Şengal Amman'ın neresinde?

Şengal katliamının ikinci yılını geride bırakıyoruz. Geçen bu zaman içerisinde Şengal katliamının yaşanmasının nedenleri, altındaki siyasi amaçlar-hedefler de gün yüzüne çıkmakta.

Bilindiği gibi 3 Ağustos 2014 tarihinde Musul vilayetine bağlı Şengal ilçesine yönelik insanlık düşmanı DAİŞ çeteleri bir katliam gerçekleştirdi. Gerçekleşen katliamda binlerce insan katledildi, binlerce insan çetelerin eline esir düşerken, yüzbinlerce insan ise göç yollarına düştü. Geçen iki yıl boyunca başta YBŞ/YJŞ güçleri olmak üzere HPG/YJA Star, YPG/YPJ güçlerinin vermiş olduğu amansız mücadele ile Şengal’in kuzeyi başta olmak üzere, Şengal kent merkezi özgürlük savaşçıları tarafından özgürleştirildi.

ŞENGAL DAİŞ ÇETELERİNE PEŞKEŞ ÇEKİLDİ

3 Ağustos 2014 tarihinden önce Kürdistan Bölgesel Yönetimine bağlı on binin üzerinde peşmerge gücünün güvenliği altında bulunan Şengal savunulmayarak, DAİŞ çetelerine peşkeş çekildi. Aslında peşkeş de demeyelim. Geçici süreliğine denetimi çetelere bırakıldı. Şengal neden çetelere peşkeş çekildiğini anlamak için 3 Ağustos katliamı öncesinde KDP’nin bölgede oynadığı siyasi rantlarına, amaçlarına bakalım.

AMMAN’DAKİ GİZLİ ANLAŞMA

10 Haziran Musul’un düşmesinden önce 1 Haziran günü Ürdün’ün başkenti Amman kentinde aralarında Türkiye, Amerika, KDP, Suudi Arabistan ve İsrail’in katıldığı bir toplantı gerçekleşti. Musul, Tel Efar ve Şengal’in düşme kararları bu toplantıda alındı. Neden böylesi bir toplantı beklendi diye sorulabilir. Bunun için daha öncesinde KDP’nin bölgedeki sürdürdüğü siyasete bakalım.

Daha öncesi dönemde KDP Hükümeti Başkanı Mesut Barzani’nin kamuoyuna duyurduğu Güney’de küçük bir Kürdistan devletinin kurulmasıydı. Bunun için bazı diplomasi çalışmalarında da bulundu. Ve başta Türkiye olmak üzere birçok devletinde desteğini aldı. Ancak Irak Merkezi Hükümetinin bu planlardan haberdar olmasından kaynaklı bu amaç gerçekleşmedi. Amaç neydi? Bu gizli planla üç önemli sonuca gitmek istiyordu.

DAİŞ PLAN ÇERÇEVESİNDE ROJAVA’DAKİ SALDIRILARIN DOZUNU ARTTIRDI

Bunlardan birincisi Şengal, Barzan toprağı sayılarak kurulması hedeflenen Kürdistan toprağı sayılacaktı. İkincisi, Rojava Kürdistan’ında yaşanan halkların devrimi, KDP tarafından ambargolarla etkisizleştirilip ardından KDP’nin Rojava’daki kolu ENKS çetelerine rol verilecek, Rojava halkların devrim hareketi etkisizleştirilip, kurulacak Kürdistan toprakları içerisinde yer alacaktı. Bunun için Güney Kürdistan’da Rojava peşmergeleri eğitiliyordu ve Güney Kürdistan-Rojava sınır hattında hendekler kazılarak, Semelka sınır kapısı kapatılarak Rojava’ya ambargo uygulanıyordu. Bunun yanı sıra o zamana kadar Rojava ve Suriye’de varlık gösteren DAİŞ çetelerinin böylesi topyekûn bir saldırısı yoktu. Bu plan gerçekleşmediği için saldırıların dozajı da arttı.

