Yılın savaş bilançosu ve AKP fiyaskosu

Kürt halkının 2015 yılında yükselen direnişinde önemli bir ivme ve yeni hamle öz yönetim ilanları ve YDG-H’ın tarih sahnesine çıkışıyla başladı.

Kürt halkının 2015 yılında yükselen direnişinde önemli bir ivme ve yeni hamle öz yönetim ilanları ve YDG-H’ın tarih sahnesine çıkışıyla başladı.

Kuzey Kürdistan’da müzakereler temelinde sorunun çözümü arayışını sürdüren Kürt özgürlük hareketinin çabalarına 24 Temmuz'la birlikte kapsamlı bir savaş konsepti dayatılmıştı. Buna karşı gerillanın gösterdiği direniş yeni ve zengin taktikleriyle birlikte önemli bir başarı elde etmişti. Tam da bu süreçte gündeme gelen öz yönetim ilanları yeni bir aşamaya geçişe de yol açtı.

KÜRT HALKI KENDİ KARARINI VERDİ

Kürdistan’da yepyeni bir siyasi mücadele sürecini ifade eden öz yönetim ilanları bir halkın kendini yönetme iradesini ifade etti. Tarihsel bakımdan devletle müzakereler sonucu elde edilemeyen özgür yaşamın, halkın kendi kendini örgütleme ve kendi iradesiyle inşa etme sürecine evrilmesini tanımladı. Kürt halkı kendi yaşamına ilişkin kararını verdi. Güncel olarak da devletin artan katliamları ve saldırıları karşısında kendini korumak üzere özgür ve güvenlikli yaşam alanları yaratıldı. Tüm boyutlarıyla bu öz yönetim alanları demokratik özerkliği devlete rağmen inşa etme sürecine girdi. Ancak bu oldukça haklı ve dünyanın birçok yerinde deneyimlenen süreç terörize edilerek topluma yönelik doğrudan saldırıların aracı haline getirildi. Kürt halkına karşı tarihin en şiddetli ve hiç bir ayrım tanımayan saldırı dalgası başlamış oldu. Burada toplumun savunulması ihtiyacını tarihsel ve toplumsal sorumlulukları bakımından gençlik üstlendi. Tam da bu süreçte daha önce de adını duyuran YDG-H ortaya çıktı.

TAŞ ATAN ÇOCUKLARDAN DİRENEN YDG-H’LILARA

Kürdistan'da artan saldırılar YDGH'ın kendini toplumun öz savunma ihtiyacını karşılamayı ön gören bir öz savunma örgütü olarak tanımlanmasına, bu temelde faaliyet yürütmesine yol açtı. Taş atan çocuklardan oluşan bir gençlik kuşağı, çocukluk ve gençlik yıllarına damgasını vuran devlet faşizmi karşısında kendini savunma konusunda tecrübe kazandı. Saldırının şiddeti savunma araçlarının biçimini de değiştirdi. Taş atan çocuklardan direnen YDGH'lılara böyle geçildi. Taş, molotofkokteyline, molotofkokteyli çeşitli silahlara evrildi. Devlet saldırılarında kullanılan tekniğe her ne kadar yetemese de geçtiğimiz süreç içerisinde bu araçlarla gençlik mahallelerini savunmasını bildi.

Öz yönetim ilanları temelinde gelişen süreç YDGH’ı öne çıkardı. Ve saldırı altında olan öz yönetim alanlarında açtıkları hendek, geliştirdikleri kimi tuzak ve taktiklerle YDGH buralara mevzilendi. Artık profesyonel bir savaş gücü olan gerillanın yanı başında YDGH da Kürt halkının direniş öyküsünde yerini aldı.

CUMHURBAŞKANINDAN ‘KARARLI TUTUM’ TALİMATI

24 Temmuz’dan başlayıp yılsonuna kadar gelişen savaş, bilanço bakımından da Türkiye’yi oldukça zorlar hale geldi. Bu zorlanmalar karşısında AKP yetkililerinin bizzat Cumhurbaşkanının talimatıyla uyarıldığı anlaşıldı. HPG kaynaklarının ulaştığı bilgilere göre terörle mücadele konusundaki kararlı tutumu yansıtan açıklamalardan taviz verilmemesi gerektiği, yine müzakere ve diyalog gibi söylemlerin bu kararlı tutumu zayıflatacağından ötürü kaçınılması gerektiği bizzat Erdoğan tarafından talimat olarak AKP’ye sunuldu.

