GÖRÜNTÜLÜ

Med Nuçe editörleri: Diz çökmeyeceğiz; dayanışmayı büyütelim

Med Nuçe TV'nin editörleri, televizyonları hakkındaki kapatma kararına karşı özgür basın geleneğine sahip çıkacaklarını söyledi. Editörler, gerçeklerin açığa çıkmasından korkan AKP'nin medyaya dönük saldırılarına karşı halkı da dayanışmaya çağırdı.

Med Nuçe televizyonunun editörleri, Eutelsat tarafından alınan yayın durdurma kararına ilişkin ANF'ye değerlendirmede bulundu...

GÜL: BİZ BU ÇIKARCI ZİHNİYETİ TANIYORUZ

Med Nuçe Editörü Baki Gül, Eutelsat şirketinin kendilerine hiçbir gerekçe göstermeden yayını durdurma kararını bildirdiğini belirtti. Gül, "Gerekçesi olmayan kısa bir kararı bize bildirdiler. Daha önce Roj ve Nuçe Tv’de de benzeri bir durum olmuştu. Öncesi yayın içeriğine ilişkin herhangi bir uyarı yapılmadı" diyerek, aynı gün muhalif, Kürt ve Alevilere hitap eden 10 televizyonun daha kapatıldığını hatırlattı. Gül, şöyle devam etti: "Bu kanalların Türksat’tan çıkartılması, anlaşılır. Türkiye’deki AKP faşizmi ve totaliter rejim, kendisini kurumsallaştırma çabasında. Ama Eutelsat, Avrupa Birliği şirketidir. AB’nin Türkiye’ye yönelik eleştirileri var. Böylesi bir durumda bunun yapılması anti-demokratiktir. Tayyip Erdoğan’ın demokratik çevrelere ve  muhaliflere baskıları ortadayken siyasi kesişmeler ve ekonomik çıkarlar için böylesi bir kararın alınması düşündürtücüdür. Biz bu çıkarcı zihniyeti Med, Medya, Roj Tv ve Özgür Politika’nın kapatılmasından biliyoruz. Son örneği de bu oldu."

‘KATLİAMLARI VERDİĞİMİZ İÇİN RAHATSIZ OLUYORLAR’

Türkiye’de muhalif medyanın susturulduğuna işaret eden Gül, "Hükümeti anlatan 400’den fazla televizyon kanalı ve onlarca gazete var. Hepsi Erdoğan’ı manşet yapıyor, onun konuşmalarını veriyor. Bu karar yeni bir saldırı dalgasının habercisidir. Çünkü Med Nuçe Kürdistan ve Türkiye’ye yönelik yayın yapıyor. Türkiye’deki gerçekleri olduğu gibi aktaran bir pozisyonda, bundan da rahatsız olacaklar ki Med Nuçe’yi kapatmak istediler. Nereden bakarsak bakalım basın özgürlüğü, demokratik hak özgürlüğü bakımından kabul edilecek bir şey değil" diye konuştu.
"Zaten bizim içerisinde bulunduğumuz gelenek bu baskılara karşı kendisini var etme mücadelesini veriyor" diyen Gül, AKP’nin yeni dönemde de Kürdistan'da katliamlarını sürdüreceğini ifade etti.
Gül, şöyle konuştu: "İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ‘kar kış demeden devam edeceğiz’ diyor. Ne devam edecekler... Şırnak yakılmış yıkılmış. Kürt şehirleri tank, top ve uçaklarla bombalandı. Yüzlerce insan katledildi. Kuşkusuz bu baskı politikası devam ediyor. Oradaki insanların mağduriyeti var. Bunu dile getirmek hükümeti zorluyor. Zaten en temel rahatsızlığı görmek istemediği, göstermek istemediğini görünür kılmak. Türkiye’de farklı bir medya söz konusu değil. Etkisi zayıf bir iki medya kuruluşu dışında. Mesela asker ölümleri oluyor, sabotaj eylemlerini oluyor, gizliyorlar. Bunların görüntüleri geliyor. Habercilik açısında değerli şeyler. Bunlar yayımlanınca hükümetin politikaları çökmüş oluyor. Kendileri asker cenazelerini vermiyor. Biz verdiğimiz zaman rahatsız oluyorlar. Asker yakınlarının tepkileri var. Son olarak esir asker aileleri, hükümeti değil bizi arayıp gelişmeleri öğrenmek istiyorlar. Bundan bile rahatsız duyuyorlar.”

