‘Siyasetin önü kapatılırsa ülke kaosa sürüklenir!’

HDPli milletvekillerin meclisten derdest edilmesi için iktidar ve muhalefet partilerin uzlaşmasına tepki gösteren STK temsilcileri, siyaset kanallarının kapatılması halinde Türkiye’yi büyük bir kaotik ortamın beklediği uyarısında bulundu.

HDPli milletvekillerin meclis dışına atılması halinde önümüzdeki süreçte yaşanan kriz ve kaosun yaşanacağı uyarısında bulunan İnsan Hakları ve emek cephesinden temsilciler ANF’ye konuştu.

HDP’YE YÖNELİM KABUL EDİLEMEZ

Petrol İş Sendikası Eğitim ve Örgütlenme Genel Sekreteri Mustafa Tekik, Türkiyelileşme hedefi olan başta HDP olmak üzere demokratik siyaset çizgisinin elemine edilmek istenmesinin kabul edilemez bir durum olduğunu söyledi. AKP hükümetinin Rojava’da Kürtleri ‘çete, terör örgütü’ olarak tanımlaması ile birlikte politik kurumların ve tabanların direkt karşı karşıya kalmasını sağladığını belirten Tekik “Barış ve kardeşlik dilinin hızla terk edilmesi sonucunda Türkiye’de hiç istenmeyen çatışmalar, ölümler, yıkımlar başladı” dedi.

Tekik devamla şunları söyledi: “Bana göre biraz geriye çekilip baktığımızda felaket diyebileceğimiz işte Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de, Dargeçit’te, Yüksekova’da devasa şehirler yıkıldı. Polis, asker, PKK’li ve PKK’nin gençlik yapılanmasından oluşan gençler ile sivil halktan sivillerin 1.500 insanın yaşamını yitirdiği bir felaket yaşandı ülkemizde. Tabi siyasal kurumların, siyasal kurumların, siyasal aktörlerin karar mekanizması merciinde bulunan insanların burada yapıcı bir barış dilini kullanması gerekirken maalesef daha ayrıştırıcı dili kullanarak daha geren açıklamalar yapıldı ve bunun neticesinde barışa hizmet etmeyen bazı medya gurupların da empoze etmesiyle bütün Türkiye’de ultra milliyetçi, şoven dalga gelişti. Ve bütün bunların neticesinde fatura HDP’nin milletvekillerine, HDP’ye kesildi. Bu minvalde de dokunulmazlığın kaldırılması da bir çare olduğu düşünülerek HDP milletvekilleri başta olmak üzere bazı milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı.

SİYASETİN ORTADAN KALDIRILMASI HEPİMİZ İÇİN FELAKET OLACAK

Şimdi bunun en az 30 yıllık patinaj olduğunu düşünüyorum. Yani 1994 yılında da HEP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak meclisten derdest edildi. Ardından çok kanlı bir süreç başladı. Bu arada 10 binlerce insanımız yaşamını yitirdi. Dolayısıyla dokunulmazlıkların kaldırılması, ne özlemini duyduğumuz istikrara yol açacağını düşünüyorum, ne de barış, huzur, kardeşlik getireceğini, siyasetin önünü açacağını düşünmüyorum. Siyasetin tamamen ortadan kaldırıldığı, siyasetin bir umut olmaktan çıkıp militer güçlerin ön plana çıkacağı hepimizin içini acıtacak. Yeni bazı gelişmelere sebebiyet vereceğini düşünüyoruz. Bu hepimiz için de felaket olur. Biz emek örgütü emekçileri olarak ben ifade etmek isterim ki dokunulmazlıkların kaldırılması, 6 milyon oy almış bir partinin TBMM’den tasfiye edilmesi Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüklerden birisidir. Bütün bu yıkıma rağmen Kürt coğrafyasında 10’a yakın yerleşim birimlerin yerle bir edilmesi gene yurdun dört bir yanında 1.500 insanımızın yaşamını yitirmesi hala barış umutları varken dokunulmazlıkları kaldırılarak, Kürt yurttaşlara; ‘sizi siyasetten tafviye ediyoruz’ mesajının verilmesi bana göre Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüklerden bir tanesidir. Tabi burada başkanlık ve benzeri, Türkiye’yi kuvvetler ayrılığı ilkesinden, kurumların ahenk içerisinde çalışmasından uzaklaştıracağı düşündüğümüz tekleşme sonucunu doğuracak. Belki de tek adamlığı getirecek. Otoriter rejime evirilmenin kaygılarını yaşıyoruz. Yani biz demokrasiye inanmış, demokrasiyi benimsemiş, fikirlerin şiddet dışı yöntemlerle politik zeminde tartışılacağı zeminde bir sistem düşlerken bunun ortadan kaldırılmasını Türkiye’yi uygar dünyadan koparacağını, Türk’e de Kürd’e de, Laz’a da, Çerkez’e de, Arap’a da en büyük kötülük olduğunu düşünüyoruz. Dokunulmazlık meselesinin demokrasi, aydınlık bir gelecek ve kardeşlik isteyen meclisteki diğer milletvekilleri tarafından da imza verilmesi sureti ile Anayasa Mahkemesinden dönülmesini umut ediyoruz.

