Senato’da Kürt konferansı: Rojava toplumsal bir projedir

Paris’teki Fransa Senatosu’nda düzenlenen Kürt konferansında, Rojava modeli Ortadoğu’daki krize çözüm olarak sunuldu.

Fransız Senatosu’nda düzenlenen Kürt konferansının ikinci oturumunda, DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, Exeter Üniverstesi’nden Ortadoğu politikaları doktorası sahibi ve Kürt uzmanı Seevan Saeed ve Komünist Parti’nin uluslararası ilişkilerden sorumlu ulusal yetkilisi Lydia Samarbakhsh birer konuşma yaptı. İkinci oturumu Kürdistan-Fransa Dostluk Derneği Ulusal Yetkilisi Michel Laurent yönetti.

SAEED: ROJAVA DEVRİMİ TOPLUMSAL BİR HAREKETTİR

Oturumdaki ilk konuşmayı Seevan Saeed, İngilizce yaptı. Saeed, Ortadoğu krizine alternatif çözüm olarak demokratik konfederalizmden bahsetti. 100 yıl öncesinin mantalitesi, sosyal ve siyasi hareketleri ile bugünün koşulları arasında kıyaslamalar yapan Saeed, bugün aranan çözümün toplumsal bir hareket içerisinde olması gerektiğini kaydetti. Saeed, zira sosyal hareketlerin insani değerlerin peşinde olduğunu ve çok boyutlu olduğunu vurguladı.

Ama siyasi hareketlerin sosyal hareketlerin sadece küçük bir parçası olduğunu belirten Saeed şöyle konuştu: “Rojava’daki bir siyasi devrim değil, toplumsal devrimdir. Bu devrim, toplumsal değerlerin değişimini sağlıyor. Uzun vadeli bir stratejidir. Bu devrim, iktidar gibi kısa vadeli çözümler aramıyor. Bu sadece bir etnik veya siyasi grubu kapsamıyor. Bir projenin alternatif olabilmesi için çok boyutlu olması gerekiyor.”

DEMOKRATİK KONFEDERALİZM MOTOR GÜÇ OLABİLİR

Saeed, Rojava devriminin siyasi, ekonomik, ekolojik, toplumsal, güvenlik, kültürel, diplomatik ve sosyal uyum boyutları olduğunu belirtirken, bunun da eski statüler açısından bir tehdit oluşturduğunu kaydetti. Demokratik konferderalizmin de henüz siyasiler tarafından yeterince anlaşılamadığını belirten Saeed, bu projenin tamamlanmış bir şey olmadığını, sürekli gelişen bir proje olduğunu ifade etti. Saeed, bu projenin Ortadoğu’da bir çözüm için motor gücü oynayabileceğini sözlerine ekledi.

Saeed, hayata geçirilmesi kolay olmasa da çözümün Rojava modeli olduğunu vurguladı.

KOMÜNİST PARTİ’DEN KARDEŞLİK MESAJI

Komünist Parti’nin uluslararası ilişkilerden sorumlu ulusal yetkilisi Lydia Samarbakhsh, HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile diğer seçilmişlerin tutuklanmasına dikkat çekti. Samarbakhsh, tutuklu tüm HDP’li seçilmişler ve sempatizanlarına, Komünist Parti olarak “kardeşlik mesajı”nı sundu.

Rojava modelinin başarılı olmasını da dileyen Samarbakhsh, Sykes-Picot’tan bahsederken, bu anlaşmaların emperyalist bir vizyona sahip olduğunu ve Ortadoğu halkları ve farklılıklarını dikkate almadığını kaydetti. Sykes-Picot’un sonuçlarının aynı zamanda Arap milliyetçiliği ve İslamcılığın da başarısızlığı olduğunu ifade eden Samarbakhsh, zira tüm solcu eğilimlerin ortadan kaldırıldığını söyledi. Samarbakhsh “Rojava projesi belki hakların yeniden tarihlerine kavuşması ve sahip çıkmasını sağlayabilir” dedi.

Kürtlerin yüzyıldır en ağır bedeli ödeyen halk olduğunu dile getiren Samarbakhsh, halen özellikle Türkiye’de devam eden zulme işaret etti. Samarbakhsh, NATO, AB, Fransa ve Rusya’nın Türkiye ile olan ilişkilerine ve bu baskılarla uzlaşmasına tepki gösterdi.

‘ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYORUZ’

Ortadoğu ile karşılaştırılması mümkün olmasa da Avrupa’da da demokrasinin saldırı altında olduğunu belirten Samarbakhsh, Kürtlerin sunduğu projenin gerçek bir ortak yaşam koşullarının varlığını ortaya koyduğunu dile getirdi. Türkiye’nin hiçbir zaman gerçek anlamda Kürtlerle bir barış sağlama niyetinin olmadığını belirten Samarbakhsh, Paris’te 9 Ocak 2013’te üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesinin bunun açık ifadesi olduğunu kaydetti. Samarbakhsh, tutuklu HDP Eşbaşkanları ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın durumundan endişe duyduklarını belirtirken, “Öcalan’ın özgürlüğünü istiyoruz” dedi. Samarbakhsh, Ocak ayında görülmesi beklenen Paris katliamı davasını da izleyeceklerini belirterek, tetiği bir kişi çekmiş olsa da tek bir katil olmadığını belirterek Türkiye’yi işaret etti.

