KCK'den Moskova’daki Kürt Konferansına mesaj

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Rusya Federasyonu'nun başkenti Moskova’da "Ortadoğu’da Üçüncü Paylaşım Savaşı’’ şiarıyla yapılan 6. Kürt Konferansına yazılı mesaj gönderdi.

KCK, Rusya'daki konferansa gönderdiği mesajında, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sunduğu demokratik mordernite projesinin temel çözüm olduğunu kaydetti. Mesajda ulusal birliğin önemine de dikkat çekildi. Mesajda, "AKP-MHP iktidarı şahsında Türk devletinin Kürt düşmanlığında öncü olması, Önder Apo ve PKK çizgisinin kendi zihniyet ve siyasi anlayışlarının sonunu getireceğini görmelerinden dolayıdır" denildi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Rusya Federasyonu'nun başkenti Moskova’da "Ortadoğu’da Üçüncü Paylaşım Savaşı’’ şiarıyla yapılan 6. Kürt Konferansına yazılı mesaj gönderdi.

KCK'nin mesajı şöyle:

"Ortadoğu denildiğinde ilk akla gelen halklardan biri de Kürtlerdir. Kürtlerin yaşadığı coğrafya, insanlığın ilk toplumsallaştığı ve neolitik devrimi yaptığı coğrafyadır. Dolayısıyla insanlık kültürünün kök hücresi bu coğrafyada bulunmaktadır. Kürdistan aynı zamanda doğu ile batı arasında bir ülkedir. Ortadoğu açısından sadece doğu ile batı arasında değil, kuzey ile güney arasında da köprü niteliğindedir. Bu karakteriyle Kürtler Ortadoğu ve tüm insanlığın en özgün kültürel zenginliğini kendinde sentezlemiş bulunmaktadır. Kürtler coğrafi ve kültürel konumlarıyla her zaman Ortadoğu'da önemli bir rolün sahibi olmuşlardır. Belki devlet olmamışlardır; ancak siyasal, toplumsal ve kültürel olarak büyük rol oynamışlardır. Devlet olmamaları da bugün Ortadoğu ve tüm insanlık için özgürlük ve demokrasi adına önemli rol oynamalarını sağlamaktadır. 

Önderliğimiz Ortadoğu'nun insanlık tarihi içindeki yerini kapsamlı çözümlemeye tabi tuttuğu gibi, Kürtlerin Ortadoğu içindeki yerini, önemini de tüm boyutlarıyla gözler önüne sermiştir. Bu çözümlemeler çerçevesinde Kürtlerin bugün ve önümüzdeki dönemde Ortadoğu'da oynayacağı rol de ortaya konulmuştur. Bu açıdan şu anda Kürtler Ortadoğu'da ne yapacağını bilen, bu nedenle de siyasi gelişmelerde inisiyatif alan ve etkili olan halk konumundadırlar. 

20. yüzyılda bölge devletlerinin ulus devlet kurma amaçları nedeniyle Kürtler acımasız soykırım politikası ve uygulamalarıyla karşılaşmışlardır. Kürtleri soykırıma uğratmak için ulus devletler kendi aralarında Kürt karşıtı ittifak kurmuşlardır. Ortadoğu'da 20. yüzyılda kurulan dengelerin dağılmasıyla birlikte Kürtlerin bu soykırımcı sistemden kurtulup özgür ve demokratik yaşama kavuşma imkânları artmıştır. Özellikle PKK öncülüğünde gelişen özgürlük mücadelesi, Kürtlerin bütün parçalarda bilinçli ve örgütlü hale gelmesinde tarihi rol oynamıştır. Kürtler şimdi bu güçlerine dayanarak Ortadoğu'da yeni dengelerin oluşma mücadelesinin verildiği 'Üçüncü Dünya Savaşı'nda etkili konuma gelmişlerdir. Bu konumlarıyla Kürdistan'ın tüm parçalarında özgür ve demokratik yaşama kavuşarak yeni kurulacak Ortadoğu dengelerinde mutlaka yer alacaklardır. Hem de özgür ve demokratik yaşama kavuşacakları Türkiye, Irak, Suriye ve İran içinde politik, toplumsal, kültürel ve ekonomik olarak etkili olan bir halk topluluğu olarak! 