MUSUL VE KERKÜK TÜRKİYE’YE VERİLECEKTİ

Diğeri yani üçüncüsü ise Lozan’da alınan kararlar içerisinde ki Musul ve Kerkük’ün statüsüydü. Bunun için bir zamanlar “Güneyimizde Kürdistan devletini istemiyoruz” diyen Türkiye’nin bile desteği alınmıştı. Neydi Lozan’da alınan karar. Eğer yüzyıl içerisinde Irak’tan bir kopuş olursa, yani Irak parçalanırsa o zaman Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e müdahale etmesinin önü açılacak denilen bir ibarenin varlık göstermesiydi. Bu karar, Türkiye ile Barzani’yi bir araya getirmişti. Hatta Güney Kürdistan devletinin ilan edeceklerini belirten Barzani bu açıklamasının ardından Türkiye’ye bu açıklamaya ilişkin yöneltilen sorulara cevaben; “bu Irak’ın bir iç sorunudur” türünden yaklaşımlar sergileyerek bir nevi bu amacın gerçekleşmesi için gün sayıyordu.

BARZANİ AMMAN’IN ÖN AYAĞI OLDU

Bu amaçların varlığından haberdar olan Irak Merkezi Hükümeti’nin gösterdiği tepkilerin ardından içten amaçlarının gerçekleşmeyeceğini anlayan Barzani, bir dış müdahaleye ihtiyaç duydu. Bunun için 1 Haziran günü Ürdün’ün başkenti Amman’da gerçekleşecek toplantıdan 4 gün önce Amman’a giden Barzani, burada bazı diplomatik çalışmalarda bulunarak bu toplantının gerçekleşmesinde ön ayak oldu. Özgür Gündem gazetesinin 4 Temmuz 2014 tarihli manşetten duyurduğu Amman toplantısına katılanların isimlerini ise şöyle sıralıyordu:

“1.Ürdün istihbarat sorumlusu ve Kral Abdullah'ın temsilcisi Salih Kelob (daha önce Ürdün Basın Başkanlığı'nı yapmış)

2. KDP adına Azad Berwari (IŞİD'in Kobanê kuşatması sırasında Şam'a giderek Beşar Esad ile görüştüğü ortaya çıkmıştı) ve İstihbarat sorumlusu Mesrur Barzani'nin yardımcısı Cuma adında bir kişi

3. Baas partisinin birçok seksiyon örgütleri,

4. Nakşibendi Hareketi adına İzzetin El Duri, (Saddam'ın ikinci adamı olarak biliniyor)

5. Cayş El Mücahiddin adına Amid Rukun ve Ebu Mahir

6. Mele Kerakar'ın başında bulunduğu Ensar El İslam örgütü adına Seyfeddin adında bir şahıs

7. Ceyş Ensar El Sune

8. Cayş El Tayfa El Mansura (Bu örgüt ağırlıklı olarak Cezayirli ve Mağribîlerden oluşuyor)

9. Kefayıp Sewra El İşrin (Şu anda Hewler'de büroları var),

10. Ceyş El İslami

11. Şoraya Ensar El Tewhit

12. İsmi bilinmeyen Libyalı bir şahıs, şu anda Musul'da olduğu söyleniyor.”

Ayrıca haberde, plandan haberdar olan İranlılar’ın ise, Ahmet Çelebi'yi, (ABD'nin Irak işgali sırasında ABD'ye Irak'ta kimyasal silahların olduğu istihbaratını veren kişi) Mesut Barzani'nin yanına göndererek kendisine IŞİD ve yanlılarından desteğini çekmelerini istediği belirtiliyor. Barzani’nin desteğini çekmemesi halinde ise pişman olacakları tehdidinde bulunuyordu.

