İstanbul, İzmir ve Ankara'da AKP'nin savaş politikaları protesto edildi

AKP'nin savaş politikaları İstanbul, İzmir ve Ankara'da kitlesel bir şekilde protesto edildi. İstanbul'daki mitingde konuşan, Buldan, "Katliamlara tanıklık ettik ama hiç kimsenin önünde diz çökmedik” dedi.

AKP'nin savaş politikaları İstanbul, İzmir ve Ankara'da kitlesel bir şekilde protesto edildi. İstanbul'daki mitingde konuşan, Buldan, "Katliamlara tanıklık ettik ama hiç kimsenin önünde diz çökmedik” dedi.

İSTANBUL

HDP İstanbul İl Örgütü'nün Gever ve Cizre'de yaşanan devlet saldırısını ve katliamlarını protesto etmek için Tünel’den Galatasaray’a yapmak istediği yürüyüşe polis izin vermedi. Kitlenin önünü TOMA ile çevik kuvvet ekipleriyle kesen polis, “Esas terör TC devleti ve AKP’dir” dövizini açan iki genç kadını gözaltına aldı. Yürüyüşün gerçekleştirilmesi için, HDP milletvekilleri Pervin Buldan, Filiz Kerestecioğlu, Garo Paylan, Saruhan Oluç’tan oluşan heyetin polisle yaptığı konuşmalarında sonuç vermemesi üzerine açıklama Tünel’de yapıldı. Buradan söz alan Pervin Buldan, mevcut savaşın halkların özgürlüğü veya Türkiye’nin bağımsızlığı için verilen bir savaş olmadığını hatırlatarak, bu savaş sarayın savaşı, Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla verilen bir savaş olduğunu vurguladı. Buldan, “Bizler 1990’lı yılları da gördük, 1995 yıllarını da gördük. Katliamlara tanıklık ettik, canlarımızı verdik, çocuklarımızı, eşlerimizi kaybettik ama hiç kimsenin önünde diz çökmedik, Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde de diz çökmeyeceğiz” dedi.

Gever ve Cizre’de yaşanan devlet katliamını protesto etmek için Tünel’den Galatasaray Meydanı’na yürümek isteyen yüzlerce kişinin önü polis tarafından kesildi. Kitle polisin bu keyfi ablukasını açtıkları "Sarayın savaşına karşı barış hemen şimdi" pankartı ve atıkları “ Faşist TC Kürdistan’dan defol”, “Katil polis hesap verecek” , “Barışa uzanan eller kırılsın”, “AKP savaş halklar barış istiyor”, “Barıştan yanayız, savaşa da hazırız” sloganlar ve Rojava marşları söyleyerek karşılık verdi. Ablukanın kaldırılması için HDP milletvekilli Pervin Buldan, Filiz Kerestecioğlu, Garo Paylan, Saruhan Oluç’un polis ile yaptığı pazarlık “Vali’nin emri” denilerek geri çevrilirdi. Bunun üzerine açıklama Tünel’de polis gölgesinde gerçekleştirildi.

BU SAVAŞ İSTANBUL’UN SES ÇIKARTMASIYLA BİTER

İlk konuşmayı HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Cesim Soylu yaptı. Polisin keyfi uygulamasını kınayarak sözlerine başlayan Soylu, “Biz vali ile görüşmek istediysek de görüştürülmedik” dedi. 7 Haziran seçimlerde istediği başarıyı elde edemeyen AKP’nin 1990’lı yılların saldırı konseptine geri dönüldüğünü hatırlatan Soylu, en son Yüksekova’da, Cizre’de başka olmak üzere birçok sivil öldürüldüğünü, çatışmalara tanık olduklarını söyledi. Sadece son 24 saat içerisinde yitirilen insan sayısı en az 15 olduğunu vurgulayan Soylu, bu ilçelerin çoğunda sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini, ilçelere girmek isteyen milletvekilleri engellendiğini ve buralarda yaşananlar hakkında sağlıklı bilgi alınamadığına işaret etti. Dün Cizre ve Yüksekova’da biri 7 biri 10 yaşında da dahil olduğu onlarca insan hayatını kaybettiğini hatırlatan Soylu, “Bu savaş en amansız en acımasız bir şekilde sadece sarayın çıkarları adına yürütülüyor. Bu savaşın, çatışmaların halklarımızın çıkarına olmadığını aşikardır. Halklarımızın, çocuklarımızın yalnızca yitirilmesine yol açtığını, tekrardan şehirlerin yakılıp, yıkıldığını, köylerin boşaltıldığını ve telafisi imkansız bir sürece sürüklenmemize yol açmaktadır” dedi.