ORDUYA AYAR ÇEKİLDİ

Yine AKP’nin bu savaş bilançosundan ordunun "savaşa soğuk yaklaşması” tutumunun sorumlu olduğunu içeren suçlamalar ortaya çıktı. Genel Kurmay başkanının Silvan’da yürütülen tanklardan ötürü rahatsızlığını belirten açıklamaları, ardından AKP yetkililerinin ateşkes sürecindeki ordunun yetersizliğine atıfta bulunmaları, ordunun ise o süreçte operasyon yapılmasına izin verilmediği gibi söylemlerle topu hükümete atması bunların bir yansımasıydı. Bunun üzerine orduya bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ayar çekilerek yılsonundaki öz yönetim operasyonlarına ordunun da katılımı sağlandı.

2015 Türkiye açısından tarihin en aldatıcı bilanço bilgilerinin kamuoyuyla paylaşılmasını içerdi. Savaşın kazanıldığı psikolojisine duyulan ihtiyaçla yaşanan ağır yenilgi gizlenmek istendi. Geçtiğimiz süreçte bunun için özel olarak hazırlanmış özel savaş basını hükümetle birlikte titiz bir algı operasyonu yürüttü. Bu sürece kadar binlerle ifade edilen gerilla kaybının yanı sıra birçok gerilla bölgesinin boşaltıldığı ve kalanın ise firar ederek koptuğu yalanı sıklıkla dile getirildi. Oysa gerçek tam tersiydi.

1502 ASKER-POLİS ÖLDÜ

2015 yılı içerisinde 24 Temmuz'dan bu yana Aralık ayı dışında bırakılarak elde edilen toplam 4 aylık bilanço geçen çatışma sürecinin ne kadar çetin geçtiğinin göstergesi ve AKP’nin askeri anlamda sonuç alamayacağını kanıtlar nitelikte oldu. Bu dört ay içerisinde Türk devleti çeşitli yoğunluklarda tam 334 hava saldırısı gerçekleştirdi. Gerilla bölgelerine 1133 kez obüs ve havan saldırısı düzenledi. Gerillaya yönelik karadan 144 operasyon geliştirdi. Tüm bu saldırılar sonucunda 160 gerilla yaşamını yitirdi. Bu saldırılar karşısında ise gerilla güçleri saldırı ve operasyon konumunda olan güçlere yönelik 750 eylem, Kürdistan’ın çeşitli stratejik yollarında çeşitli zaman dilimlerini kapsayan 144 yol kesme eylemi gerçekleştirdi. Bu eylemler sonucunda 1502 asker-polis ve özel harekatçı öldü. Bunların yanı sıra çok sayıda askeri araç, kobra, keşif uçağı, tank imha edildi, bir o kadar askeri mühimmata da el konuldu.

Gerilla güçleri ile AKP arasında yaşanan savaşın gerçek bilançosu bu iken Türkiye’de yaşayan toplum bu bilançodan bihaber kılındı.

AKP SALDIRILARI SİVİLLERİ HEDEF ALDI

Savaşın bilançosu bu iki güç arasında yaşanan savaşla bitmedi. Bu bilançoya bir de YDGH güçleri ile yaşanan çatışmalarda öldürülen onlarca polis ve asker ile Özel harekat polislerinin saldırıları sonucu yaşamını yitiren çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yüzlerce sivil de eklendi. AKP saldırıları sivilleri hedef aldı ve toplum savaşın açık tarafı olarak görüldü.

2015 yılında Kürt özgürlük hareketi açısından böyle bir bilanço ile sonuçlanan topyekün direnişin çok önemli sonuçları da oldu. Geçmiş dönemde de kimi yazılarda ele almış olduğum bu kazanımları ve Türkiye’nin bu bilançoya yansımayan kayıplarını yıl değerlendirmesi vesilesiyle bir kez daha sıralamak gerekirse;

- Kendini topyekün savaş sürecine hazırlayan AKP 2015 yılı içerisinde dış ve iç politikada savaşı ön gören böyle bir politika inşaa edebilmek için her şeyden önce demokrasiyi gözden çıkardı. 2015 yılı içerisinde iktidara ve savaşa kurban edilen Türkiye demokrasisi tarihinin en büyük darbesinden birini yedi.

- Bu çatışmalı süreç içerisinde Türk ordusu tarihinin en yoğun teknik kullanımını gerçekleştirdi. Bu çatışmalı süreç içerisinde savaşa doğrudan harcanan ekonomi Türkiye için büyük bir maddi kaybı ifade etti. Savaşın ekonomiye olan yansıması ise bu rakamları katladı.

