GÖRÜNTÜLÜ

‘Tecridin darbe mekaniği ile illiyet bağı var’

HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, Öcalan’a uygulanan tecridin darbe mekaniği ile illiyet bağının olduğunu belirterek, çözüm sürecinin sonlandırılmasını dönük yapılacak olan bir araştırmayla darbenin açığa çıkarılabileceğini söyledi.

Uzun süredir iktidarda bulunan ve iktidara geldiği günden beri savaş politikaları ile Kürt sorununa yaklaşan, darbe anayasasının değiştirilmesine en büyük engel olan AKP/Saray ikilisinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yaklaşımına dönük tepkiler gün geçtikçe büyüyor. HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, 15 Temmuz’da Türkiye’de yapılan askeri darbe girişimi ve bununla beraber aslında her seferinde darbe mekaniğine dikkat çeken ancak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a AKP/Saray tarafından getirilen OHAL kapsamında uygulanan tecridin daha da derinleştirilmesine ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.

HDP’nin özü itibariyle kimden gelirse gelsin darbe ve darbecilere karşı olduğunu söyleyen Baydemir, bunun ilkesel temel tutumlarının başında geldiğini dile getirdi. HDP’yi HDP yapanın mücadelesinin dinamiği olan özgürlükçü bir anayasa inşa etme çabası olduğunu kaydeden Baydemir, HDP’nin temel felsefesine de bakıldığında 1980 Askeri Darbesi’nin inşa ettiği ve bu güne kadar toplumu cendere altında tutan darbe anayasasını ortadan kaldırma olduğunu kaydetti. Baydemir, HDP’nin toplumun tüm dinamiklerinin katılımı ve katkısıyla, toplumda var olan bütün temsiliyetlerin kendilerini özgürce ifade edebildiği yeni bir toplumsal sözleşmenin özü itibariyle inşasının çabasını ortaya koyduğunu ifade etti.

‘DARBE MEKANİĞİ İLE TECRİT ARASINDA İLLİYET BAĞI VAR’

HDP’nin kuruluşundan bugüne kadar ifade etmeye çalıştığı ve kamuoyuna duyurmaya çalıştığı darbe mekaniği harekete geçtiğini söyleyen Baydemir, “Bana sorarsanız tecrit uygulaması ile darbe mekaniği arasında bir illiyet bağı var. Aslında darbeyi gerçekleştirenler, İmralı Cezaevi'nde bir yılı aşkındır tecrit uygulamasının da sahibidirler. Sayın Öcalan çözüm sürecinin başladığı günden 2015 Nisan ayına kadar neredeyse 2 buçuk yıllık zaman dilimi içerisinde hemen hemen her görüşmesinde ısrarla darbe mekaniğine dikkat çekiyordu. Hükümeti, devleti, HDP ve müzakere heyetini, toplumu ve demokrasi dinamiklerini darbe mekaniği konusunda uyardı. Şeffaf bir çözüm süreci, demokratik bir anayasa inşa edilmez ise darbe mekaniğinin harekete geçeceği konusunda kaygılarını dile getirdi ve toplumu bu konuda duyarlı olmaya çağırdı. Hükümeti ve devleti de bu konuda tedbir almaya çağırdı” dedi.

‘ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİREN ANLAYIŞ DARBEYİ GELİŞTİRDİ’

Çok açık ve net ifadeler kullanan Baydemir, çözüm sürecini bitiren mantığın darbe mekaniği mantığı olduğunun altını çizdi. Baydemir, gerçek anlamda darbe mekaniği açığa çıkarılmak ve teşhir edilmek isteniyor ise, çözüm sürecini sabote eden bütün gelişmelerin teker teker irdelenmesi gerektiğini kaydetti. “Masa yoktur. Çözüm yoktur. Kürt sorunu yoktur” söylemlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söyleten mantığın Erdoğan’a “Masa ve çözüm buzdolabına kaldırılmıştır” söylemlerinin de hangi mekanizma ve hangi klik tarafından söyletildiğini soran Baydemir, o’nun darbe mekaniği ile illiyet bağını araştırmak gerektiğini vurguladı. Baydemir, darbe ve darbeciler ile mücadele edilmek isteniliyor ise sadece ve sadece çözüm sürecini kimin bitirdiğine ve kimlerin etken olduğunu açığa çıkarmanın yeteri kadar adrese gidilmesini sağlayacağını söyledi.

