NAV-DEM 3. Olağan Kongresi devam ediyor

Almanya'nın Köln kentinde devam eden NAV-DEM 3. Olağan Kongresi devam ediyor.

Almanya'nın Köln kentinde devam eden NAV-DEM 3. Olağan Kongresi devam ediyor. Kongrede HDP Van Milletvekili Tuğba Hezer, KCD-E Eşbaşkanı Murat Ceylan, AGİF adına Onur Gürer, Kürt siyasetçi İsmet Kem, KNK adına Maşallah Öztürk, Maraş Avrupa Girişimi adına Elif Sonzamancı, Almanya Hamburg Eyaleti Die Linke Milletvekili Cansu Özdemir ve çok sayıda Alman'da kongreye katılıp dayanışma mesajı verdi.

İlk konuşmayı yapan Öztürk, “Kürtlerin önemli bir süreçten geçiyor. Geçen yüzyılda Sykes-Picot anlaşmasıyla Kürtler statüsüz kaldı, kölelik statüsünü uygun gördüler. Bugün yine aynı güçler bu politikalar da ısrar etmek istiyor. Kürtler eskiden örgütsüz olabilirdi, ama bugün artık örgütlü bir halk, önemli bir aktör  haline geldi. Birçok devlet Rojava'da yönetimle oturmak zorunda kaldı. Öte taraftanTürk devleti genel olarak Kürtlerin özgürlük taleplerini kanla bastırmaya çalışıyor. Ancak başaramıyor, Kürtlerin direnişi Davutoğlu'nu yolcu etti. Zaman Kürtlerin lehinedir.  Ancak mücadeleyi geliştirmeliyiz, Kürt ulusal birliğini sağlayabilmeliyiz. Bu anlamda Önder Apo, KCK ve KNK çok çaba sarfetti“ dedi. Öztürk, KDP'nin ulusal birlik önündeki tutumunu eleştirdi ve özellikle  Rojava'ya karşı tutumunu kınadı.

'ÇİZGİMİZ PAKİZE, SÊVÊ, MEHMET VE FATMALARIN ÇİZGİSİDİR'

Öztürk'ten sonra TJK-E adına Şürkan Sincar söz aldı. Sincar, “Çizgimiz Pakize Nayir, Sevê Demir ile Mehmet Tunç'un ve Fatma'nın çizgisidir“ dedi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ağır tecrit koşullarına sözü getirerek,“ Önderliğimizin özgürlüğü için bir kampanya başlatık. Kadın öncülüğünde Önderliğin özgürlüğü gerçekleşecek ve NAV-DEM'ın bugünkü kongresiyle bunu daha da hızlandıracağiz“ diye konuştu.

'TEROLAR BİR BAŞLANGIÇ DEĞİL, BİR SONUÇTUR'

Maraş Avrupa Girişimi adına konuşan Sonzamancı ise, AKP/Saray‘ın Suriyelilerin yerleştirmek istediğ Maraş Terolar'da ki AFAD kampına dikkat çekti: “ Terolar bir başalangıç değil, bir sonuçtur. 1978 katliamından sonra birçok Maraşlı evini terk edip Avrupa'ya gelmek zorunda kaldı. Kürt Alevilerden boşaltılan yerlere AFAD kampı yapılmak isteniyor. Orada yapılmak istenen bir kamp değildir, çeteleri yerleştirmek istiyorlar. Halk buna karşı sert tepki gösterdi. Maraş sorununu Cizre ve Nusaybin'den ayrı düşünemeyiz,bir bütündür. Dolayısıyla buradaki Maraşlılar yüzünü ülkeye dönmeli“ dedi.

'KAZANIMLARIMIZI YOK ETMEK İSTİYORLAR'

HDP Van Milletvekili Tugba Hezer yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:“Kürtlerin şu anda yaşadıkları yılların sistematize ettiği planlı saldırılardır. Şimdi giderek daha da boyutlanıyor çünkü halkımızın güçlü bir direnişi var, kazanımları var. 40 yıldır Kürtler mücadeleleriyle önemli aşamalar kaydetti. Bunlardan önemli olan biri de özeklik ve öz yönetimlerdir. Bu nedenle ki bütün kurumlarımıza saldıırlar gerçekleşmektedir. Bu kazanımlarımızı yok etmek istiyorlar. Şu an binlerce siyasetçimizi tutukladılar. Belediye başkanlarımız tutuklanıyor. Bunlar sistematik saldırılardır. Onlar aslında bahar aylarında Kürt halkının direnişlerini bitirebileceklerini planlamıştılar. Ama şunu unutuyorlar ki Kürt halkı direnişçi bir halktır. Bu nedenle direnişimiz karşısında aslında onlar çözümsüzlüğe girmişlerdir. Şehirlerimizi yakıp, yıkıyorlar. Uluslararası kamuoyuna da, 'orada teröristler var, onları temizleyeceğiz' gibi bir bahane gösteriyorlar. Aslında bir enkaz oluşturmuşlar, Kürtleri de bu enkazın içinde boğmak istiyorlar. Ancak biz baş eğmedik ve yenilmedik. Savaşı hiçbir zaman istemedik, istemiyoruz. Savaşı dayatan onlardır. Mehmet Tunç 'diz çökmedik' dedi, şehit düştü. Zindanlarda, meydanlarda direndiler. Bedel verdiler. Ama Kürt halkına da kazandırdılar.“