DAİŞ AMMAN PRATİĞİNE MUSUL’DA BAŞLADI

1 Haziran günü Ürdün’ün başkenti Amman’da gerçekleşen bu toplantıdan 9 gün sonra DAİŞ çeteleri, Irak ordusu ve KDP Peşmergelerinin denetiminde bulunan Musul’a saldırdı. Bu saldırı ilk planın gerçekleşmesiydi. Bu plan çerçevesinde Musul’da bulunan güvenlik güçleri DAİŞ çeteleriyle çatışmaya girmeyerek Musul’u çetelere teslim edecek. Bu birinci planın ardından KDP ise, Irak’ın 12. Kolordusu’nun bulunduğu Kerkük’e bir baskın düzenleyerek, kolordunun bütün silah ve askeri teçhizatlarına el koydu. Bu duruma YNK Peşmerge Sorumlularından Şex Caferi’nin göz yumduğu da söyleniyordu. Son zamanlarda YNK’nin KDP’ye karşı rahatsızlığının, KDP’nin bu baskınla Kerkük’ü YNK’den almak amacından kaynaklı olduğu belirtiliyor. KDP’nin bu baskınla Türkiye ile kirli işbirliği içinde olduğu kesinleşiyor. Çünkü Kerkük’te önemli bir güç olan YNK’yi etkisizleştirip, plan doğrultusunda Türkiye’ye teslim etmenin amacını gütmektedir.

MUSUL SALDIRISINDA TÜRKİYE’NİN ROLÜ DE ORTAYA ÇIKTI

Ayrıca Musul işgali ardından Irak parlamentosu tarafından Musul’un DAİŞ çeteleri tarafından işgal edilmesine yönelik bir soruşturma komisyonu kuruldu. Musul’un işgalinden 8 ay sonra ANHA’nın yer verdiği soruşturma komisyonun raporunda Musul’un çeteler tarafından işgal edilmesinde rol oynayan 36 kişi arasından Irak Eski Başbakanı Nuri El Maliki, Musul Valisi Asêl El Nuceyfi ve Türk Büyükelçilik çalışanlarının yer aldığı belirtiliyordu. Ve raporun devamında Türk devletinin işgal olayında anormal bir örgütlenmeye giderek “Ninova valiliği” adı altında tüm çalışmalarını Ninova’ya yönelttiği de belirtiliyordu.

TÜRKLER NEDEN BAŞİKA’YA YERLEŞTİ?

KDP’nin Kerkük’e düzenlediği baskın ve Musul’un işgali ve ardından soruşturma komisyonu raporunda da ortaya çıkan durum ile Musul vilayetine bağlı olan Türkmenlerin yoğunlukla yaşadığı Tel Efar kasabasına yönelik DAİŞ çetelerinin denetimine geçmesi bu kirli planı ortaya çıkarıyor. Tel Efar’a yönelik saldırı da şunu açık bir şekilde gösteriyor ki Tel Efar’a daha sonra KDP ve Türkiye işbirliğinde Musul’a yönelik gerçekleşecek operasyonla buraların plan dâhilinde Türklere teslim edileceğiydi. Zaten bu plan, daha sonrasında Türk askerlerinin bu bölgede yer alan “Başika” bölgesine yerleşmesiyle de ortaya çıktı. DAİŞ çetelerine kısa dönemli bıraktıkları bu bölgeyi daha sonrasında planlar dâhilinde (Musul ve Kerkük’ü) Türklere vermekti.

KDP, ROJAVA PEŞMERGELERİ NEYİ AMAÇLIYORDU

Musul’un anlaşmayla verilmesi ve Tel Efar’ın düşmesi ardından KDP’nin amaçlarını gerçekleştirmenin zamanı gelmişti. Bundan önceki bölümde KDP, planın ilk aşaması olan Türkiye’nin kirli amaçlarına ortak olmasıydı. Çetelerin Şengal’e yönelmesi ile birlikte KDP’nin amaçlarını gerçekleştirmenin planları devreye giriyordu. Zaten KDP, daha öncesinde Rojava’lı Kürt gençlerini Güney Kürdistan’da ENKS’ye bağlı peşmergeler olarak eğitiyordu. Bunun yanında Rojava Kürdistanı’nda gelişen halk devrimini ve iradesini kırmak için Güney Kürdistan-Rojava arasında hendekler kazarak Rojava’ya ambargo uyguluyordu. Bu ambargolarla Rojava devrimini kırmak istiyordu. KDP bir taraftan böylesi tutumlar sergilerken, bir taraftan da KDP-Türkiye güdümünde olan DAİŞ çetelerine Rojava Kürdistanı’na topyekûn saldırmasının da startı verilmişti. Bu birinci aşamaydı.

