GÖRÜNTÜLÜ

Karasu: Sur’a sahip çıkmayan Kürtlüğe sahip çıkamaz

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu Sur’da gerçekleştirilmek istenen yeni istimlak planına ilişkin, “Sur’a yaklaşım başlı başına bir savaş nedenidir” uyarısında bulunarak , “Sur’a, Cizre’ye herkes sahip çıkmalıdır” dedi.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu Sur’da gerçekleştirilmek istenen yeni istimlak planına ilişkin, “Sur’a yaklaşım başlı başına bir savaş nedenidir” uyarısında bulunarak , “Sur’a, Cizre’ye herkes sahip çıkmalıdır” dedi.

AKP rejiminin Sur’a yönelik aylardır sürdürdüğü yıkım, imha, talan ve katliam politikalarından sonra YPS öncülüğünde geliştirilen tarihi direnişe karşılık Sur direnişini kıramayan devlet, bugünlerde ‘Master Planı’ dahilinde Sur’u yeniden işgal etme planlarını devreye koymaya hazırlanıyor. Sur ve bölgede yaşayan halkın büyük tepkisini çeken yeni kamulaştırma planı devreye girerse Sur’u yeni bir yıkım ve talan dalgası bekliyor. Mahallelerin, evlerin tümü kamulaştırılarak birçok alana yeni karakollar yapılacak. Ayrıca Sur’un demografik yani Kürt kimlikli nüfus yapısının da değiştirilmesi hedefte.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu; AKP-KDP ilişkileri açısından Barzani’nin yapmış olduğu açıklamalara da tepki göstererek; “Bu ilişkinin ortaya çıkardığı sonuçlar bizi rahatsız ediyor, rahatsız edicidir. Bu konuda KDP yaklaşımları sağlıklı ve sağduyulu değildir” şeklinde konuştu.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Sur’a yönelik AKP’nin ‘kamulaştırma’ planına ve KDP lideri Mesut Barzani’nin PKK, PYD bağlantısına atıfta bulunan açıklamalarını ANF’ye değerlendirdi.

AKP iktidarı tarafından geliştirilen Master planı dahilinde Ocak ayı MGK toplantısında Sur’a yönelik ‘kamulaştırma’ kararı alındı. Bu karara göre Amed’in tarihi ilçesinin neredeyse üçte ikisi kamulaştırılacak. Kentsel dönüşüm ve TOKİ eliyle bu kamulaştırılmanın yapılması bekleniyor. Bu plan çerçevesinde Sur’un nüfus yapısının değiştirilmesi ve sağlık ocaklarının yerine yeni karakolların yapılması da yer alıyor. Sur’a yönelik AKP’nin yeni işgal planı hakkında neler söyleyeceksiniz?

AKP hükümetinin zihniyetini, politikasını, Kürt’e yaklaşımını anlamak için Sur’a yaklaşımına bakmak yeterlidir. AKP faşist zihniyettedir. Kürt halkının iradesine saygısı yoktur. Kürdü köle olarak görüyor. Kürdün topraklarında, şehirlerinde istediğim uygulamayı yaparım, Kürt sesinin çıkaramaz diyor. Kendim Sur’un hemen hemen bütün sokaklarını gezmişim. Direnişin olduğu o alanları zamanında gezmişim. Sur’a sahip çıkmayan Kürtlüğe sahip çıkamaz. Her Kürdün, her Amedlinin Sur’a sahip çıkması lazım. Sur’a sahip çıkmadan kimse ben Amedliyim diyemez hatta Kürdüm diyemez. Sur’un 7000 yıllık bir tarihi var. Bütün uygarlıkların bütün yaşanmış kuşakların orada ruhu, emeği, kültürü var. Kültür Sur’dur, Sur’un yarattıklarıdır, Sur’da bir yaşam vardır. Amed Sur’dur, Kayapınar Amed değildir, Ofis Amed değildir. Sonradan oluşan mahalleler Amed değildir. Kayapınar da, Ofis de oradan besleniyor. Bütün mahallelerin beslendiği yer Sur’dur. Amed kültürü Sur’dan besleniyor. Amedlilik öyle ortaya çıkıyor. Sur’da sürekli bir nüfus akışı oluyor ama orada Sur kültürünü, Amed kültürünü yaratan bir toplum var. O sürekli Amed kültürünü yaratıyor. Ve o kültür bütün Amed’e dalga dalga yayılıyor. Şimdi bu ortadan kaldırılmak isteniyor. Amed’in ruhu ortadan kaldırılmak isteniyor. Amed ruhsuz, değeri, kültürü olmayan bir yere dönüştürülmek isteniyor.