12 EYLÜL UYGULAMALARI YAŞANIYOR

İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi ise Kürt Siyasi Hareketi’nin TBMM’yi çok önemli bir alan olarak, çok önemli bir mücadele merkezi olarak gördüğünü ifade ederek şunları vurguladı: “Uzun yıllar mücadelesinden ve örgütlenmesinden sonra TBMM’ye taşındı. Özellikle 7 Haziran seçiminden sonra büyük bir gurup ile Türkiye’deki sorunların TBMM’de çözümü için bir takım adımlarla istişare edilmesi beklentileri de oluştu. Başta da saray olmak üzere Recep Tayyip Erdoğan, bu süreçten ciddi rahatsız olmaya başladı. Erdoğan’ın siyasi yeri ve konumu güçlendikçe kendisinin buna karşı mücadelede geleceğini var sayarak tekrar Kürtler başta olmak üzere demokrasi güçleri üzerinde anti demokratik yöntemlerle baskılar uygulamaya başladı. Bugüne kadar bu baskıların yöntemi ve şiddeti de günden güne artmaya başladı. Öyle bir noktaya geldi ki biz insan hakları yöneticileri, 12 Eylül uygulamalarının yaşandığı, yasalara ve insanlığa da aykırı olan bir takım yöntemlerle özellikle Kürtler başta olmak üzere tüm demokrasi güçlerine ciddi anlamda yönelmeler başlandı. İşte önce gençler, kadınlar, bir takım uydurma fezlekelerle cezaevlerine atıldı. Yine seçilmiş belediye başkanları, il genel meclis üyeleri cezaevlerine alındı. Seçilmişlerin hakları gasp edilmeye başlandı. Bu yetmedi şimdi de TBMM’de HDP’li milletvekillerin dokunulmazlıkları kaldırılması yönünde mevcut Anayasa’ya aykırı yöntemlerle bir madde değişikliği ile dokunulmazlıklar kaldırıldı. 1994 yılında da aynı yöntemle Kürt milletvekilleri meclisten atıldı. O süreci başlayan şimdi tarihin karanlık sayfalarında gömülmüş durumda. Şimdi bu süreci başlatanlar da aynı akıbete uğrayacaktır. Fakat Sayın Recep Tayyip Erdoğan, başkanlığını, diktatörlüğünü, padişahlığını ilan etmek için bu yöntemde kararlı olduğu görülmektedir. Esas üzerinde durulması gereken Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) tavrıdır. Yıllardan beri bu partinin tüm katliamları, bizzat organize eden, anti demokratik uygulamalara destek veren bir parti olduğunu bu uygulamayla da kendisini tekrardan kanıtlamıştır. Zaten sorun Kürtler olunca, birbirlerine olmadık ithamlarla suçlayanlar, birbirine hakaret eden bu partiler biranda kol kola girmeye ve birbirlerine destek vermeye başladıklarını zaten her zaman görmekteyiz.

SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN DERHAL MASAYA OTURULMALI

Ülke çok tehlikeli bir kaosa sürüklenmektedir. Biz İnsan Hakları Savunucuları olarak, bu ülkede yaşayan tüm toplumların büyük bir risk ve tehlike ile karşı karşıya olduklarını, halklar arasında kamplaşmanın ve yaşanan kirli savaşın daha da derinleşeceği endişesini taşımaktayız ki, sayın Cumhurbaşkanı başkanlık sistemini ilan etmesi için ne olursa olsun bunu gerçekleştireceği yönünde de bir takım adımlar atacağı görülüyor. Biz bu durumun demokrasi ile insan hakları ile kardeşlik ile vicdan ve ahlak ile hiçbir alakasının olmadığını belirtmek istiyorum. Ancak her şey bitmiş değil, sorunların çözülmesi için derhal masaya oturulmalıdır. Aksi durum bir takım kesimler arasında uçuma dönüşecek günler geliyor. Karamsar olmamak ta geliyor, demokrasi güçleri olarak bir araya gelerek bu lavlar püskürtülerek tarihin karanlık dehlizlerine gömülecektir.” 

...