‘Toplumsal barış için attığımız imzaların arkasındayız’

‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisine destek veren sinemacılardan İlham Bakır, amaçlananın toplumda bir otosansür mekanizması yaratmak olduğunu söyledi.

Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin, ülkede yükselen savaş çığırtkanlığı ve AKP iktidarının savaştan yana politikalarına karşı  ‘Bu suça ortak olamayacağız’ başlığı ile yayımladığı bildiriye destek sunmak amacıyla başlatılan kampanyaya imza atan 433 sinemacı hakkında ‘Suçu ve suçluyu övmek’ gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.

Hakkında soruşturma başlatılan sinemacılardan İlham Bakır, sanatçıların tarihin her döneminde iktidarlara karşı toplumsal barıştan yana bir tavır takındığını belirterek, “İktidarların toplum yararını gözetmeden aldığı kararlara muhalefet edip eleştirmek geçmişten bugüne sanatçı ve aydınların en temel görevidir. Bu nedenle iktidarın olumsuz bir eylemine karşı sanatçıların sesini yükseltmesi suç olmak şöyle dursun, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre en temel ve insani haklardan biridir. Barış için akademisyenlerin yayınladıkları bildirgeyle vermek istedikleri mesaj; ülkenin hızla savaşa sürüklendiği, haklar arasında boğazlaşmaya sebep olacak ortamın hazırlandığı ve bütün bunlar olurken iktidarın sözüm ona ‘terör ile mücadele’  adı altında yaşama geçirdiği uygulamalar ile çok ciddi insan hakları ihlallerine neden olduğudur. Akademisyenler, ‘’Biz bu suça ortak olmayacağız’’ diyerek iktidarı şiddet dışı bir çözüm üretmeye davet etmiştir. Çünkü bu yaklaşım ülkesini sevip insanlığa hizmet etmek isteyen her insanın, dolayısıyla akademisyenlerin de, takınması gereken bir tavırdı. Bizler de, sinemacılar olarak; söz konusu akademisyenlerin barış istemine soruşturma açılıp hukuki süreç hala devam ederken havuz medyasında onlara dönük linç kampanyasının başlatılmasını, o da yetmezmiş gibi pek çoğunun üniversitelerden atılmasını, üniversitelerden atılmayanların ise kapılarına çarpılar konulmasını kabul etmeyip, bu linç kampanyasına karşı akademisyenlerle aynı fikirleri yani barışı savunduğumuzu göstermek için bu bildiriye imza attık” dedi.

‘SORUŞTURMALARIN AMACI BİR OTOSANSÜR MEKANİZMASI YARATMAK’

“Barış için akademisyenlerin bildirisine destek sunmak amacıyla başlatılan kampanyayı imzaladığımız için geçtiğimiz günlerde hakkımızda ‘Suçu ve suçluyu övmek’ iddiası ile soruşturma başlatıldı” diyen Bakır, şöyle devam etti: “İçinde bulunduğumuz durum neresinden tutarsanız tutun abes ve trajikomik; çünkü ortada ne ‘suç’ var ne de ‘suçlu’. Kaldı ki söz konusu bu soruşturmaların açılmasının da birkaç ayağı var. Bunlardan birincisi, sanat ve sinema alanındaki örgütlenmeyi kırmaktır. Bu kapsamda İstanbul valiliği ve emniyet müdürlüğü sinema meslek birliklerine yazı göndererek, bünyelerinde bulunan bu sanatçıların kimlik ve iletişim bilgilerini istemiştir. Meslek birliklerini sanki kendi üyelerini ihbar etmiş gibi gösterip, sinemacıları meslek örgütleriyle karşı karşıya getirmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır. İkincisi ise, söz konusu sinemacıları kriminalize ederek Kültür Bakanlığı’nın belli dönemlerde sinemacılara ödediği destek fonundan mahrum bırakmaktır. Son olarak üçüncü ve en önemli ayak ise, bu tarz yaklaşımlarla aydın ve entelektüel kesimin kendine ‘otosansür’ uygulamasına yol açmaktır. Böylelikle korkar duruma gelen sanatçılar iktidarın uygulamalarını eleştirmeyecek, ortaya çıkan herhangi bir hak ihlalinin hesabını sormayacak ve kendi köşesine çekilerek, suya sabuna dokunmayan üretimler gerçekleştirecektir.”

‘YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR’

Attıkları imzanın arkasında durup sonuna kadar barıştan yana bir tavır takınacaklarının altını çizen Bakır, “Bizler hakkında soruşturma açılan 433 sinemacı olarak sürekli iletişim halindeyiz ancak amacımıza ulaşmamız için bu yeterli değildir. Aynı zamanda ulusal ve uluslararası sinema çevreleriyle ciddi bir iletişim ve dayanışma ağı geliştirmemiz gerekiyor. Bu nedenle aydın, entelektüel ve ortak yaşamı savunan tüm kesimlerin ‘yarın çok geç olabilir’ şiarıyla bir araya gelip sesini yükseltmesi gerekir. Biz sanatçılar, koşullar ne olursa olsun, sanat üretmeye devam edeceğiz. Bugün kaybetmekten korkup sesimizi kısarsak yarın kaybedeceklerimizin faturası çok daha ağır olacaktır.