O SİLAH TAŞLARLA SUR YENİDEN YAPILMALI

Sur çok önemlidir. Sur’un evleri, avluları vardır. Birçok ev avlulara çıkar. Orada insanlar her an birbirleriyle göz teması içindedir ve ilişki içinde orada bir kültür oluşuyor. Apartmanlarda birbirini tanımayan, beş yıl aynı yerde kalıp kimin oturduğunun bilinmediği bir yer değildir. Her gün yan yana oturan, bütün işlerini ortak yapan, toplumsallığı yaratan bir Sur vardır. Bu çok önemlidir. O sokakların bir ruhu vardır. Diyorlar, modernleştirilecekmiş. Bu modernlik değildir. O zalimliktir, barbarlıktır, çağ dışılıktır. ‘Modernlik’ Sur’u korumaktır. O değerleri korumaktır. Alt yapı yine yapılabilir. Dünyada böyle bir şehri kimse yıkmaya cesaret edemez, göze alamaz. Böyle Sur içinde şehirler azdır. Dünyada az kalmıştır. UNESCO kültür mirası içindedir, yıkıp modern yapacağız diyorlar. Bu suçtur, katliamdır. Oraya vurulan her kazma; Kürdün beynine, vücuduna vurulmuş bir kazmadır. Sur’a o kazma ve dozerlerin girmesini insan düşünemiyor. Fırat Anlı güzel bir söz söyledi; ‘O yıkıntılar içinde o taşları bulacağız, o taşlarla yine gelip o evleri yapacağız’ dedi. Evet, yaklaşım bu olmalıdır. O siyah taşlarla Sur yeniden yapılmalıdır. O sokaklar yine öyle dar olmalı, o evler yine öyle yapılmalıdır. Hatta geçmişte bazı yerlerde modernizm anlayışıyla eski Amed evleri yıkılmış, yerine apartmanlar yapılmış. Onlar bile cinayettir. Ama şimdi müsaade edilmemeli.

SEN KİM OLUYORSUN

Amed halkı örgütlenmeli, inisiyatif kurulmalı, Sur’da devletin istediği yapılanmaya izin verilmemelidir. O barikatlar, o beton bariyerler yıkılmalıdır. Sen kim oluyorsun kapatıyorsun! Sur bize aittir, Amed bize aittir. Senin gelip Sur hakkında karar verme hakkın yoktur denilmelidir. Amedli olmanın bir bilinci olmalıdır. Kent bilinci, şehirlik bilinci diyorlar. Bu bilinç Amedliler’de çok yüksektir. İzmir’e, İstanbul’a da gitse Amedlilik bilinci vardır. Amedliler başkalarının kültürünü ve bilincini kolay kolay kabul etmezler. O Amedliliği yaratan Sur’dur. Amedlilik kültürünün örgütleneceğine, Sur’daki ‘Kentsel dönüşüm’e izin verilmeyeceğine inanıyorum. Hiçbir Kürt orada müteahhit olmamalı, hiçbir Kürt orada işçi olmamalı, hiç bir Kürt esnafı orada çalışanlara hiç bir şey satmamalıdır. Böyle bir yaklaşım sergilenmelidir.