- Türkiye’de yaşayan Kürt halkı duygusal olarak tümden bir kopuşu yaşarken fiziki kopuşta da karar kılmanın eşiğine geldi.

- Uluslararası alanda AKP’nin dış politikası bu savaşla birlikte daha büyük darbe yerken, AKP uluslararası alanda yalnızlaştı, teşhir oldu, Kürtler büyük destek kazandı.

- Ordu AKP destekli yalan açıklama ve bilançolarıyla büyük bir itibar kaybı yaşarken, devlet kendi eliyle modern bir Kürt isyanı temelinde kopuşun zeminini oluşturdu.

- Türkiye’deki toplum yaşanan savaşa ve onun ağır sonuçlarına alıştırıldı.

- Halkın Kürdistan’ın her yanında ilan ettiği öz yönetimlerle birlikte, gerillanın yürüttüğü direniş daha derin bir siyasi ve politik anlam kazandı.

- Sivilleri de hedef alan saldırılar, gerillanın yıllardan beri hedeflenen halkla ilişkisinin koparılması politikasında tam tersi etki yaratarak halk gerillalaştı ve gerillanın halkla ilişki- iletişimi alabildiğine arttı. 

- Saldırıların çapı sivil halkı hedef aldıkça yaşamını savaşa göre inşa eden bir halk gerçekliği yaratıldı ve Kürt gençliği kullandığı öz savunma taktik ve araçlarında yeni bir aşamaya kavuştu. YDGH önemli bir savunma örgütüne dönüştü.

- Gerilla eylemlilikleri yeni taktik ve kapsamlılıkta gelişti. Alan hakimiyeti Kürdistan’da gerillanın eline geçti.

- Güney’den Kuzey’e, Kuzey’den Güney'e olan gerilla hareketi veya parçalı gerilla eyaletleri daha geniş bir coğrafyada tarihinin en bütünlüklü haline kavuştu. Birçok gerilla bölgesi arasındaki ara bölgeler birbirine bağlandı.

- Kuzey’de dağla şehir arasındaki sınır ortadan kalktı. Gerillanın şehre yönelik misilleme eylemi kapasitesi çok ileri düzeye ulaştı.

- Saldırılar kırsala dayalı şehir savaşında tetikleyici bir rol oynayarak, gerillanın bu günkü yeni ve yaygın üstlenmesine olanak sağladı.

- Gerillanın en stratejik çalışması olan gerillaya katılım her zamankinden daha fazlalaştı. Gerillalar yaygın eğitim ve örgütlenme çalışmasını sürdürerek bahara hazırlık sürecini ifade eden yeni bir sürece girdi.

2015 yılı işte tüm bu sonuçlar temelinde Kürt halkı ve onun örgütlü güçleri açısından bir başarı yılına dönüştü. Ortadoğu’da olduğu gibi Türkiye’de de AKP gericiliğine karşı mücadele eden ve direnen Kürtler yılı kazandı. Ve 2016 yılının yeni başarılara yol açmasına olanak sağladı.

UFUKTA MÜZAKERE GÖRÜNMÜYOR

AKP açısından da bölgesel çapta yaşanan kriz, iç siyasette 7 Haziran sonuçlarının ve toplumsal muhalefetin verdiği işaretler önemli referans noktaları. Bundan yola çıkan AKP bu savaş politikasını sürdürecek. Tüm bunlar müzakere gibi bir sürecin yakın zamanın konusu olmayacağını gösteriyor. Yani ufukta müzakere görünmüyor. Şayet yeterli zaman sonra müzakereler gündeme gelse dahi tıpkı AKP’nin ifade ettiği gibi Kürtler açısından da bu süreç eskisi gibi yürümeyecek. Yaşadığı büyük güven kırılmasını, bu geçen zaman zarfı içinde yaşadığı toplumsal acıları da masanın orta yerine koyacak Kürt halkı. Ayrıca artık taleplerinin en somut halini ifade eden öz yönetimler var. Hem de kazanılmış elde edilmiş bir hak olarak. Sürecin şeffaf yürütülmesi kadar, denetleyici, gözlemci bağımsız güçlerin varlığına da ihtiyaç duyacak. Bu duruma yol açan AKP’yle Kürtler daha fazla yan yana durmama kararı almış durumda.

