'Tutuklanan hakim ve savcıların verdiği kararlar hukuki olamaz'

Hukukçular, darbe girişiminin ardından tutuklanan hakim ve savcıların 'KCK' davalarında verdiği kararların hukuki olmadığının ortaya çıktığını belirtti.

'KCK'den tutuklanan binlerce kişinin serbest bırakılması gerektiğini ifade eden hukukçular, tutsakların başvuru yapmasını istedi.

'KCK' davalarında gözaltı, tutuklama, el koyma ve hüküm kararlarını veren çok sayıda polis, savcı ve hakimler darbe girişiminin ardından ‘FETÖ/PYD üyesi’ oldukları gerekçesiyle ya görevinden uzaklaştırıldı, ya da tutuklandı. Son 7 yılda 'KCK' operasyonlarında 4912 kişi tutuklanırken, 3801 kişi hüküm giydi. Binlerce dosya ise Yargıtay’da onaylanmayı bekliyor.

Haklarında karar veren polis, savcı, hakim ve Yargıtay üyelerinin tutuklanması ya da görevden uzaklaştırılmasının ardından KCK davalarında mağdur olan binlerce kişi Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya hazırlanıyor. Yeniden yargılama talep edecek olan binlerce kişinin nasıl hukuki bir prosedür izleyeceklerini hukukçulara sorduk.

Hukukçular, 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsünün ardından 'KCK' davalarında karar veren hakim ve savcıların tutuklanmasını ANF'ye değerlendirdi.

ÇELİK: TALİMATLARI ANAYASA'DAN ALMADILAR

İstanbul Barosu avukatlarından Feyzi Çelik: KCK davalarında yargılamayı yapan hakimler ve yargılamayı onaylayan Yargıtay hakimleri de görevden uzaklaştırıldı ya da tutuklandılar. Dolayısıyla bu işlemlerin hukuki olmadığı ortaya çıktı. Daha önce mahkumiyet kararı alanlar ve cezaevinde olanlar, yeniden yargılama için kararı veren mahkemeler görevde olmadığı için bulunduğu il merkezinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine başvuru yapmalı. Kendi aralarında işbirliği gereğince yeni bir mahkemeye gönderirler. Buna benzer bir durum Balyoz Davası'nda yaşandı ve yeniden yargılanmak için başvuru yaptılar ve beraat ettiler.  Devam eden dosyalarda arama kararı veren, el koyma, tutuklama kararı veren hakimlerin hepsi gözaltında ve verdiği kararların hukuki olmadığı ortaya çıktı. 

Biz başından beri bunları söylüyoruz; kendi örgütsel çıkarları doğrultusunda davalar açmışlar ve karar almışlar. Bunlar talimatları anayasadan değil Pensilvanya'dan alıyorlar. Bu ciddi bir itiraftır ve yapılanlar anayasaya uygun değil. Hiçbir devlet kuruluşu kaynağını anayasadan almıyorsa yetki kullanamaz. Bunların yaptığı iş dolayısıyla geçersizdir. AKP eğer FETÖ’nün bunları yaptığına inanıyorsa o zaman samimiyetini göstermeli ve yargılamaların yeniden yapılmasının yolunu açmalıdır.”

OFLAS: BAŞVURU YAPILMALI

Van Barosu avukatlarından Fehim Oflas: Hukuk mantığıyla yaklaşacak olursak, bu insanların mahkemelerde alacağı cezalara bakarak davranmak lazım. O yüzden beklemek, görmek lazım. Bu süre içinde KCK’den mağdur olanların başvurular yapması makuldur ve bazı mekanizmaları harekete geçirebilir.

YILDIZ: HUKUKLA İLGİSİ OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI

Hukukçu Deniz Yıldız: KCK davalarında kararı veren, tutuklayan FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle alınmışlarsa eğer geçmiş dönemde verdiği kararların hukukla bir ilgisinin olmadığı da ortaya çıktı. Sudan sebeplerle, bahanelerle  karar verdikleri açık şekilde ortaya çıkıyor. Bu hukuka olan inancı, güven ilkesini yerle bir etmiştir. Bu sebeple bu hakimlerin, savcıların verdiği kararlar tamamıyla gayrihukukidir. Yapılan yargılanmaların yeniden yapılması hususu açığa çıktı. Mağdur olanların yeniden yapması gereken Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaktır. Bu tür kararları veren kişiler asıl terör örgütü mensubu olan kişilerdir. Terör örgütü mensubu olanlar başkasını terör örgütü üyesi olmakla suçlayamaz. Tamamıyla bir ülkenin yargı mekanizması içine sızan FETÖ çetesinin verdiği kararlardan ötürü mağdur olan kişilerin hukukçularla bu konuyu görüşmeleri gerekiyor.

DEMİR: TÜM 'KCK' DAVALARINDA BERAAT KARARI VERİLMELİ

'KCK' davasında 'Önderlik Komitesi' adı altında tutuklanan ve yıllarca cezaevinde kalan Hukukçu Cemal Demir: "Gelinen aşamada darbeye teşebbüs eden örgütün yapılanmasına dönük çok kapsamlı operasyonlar yapılmaktadır. Birçok kamu ve özel kuruma operasyonlar yapılmakta, kitlesel tutuklamalar olmaktadır. Yargı da bunlardan biridir. Kimi iddialara göre beş bine yakın örgüt üyesi yargıya sızmıştır. Neredeyse yarıya yakını tutuklanan bu kişilerin, peki yargıç/savcı olarak yaptıkları işler ve verdikleri kararlar bundan sonra ne olacak? Bu kararlar geçerliliğini koruyacak mıdır? Bu yapının yargıda neden olduğu mağduriyetler -ki büyük çoğunluğu Kürtere yöneliktir- ne olacak? 

Bu kişilerin diğer suçların yanında 'örgüte üye olmaktan' da tutuklanmalarına tanık olmaktayız. Bilindiği üzere 'örgüt üyesi' olan kişi hiyerarşik yapıya bağlı olarak yaptığı tüm işleri üyesi olduğu örgütün faydasına olacak şekilde icra eder. Hal böyle iken, bu kişilerin verdikleri kararlarda korunan menfaat kamu menfaati değil, örgütün çıkar ve beklentileri olmaktadır. Dolayısıyla 2009 yılında başlayan kitlesel 'KCK' tutuklamaları ve davalarına baktığımızda bunu kolaylıkla görebiliyoruz. Üretilen sahte delil ve uydurma suçlarla, sahte gizli tanık beyanlarıyla, siyasal, özel ve günlük yaşamı hedef alan tapelerle yapılan sözde yargılama ve mahkumiyetlerin neden olduğu mağduriyetler ve sonuçları orta yerde durmaktadır. Bu gerçekler karşısında, devam eden tüm davalarda beraat kararı verilmelidir. Kesinleşen dosyalarda ise 'infazların durdurularak' yeniden yargılama yoluna gidilmesi kaçınılmazdır. Sonuç olarak bu suçtan tutuklanan yargıç ve savcıların yargılama sonuçları beklenmeden verdikleri tüm kararlar ve yaptıkları tüm işler iptal edilmelidir. Aksi halde çok ciddi ve telafisi imkansız mağduriyetler devam edecektir.