UNESCO SAHİP ÇIKMALI

UNESCO da bu mirasa sahip çıkmalıdır. Nasıl yıkıldı? Açıktır. Oradaki direnişçilere YPS’lilere ulaşmak için ne yapıldı? Tanklar sokaklara girebilsin diye dozerlerle her yer yıkıldı. Yoksa giremiyor. Dozerle yol açıyorlar. Bütün evleri alçakça yıktılar. Bundan daha ağır suç olabilir mi? YPS’lilere ulaşmak, yol açmak için bütün Sur’u yıktılar. Dünya gelsin görsün. Geçen gün Besê arkadaş da seslendi. Ben de Avrupa’ya, BM’ye, ABD’ye, herkese çağrı yapıyorum. AKP hükümeti Sur’da, Cîzre’de, Silopi’de ne yaptı, şehirleri nasıl yakıp yıktı gelip görsünler. Biz buna karşı mücadele veriyoruz. Biz öz savunma yapıyoruz, Kürt halkı öz savunma yapıyor.

DİRENİŞ HAKKIMIZDIR

Demokratik özerklik Kürtlerin hakkı değil mi? Bir mahalleyi bile ben yöneteceğim diyor devlet. Buna karşı direnmek meşrudur. Kimse Kürt halkının, Özgürlük Hareketi’nin direnişini gayri meşru göremez. Direniş hakkımızdır. Biz demokratik siyasi çözümden yanayız. Bunu her zaman istedik. Türk devleti çözüm için adım attı da biz yok mu dedik. En makul yaklaşımı gösterdik. Devlet istemiyoruz, devlet sizin olsun, dedik. Bakanlarınız da sizin olsun, her şeyiniz sizin olsun. Biz Kürtler olarak sadece kendi köyümüzü, şehrimizi, mahallemizi yönetmek istiyoruz. Kendi işlerimizi kendimiz yapmak istiyoruz. Yok diyorlar, bunları yapamazsınız. O zaman buna karşı da bu halk direnir. Biz direniriz. Kimse bize Türk devletinin soykırımcı politikalarına teslim olmamızı isteyemez. Demokratik siyasal çözümden yanayız. Savaş gerçekten zarar veriyor, tahrip edicidir. Evet, Ortadoğu’da da savaşın sonlanması için Türkiye’deki demokratik çözüm önemlidir. Buna gelmeyen AKP iktidarıdır. Ben çözmeyeceğim ezeceğim diyor. O zaman herkesin Erdoğan ve AKP’nin bu politikalarının üzerine gitmesi gerekir. Onların bu soykırımcı, Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamlarını reddeden politikalarının üzerine gitmeleri gerekiyor. Sur’daki yaklaşımı kim kabul eder? Bu bile başlı başına bir savaş nedenidir.

HERKES SAHİP ÇIKMALI

Sadece Amed halkını değil, bütün Kürdistan’ı Sur’a, Cîzre’ye ve Silopi’ye sahip çıkmaya çağırıyorum. Silopi’deki, Cizre’deki, Sur’daki halkımız yalnız bırakılmamalıdır. Kürt halkının gücü oradaki bütün tahribatları ortadan kaldırabilir. Sur yeniden yapılabilir. Kürt halkının buna gücü vardır. Demokrasi güçlerinin buna gücü vardır. Sur’a, Cizre’ye herkes sahip çıkmalıdır.

Mesut Barzani’nin, Erdoğan’ın söylemlerine paralel bir dil kullanarak, ‘PKK-PYD aynıdır’ şeklinde hedef gösteren açıklamaları oldu. Yine KDP, Rojava’ya açılan Sêmelka Sınır Kapısını kapattı ve Rojava’da direniş güçlerine yönelik Efrîn bölgesinde özel eğitilen bazı peşmerge güçlerinin saldırıları söz konusu. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu dönemde Erdoğan-Barzani, Türkiye-KDP ilişkileri açısından nasıl bir analize ihtiyaç var?

