Kalkan: Erdoğan diktatörlüğünün önündeki tek engel Kürt siyaseti ve HDP’dir

Duran Kalkan, AKP’nin başlattığı savaşa, özyönetim ilanlarına, 1 Kasım seçimleri, Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi ve PKK-KDP ilişkilerine kadar bir çok konuda önemli mesajlar verdi.

Dün Med Nuçe’de yayınlanan, gazeteci Ersin Çelik’in sunduğu Politik Alan programına katılan PKK yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Duran Kalkan, AKP’nin başlattığı savaşa, özyönetim ilanlarına, 1 Kasım seçimleri, Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi ve PKK-KDP ilişkilerine kadar bir çok konuda önemli mesajlar verdi.

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan Med Nuçe’de yayınlanan Politik Alan programının başında Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik gerçekleştirilen 9 Ekim komplosunun 17. Yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

KALKAN: 9 EKİM KOMPLOSU MAHKUM EDİLMİŞTİR

Komployu ve komploda yer alan güçleri kıyana Kalkan şunları belirtti;

“17. yıldönümde 9 Ekim komplosunu lanetliyorum. Komploya karşı Önderlik ve halk gerçeğimizin yürüttüğü kahramanca mücadeleyi selamlıyorum. Tayhan yoldaştan Baran Dersim yoldaşa kadar uzanan ‘Güneşimizi karartamazsınız’ şiarıyla gerçekleşen büyük direnişlerin kahraman şehitlerini saygı ve minnetle anıyorum. 18. Yılda uluslararası komploya karşı mücadelemizi zafer çizgisinde daha da büyütüp geliştirerek bu kahraman şehitlermizi anılarını yaşatacağımızın, amaçlarını başaracağımızın sözünü bir kere daha yineliyorum.”

17 yıl boyunca komplo gerçeğinin açığa çıktığını ve mahküm edildiğini belirten Kalkan, yürütülen mücadele ile komplonun parçalanmış, teşhir olmuş, aşılmış durumda olduğunu vurgulayarak, ancak komployu var eden gerçekliğin tümden ortadan kalkmadığını söyledi.

“Çünkü komployu ortaya çıkaran gerçeklik Kürdü yok sayan ve yok etmek isteyen zihniyet, strateji ve siyasettir. Bu siyaset küreseldir, bölgeseldir. Yereldir. Kürdistan üzerinde egemenlik yürüten devletler bu stratejiyi uyguluyorlar, bu zihniyet ile doldurulmuşlar. Ulus devletçilik burada Kürdü inkar etme, Kürt düşmanı olma ile özdeşleşmiş durumda.”

‘TÜRKİYE 9 EKİM KOMPLOSUNDA ‘GARDİYAN’ DÜZEYİNDE YER ALDI

Başta ABD olmak üzere Almanya, Fransa, Rusya gibi ülkelerin, küresel kapitalizmin de komplodan sorumlu olduğunu söyleyen Kalkan, Türkiye’nin komploya katılımının Öcalan’ın tanımlaması ile “gardiyanlık” düzeyinde olduğunu söyledi.

Komplonun tarihin en ağır fiziki ve kültürel soykırım rejimi olduğunu söyleyen Kalkan, bunun yüzyıllık bir uygulama olduğunu kaydetti.

Buna karşı en büyük mücadeleyi Kürt halkının verdiğini belirten Kalkan şöyle devam etti.

“Yüzyıllık direniş içerisinde, son 40 yıldır PKK direnişi içesinde, son bir yılda da DAİŞ faşizmi karşısında yürütülen mücadelede net bir biçimde açığa çıktı. Bu anlamda uluslararsı komplo insanlığın vicdanında, bilincinde mahkum oldu. Siyasi askeri bakımdan da parçalandı, darbeler yedi.”

Komployu sürdürmekte ısrar eden statükocu faşist güçlerin olduğuna dikket çeken Kalkan, “Bu temelde Kürtlerin doğru bir devrimci hamle ve mücadeleyi yürütmesi,  kısa sürede bu güçleri de , onların diretmelerini de iradelerini de kıracak ve komplo yerle bir olacak. O noktaya gelindi. 18. Yılda bu adımı atabileceğimize komployu tümden iç ve dış bağlantıları ile, zinhiyet siyaset ve strateji temelinde tamamen  yok ederek Kürt özgürlüğü temelinde büyük bir özgürleşmenin ve demokratik yeniden yapılanmanın Ortadoğu’da  yaşanacağına ve büyük bir özgür insanlık hamlesinin gerçekleşeceğine inanıyoruz.”

