Tahir Elçi’yi kim katletti?...-Mehmet Reşid

Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi, bugün alçakça düzenlenmiş bir plan sonucunda Suriçi’nde katledildi. Saygıyla anıyor, Kürt halkının ve tüm demokrasi güçlerinin acısını paylaşıyoruz.

Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi, bugün alçakça düzenlenmiş bir plan sonucunda Suriçi’nde katledildi. Saygıyla anıyor, Kürt halkının ve tüm demokrasi güçlerinin acısını paylaşıyoruz. Anısının Özgür Kürdistan’da ve halkların kardeşliğinde yaşayacağını belirtiyoruz.

Avukat Tahir Elçi bir insan hakları savunucusu, özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten tutarlı ve özlü bir yurtseverdi. Tahir Elçi değil, barış ve demokrasi elçisiydi. Hep halkının yanında ve özgürlük mücadelesi saflarında oldu. Bu nedenle tıpkı Vedat Aydın gibi, Bilge Musa Anter gibi alçakça katledildi.

Peki Tahir Elçi’yi kim katletti? Aslında bu soruyu sormanın kendisi bile pek anlamlı değildir. Çünkü Tahir Elçi’nin katilleri kadar belirgin olan ve bilinen bir gerçek yoktur. Nitekim birçokları tarafından haftalardır hedef gösterilmekte ve adeta linç edilmekteydi. “PKK terör örgütü değil” dediği için AKP tarafından baş hedef haline getirilmişti.

Gerçek böyle olmasına rağmen, özellikle de bu işten sorumlu olanlar tarafından gerçeğin karartılmaya çalışıldığı görülmektedir. Hatta AKP’nin yalakalıkları tarafından “PKK öldürdü” diyecek kadar gerçeklerle alay eden tutumların varlığı gözlenmektedir.

Şüphesiz bu topraklarda katledilen tek kişi Avukat Tahir Elçi değildir. Geçmişe değil, sadece 2015 yazında yaşananlara kısaca bakalım. 5 Haziran günü HDP Diyarbakır mitingindeki katliam, 20 Temmuz günü Suruç katliamı, 10 Ekim Ankara katliamı var. Söz konusu üç katliamın yok ettiği yüz elliden fazla yurtsever ve demokrat insanımız vardır.

Yine 24 Temmuz gününden beri Kürt kasaba ve şehirlerinde düzenlenen kuşatma hareketleri içerisinde iki yüzden fazla katledilen sivil insan söz konusudur. Cizre, Nusaybin, Yüksekova, Silvan, Varto, Lice, Derik gibi Kürt kasabalarında son dört aydır her gün katliam yaşanmaktadır.

Dolayısıyla Tahir Elçi katliamı, aslında tüm bu katliamların bir devamı ve sonuncusudur. Aslında sonuncu demek de çok doğru değildir. Çünkü bu yazıyı sizler okuyana kadar belki de birçok insanımız daha katledilmiş olacaktır.

Buradan baktığımızda katilleri görmek ve bulmak zor olmamaktadır. Denebilir ki Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamlarını yapanlar IŞİD üyeleriydi. Oysa Kürt kent ve kasabalarındaki sivil katliamları yapanlar devletin kolluk kuvvetleridir. Tahir Elçi’nin katiline dair ise AKP Hükümeti hiçbir açıklama yapmamıştır. Fakat TV ekranlarına yansıyan görüntüler Tahir Elçi’yi polislerin vurduğunu açıkça göstermektedir.

Peki söz konusu katliamları yapanlar farklı mıdır? Kuşkusuz tetikçiler farklıdır. Fakat tetikçileri azmettirenlerin ve katliamların hepsinden yararlananların aynı olduğu görülmektedir. Her nedense tüm bu katliamlar AKP siyasetinin ihtiyacı temelinde olmakta ve sonuçtan AKP yararlanmaktadır. Daha doğrusu AKP karşıtları katledilmektedir.