Barzani ‘PKK-PYD aynıdır’ demiş. Evet, PYD’de Kürt örgütüdür; PKK de Kürt örgütüdür. PYD, Rojava’da özgürlük mücadelesi veriyor, PKK de Bakurê Kürdistan’da özgürlük mücadelesi veriyor. Tüm parçalarda Kürt halkına saldıranlara karşı özgürlük mücadelesi veriyor. Bu bir gerçektir. Bizim PKK olarak bütün Kürt örgütlerine saygımız var. Biz KDP ile de, YNK ile de, Yekkurti İslam ile de ilişki kurarız, kuruyoruz. Doğu Kürdistan’daki bütün Kürdistani örgütlerle de ilişkilerimiz var. Bu yönüyle Kürt örgütlerinin birbiriyle ilişkili olmaları, bir Kürt örgütünün diğer Kürt örgütünün mücadelesine sıcak ve sempatiyle bakması, hatta herhangi bir Kürt örgütünün başka bir parçadaki Kürt halkının mücadelesine destek vermesi kadar doğal birşey olabilir mi?

KDP’NİN YAKLAŞIMLARI SAĞLIKLI VE SAĞDUYULU DEĞİL

Bunları PYD-PKK değerlendirmesinden ayrı söylüyorum. Evet, PKK ve PYD Kürt örgütleridir. Bu konuda gerçekten KDP’nin yaklaşımları için çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Hewlêr’e saldırı olduğunda ilk önce kim müdahale etti; gerilla müdahale etti. Kerkük’e saldırı oldu, ilk gerilla müdahale etti. Bundan sonra da Güney Kürdistan’a herhangi bir düşman müdahalesi, Kürt karşıtı müdahale olursa PKK ve gerilla oradadır, Güney Kürdistan halkının yanındadır. Peşmerge zor duruma mı düştü; gerilla peşmergenin yanındadır. Ama Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de ve birçok yerde Türk devleti tankıyla topuyla saldırıyor ve her yeri yıkıyor. KDP sesini çıkarıyor mu, böyle olabilir mi? Aynı yaklaşımı biz gösterseydik bütün Kürtler bizi lanetlerdi. Güney Kürdistan’da böyle bir şey olsa biz böyle sessiz kalabilir miyiz? Doğu Kürdistan’da sessiz kalabilir miyiz? Doğu Kürdistan’da bir kadına-Ferinaz- saldırdılar, herkes tepki göstermedi mi? Bu açıdan AKP-KDP ilişkileri ve onun ortaya çıkardığı sonuçlar gerçekten bizi rahatsız ediyor, rahatsız edicidir. Bakurê Kurdistan bu kadar yakılıp yıkılıyor KDP’nin tutumu nedir? Bırakın tutumu neredeyse AKP’yi destekliyor. Orada Kürtlerin değil, AKP’nin kazanmasını istiyor. Dua ediyor ki Kürtler kaybetsin. Böyle bir yaklaşım olamaz. Bu konuda KDP yaklaşımları gerçekten sağlıklı ve sağduyulu değildir. Yaklaşımları duygusal ve tepkiseldir.

ŞENGAL’İ KURTARTIK KÖTÜ MÜ YAPTIK?

PKK, KDP’ye ne yaptı? Desin ki PKK, KDP’ye Güney Kürdistan’da şunu yaptı, bize şu zararı verdi. Biz gittik Şengal’i kurtardık, kötümü yaptık? Şimdi ‘niye Şengal’de varlar’ diyor. Biz gittiğimizde sen yoktun ki, peşmerge yoktu ki! Peşmerge vardı da, Şengal’i kurtardı da, biz gittik peşmergeye zarar mı verdik, peşmergeyi mi çıkardık? Varlığımız KDP’yi güçlendiriyor, zayıflatmıyor.