'BAŞARAMAYACAKLAR'

Kürt basın geleneğine de değinen Gazeteci Baki Gül, son olarak şunları dile getirdi: “AKP’nin yaptığı 1990’lı yıllardaki baskı politikalarından belki daha fazla ama çap olarak onu aşan bir durum  değil. Binalarımız bombalanıp, arkadaşlarımız şehit düştü. Gözaltı, tutuklamalar, sürgün ve farklı baskı politikaları oldu. Biz Kürt orjinli haber kanalıyız ama Türkçe yayın yapıyoruz. Biz gerçekleri yayımlamaya devam edeceğiz. Onları her ne kadar susturmaya çalışsa da bunu başaramayacaklar. Bu durum, Tayyip Erdoğan ve Türk devletinin ortakları için güllük gülistanlık olmayacak. Bu gerçekler ifade edilecek. Biz daha önce kapatılan Med, Medya, Roj Tv geleneğinin zemini üzerinde yayıp yapıyoruz. Kürtler ve Türkiye toplumu televizyonsuz kalmayacak."

KATURMAN: AVRUPA KENDİ HUKUKUNU ÇİĞNİYOR

Med Nuçe Editörü Pınar Katurman ise Türkiye’de kapatılan muhalif televizyonların haberini yaptıkları sırada kendilerine kapatma kararı geldiğini anlattı. Katurman, "AKP ve Saray'ın uzun süredir Kürt halkına ve dostlarına yönelik faşizan saldırılarını gündeme getiriyoruz. Sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Bunda yılmadan devam edeceğiz” dedi. 
Avrupa'nın kendi hukukunu çiğnediğini ve kendi halkına karşı suç işlediğini vurgulayan Katurman, şöyle devam etti: "Yasalarda eğer yayınlarımızda sorun varsa bildirmeleri gerekiyor ve uyarılarda bulunmaları gerekiyordu. Ancak hiçbir uyarı ve bildirimde bulunmadan böylesi bir karar geldi. Bu tamamen siyasi bir karar ve faşizan bir ortaklaşmadır. Özgür basın susmaz, susturulamaz. Özgür Gündem ile başlayan bu süreç, kimi yorumcular tarafından çöktürme planı olarak ele alındı, kimilerine göre de katliamları gizleme girişimi olarak. Ama  biz Med Nuçe olarak özgür basın geleneğini sürdürmeye devam edeceğiz."
Med Nuçe’nin hem yayın politikası gereği hem de ilkesel olarak doğrudan, emekten, kadın haklarından ve demokrasiden yana bir yayın yaptığını dile getiren Katurman, "Böylesi bir geleneğe sahip. Bu sorumluluğu yerine getirdi. Bu da faşizminin kendisini konumlandırmasını engelledi. Onun için faşizmin kendini idame etmesi için doğrunun sesi kısılmak zorunda. Başarılı olabilirler mi ?  Hayır" diye ekledi.