Bugün Ortadoğu kriz ve kaos içinde Üçüncü Dünya Savaşını yaşamaktadır. Bu kriz ve kaos hem beş bin yıllık devletçi sistemin, hem iki yüzyıldır Ortadoğu'ya giren kapitalist modernitenin siyasi, toplumsal, kültürel ve ekonomik modelinin, hem de 20. yüzyıl ve soğuk savaş sonrası kurulan siyasal sistemin krizi olarak görülmelidir. Bu gerçeklik dikkate alındığında sadece askeri müdahaleler, yüzeysel ve dayatmacı siyasi projelerle bu krizden çıkmak mümkün değildir. 

Bu açıdan bu krizi doğru anlayan ve doğru dokunuşlarda bulunan güçler bu krizden çıkışta rol oynayacaklar ve 21. yüzyıl Ortadoğu’sunda etkili olma konumuna kavuşacaklardır. Hiçbir güç ben etkili olayım, kendimi kurtarayım gibi dar yaklaşımlarla Ortadoğu'da yaşanan bugünkü sorunlara çözüm bulamaz; kendi hedeflediği amaçlarına da ulaşamaz. Sadece Ortadoğu'nun sorunlarına çözüm yaklaşımı olanlar hem kendileri kazanacak, hem de Ortadoğu halklarının kazanmasında rol oynayacaklardır. Şu anda ideolojik yaklaşımı, siyasi görüşü ve önerdiği projelerle bu durumda olan yegane güç Kürtlerdir. Bunu da sağlatan Önder Apo’nun hem Ortadoğu'nun, hem de Kürtlerin sorunlarına çözüm olacak siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel projeler ortaya koymasıdır. 

İktidar ve devletçilik en uzun süre ve en yoğun Ortadoğu'da yaşanmıştır. Ortadoğu'da bir taraftan toplumsallığın gücü yaşanırken; diğer taraftan iktidarcı devletçi sistemin bin yıllara dayalı otoriter, despotik sistem geleneği vardır. Toplumsallığın gücü halklar açısından büyük bir avantaj sağlarken; iktidar ve devletin en uzun ve en derin yaşandığı yer olarak da dezavantajlara sahiptir. Ortadoğu'daki bu iktidar ve devlet geleneği, kapitalist moderniteyle tanışıp ulus devlet anlayışına sahip olunca, halklar için çok tehlikeli hale geldiği gibi, sorunlar daha da ağırlaşmıştır. Farklı kimlikler ve inançların soykırım süreci olan bir despotizm hakim hale gelmiştir. 

19. yüzyıla kadar Ermeniler, Süryaniler, Êzidîler bu coğrafyada yoğun olarak yaşarken, 20. yüzyılda soykırıma uğrayarak büyük oranda tasfiye edilmişlerdir. Ulus devletten kaynağını alan tekçilik anlayışı mezhepçiliği hortlatarak toplumsal gerilimleri ve çatışmaları arttırmıştır. Bu ortamda Aleviler, Dürziler, Kıptiler gibi farklı inançlar da ağır baskı altında soykırım sürecine sokulmuşlardır. Kürtler üzerinde baskı ve soykırım politikası kesintisiz sürdürülmüştür. Ortadoğu'da farklı etnik ve inanç toplulukları 19. yüzyıl ortalarına kadar zaman zaman gerilim ve çatışma yaşasalar da esas olarak birbirini tamamlayan bir diyalektik içinde varlıklarını sürdürmekteydiler. Bu farklılıklar Ortadoğu'nun zayıflığı değil, gücüydüler. Ancak bugün Ortadoğu'yu zayıflatan çatışma etkenlerine dönüşmüştür. 