GÜNEY KÜRDİSTAN’DAKİ FEDERASYON BİZİM VARLIĞIMIZ SAYESİNDEDİR

Güney Kürdistan’da fedarasyon kurulduysa bizim varlığımız sayesindedir. Biz bunu söylemek istemiyoruz ama bu kadar da olmaz. 2007’de Türkiye, Güney Federasyonu’nu tanıdı. Bush-Erdoğan görüşmesinden sonra ‘PKK’ye saldırı’ karşılığında Erdoğan, Türk devleti o zaman ‘Güney Kürdistan Federasyonu’nu tanıyorum’ dedi. Hatta Deniz Baykal bile ‘Biz de kullanalım’ dedi. Şimdi biz ne yaptık. Gerçekten KDP’nin yaklaşımları kabul edilebilecek gibi değil. Bizim politikalarımız KDP’yi zayıflatan değil güçlendiren politikalardır.

KDP KENDİ YANLIŞLARINDAN BİZİ SORUMLU TUTUYOR

Rojava’da halk bir devrim yaptı, hepimiz saygı duymamız lazım. Kendisinin de saygı duyması lazım. İlla kendisine bağlı küçük bir marjinal örgüt olacak. Örgütlenmemiş, çalışmamış. Onlar için bütün Rojava devrimini karşısına aldı. Öyle yapacağına devrimi destekleseydin, Rojava halkı seni desteklerdi. ‘Ben Rojava halkını destekliyorum, arkasındayım’ deseydin, şimdi Rojava halkı KDP’ye teşekkür ederdi. Sen niye küçük bir örgütü, illaki ‘bana bağlı bir örgütü hakim kılacağım, bana bağlı örgüt etkin olacak’ diye bütün Rojava devrimini karşına alıyorsun? Bu yaklaşım yanlıştır. Şimdi kalkıp bunun suçunu neredeyse bizde bulacak. Tereddüt etmeden ‘biz sonuna kadar destekliyoruz’ deseydi, kapıyı da açsaydı, hiçbir sınırlama koymasaydı, şu anda Rojava’da KDP’ye de destek olurdu. Barzani’de giderdi Rojava’da büyük coşkuyla karşılanırdı. Kendi politik yanlışlarının sonuçlarından bizi sorumlu tutuyor. Şengal’i gerilla gitti kurtardı. Gerilla ne yapacaktı? Gerilla kurtardıktan sonra ‘Ben oranın halkını örgütleyeceğim’ dedi. YBŞ’nin örgütlenmesine destek verdi. Êzidîlerin kendi örgütlemesine destek verdi. Doğrusu da budur. Doğrusu orayı PKK’nin, KDP’nin yönetmesi değildir. Doğru olan orayı Êzidîler’in kendisinin yönetmesidir. Êzidîler’in meclisine bağlı öz savunmasının orayı savunmasıdır. Biz bunu söylüyoruz. Bunun yanlışlığı nerede?

SORUN KENDİ POLİTİKALARINDAN KAYNAKLI

Sêmelka kapısını niye kapatıyorsun? Böyle olamaz. Bir Kürt parçasında devrim olmuş, siyasi ve ekonomik baskı yapmak için imkânlarını kullan, bu olamaz. Bir Kürt örgütüne bu yakışmaz. KDP’ye, Barzani’ye yakışan, yapılacak şey oraya destek olmak ve bu temelde ilişki kurmaktır. Bizim beklentimiz ve yaklaşımımız da budur. Bizim KDP’ye karşı hiçbir yaklaşımımız yoktur. Bir eksiklik, yetersizlik, sorun varsa kendi politikasından kaynaklanıyor, bizden kaynaklanmıyor. Ama Güney Kürdistan’a yönelik herhangi bir güç saldırı içinde olursa, Güney Kürdistan halkının yanındayız, peşmergenin de yanındayız.