ER: ÇÖKERTME PLANININ PARÇASI

Med Nuçe Editörü Erdal Er de AKP hükümetinin 2014 yılında Kürt Özgürlük Hareketi'ne yönelik 'Çöktürme Planı'nı devreye soktuğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Bu planda birçok başlık vardı. Bu başlıklardan bir tanesi de medyaydı. Televizyon ve gazeteler sıralanmıştı. Bunların içerisinde bizim televizyon Med Nuçe ve İMC gibi televizyonlar da vardı. Özgür Gündem gazetesi vardı. Bunlara baktığımızda 'Çökertme Planı' hayata geçirilmiş durumda. İşte Kürdistan’da kentler yerle bir edilerek yaşanmaz hale getirilecekti. 7 bin ile 15 bin arasında insan katledilecekti. 300 ile 500 bin arasında insan göçe zorlanacaktı. Vahşet ve dehşet yaparak, bunu yapmaya çalıştılar. Kürtlerin iradesini kırma planıydı. Bütün bunları yaparken dünyanın bunu görmemesi ve duymaması gerekiyordu. Onun için medyaya  yöneldiler."
Er, "Burada sorgulanması gereken, Avrupa ülkelerinin rolleridir. Yüz yıldır belki daha fazladır Kürt meselesini çıkar ilişkilerine kurban ettiler. Eğer Kürt meselesi bugün bu noktadaysa burada Avrupa ülkelerinin ve dünyanın çok büyük bir sorumluluğu vardır. Hâlâ bu talihsiz rollerini ne yazık ki sürdürebiliyorlar. İhaleler karşısında Kürt kazanımları kurban edildi. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız" diye konuştu.

'BAYRAĞI YERE DÜŞÜRMEYECEĞİZ'

Er, Cizre yakılırken, Mehmet Tunç'un sesini sadece Med Nuçe, ANF, Stêrk, Ronahî ve Newroz gibi yayınların duyurduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bundan rahatsız oldular. Kürtlerin kutsal mekanları, şehitlikleri bombalanırken yine Med Nuçe dünyaya duyurdu. Bunlardan rahatsız oldular. Aynı şekilde Türkiye’de Alevi, sol sosyalist yayınlara saldırılar oldu. Bunlar rastlantı veya tesadüf değil. İzleyicilerimizin asla ve asla bunu kabul etmemesi gerekiyor. Bu ortaya çıkan tablo yeni saldırıların güçlü işaretlerini veriyor. Önümüzdeki dönemde muhtemelen milletvekilleri, eş başkanlar tutuklanacak.

'SOYKIRIM SALDIRILARI ARTACAK' UYARISI

Kürtlere yönelik fiziki olmak üzere soykırım politikaları artarak devam edecek. Erdoğan'ın mesajlarından rahatlıkla bunu anlıyoruz. Medya çalışanları olarak üzerimize düşen bu bayrağı ve geleneği elbette yere düşürmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz, sürdüreceğiz. Ama bunu yaparken izleyicilerimizin, halkımızın, demokratik paydada buluştuğumuz demokrasi, özgürlük ve adaletten yana olan kesimlerin bizim televizyonumuz ve diğer muhalif medyaya sahip çıkması hayati önemdedir."

ASLAN: AKP'NİN SUÇLARINI DEŞİFRE ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ

Med Nuçe Editörü Heval Nesrin Aslan ise “Özgür basın susturulamaz, hakikat gizlenemez. Biz hakikatin peşinden gitmeye devam edeceğiz ve gerçek haberleri yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Aslan, AKP’nin televizyonlarından rahatsız olmasının Kürdistan’da yapılan katliamları dünyaya duyurmalarından kaynaklandığını söyledi. Türkiye ve Kürdistan’da bir yıldır yoğun bir savaş yaşandığını hatırlatan Aslan, şöyle konuştu: "AKP Türkiye’de medyayı susturdu. Şu anda muhalif olan herhangi bir basın kuruluşu bulunmuyor. Birkaç gazete var, onlar da baskı altında. Diğerleri AKP’ye biat ediyor. Özgür basın, AKP’nin Kürdistan’da yaptığı katliamları deşifre eden kuruluşların önünde geliyor, bundan dolayı iktidar bundan rahatsız oluyor. Televizyonumuza bir baskı olduğunu biliyorduk. Eutelsat’ın aldığı bu kararın da bu baskıların sonucu olduğunu düşünüyoruz.”