Avrupa devletlerinin koalisyonuyla yürütüldüğü değerlendirmesini yapan Yüksekdağ, "Ama biz, halklarımızın direniş koalisyonuyla sımsıkı durmaya devam edeceğiz. Bizler için en büyük zirve, insanlığın direnişinin zirvesidir" dedi.

Boşanma Komisyonu'nda kabul edilen rapora dikkat çeken Yüksekdağ, Saray darbesinin özellikle kadınları hedef aldığını vurguladı ve ekledi: "Bu darbeyi gerçekleştirenler esas olarak bütün kadınları teslim almaya çalışıyor. İstiyorlar ki, HDP iradesi tasfiye olsun ve bu çağdışı yasaları engelsiz geçirsinler. Ama istedikleri hiçbir zaman olmayacak. Kadınları Ortaçağ'a götürmek isteyen saldırılara karşı direnmeye devam edeceğiz."

Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde direnişte olan maden işçilerini selamlayan Yüksekdağ, "İşçileri iktidar duymadı, Çalışma Bakanı'nın umurunda değil. En temel hakları için 70 işçi yerin yedi kat altında açlık grevinde" dedi.

Direnenler olarak yanyana durmak gerektiğini belirten Yüksekdağ, "Kendi gücünün farkında olan halklarımızı saygıyla selamlıyoruz" dedi. 

'HALKIMIZIN ONURLU DURUŞUNA LAYIK OLACAĞIZ'

‘Demokratik Siyaset Buluşmaları'na devam edeceklerini duyuran Yüksekdağ, "Bize Meclis'i yasaklamaya çalışanlara karşı irademize sahip çıkmak için direnmeye devam edeceğiz. Gaza, copa, tazyikli suya direnen onurlu ve coşkulu halkın temsilcileriyiz. Bu halkın temsilcileri olduğumuz için büyük bir onur, büyük bir gurur taşıyoruz, çok mutluyuz. Saray ve ona biat edenler bizim bu mutluluğumuzu bilemez. Bizler halkın coşkusunu, cesaretini temsil ediyoruz" dedi.

Kızıltepe'de dün yaşanan provokasyon ve polis saldırısına dikkat çeken Yüksekdağ, şöyle konuştu: "Saldırıdan sonra bir araya geldiğimizde Kızıltepeli 18 yaşında bir genç yanıma gelerek, 'Biz gelmeyelim, bir arada durmayalım, size sahip çıkmayalım, diye böyle saldırıyorlar ama ben yine de geleceğim. Pişman değilim' dedi. Başına gaz fişeği isabet etmişti, kafası kırılmıştı. O son sözü çok önemli. Bizlere, bu halka bu zulmü dayatanlar pişman olacak. Biz pişman değiliz, pişman olmayacağız! Söz veriyoruz, halkımızın onurlu duruşuna layık olacağız."