FRANSA KOBANÊ’DEN ÇOK EL NUSRA’YA SİLAH VERDİ

Samarbakhsh, Fransa’nın dış politikasını da eleştirerek, şöyle konuştu: “Kobanê’den çok El Nusra’ya silah verildiğini söyledi. Fransa diplomasisi, güç ve çıkar mantığına dayanıyor. Eğer mevcut koşullarda değişecekse, güç ve çıkar mantığından çıkması gerekiyor. Halkların çıkarlarına dayalı, ekonomik, ekolojik ve insani çıkarlara dayalı bir politika geliştirilmeli.”

DİCLE, ÇÖZÜM İÇİN İSPANYA MODELİ’NDEN BAHSETTİ

Son olarak DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, Demokratik Toplum Kongresi’nin yapısı, işlevi ve amaçlarını anlattı. DTK’nin parlamentolar gibi komisyonları esas alan bir çalışma tarzına sahip olduğunu belirten Dicle, bugün devletin ağır baskısı ve tehdidi altında olduğunu ifade etti.

Sykes-Picot anlaşmasına da değinen Dicle, sonrasında gelişen Türk devletinin tekçi anlayışı, imha ve inkar siyasetini hatırlattı. Bu politikalara karşı ortaya çıkan Kürt isyanlar ve son olarak PKK’nin çıkışını anlatan Dicle, ancak Türk devletinin 93 yıldır halen inkar ve imha politikasından vazgeçmediğini vurguladı.

Kürtlerin ne istediğini anlatan Dicle, “Kürtler sorunlarının Türkiye sınırları içerisinde siyasi görüşmeler çerçevesinde demokratik yollarla çözüleceğine inanıyor” dedi. Dicle, Kürtlerin haklarının anayasal güvenceye alınmasını ve kendi kendisini yönetmesini sağlayan bir siyasal statüye kavuşmayı istediğini belirtti. Dicle, İspanya’ya benzer şekilde 20-25 bölgeye ayrıldığı, her özerk bölgenin kendi özerk parlamentosu ile yönetildiği bir yönetimden yana olduklarını sözlerine ekledi.

DEVLET HİÇBİR ZAMAN KESİN ÇÖZÜM İRADESİ GÖSTERMEDİ

Yıllardır demokratik bir özerk yönetim modeli sunduklarını ifade eden Dicle, “Kürtler hep sorunun demokratik barışçıl yollarla çözümünden yana oldu. Ancak devlet çözüm için gerekli olan kesin siyasi iradeyi hiçbir zaman göstermedi” dedi. Dicle, Kürtlerin özellikle son 20 yıldaki barışçıl demokratik çabalarından bahsetti. DTK Eşbaşkanı Dicle, hem 1993’teki hem de son görüşmelere bizzat katılarak tanıklık ettiğini hatırlattı. PKK’nin ilan ettiği ateşkesler, Türkiye’nin eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümü ve sonrasında şiddetlenen çatışmalardan söz eden Dicle, “Özal’ın Lübnan’a gönderdiği biz Kürt vekilleri de ağır hapis cezalarına çarptırıldık” dedi. Dicle, daha sonra devam eden barışçıl çözüm çabaları ve süreçleri konusunda da bilgi verirken, Devletin tüm bu çabaları görmezden geldiğini kaydetti.

İmralı Adası’nda yapılan görüşmelerden de bahseden Dicle, bu çerçevede Kandil’e yaptıkları ziyaretleri hatırlattı. 26 ay süren bu görüşme ve çabalar, Dolmabahçe mutabakatı olarak tanımlanan on maddelik bir yol haritasını ortaya çıkardığını söyleyen Dicle, “Cumhurbaşkanı Erdoğan İmralı’daki görüşme masasını devirerek tüm bu sürece son verdi ve Kürt halkına tüm Ortadoğu sahasında, DAİŞ’le birlikte bir saldırı konsepti başlattı” dedi.

‘ERDOĞAN TÜM ORTADOĞU’DA BARIŞA SON VERMEK İSTİYOR’

Dicle, “Erdoğan başkanlık sistem altında Türkiye’de kapkaranlık bir diktatörlük kurmak istiyor. Demokrasiyi son zerresine kadar yok etmek istiyor. Erdoğan durdurulamazsa, sadece Türkiye’de değil, tüm Ortadoğu ve dünyada da barışa son vermek istiyor” dedi.

Dicle son olarak Öcalan’ın sağlık ve güvenliğinin güvenceye alınması gerektiğini kaydederken, Öcalan’ın serbest bırakılmasını istedi.

‘STOP ERDOGAN’

Konferans sırasında Fransa-Kürdistan Dayanışma Derneği’nin başlattığı ve Komünist Parti’nin de sahip çıktığı “Stop Erdoğan” kampanyası kapsamında, dövizler havaya kaldırıldı. Çok sayıda katılımcı, ellerindeki “Stop Erdogan” dövizlerini açtı.

Saat 14.00 sıralarında başlayan konferans, saat 18.00’e doğru soru ve cevaplarla sona erdi.