GÖRÜNTÜLÜ

Mandela'nın avukatı Moosa: Öcalan Ortadoğu barışına katkı sunabilir

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın görüşleri ekseninde düzenlenen konferans için Süleymaniye’de bulunan, Güney Afrika'nın efsanevi lideri Nelson Mandela'nın avukatı ve Yüksek Mahkeme Yargıcı Essa Moosa, ANF'nin sorularını yanıtladı.

Mandela'nın avukatı Essa Moosa, Kürt Halk Önderi Öcalan'ın Ortadoğu genelindeki sorunlara çözüm olabileceğini belirterek, derhal serbest bırakılmasını istedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın görüşleri ekseninde düzenlenen konferans için Süleymaniye’de bulunan, Güney Afrika'nın efsanevi lideri Nelson Mandela'nın avukatı ve Yüksek Mahkeme Yargıcı Essa Moosa, ANF İngilizce servisinin sorularını yanıtladı.

Öcalan'ın Ortadoğu’daki sorunlarla ilgili görüşlerini nasıl ele alıyorsunuz?

Dünkü sunumumda da belirttiğim üzere, Abdullah Öcalan’ın tüm siyasi çözümlerde önemli bir katkısı olacaktır, sadece Türkiye’de değil, genel olarak Ortadoğu’da da. Ortadoğu ve Türkiye’de barış olması için, ayrıca Kürt halkının özgürlüğü için, koşulsuz serbest bırakılması şarttır. Ve mutlaka barış sürecine katılmalıdır. Şu ana kadar, barış süreciyle ilgili görüşmelere katılmıştır, ama bileşenlerine özgürce danışamamıştır. Mandela, “Cezaevinden barış başlatamazsınız,” demişti. Cezaevinden sadece tartışabilir, konuşabilirsiniz. Ancak asıl müzakereler Öcalan serbest bırakılıp özgür olduktan sonra yapılmalıdır, böylece bileşenleriyle görüşebilir. Böylelikle, herhangi bir müzakere durumunda, sürecin sonunda bir çözüm ortaya çıktığında, insanların bu barış sürecine ikna olmaları sağlanabilir. Ve bence bu rolü oynaması kesinlikle zaruridir, sadece Türkiye değil, komşu ülkeler açısından da.

Ortadoğu’ya barış ve istikrar gelebilmesi için, ulus devletten ve kadınların rolünden etraflıca bahsettiniz. Sizce Sayın Öcalan’ın bu bağlamda Ortadoğu toplumuna katkısı ne olabilir? Ve özellikle, artık Avrupa’da da insanlar ulus devleti ve kadınların rolünü tartışırken, size göre, Sayın Öcalan’ın görüşlerinin Avrupa’ya etkisi ne olabilir?

Bilindiği gibi, ulus devlet özelinde sayısız ulus devlet başarısız olmuştur. Bunun birçok sebebi var. Çünkü bu bir kontrol meselesi, ve bu ulusları geniş anlamda kontrol etmeye çalışan unsurlar var. Sadece ulusları kontrol etmekle de kalmıyor, ayrıca insanların varlığını da sömürüyorlar. Ve onları kontrol edebilmek için her tür istikrarsızlığı yaratıyorlar, böylece insanların varlığına erişimleri oluyor. Halk bu süreçte fayda sağlamıyor, ülkeleri mahvoluyor, mültecileşiyorlar. Ve tam da olan şey budur, başka yerlerde o daha iyi şartları arıyorlar ve bu iyi şartları bulmak için Orta Doğu’dan Avrupa’ya doğru toplu bir hicret gerçekleşiyor. Çünkü bunlar tam da Ortadoğu’daki ülkelerindeki istikrarsızlığın sorumlusu olan ülkeler. Bunlar da, bu istikrarsızlaşmanın sonuçları. Arap Baharı’na tanık olduk. O ülkelerde mevcut statükoya karşı bir direniş var olsa da, bir alternatifleri yoktu. Abdullah Öcalan’ın durumundaysa, kendisi bir alternatif sunuyor. Bu alternatif şu an demokrasinin aşağıdan yükseldiği Rojava’da deneyimleniyor. Demokrasi tepeden inip halka dikte edilmiyor. Yani Orta Doğu halkları için bir çözüm öneriyor. Ve şimdi bu çözüm Rojava’da pratiğe konulmaya başlandı. Eğer Rojava’da işe yarayabiliyorsa, başka yerlerde yaramaması için bir sebep yok. Ortadoğu'nun yanı sıra, Avrupa için de geçerli.

Konferanstaki yorumlarınızda belirttiğiniz üzere, İşkenceyi Önleme Komisyonu CPT, İmralı’yı ziyaret etti. Ancak bu konuda bir rapor yayımlamadılar. Bu gecikme sizce neden olabilir? Sizce CPT Sayın Abdullah Öcalan’ın serbest kalması konusunda ne rol oynayabilir?

Abdullah Öcalan’ın serbest kalması için doğrudan bir rol oynayamazlar. Yapabilecekleri, onun cezaevi koşullarının iyileştirilmesini sağlamaktır. Son yıllarda bunu yaptılar. İmralı Adası’na altı kez ziyaretleri oldu ve bazı durumlarda bazı tavsiyelerde bulundular. Bu tavsiyelerin bazıları Türk Devleti tarafından uygulamaya konulduysa da, diğerleri konulmadı, en azından şimdilik. Hatta biz CPT yetkililerine İmralı'ya tekrar gitmeleri için başvuruda bulunduk, çünkü son üç senedir bir ziyaret geliştirmemişlerdi. Tekrar gittiler de, ancak gitmeleri ve rapor hazırlamaları durumunda belli prosedürler var. Gidiyorlar, İmralı Adası’ndaki mahkumlarla görüşme yapıyorlar, Abdullah Öcalan’la görüşme yapıyorlar ve onlardan duruma dair bilgi alıyorlar. Sonra Türkiye hükümetine rapor yazıyorlar, Türkiye hükümetinin de tüm şikayetlerine cevap verme yükümlülüğü var. Bu süreç altı ay kadar sürebiliyor, geçmişte bir rapor İmralı ziyaretlerinden bir sene sonra yayımlanabilmişti. Yani, benim şu anki değerlendirmem, sorunun Türkiye hükümetinde olduğu için gecikmenin yaşandığıdır.