‘TÜRKİYE HALKLARI SORGULASIN’

1980 Askeri Darbesi’nin Türkiye toplumuna 40 yıl kaybettirdiğini ifade eden Baydemir, 15 Temmuz gecesi yapılan askeri darbenin de ileri ki süreç için Türkiye halklarına 40 yıl kaybettirmemesi için acilen çözüm sürecine geri dönülmesi gerektiğini dile getirdi. Baydemir, çözüm sürecine geri dönmenin yolu, en önemli fırsatının da tecridi kaldırmak ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşme trafiğinin başlaması olduğunu söyledi. “Bir yandan darbe karşıtı gösteri ve protestolar için halk sokağa davet edilirken, öte yandan darbeye dikkat çeken, önlem alınması konusunda çaba sarf eden Sayın Öcalan’a tecrit uygulanması başlı başına bir çelişki, çıkmaz ve hükümete duymamamızın nedenlerinden bir tanesidir” diyen Baydemir, şöyle devam etti: “Eğer ki hükümet tekrardan bir güven ilişkisinin inşa edilmesini, yeniden ılımlı bir barış atmosferinin doğmasını istiyor ise tecridin derhal ortadan kaldırılması lazım. Bu minvalde Türkiye halklarına düşen de temel ödev körü körüne biatten ziyade sorgulamayı yapmalarıdır. Kimlerin rolü olduğunu, kimlerin müsebbip olduğunu ve 14 yıl boyunca iktidarda olanın kim olduğunu sorgulaması lazım. 14 yıl boyunca askeri anayasayı değiştirmeme konusunda direnen kimdir? 8 Haziran 2015 sabahından itibaren ülkeyi adeta bir sivil darbe ile yöneten irade kimdir? Bu irade aynı zamanda bu günlerin müsebbibidir.”

‘İSTER ASKER OLSUN İSTER SİVİL OLSUN, DARBE DARBEDİR VE KABUL EDİLEMEZ’

Yüzleşme olmadan yeni bir sayfa açma imkanının olmadığını söyleyen Baydemir, “Bu büyük husumetten dersler ve hayırlar çıkarmak mümkündür. Ama bunun için öncelikli olarak; hükümetin, devletin Kürt sorunu bağlamındaki o ırkçı, faşist pragmalardan kurtulması lazım. Çatışmacı, kutuplaştırıcı pragmalardan kurtulması lazım. Bu darbe bir yönüyle de tekerrürdür. Meclis bombalandı. Sivil vatandaşlar tanklar ile ezilerek katledildi. Bu darbeci mantığın, darbeci zihniyetin halkımıza insanlarımıza bakış açısının bir göstergesidir. Biz tamı tamına bir yıldır bu darbeci zihniyetin Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de, Kürdistan coğrafyasının neredeyse her karışında sivil halka, masum halka bir katliam uyguladığını defalarca ifade ettik. Bugün darbeden doğru tutuklanan generaller eğer ki Cizre’deki, Silopi’deki katliamdan doğruda yargılanmazlar ise burada bir samimiyetsizlik var demektir.

Çok açık ve net. Önce parlamentoyu dokunulur kılan, milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldıran zihniyet ve pratik; darbeci zihniyet ve pratiğe hizmet etmiştir. Eğer siz dokunulmazlığı kaldırır, siz milletvekillerini hedef haline dönüştürürseniz başkaları da gelir parlamentoyu zapturapt etmeye kalkışır. Eğer siz Cizre’de, Silopi’de bodrum katına sığınmış olan masum sivil insanların katledilmesine göz yumar ve o katliamcıların ‘alnından öperiz’ derseniz ve o katliamcılara ‘gerekirse havyar da göndeririz’ derseniz o katliamcılar günü gelir o namlunun ucunu o tankın topun ucunu size çevirirler. Bütün bu olanlara rağmen ve bütün bu olup bitenler ile birlikte biz miskali zerre kadar ilkemizden taviz vermiyoruz. Darbe kabul edilemezdir. İster asker olsun ister sivil olsun. Darbe darbedir ve temel hedefi toplumun; özgürlük, barış, demokrasi talebini ortadan kaldırmaya yöneliktir” diye konuştu.

...