TV ve radyoların kapatılmasına tepki: Darbeci tutum kabul edilemez

AKP/Saray iktidarının, OHAL kararnamesiyle aralarında Hayatın Sesi ve TV 10'un da bulunduğu televizyon kanalları ve radyoların yayınını kesmesi sendika ve kitle örgütleri tarafından protesto edildi.

Galatasaray Meydanı'nda yapılan eyleme DİSK İstanbul Temsilciliği, İstanbul Tabip Odası, KESK İstanbul Şubeler Platformu, TMMOB İstanbul Koordinasyonu, Türk-İş İstanbul Şube, HDP ve CHP Milletvekilleri ile çok sayıda kurum temsilcisi ve çok sayıda kişi katıldı.

Eylemde, "Özgür basın susturulamaz, haber alma hakkımız engellenemez", "TV 10 Alevilerin sesi susturulamaz" yazılı pankartlar açıldı. Direnişteki Avcılar Belediyesi işçileri de kendi sesini duyuran kanal ve radyoların kapatılmasını protesto eden dövizlerle alanda yerini aldı. "Yaşasın basın dayanışması", Özgür basın susturulamaz", "Ne askeri ne sivil darbelere hayır" sloganlarıyla muhalif medyanın karartılmasına tepki gösterildi.

'BİAT ETMEYECEĞİZ'

İlk sözü alan TV 10 temsilcisi Veli Büyükşahin, "Biz maalesef en son bu meydanda Cumartesi Anneleri'nin 600. haftasında canlı yayındaydık. Bu durum bile neden kapatıldığımızı açıklıyor" dedi. Darbecilerle hükümet arasında anlayış farkı olmadığını kaydeden Büyükşahin "15 Temmuz gecesi net bir tutum aldık, darbeye karşıyız dedik. Bugün hükümet tarafından kapatıldık" diye konuştu. Bu saldırının TV 10 şahsında Alevilere, Denge TV şahsında Kürtlere yapıldığını söyleyen Büyükşahin, laik ve demokratik bir Türkiye için mücadele edeceklerini söyledi.

Hayatın Sesi TV adına konuşan Gökhan Çetin ise bu ülkede sokağa çıkmanın bile suç ilan edildiğini ifade etti. Hak mücadelesi yürütenlerin sesinin boğulmak istendiğini vurgulayan Çetin, "Biat etmeyeceğiz. Unutulmasın, hayatın akışı hiçbir zaman engellenemeyecektir" dedi.

'HALKIN GERÇEKLERİ ÖĞRENMEYE İHTİYACI VAR'

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Örgütlenme Sekreteri Arzu Demir de, kapatılan yayın kuruluşlarının yanında olmaya devam edeceklerini söyledi. AKP ve Saray'ın kendi yarattığı fantastik dünyaya inanılmasını istediğini söyleyen Demir, "Cizre bodrumlarında yakılan insanları unutturmak istiyorlar. Gülen cemaati ile yaptıkları işbirliğini, iktidar ortaklığını unutturmak istiyorlar. Ama hayatın, gerçeğin sesi susmaz. Yazmaya devam edeceğiz. Bu halkın gerçekleri öğrenmeye ihtiyacı var" dedi. Basın özgürlüğünün sadece gazetecileri ilgilendirmediğini belirten Demir, "Basın özgürlüğü halkın haber alma hakkıdır. Artık sizlerin bu hakka sahip çıkmaktan başka bir şansı yok" diye konuştu.

DİSK Basın-İş Sendikası Başkanı Faruk Eren ise, dün gecenin basın tarihi açısından kara bir leke olduğunu ifade etti. Eren, "Ama şuna inanıyoruz, omuz omuza, dayanışmayla bu karanlığı kıracağız" diye konuştu.

Ortak açıklamayı KESK İstanbul Şubeler Platformu'ndan Sevda Akdağ okudu. Emekçilerin, halkın sesini yansıtan TV kanallarının karartılmasının kabul edilemez olduğunu belirten Akdağ, hükümetin bu tutumuyla farklı seslere, kimliklere, inançlara ve kültürlere ne kadar tahammülsüz ve düşman olduğunun bir kez daha kanıtladığını kaydetti.

Bu tür baskınların haber alma hakkını yönelik ciddi bir saldırı olduğunu ifade eden Akdağ, "Ancak darbecilerin cesaret edebileceği böylesine yasakçı, baskıcı bir tutum ve politikaların Türkiye'yi sonu görünmeyen derin bir karanlığın içine çektiği açıktır" dedi. Akdağ, Eğitim-Sen olarak basın, yayın ilkelerine ve basın özgürlüğüne doğrudan darbe niteliği taşıyan bu uygulamayı kınadıklarını ve yayın durdurma kararının derhal geri alınması gerektiğini belirtti.