Özellikle İstanbul’un bu vahşete ve zulme sessiz kalmaması gerektiğini altını çizen Soylu şöyle konuştu: “Biz barışı en doğru şekilde örgütlemek durumdayız. Biz bu barış çağrısında tüm İstanbul’un müdahil olmasını istiyoruz. Savaş, çatışmalar Yüksekova, Cizre’de değil ancak İstanbul’dan bitirilebilir. İstanbul barışın sesi olmaya başladıkça, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, asker, polis, gerilla aileleri bu savaşa hayır dediğinde ancak bu savaş ve çatışma biter. Müzakereler tekrar başlatılır ve kardeşkanının dökülmesine son verilir.”

HİÇ KİMSE SAVAŞ İSTEMİYOR!

Cezmi Soylu’dan sonra sözü HDP Milletvekilli Filiz Kerestecioğlu aldı. Yapılan seçim onlarca saldırıya rağmen halkın iradesini mecliste yansıtmayı ve orada siyaset yapabilmeyi öngördüklerini vurgulayan Kerestecioğlu, “Ama maalesef seçimler sonrasında aldığımız oylar hazmedilemedi ve sonrasında savaş düğmesine basıldı” dedi. Ülkede kimsenin savaş istemediğini vurgulayan Kerestecioğlu, ne asker, ne polis, ne gerilla aileleri, ne kadınlar, ne gençler, ne çocuklar hiç kimsenin savaş istemediğini kaydetti. “Bizler savaş istemediğimizi samimiyetle tekrar tekrar ifade ediyoruz ve ellimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz” diyen Kerestecioğlu, tüm kesimlere seslenerek, “Sizler de bu sese, bu çağrıya kulak verin ve hep birlikte barışın sesini yükseltelim” dedi.

BU SAVAŞ SARAYIN SAVAŞIDIR

Filiz Kerestecioğlu’nun ardından sözü HDP Milletvekilli Pervin Buldan aldı. Yapılmak istenilen yürüyüşün engellemesini kınayan Buldan İstanbul Valisine, “Cizre’de Yüksekova’da katliamlar yapan zihniyet ile bugün burada bizim yürüyüşümüzü engellemeye çalışan zihniyet birbiriyle aynıdır” diyerek tepki gösterdi. Kürdistan’ın birçok yerinde katliamlar işlendiğini hatırlatan Buldan, “7 Haziran seçimlerinden sonra, Silopi’de, Varto’da, Diyadin’de dünde Cizre ve Yüksekova’da halkımız katliamlardan geçirildi. Siyasi soykırım operasyonları gerçekleştirildi. İnsanlar evlerinden alınıp, tutuklandı. İnsanların evlerinin üzerine bombalar yağdırıldı ve insanlar yaşamlarını yitirdi. Dün sivil halk Gever’de yaşamını yitirdi. İşte bütün bunların gerekçesi 7 Haziran seçilerinde Türkler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, kadınlar ve gençler el ele verdiği için gerçekleştiriliyor. Bütün bunlar Recep Tayyip Erdoğan başkan olamadığı için gerçekleştiriliyor. Bu savaş halkların özgürlük savaşı için verilmiyor, bu savaş Türkiye’nin bağımsızlığı için de verilmiyor, bu savaş sarayın savaşıdır. Bu savaş Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla verilen bir savaştır” dedi.

Nasıl ki Recep Tayyip Erdoğan 7 Haziran’da başkan yaptırmadığımız gibi, 1 Kasım tarihinde de yaptırmayacaklarını, halkların el ele vereceğini vurgulayan Buldan, HDP’nin 13, oranından çok çok yükseklerde oy alarak bu ülkeye özgürlükleri, eşitliği, barışı getireceklerini altını çizdi.