'ARTIK YETER BU SAVAŞI DURDURUN DİYEBİLMELİYİZ'

Eyaleti Die Linke Milletvekili Cansu Özdemir ise, “Kobanê'de yaşanan sürecin aynısı bugün Cizre'de, Nusaybin'de yaşanmaktadır. Kürt şehirleri bombalanıyor Türkiye'de. Almanya'da ise birçok siyasetçi tutuklanmış durumda. Kürt siyasetçileri 129b'den yargılanıyor.  Merkel, Erdoğan'ın politikalarına karşı sesini çıkarmıyor. Bu politikaları yanlış bulunanlar sokaklara çıkıp,'artık yeter bu savaşı durdurun' diyebilmeli. Kobanê sürecinde olduğu gibi  sokaklara  güçlü bir ses olabilmeliyiz. Gezi'deki sürece sahip çıkanlar, Kürt şehirleri için de sesini yükseltmeli ve Kürtlerle dayanışma içinde olmalı” dedi. Alman hükümetine de çağrıda bulunarak,” Kürt halkına yönelik sindirme politikaları son bulmalı. İkinci bir Paris'e asla izin vermeyeceğiz“ dedi.

'EZİLENLER ORTAK HEDEFTE BİRLEŞMELİ'

AGİF Temilcisi Onur Gürer ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve diğer tutsakları selamlayarak, “Ezilenler ortak hedefte birleşmeli, düşmanımız net, belli. Omuz omuza bir mücadele vermeliyiz. Ben Türk kökenli biri olarak kongrenizi Kürtçe dinlenmekte onur duyuyorum“ diye konuştu.

'COĞRAFYAMIZ, YÜZYILIMIZDA YAŞANAN DEĞİŞİMİN MERKEZİNDEDİR'

“Günümüzde bir üçüncü dünya savaşı yaşanıyor. Bunun merkezinde de ülkemiz Kürdistan bulunmakta“ diyen Kürt siyasetçi İsmet Kem de, “ Yaşadığımız, coğrafya yüzyılımızda yaşanan değişimin merkezindedir. Kürdistan halkının özgürlük talebi yeni yüzyılıda eski paradigmanın dağılmasını dayatıyor. Dört parça Kürdistan da Kürt halkının girdiği bir özgürlük süreci oldu. Karşısında da katliamlar dayatılıyor“ dedi.

'ZÜLÜM ET Kİ, SALTANATIN TEZ YIKILA!'

Kem devamla şunları ifade etti: “Kürt halkının özgürlüğü Ortadoğu ve dünyanın gündemindedir. Direnişin karşısında planlarını değiştirip Kürdistan halkının bağımsızlık ve özgürlüğünü kabul etmek zorunda kalıyorlar. Öte yandan faşist Erdoğan'ın 2023 planında Kürdistan'ın Kürtsüzleştirmek var. Bu nedenler saldırıları ve terör estiriyorlar. Kürdistan'ı sömüren devletler aralarında her ne kadar çelişkiler olsa da Kürtler konusunda birleşebiliyorlar. Yine CHP, MHP ve AKP aralarındaki çelişki ve kavgaya rağmen söz konusu Kürtler olunca ortak hareket edebiliyorlar. Merkel'ın daha önce yaptığı açıklamalarda ' Türkiye asla Avrupa Birliği‘ne giremez' diyordu, şimdi Kürdistan'da katliamlar yaşanırken sonuna kadar  kapıları Erdoğan'a açmakta. Kürtler DAİŞ'e karşı savaşırken ki bütün dünya içindir. Almanya 12 Kürdü tutukluyor. Bu aslında geçmiş yüzyılın mantığıdır. 20. yüzyılın başında Ermeni halkını katlettiler, ancak; Kürtleri yok edemediler. Şu an çokm pişmanlar, zira Kürtler asimile edilmediği gibi çok da bilinçlendiler. Ve şu an dört parça Kürdistan'da direniyor. Kürtler yok olmadı, onlar yok olacak. Sıra Türkiye, İran ve Suudi'de. O yüzden zülüm ediyorlar, şiddet ve savaşı büyütüyorlar. Biz söz vardır; 'zülüm et ki, saltanatın tez yıkıla!' Geçen yüzyıl direnişimiz Koçgiri ile başladı. Bugün dört parça Kürdistan da her yerde direniş var. Mehmet Tunç, Pakize Nayir ile Asya Yüksel her alanda direndiler. Onların direnişini daha da büyütmeliyiz.“

Kem özyönetim direnişleri için de özeleştirisel yaklaşmak gerektiğine vurgu yaparak, “direniş toplu sahiplenilip, her yerde aynı zaman da geliştirilmediği için sömürgeci devlet belirli kentlere yöneldi. Öz yönetim direnişlerine daha fazla sahip çıkmalıyız. Faşizme boş alan bırakmamalıyız. Ayrıca Kürdistan'ın insansızlaştırma politikasına karşı durmalıyız. Kürdistan‘ı boşaltıp, Suriye'den gelen göçmenleri yerleştirmek istiyorlar. Buna firsat vermemiz gerekir. Direniş önemli sonuçlar verdi. Sömürgeciliği Kırsaldan attık, sıra şimdi şehirlerimizde“ dedi.

Kongrede  NAV-DEM'in bir yıllık çalışma raporu okudundu. Rapor üzerinde delegelerin değerlendirmesi devam ediyor.

...