ŞENGAL ROJAVA’YA SALDIRILARIN ÜS BÖLGESİ OLACAKTI

İkinci aşama ise, Rojava Kürdistan’ın sınırında bulunan din farklılığına sahip olan KDP denetimindeki Ezidi halkının yaşadığı Şengal’e çetelerin saldırmasıydı. Bu şekli ile Rojava Kürdistan’ı üzerinde denetimi artırmak ve Şengal’in düşmesi ardından Kürt halkının tarihsel öz direniş iradesini kırmak istemekteydi. Yani Şengal, çetelerin Rojava’ya yönelik saldırı girişimlerinin merkezi olacaktı. Yani askeri bir üs haline gelecekti. Bu şekilde Şengal üzerinden Rojava’yı denetime alacaklardı. Eğer Şengal düşseydi Rojava Kürdistanı’n kalbi niteliğinde olan Cizre Kantonu düşürülecekti. Ardından diğer kantonlar tek tek düşürülecekti. Bununla yanında Şengal’in düşmesiyle Kürt halkının öz direniş iradesi de kırılacaktı. Bu şekilde KDP iradesiz Kürt halkının tek temsilcisi olarak sahneye çıkıp, Rojava Kürdistanı’nı ve Şengal’i özgürleştirmiş havasını yayacaktı. Plan bu şekildeydi. Bu şekilde KDP bu plan dâhilinde, Rojava’da ki kolu olan ENKS adı altında ve Güney’de eğittiği Rojava Peşmergelerini de askeri gücü olarak ortaya çıkararak Rojava’ya müdahale edecekti. Bunun ilk aşamasını Şengal’i özgürleştirmesiyle başlayacaktı. Ve çetelere müsaade ettiği Ezidi halkının katliamı ile Kürt halkının tarihsel öz direniş iradesi de kırılacaktı. KDP bu kirli planında Ezidi halkına bu misyonu biçmişti. Yani tarihi köklere sahip Ezidi Kürtlerine, “kurban” rolü biçilmişti.

AMMAN’IN GERÇEKLEŞMESİ ÖNÜNDEKİ ENGEL NEYDİ?

YPG/YPJ güçlerinin Rojava’da ki direnişi ve Şengal’e müdahale etmesi ve ardından HPG ve YJA Star gerillalarının Şengal’e gelmesiyle Amman’da tasarlanan plan bozuldu. HPG/YJA Star gerillaları ile Ezidi halkının öz savunma güçleri YBŞ/YJŞ güçlerinin Şengal’de verdiği amansız direniş ve mücadele ile YPG/YPJ güçlerinin Rojava Kürdistanı’nda gösterdiği tarihsel direniş, Amman’da alınan planları bozdu. Özellikle YBŞ/YJŞ güçleri ile HPG ve YJA Star güçlerinin yaklaşık iki yıl boyunca Şengal’de gösterdiği direniş ve 13 Kasım 2015 tarihinde Şengal kent merkezini özgürleştirmeleri bu planı boşa düşürdü. Bunun için KDP her defasında HPG ve YJA Star güçlerinin Şengal’i terk etmeleri noktasında açıklamalarda bulunarak bazı Ezidi güçleri başta olmak üzere değişik güçlerle gizli planlar yapma arayışındadır. Bu şekli ile boşa düşürülen planı tekrardan fiiliyata geçirmek istemekte. Bunun içinde KDP, bu planı tekrardan devreye koymak için önünde engel olan bu güçlere yönelik gizli planlar yapmaya devam edecektir. Bu gizli planın farkında olan Ezidi halkının gençleri de öz savunma güçleri olan YBŞ ve YJŞ saflarına akın etmektedir. Ezidi halkı Kürt özgürlük gerillalarına sarılarak ve YBŞ/YJŞ’yi büyüterek 1 Haziran günü Ürdün’ün başkenti Amman’da yapılan anlaşmayı boşa düşürecektir. Ve Şengal’de KDP ve Türkiye tarihi bir ders verecektir.