2016 BAHARI KÜRT BAHARI OLABİLİR

Yılın ilk ayları olan kış süreci bu bakımdan çok önemli olaylara sahne olma potansiyeli taşısa da suların dinmesine imkan vermeyecek. Bahar süreci ise daha büyük bir Kürt ayağa kalkışına tanık olacak. Bahar süreci gerillanın sürece dahil olmasına çok önemli imkanlar sunan bir mevsim. Bu yüzden 2016 Kürt baharı olabilir. Zaten bu bakımdan kış süreci açısından AKP’nin yoğun saldırıları bekleniyor. Adeta bahara kadar geçen süreci AKP hava saldırıları anlamında değerlendirecek. Bundan sonra gerillanın devreye gireceğini beklemek doğru bir değerlendirme olur. Halk Savunma Merkez Karargah Komutanı Murat Karayılan’ın bu konuda açık ve net değerlendirmeleri basına yansıdı. Öz yönetimlere müdahale bu biçimde sürerse gerilla devreye girer dedi.

HAMLE! HAMLE! HAMLE!

Gerillanın 2015 yılı hamlesinin gelişim gösterdiği bir süreç içerisinde öz yönetim ilanları ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla gerillanın askeri hamlesi öz yönetimin bu günkü vardığı düzeyi göz önünde bulunduran bir hamle değildi. Her ne kadar buna göre kendini yenilese de bu gelişmeler henüz yaşanmamıştı. Gerilla yılsonunda öz yönetim anlamında ortaya çıkan düzeye göre yeni bir askeri hamle hazırlığı içerisine girecek. Bu kış süreci içerisinde gerillanın içinde bulunduğu konumlanma da onu gösteriyor. Eğitim-Savunma ve misilleme temelinde kışı geçiren gerilla. Öz yönetim anlamında ortaya çıkan yeni durumu ve tabi ki 2015 gerilla deneyimi şimdiden masaya yatırmış durumda. Bunun sonuçlarına göre 2016 planlamasına hazırlanıyor. Teknik, taktik, kadro ve planlama anlamında çok yönlü yürüttüğü bu hazırlıkla 2016 yılına kesin sonuçla yüklenmekte çok kararlı. Kış aylarının Eğitim-Savunma-misilleme planlaması baharın “hamle! hamle! hamle!” biçiminde değişim kazanacak. Bu kararlığın bir nedeni de halkı bu durumda daha fazla tutulamayacağı gerçeği. Gerilla bu bahar sürecine bu temelde yaklaşmazsa eğer tarihi fırsatların kaçırılacağını düşünüyor. Yine halkın yaşadığı duruma manevi olarak da dayanabilme gücü kalmadı. Halka yönelik gerçekleştirilen faşizan saldırıların sürmesi gerillanın varlık nedeni olarak ifade ettiği “halkın savunulması” gerçeği ile çeliştiğinden bu duruma sessiz kalmamak ilkesel bir durum olarak da görülüyor.

YDG-H'IN ORDULAŞMASI TARTIŞILIYOR

Bunun yanı sıra bir diğer önemli faktör olarak YDGH var. Savaş ve Barış ikilemine hatta müzakereye 2015 yılı içerisinde gösterdiği direnişle birlikte dahil olmuş durumda. Onlar da kendi durumlarını değerlendiriyor ihtiyaçlara göre plan çıkarıyor. Kimi KCK yetkililerinin yaptıkları açıklamalardan edindiğim izlenim ve YDG-H öncülerinden aldığım bilgiler YDG-H’ın kendini büyüyen devrimin ihtiyacına göre daha kapsamlı yeniden örgütleyeceği yönünde. Bir gençlik inisiyatifi olarak gelişen saldırılara daha çok bu savunma refleksi temelinde spontane yanıtlar veren, bu temelde direnen YDGH’ın pozisyonunun bunu aştığını tartışıyorlar. Daha örgütsel, stratejik ve programatik bir örgütselliğe ihtiyaç olduğu kesinlik kazanmış durumda. Hatta YDGH’ın Rojava’daki YPG-YPJ gibi Kuzey Kürdistan’ın öz savunma örgütü olarak ordulaşmasından bile bahsediliyor. Bunlar şehir savaşında da daha çetin bir süreç yaşanacağının işaretleri oluyor. Şimdiden hem KCK yetkililerinden hem de YDGH öncülerinden YDGH’a katılım çağırıları yapılmaya başlandı. YDGH’ı büyütme hedefi AKP saldırı dalgasının artarak devam edeceğinin görülmesinden de ileri geliyor.