Kürt Halk Önderi, demokratik ulus anlayışını tekçi ulus devlet anlayışına alternatif olarak ortaya koyarak Ortadoğu'nun sorunları açısından önemli bir çözüm zihniyeti ve zemini ortaya çıkarmıştır. Demokratik ulus anlayışıyla halkları çatıştıran milliyetçilik yerine, halkların kardeşliğini güçlendiren bir çözüm modeli yaratılmıştır. Kürtler demokratik ulus anlayışını bulundukları her alanda pratikleştirerek farklılıkların çatıştırılmasıyla ortaya çıkan durumları ortadan kaldıracak bir model sunmuştur. Nitekim demokratik ulus anlayışı nedeniyle ağır çatışmaların yaşandığı Suriye'de Rojava Devriminin etkili olduğu alanlar bir huzur adası haline gelmiştir. Kürtler, Araplar, Süryaniler, Ermeniler, Çeçenler, Türkmenler Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu denilen coğrafyada kardeşçe bir yaşam sistemi kurmuşlardır. Kürtler demokratik ulus anlayışıyla Ortadoğu'ya bir müdahalede bulunmuşlar ve sorunların çözümü için çok önemli bir adım atmışlardır. 

Ortadoğu'da toplumsal sorunları ağırlaştıran en temel etken ise kadın üzerinde kat kat katmerleşen erkek egemenlikli sistemdir. Ortadoğu, özellikle Kürdistan, kadın özgürlüğünün temeli olan bir coğrafya olduğu gibi, iktidar ve devletin temeli haline gelen ataerkil kültürün en yaygın yaşandığı bir coğrafyadır. Bu nedenle de toplumsal sorunlar ağırlaşıp kördüğüm haline gelmiştir. Despot ve baskıcı tüm anlayışların temelinde kadın üzerindeki egemenliğin devlet ve iktidar gibi kat kat haline gelmesi bulunmaktadır. Kürt Halk Önderi bu gerçekliği tarihin derinliklerine inerek kapsamlı olarak çözümleyip kadın özgürlükçü çizgisini şekillendirmiştir. Bunu da kadınların tarih içindeki özgür ve demokratik yaşam genlerine ve geleneğine dayandırmıştır. Özellikle neolitik toplumu en derin yaşayan, dolayısıyla da özgürlükçü ruhu en derin taşıyan Kürt kadınlarına dayandırmıştır. Bu temelde Kürdistan'dan başlayarak Ortadoğu'da gelişecek kadın özgürlük çizgisi Ortadoğu’da sorunları çözmede anahtar niteliğinde olacaktır. Kadın özgürlük çizgisinin Kürt kadın gerçeğinde somutlaşması, Kürtlerin Ortadoğu'daki sorunların çözümü ve yeni bir Ortadoğu yaratmada rollerinin çok önemli olacağını ortaya koymaktadır. 

Tüm bunların bileşkesi olan ve bunları içeren demokratikleşme de bugün en fazla Kürtlerin zihniyeti, düşüncesi, örgütlemesi ve mücadelesinde bulunmaktadır. Önderliğimiz demokrasinin esas olarak bireysellikte değil, toplumsallıkta var olacağı, dolayısıyla örgütlü demokratik toplulukların en temel demokrasi dinamiği olduğu tespitini yapmıştır. Toplumsallığın demokrasiyi, demokrasinin de toplumsallığı koşullandırdığı ve var ettiğini ortaya koyarak örgütlü demokratik topluma dayalı demokratik konfederalizmle tüm sorunların demokratik temelde çözüme kavuşacağını ortaya koymuştur. Demokratik ulusun demokratik konfederalizmi; demokratik konfederalizmin ise demokratik ulusu güçlendirerek tüm sorunların demokratik temelde çözüleceğini vurgulamıştır. 

Kürtlerin Önderlik çizgisinde ortaya koyduğu kadın özgürlükçü demokratik ekolojik toplum paradigması ve bunun demokratik ulus çizgisiyle demokratik konfederal sistem haline getirilmesi, demokratik sosyalizmi pratikleştirecek, bu da Ortadoğu'daki tüm sorunların çözümünün anahtarı ve modeli olacaktır. Kürtler tüm bu karakterlerini kendi toplumsal gerçeklikleri ve mücadelelerinde somutlaştırdığı için bugün Ortadoğu'nun öncü halkı haline gelmişlerdir. Tarihin tüm dönemleri kanıtlamıştır ki, o çağın ya da çağların ileri zihniyet, düşünce, sosyal ve siyasal yapılanmasını ortaya koyanlar o çağların öncü toplumları ve halkları olmuşlardır. Kürtler de bugün ileri zihniyet, düşünce, toplumsal ve siyasal yapılanmalarıyla 21. yüzyılda Ortadoğu'nun yükselen halkı olacaklardır. Bugün sadece Ortadoğu'da değil, dünyada toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel kriz yaşandığından, Önder Apo'nun kadın özgürlükçü demokratik ekolojik paradigması bunlara da çözüm çaresi olacak, bu da Kürtleri 21. yüzyılda dünyanın da öncü ve yükselen halkı konumuna yükseltecektir. 