‘ÖZYÖNETİM, KOMPLOYU YENME MÜCADELESİNİN FİNALİ OLUYOR’

“Bakurê Kürdistan halkının son iki ayda demokratik özyönetimlerini oluşturma ve savunma temelinde yürüttüğü kahramanca mücadele aslında komployu ve onun dayandığı inkar ve imha sistemini yenme mücadelesinin finali oluyor, son hamlesi oluyor. Bu mücadelenin ısrarla, büyük bir iddia ile doğru çizgide, doğru anlayış ile bu mücadelenin doğru sürdürülmesi, kendisini zafere taşıyacak ve bu zafer aynı zamanda uluslararası komploya karşı tarihi büyük zafer olacak. Özgürlüğün ve insanlığın kazandığı zafer olacak.”

Erdoğan ve AKP’nin Bakurê Kürdistan’da 24 Temmuz’dan beri yeni bir saldırı başlattığını vurgulayan Kalkan, bu savaşın Erdoğan ve AKP’nin iktidar veya Saray savaşı olarak tanımlanmasının doğru olduğunu vurguladı. Kalkan, savaşın diğer boyutunu ise Kürdü inkar eden, yok sayan ve kültürel soykırımcı devlet gereçeği ve dış bağlantıları olduğunu söyledi.

‘HDP’Yİ EZMEK İSTİYORLAR’

“İki eğilim uzlaştırılıdı, birleştirildi ve Kürt halkına karşı 24 Temmuz’dan bu yana yeni bir topyekün imha savaşı dayatıldı. Amacı imha etmektir, ezmek, tasfiye etmektir. Kürt halkının büyük bedeller ödeyerek, şehitler vererek, özgürlük için, demokrasi ve halkların kardeşliği için  yürüttüğü mücadelenin ortaya çıkardığı kazanımlarını yok etmektir. Daha somut olarak da 7 Haziran seçimlerinde yüzde 13 oy alarak Türkiye için iktidar alternatifi haline gelen, Türkiye’de yaşanan ağır sorunları, Kürt sorunu, demokratikleşme sorununu,  kadın sorununu, inanç özgürlüğü sorununu, çözmeye aday olan HDP’yi ezip sindirmek, savaşla kolunu bacağını budayıp 1 Kasım erken seçimleri ile baraj altında bırakıp tasfiye etmektir. 7 Haziran’ın itikamını almaktır. Saldırının odağında HDP var, Kürt demokratik siyaseti var.”

‘ERDOĞAN’IN ÖNÜNDEKİ TEK ENGEL KÜRT SİYASETİ VE HDP’DİR’

İnönü’den başlayan mevcut devlet geleneğinin devamı olarak Kurulmak istenen Erdoğan diktatörlüğünün önündeki tek engelin Kürt siyaseti ve HDP olduğuna dikkat çeken Kalkan, savaşı 30 Ekim 2014 MGK’de alınan karar temelinde AKP’nin başlattığını vurguladı.

‘ÖNDER APO İLE GÖRÜŞMELERİ DURDURARAK SİYASETİN ÖNÜNÜ TIKADILAR’

“Bazı avanaklar var, konuşuyorlar, kimisi de kendine ‘Kürt’ diyor. Tutturmuşlar diyorlar ‘savaşı PKK başalttı, bilmem PKK silah kullandığı için bu savaş sürüyor.’ Şimdi farzedelim ki PKK başlattı, PKK yanlış yapıyor, suçlu PKK.’ Barış görüşmelerini PKK adına kim sürdürüyordu? Siyasi görüşmeleri kim sürdürüyordu. Önder Apo sürdürüyordu. Görüşmeler İmralı’da oluyordu. Peki 6 aydır görüşme oluyor mu İmralı’da?  Önder Apo’nun ne düşündüğü biliniyor mu? Önder Apo’nun çözüm  için barışçı siyaset yürütmesine izin verilyor mu? Yok. Peki bunu PKK mi engelliyor. Bazıları alçakça ve utanmazca ‘PKK engelliyor’ diyor. Ya İmralı’ya gidişi PKK mi engelliyor? PKK yönetimi o kadar çağrı yaptı biz gidip görüşmek istiyoruz’ diye. Önder Apo ile görüşmeleri durdurarak siyasetin önünü tıkadılar, savaşın önünü açtılar. Kim yaptı bunu? AKP’nin kendisi, Erdoğan’ın kendisi  yaptı.”

Erdoğan ve AKP devletinin topluma karşı savaş başlattığını söyleyen Kalkan, elinde sivil insanlara top, tanklar ve ağır silahlar ile bombaladığını vurguladı.

