Sendika ve meslek örgütleri: Şantaja boyun eğmeyeceğiz; HAYIR!

Referandumda ‘Hayır' diyecek herkesi hedef gösteren Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a bir tepki de sendika ve meslek örgütlerinden geldi.

ANF’ye konuşan KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve TTB İkinci Genel Başkanı Raşit Tükel, şantajla bir ülkenin yönetilmeyeceğini hatırlatarak, bu şantajlara boyun eğmeyeceklerini vurguladı.

ÖZGEN: SİVİL DARBELER SİLSİLESİ!

Özgen, Erdoğan'ın sözlerine “AKP dahil olmak üzere ‘Evet’çilerin hepsi FETÖ’cüdür" diyerek tepki gösterdi. Kuruluşundan bu yana AKP’nin Gülen Cemaati ile stratejik bir ortaklığı olduğunu hatırlatan Özgen, hükümetin muhalif kesimleri FETÖ’cü diye itibarsızlaştırarak kendi suçunu örtmeye çalıştığını belirtti. Bunun boş bir çaba olduğunu vurgulayan Özgen, hükümetin içinde yer alan Cemaatin siyasi ayağına hâlâ dokunulmadığına dikkat çekti. AKP’nin içinde tek adam rejimine karşı olan bir kesimin olduğunu belirten Özgen, bunu bilen Erdoğan’ın bu söylemle aynı zamanda kendi tabanına da gözdağı verdiğine işaret etti. “Şantajlarla ülke yönetilmez” diyen Özgen, “Baskı, sindirme, şantaj ve tehditlerle Türkiye bir yere gidemeyeceği gibi, AKP’de ileriye gidemeyecek" diye konuştu. 

Akademisyenlerin ihraç edilmesine de tepki gösteren Özgen, “darbe ile mücadele” adı altında hükümetin kendi yeni sistemini kurumsallaştırmaya çalıştığına işaret etti. Özgen, “20 Temmuz ‘dan bu yana peş peşe çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) hükümet sivil darbeler silsilesini hayata geçiriyor ve fırsat bu fırsat mantığıyla tüm muhaliflerden kurulmaya çalışıyor” dedi. Hükümetin eğitimden insan tipine kadar toplumu kendi tekçi, otoriter, dinci, milliyetçi ideolojisine göre dizayn etmeyi hedeflediğini vurgulayan Özgen, bunun sonuç vermeyeceğinin altını çizdi.

BEKO: KİMSE BİZİ TESLİM ALAMAZ

Beko, bu söylemlerle Erdoğan’ın topluma resmen şantaj yaptığını vurguladı. Beko, "Hayır’cılara FETÖ'cü diyerek kimse bizi hakaret edemez; teslim alamaz. Bu şantajlara boyun eğmeyiz” şeklinde konuştu. Beko, DİSK’in yargının, yasamanın, yürütmenin tek bir adama teslim edildiği bir anayasa değişikliğine ‘Evet’ demesinin mümkün olmadığını kaydetti. İnsan hakları, özgürlükler, barış, sendikal haklar, adalet için sonuna kadar mücadele edeceklerini vurgulayan Beko, “Biz bu toprakların insanlarıyız; bizim bir derdimiz var. Bu topraklarda yeterince kadar kardeş kanı aktı. Biz artık bu topraklarda anaların ağlamasını, çocukların ölmesini istemiyoruz. Kalıcı bir barışın inşa edilmesini istiyoruz” diye konuştu.

‘DİNCİ VE KİNCİ BİR GENÇLİK HEDEFLENİYOR'

İhraçların akademisyenlere uzanmasına da tepki gösteren Beko, bu ihraçlarla dinci ve kinci bir gençlik yetiştirmenin tohumları atıldığına dikkat çekti. Anayasa değişiklik maddelerine cumhurbaşkanının KHK’lerle ülkeyi yönetebileceğine dönük maddeye değinen Beko, bu madde ile cumhurbaşkanının bir sabah kalkıp ülkedeki bütün liseleri İmam Hatip Lisesi, üniversiteleri ise İlahiyat Fakültesi ilan edebileceği uyarısında bulundu. DİSK olarak ülkenin ve işçilerin geleceği için ‘Hayır’ oyu kullanacaklarını belirten Beko, halka, "Gelin, aydınlık Türkiye için hep beraber bir mum yakalım" diye seslendi.

TÜKEL: TOPLUMSAL SAĞLIĞIMIZ AÇISINDAN DA SAKINCALI

Erdoğan’ın sözlerini bir hekim olarak değerlendiren TTB İkinci Genel Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, “Bu tür söylemler toplumsal sağlığımız açısından son derece sakıncalı” dedi. Ülkeyi yönetenlerin yıllardır yaptıkları gibi referandumda da ayrıştırıcı, çatışmacı ve kutuplaştırıcı politika güttüklerini ifade Türkel, ‘Hayır’ diyenlerin ayrımcılığa uğratıldığını; bizzat suçlandığını vurguladı. Türkel, "Halbuki biz bu ülkede özgür; barış içerisinde; ayrımcılığın, kutuplaştırıcılığın olmadığı bir ülkede yaşamak istiyoruz. Umarım, referandum aşamasında bu tür yaklaşımlara en güzel cevabı sandığa giden halkımız verir” diye konuştu. 

‘HER YER AKADEMİ!’

Akademisyenlerin ihraç edilmesini de değerlendiren Türkel, iktidarın kendi düzenini sürdürmek için tüm muhalif kesimleri hedef aldığını söyledi. Cemaat yapılanmasına yönelik başlayan sürecin kısa bir zaman içerisinde muhalif kesimi sindirmeye, bastırmaya yönelik bir operasyona dönüştüğünü hatırlatan Türkel, ihraçların yıllardır demokrasive barış içerisinde yaşama mücadelesi veren kesimlere yöneldiğine işaret etti. "Akademisyenler toplumun vicdanıdır” diyen Türkel, topluma gerçekleri doğrudan söyleyen, gerektiğinde eleştirel yaklaşımını ortaya koyan akademisyenlerin iktidar için bir tehlike oluşturdukları için ihraç edildiklerini kaydetti. Akademinin sadece üniversitede yapılmadığını, her yerin akademi olduğunu vurgulayan Türkel, bu yapılan haksızlıkların hiçbirinin başarıya ulaşmayacağını söyleyerek, “Tam tersi, giderek artan bir dayanışmayı, birlikte mücadeleyi zeminine dönüşecek” diye konuştu. Bu açıdan referandumunu yeni bir umut oluşturmak için bir fırsat olarak görmek gerektiğini dile getiren Türkel, "Referandum; demokrasi, özgürlükler, barış içinde yaşamak için bir fırsat” dedi.