Kürtler Önder Apo çizgisinde kazandıkları bu ideolojik-politik gerçeklikle Ortadoğu'daki Üçüncü Dünya Savaşında tüm kördüğümleri çözecek halk haline gelmişlerdir. Ortadoğu'daki her türlü insanlık dışı zihniyet ve siyasal yapılanmalar bu karakterdeki halk gücüyle aşılacaktır. Rojava’da Kürtlerin ve demokratik ulus çizgisinde örgütlenen halkların başarısı sadece askeri güçleriyle olmamıştır; bu ideolojik ve siyasi çizgiye sahip oldukları için IŞİD gibi insanlık dışı çeteler karşısında başarılı olmuşlardır. IŞİD karşısına böyle bir ideolojik ve siyasi güç çıkınca gerileme ve tasfiye sürecine girmiştir. Rusya, ABD ya da bölgesel başka bir güç sadece askeri müdahalelerle bu tür insanlık dışı güçler karşısında başarılı olacaklarını sanıyorlarsa büyük yanılıyorlardır. Bu nedenle bu tür zihniyetteki güçler yenilgiye uğratılmak isteniyorsa Kürtlerle ortaklaşma zorunlulukları vardır. Ancak Kürtlerin ideolojik ve siyasi çizgisi Ortadoğu'daki sorunlara dokunursa çözümleri kolaylaşır. 

Tüm bu gerçekler dikkate alındığında Kürtler bu güçlerini ulusal birlikle taçlandırırsa Ortadoğu'nun yükselen halkı olma konumlarını, güçlerini ve gerçekliklerini tüm Ortadoğu'da somut olarak pratikleştireceklerdir. Kürtlerin demokratik toplum gerçekliğine dayanan güçleri karşısında hiçbir güç duramayacaktır. Kürtlerin bugün bu güçlerini ve potansiyellerini pratikleştirme konusunda tek engelleri birlik olamamalarıdır. Bu açıdan Önder Apo ulusal birlik çalışmalarına önem vermiştir. Özgürlük Hareketimiz de bu nedenle yeniden ulusal birlik çalışmalarını gündeme koymuştur. 

Kürtlerin bu gücünü gören ulus devlet zihniyetli Kürt düşmanları, Önder Apo'yu ve PKK'yi tasfiye etmek için yoğun bir saldırı yürütmektedirler. Bugün AKP-MHP iktidarı şahsında Türk devletinin Kürt düşmanlığında öncü olması, Önder Apo ve PKK çizgisinin kendi zihniyet ve siyasi anlayışlarının sonunu getireceğini görmelerinden dolayıdır. AKP iktidarı PKK ve Kürt düşmanlığını sadece kendisi için değil, tüm Kürt düşmanları ve Ortadoğu gericiliği adına yapmaktadır. Çünkü PKK çizgisi başarılı olduğunda başta Türkiye olmak üzere tüm Kürt düşmanlarıyla birlikte beş bin yıllık kadın üzerindeki egemenliğin temel olduğu devletçi iktidarcı despotik gericilik de yerle bir olacaktır. PKK öncülüğünde Ortadoğu'da Türkiye merkezli gericiliğe karşı yürütülen mücadele tüm Ortadoğu halkları ve insanlık adına yürütülen mücadeledir. Bu açıdan sadece Kürtlerin değil, tüm Ortadoğu halklarının ve ilerici insanlığın bu mücadele içinde yer alarak özgür ve demokratik geleceklerini kendi mücadeleleriyle gerçekleştirmeleri gerekir. 

Konferansınızın bugün Ortadoğu'da yaşanan gerçeklikleri ve Kürtlerin Ortadoğu'da yaşanan yoğun mücadele içinde yerlerinin ne olduğunu kapsamlıca tartışacağına inanıyor, konferansınızın başarıyla tamamlanmasını diliyoruz."