Farqin, Licê, Cizîr, Nisêbîn, Gimgim, Şirnex Gever ve bir çok yerde haftalarca süren sıkıyönetim, sokağa çıkma yasağı ve OHAL uyguladığını belirterek Erdoğan’ın adeta gözü dönmüş , çıldırmış bir halde olduğunu söyledi.

‘SUSMA, SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK’

“Burda insanlık suçu  işleniyor. Herkes susuyor, dünya susuyor, susanlar suç ortağıdırlar. Derler ya ‘susma, sustukça sıra sana gelecek.’ İspanya’da Franco faşizmine karşı mücadele edenlerin sloganıdır. Türkiye’de herkese söylüyorum ‘susma, sustukça sıra sana gelecek.’ Faşizmin gerçeği bu. Faşizme karşı mücadelede bütünlük gerekiyor. AKP faşizmi  tam bir faşist diktatörlük, topyekün saldırıyor. Buna karşı topyekün direniş gerekli. Hiç bir savaş kuralı dinlenmiyor, tam bir savaş suçu işleniyor. İnsanlığa çağrı yapıyoruz biz. Dünyanın sosyalist demokrasi güçlerine çağrı yapıyoruz, dünya halklarına çağrı yapıyoruz, bu gerçeği görsünler. Türk devleti ile kimi yerlerde ortaklık yapan BM, AB,ABD, Almanya, Fransa, Rusya bunun sorumluluğu altındadırlar. Buna dur demezlerse bunun sorumlusu oluyorlar.”

Kürtlerin düşüncesi ve  Demokratik ulus projesinin hiç kimsenin kimseye düşman olmadığı bir özgür yaşam projesi  ve Felsefesi olduğunu kaydeden Duran Kalkan AKP’nin bunun karşısında Kürtlere karşı namertçe düşmanlık yaptığını söyledi.

‘ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’

“Var olan saldırıları görmemiz buna göre mücadele etmemiz, direnmemiz gerekiyor. Düşman böyle yapıyor diye biz ilkelerimizden, kurallarımızda uzak olmayacağız. Politikamızdan kesinlikle kopmayacağız. Düşmana, onun üslubu ile, onun dili ile karşılık vermeyeceğiz. Kendi teorimiz, politikamız, felsefemiz, ideolojik-politik ilkelerimiz, örgüt ilkelerimizin gereklerine göre mücadele edeceğiz. Ama mücadele edeceğiz! Asla geri adım atmayacağız. Sonuna kadar müdadele, direniş, direniş, direniş. Zafer kadar, özgürlüğe kadar. Demokratik devrimi gerçekleştirene kadar direniş. Bugün demokratik özyönetim mücadelesi bu çizgiye oturdu.”

‘SURİYE’DE KÜRT HALKININ ORTAYA ÇIKARDIĞI SONUÇLARI ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞIYORLAR’

Programda Suriye’deki son gelişmeler ile ilgili soruyu da yanıtlayan Kalkan, Rusya’nın müdahalesini de değerlendirdi.

Kalkan bu konuda şunları söyledi;

“Rusya’nın yaptığı da rol çalma çabasıdır, Türk devletinin 20 Temmuz’dan itibaren yaptığı da rol çalma operasyonuydu. İran’ın da yaptığı rol çalma çabasıdır. Suriye’de 2012-13-14 yıllarında büyük bir mücadele yaşandı. Ciddi bir faşist saldırganlık ortaya çıkartıldı. DAİŞ adı altındaki bu faşist saldırganlığın arkasında şimdi rol çalmaya çalışan güçlerin çoğu vardı. Türkiye ve diğerleri de vardı. Halkların başına bela edilmiş bu faşist saldırganlığa karşı büyük bir direniş sürdü. Bu direnişin öncülüğünü Kürtler yaptı. DAİŞ faşizmine karşı direnen  Kürt halkı oldu, Rojava halkı oldu bütün parçalardaki Kürt halkı oldu, PKK oldu, YPG-YPJ oldu. DAİŞ faşizmine karşı direniş Kobanê ve Şengal ile özdeşleşti. İnsanlığı DAİŞ faşizminden kurtaracak sonuç açığa çıkardılar. Bu yeni siyasi, askeri gelişmelere yol açtı. Şimdi de bu direniş içerisinde hiç olmayanlar, tersine DAİŞ faşizmini saldırıların teşvik eden, arkasında olanlar gördüler ki, umut bağladıkları taraf yenilgiye uğradı, orda bir kazanç yok; saf değiştirerek Kürt halkının kahramanca mücadelenin ortaya çıkardığı sonuçları ele geçirmeye çalışıyorlar.”