AKP, geçmişte bu tür işleri örtülü yapardı. 7 Haziran seçimlerinden sonra yüzündeki maskeyi atarak artık bu işleri açıktan yapıyor. Tüm karşıtlarını baskı ve şiddetle sindirmeyi ve iktidarını bu temelde sürdürmeyi esas alıyor. 1 Kasım sivil faşist darbesinin başarılması ardından ise bu tür saldırıları çılgınlık düzeyinde yürütüyor.

Örneğin Kürt mahallelerini tank ve toplarla kuşatarak haftalarca sokağa çıkma yasağı uygulamak ve sokaklarda teröre başvurmak çılgınlıktır. Örneğin mezarlıkları uçak ve helikopterlerle bombalayarak “Yerle yeksan etmek” çılgınlıktır. Katledilen insanları zırhlı araçlara bağlayarak sürüklemek ve kadın cesetlerini çıplak teşhir etmek çılgınlıktır.

Tabi başka çılgınlıklar da var. Örneğin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanması bir çılgınlıktır. Çünkü haber yaptıkları için tutuklanmışlardır ki gazetecilerin işi de zaten haber yapmaktır. Ama tutuklatanın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğu tartışmasızdır. Çünkü söz konusu haber üzerine “Bedelini ağır ödeyecek” demiştir.

Bir de Suriye sınırında bir Rus uçağının düşürülmesi var ki, bu çılgınlığın bedelinin ağır olacağı anlaşılmaktadır. Çünkü AKP’nin oyunu bozulmuş gibidir. AKP, “Topraklarımıza saldırı var” diyerek Rusya’ya karşı NATO’nun desteğini almayı hesap ederken, pilotlardan birinin hayatta kalarak gerçekleri ortaya koyması AKP planını bozmuşa benzemektedir.

AKP’nin tüm bu politika ve uygulamaları ne anlama gelmekte ve neyi hedeflemektedir? Birincisi AKP saldırı politikası izlemekte, “En iyi savunma saldırıdır” diyerek tüm karşıtlarına yönelik saldırı yürütüp iktidarda kalmayı hedeflemektedir. İkincisi, söz konusu saldırılarla karşıtlarını susturmayı ve sindirmeyi hedeflemektedir.

Karşıtını susturma ve sindirme politikası çok açık ki bir faşist politika ve uygulamadır. Faşizm karşıtlarını susturarak ve sindirerek kendi egemenliğini sürdürmeyi hedefler. AKP’nin politikası ve yaptığı da tamamen budur ki, mevcut politika ve uygulamalarıyla AKP tam bir faşist iktidar haline gelmiştir. Tayyip Erdoğan’ın başkanlık arayışının da bir faşist diktatörlük arayışı olduğu ortaya çıkmaktadır.

IŞİD adıyla yapılan katliamların, polis ve özel tim katliamlarının ve Tahir Elçi’nin katledilmesinin birincil amacı Kürtleri, demokratik güçleri ve tüm AKP karşıtlarını susturmak ve sindirmektir. Korkutup ürküterek barış ve demokrasi mücadelesinden uzaklaştırmaktır. Moral bozukluğuna ve karamsarlığa, umutsuzluğa yol açmaktır.

O halde tüm bu katliamları düzenleyen güç olan AKP’nin mevcut amaçlarını iyi bilerek, bu amaçları boşa çıkarıcı bir yaklaşım ve tutum sahibi olmayı başarmak gerekir. Bunun da başında korkmamak, ürkmemek, susmamak ve sinmemek gelmektedir. Saldırılar karşısında umutsuzluğa ve karamsarlığa asla düşmemek gerekir.

Tahir Elçi’nin anısına doğru sahip çıkmak AKP faşizmi karşısında susmamak ve sinmemektir. Asla karamsarlığa ve umutsuzluğa düşmemektir. Daha büyük bir cesaret ve kararlılıkla AKP faşizmine karşı direnmek ve faşizmi döktüğü kanda boğmayı başarmaktır. Türkiye halklarının demokratik direnişinin bunu gerçekleştireceği ve faşizmi yenilgiye uğratacağı tartışmasızdır.

Kaynak: Özgür Gündem