AKP PLANI ‘SÜRECİ YUMUŞATMA’

2016 yılında neler olacağına dair kimi bilgiler de sonbahara kadar PKK’yi, yine bu temelde öz yönetim direnişlerini geriletmeyi önüne koyan AKP’nin kışın süreci yumuşatmak isteyeceği yönünde. AKP’nin böyle bir taktiği masaya yatırdığını ifade eden kimi kaynaklar 2016 kışında da müzakereler ekseninde kimi oyalayıcı politikalarla Rojava’da yaşanacak gelişmelerin bekleneceğini belirtiyor. Yani 2016 kışından sonra uluslararası konjonktürün Kürtlerin ve PKK’nin aleyhine AKP’nin ise lehine dönmesi beklenecek. Bu arada Türkiye Rojava alanına yüklenerek dış politikasını iyileştirip bu duruma uygun hale getirecek. Yine bu yumuşama durumundan faydalanılarak yeni anayasa ve başkanlık konusunda kazanımlar elde edilecek. AKP’nin planı bu.

PKK’nin bu planı ön görerek temkinli davranacağını beklemek en akıllıca olanı olur. Nitekim HPG yetkilileri hem Öcalan’ın özgürlüğü, hem öz yönetimlerin kabulü hem de sürecin anayasal güvenceye alınması konusunda oldukça somut sonuçlar olmadığı müddetçe gerillanın ileriye yönelik askeri hamlesini kimsenin durduramayacağını belirtiyor. Bu yüzden gerilla da müzakereyi eskisi gibi kabul etmeyeceğinin işaretlerini veriyor.

ROJAVA’DAKİ KAZANIMLAR DÖRT PARÇAYI ETKİLEMEYE DEVAM EDECEK

Tabi bir de 2016 yılında Rojava alanındaki gelişmeler tıpkı 2015 gibi Türkiye'yi etkilemeye devam edecek. Rojava’da YPG ve YPJ öncülüğünde direnen Kürtlerin bu direnişini sürdüreceği görülüyor. Böylelikle Kürtler sadece kendi toraklarını özgürleştirmekle yetinmeyip Demokratik Suriye Hedefiyle yeni oluşacak Suriye’de rol ve söz sahibi olmak isteyecek.

Aslında böylelikle Kantonların demokratik geleceği ve savunulması garanti altına alınmış olacak. Bu yüzden YPG ve YPJ her zeminde DAİŞ’e karşı savaşını sürdürecek. Ayrıca Rojava'da Kürt kazanımlarının artmasında pek de zorlanılmayacak. Sonuç olarak Afrin de Kobanê kantonu ile birleşecek. Nitekim Rusya’nın bu konuda Kürtlere stratejik ortaklık teklif ettiği biliniyor. Bunun karşısında ABD de sahada bu ortağından mahrum kalmak istemeyecek. Türkiye’nin hassasiyetlerinin herhangi bir değerinin kalmayacağı bir süreç kollanıyor gibi gözüküyor. Yine Rojava alanında yaşanan askeri ve siyasi başarıların 2016 yılında uluslararası zeminde bir statüye dönüşmesi için Kürtlerin mücadelesi artacak. Bu konuda da gelişmelerin yaşanmasını beklemek gerekiyor. Bu hususta yaşanacak gelişmeler ise Kuzey Kürdistan’daki öz yönetim ilanları temelindeki statü arayışının yeni bir boyut kazanmasına yol açacaktır. Yani 2016 yılında da Rojava alanındaki başarılar başta Kuzey Kürdistan olmak üzere her dört parçaya olumlu etkide bulunmayı sürdürecek.

Sonuç olarak; 2015 yılı gericiliğe karşı direnen halkların yılı oldu yani Kürtlerin yılı oldu. Sadece Kürtlerin değil dostlarının, Kürdistan’da ve Türkiye’de direnenlerin, özgürlük ve demokrasi adına mücadele edenlerin her zaman kazanacağı ortaya çıktı. PKK’nin ve Kürt halkının ve onun direnişçi bütün güçlerinin bu yıldan çıkardığı sonuç bu. 2016 yılının da 2015 yılından çıkan bu sonuçla geçeceği Kürt halkının kazanmak için direnişi ve mücadeleyi büyüteceği şimdiden söylenebilir. Her ne kadar sancılı geçse de, bedeli olsa da Rojava’dan Kuzey Kürdistan’a taşan umut 2016 yılını demokrasinin yılı Kürt halkının yılı yapacak.