‘RUSYA’NIN KÜRTLERLE İTTİFAKI YOK’

Kalkan Ortaya çıkan boşluktan yararlanarak Suriye’ye müdahale eden Rusya’nın da ciddi bir çözüm programı olamadığını belirterek, DAİŞ’e karşı en büyük mücadeleyi veren Kürt güçleri ile herhangi bir ittifakı olmadığını söyledi.

DAİŞ’e karşı en büyük mücadeleyi veren ve DAİŞ’i zayıflatanın YPG –YPJ olduğunu belirten Kalkan “kim ki YPG-YPJ ile ittifak yapıyorsa o gerçekten DAİŞ’e karşı savaşıyor. Fakat YPG ve  YPJ ile ittifak yapmadan DAİŞ’e karşı savaşıyorum diyenin sözü yalandır, hiledir. Amacı DAİŞ ile savaşmak değil, rol çalmadır. Rusyanın da yaptığı budur. Kendisinin dayandığı  Esat yönetimini tekrar hakim kılmak istiyor. Örneğin Kürt sorununun çözümüne dair Rojava halkının ilan ettiği kantonları tanıma, onlarla ittifak kurma, statü tanıma yaklaşımı yok. Burda yenilmiş olan DAİŞ faşizminin ortaya çıkardığı olanaklardan yaralanma, rol çalma amacı var.”

Suriye’de Kürtlerin üçüncü bir çizgi olduğunu vurgulayan Kalkan, Kürtlerin kendi çözümler olduğunu ve bu çözümlerini Rojava’da kanton sistemi temelinde Demokratik Suriye Konfederasyonun ilk nüvesini yarattıklarını kaydetti.

Kalkan “Bu bir Suriye çözümüdür, Kürt sorununa Demokratik Özerlik çözümüdür, yeni bir Ortadoğu çözümüdür. Demokratik Ortadoğu konfederalizmine gidecek yolu açma çözümüdür”  dedi.

Suriye ve Rojava’da tehlikelerin varlığına dikkat çeken Kalkan, Rojava halkının ittifaklarını, örgütlenmesini , özerklik sistemi ve öz savunmasını güçlendirmesi gerektiğini kaydetti.

Yaşanan gelişmelerin Başurê Kürdistan’ı da etkilediğini belirten Kalkan herkesin demokratik değişim ve dönüşüme açık olması gerektiğini kaydetti.

‘ÇATIŞMALI BİR PKK-KDP İLİŞKİSİ YOKTUR, OLMAYACAKTIR’

Hareket olarak tüm sorunların çözüm  yöntemi olarak demokratik siyaset ve diyalogu gördüklerini belirten Kalkan, KDP’ile aralarındaki görüş ayrılıklarını diyalog ve tartışma ile aşmada belli adımlar atıldığını söyledi.

“Hala da farklı görüşler vardır, bu görüşlerin tartışılması bir gerginliğe de yol açmıştır ama son zamanlarda bu durumu gidermek için önemli girişimler var. Her iki parti de farklılıkları diyalogla, görüşme ve tartışma ile çözmede hem fikirler. Bu anlamda görüşmesiz, tartışmasız, gergin, çatışmalı bir PKK-KDP ilişkisi yoktur, olmayacak da bunu herkes bilmeli. Böyle bir çatışmaya umut bağlayıp siyaset yapacağını düşünenler yanılıyorlar. Böyle olmayacak. Umut ediyoruz mecut diyalog daha da gelişecek ve sorunların demokratik yöntemle çözümüne yol açacak. Böyle bir noktadayız.”

KDP’ye Kobanê ruhu temelinde birlik ve birlikte mücadele çağrısı yapan önemli mesajlar verdi.

“Biz diyoruz ki ulusal kongre yapalım, gerilla ile peşmergeyi ortak komutanlıkta birleştirelim, dört parça Kürdistan’da Kürt halkının ortak savunma gücü olsun, ortak komutanlık hepsini yönetsin ve Kürtler böyle bir iradi güç olarak yeniden yapılanan Ortadoğu’da siyaset  yapsınlar, diplomasi sahnesine çıksınlar. Bu bütün partilere kazandırır, Kürt halkına kazandırır.  Hareket olarak bu yaklaşımdayız ve bu temelde yaklaşılması için çağrımızı yineliyoruz.”

Kalkan, bunun için KDP’ye AKP ile olan ilişkilerini gözden geçirme, Kürdistanı savaş alanına çeviren, yakıp yıkan Kürt karşıtı politikalarına alet olmama ve Bakur’daki demokratik siyasete destek verme, HDP blokuna katılma çağırısında bulundu.