YETER Kİ BERABER SAVAŞA DUR DİYELİM

Bu savaşın hiç kimseye faydası olmadığını hatırlatan Buldan, buradan asker ve polis ailelerine şöyle seslendi: “Sesimize ses verin, gücümüze güç verin, eğer hep birlikte hareket edersek, birlik ve beraberliğimizi sağlayabilirsek Recep Tayyip Erdoğan’ın savaşına karşı bu ülkeye barış rüzgarını çok kısa bir zaman içerisinde getirebiliriz. Yeter ki birlikte hareket edelim. Yeter ki savaşa dur diyelim. Yeter ki çocuklarımızın, gençlerimizin ölümlerini dur diyelim.”

DİZ ÇÖKMEDİK VE ÇÖKMEYECEĞİZ

Cizre, Yüksekova’daki halkın yalnız olmadığını vurgulayan Buldan, Kürdistan’daki halk ile sonuna kadar birlikte olacaklarını kaydetti. Milletvekillerinin valilerin emriyle seçildikleri illere giremediklerini de hatırlatan Buldan, “Bu bir olağanüstü hal uygulamasıdır” dedi. Tünel meydanından Kürdistan’a OHAL uygulamalarını devreye sokanlara seslenen Buldan, “Bu ülkede zaten OHAL yaşanıyor, zaten bu ülkede insanlar katlediliyor, siyasi soykırım operasyonlarıyla insanlar tutuklanıyor ve bunların OHAL’den hiçbir farkı yoktur. Bizler 1990’lı yılları da gördük, 1995 yıllarını da gördük. Katliamlara tanıklık ettik, canlarımızı verdik, çocuklarımızı, eşlerimizi kaybettik ama hiç kimsenin önünde diz çökmedik, Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde de diz çökmeyeceğiz” dedi.

Açıklamanın ardından “Esas terör TC devleti ve AKP’dir” pankartını açan iki genç kadın polis tarafından gözaltına alındı.

İZMİR

İzmir Barış Bloğu, Yüksekova'daki devlet terörünü Alsancak Kıbrıs Şehitler Caddesi girişinde yaptıkları basın açıklamasıyla protesto etti. Protesto eylemine HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, HDP İzmir İl Eşbaşkanları, Barış Anneleri Meclisi ile kalabalık bir kitle katıldı.

"Yüksekova'daki katliama sessiz kalmayacağız" yazılı pankartın açıldığı eylem de sık sık "Savaşa hayır", "Yaşasın halkların kardeşi" sloganları atıldı. Açıklamayı okuyan Barış Bloğu Eş Sözcüsü Nilgün Toker, devletin gücünü 7 yaşındaki çocuğu öldürerek gösterdiğin belirterek, başta Hakkari Yüksekova olmak üzere Silvan, Lice, Silopi ve Cizre'de başlatılan topyekûn savaşın sürdüğünü söyledi.

"Tüm ölenler öldürülenler bizim çocuklarımız" diyen Toker, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisinin başkomutan ilan ettiğini belirterek, "Bu savaş değdiği her şeyi yakıyor ve yok ediyor ama önemlisi insanlığımızı yok ediyor" diye konuştu. Çatışmalı ortamın bir an önce son bulması için taraflara silah bırakma çağrısında bulunan Toker, sorunun çözümü için demokratik yollara başvurma çağrısında bulundu.

ANKARA
 

AKP'nin başlattığı savaş konseptiyle Kürdistan'da çocuklarında aralarında bulunduğu sivil katliamlarını kınamak için Ankara Yüksel Caddesi'nde bir araya gelen Barış Blok'u üyeleri, Cizre'de devlet güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Baran Çağlı'nın "Kağıt üzerine çizilen gözlerini resmini" taşıyan Barış Bloğu birleşenleri 5 dakika oturma eylemi yaparak, devletin Kürdistan'da yaptığı katliamları önce sessizlik eylemiyle protesto etti. 

Daha sonra kısa bir konuşma yapan Barış Blok'u üyesi İlke Işık, "Bir çocuğun ölümü yalnızca kendi ölümü değildir, başka çocuklarında ölümüdür. Onun ölümüne neden olanların çocuklarının da ölümüdür. Bir çocuğun ölüm ağırdır, uzundur, yazılması zordur. Bir çocuğun ölümü büyüktür ve çocuk ölür, ölümü büyür. Ölümün büyüdüğü bir yerde ise her şey küçülür, ülke de, cennet de, hayat da, gelecek de, düşler de, büyükler mi? Onlar zaten küçüktür" dedi.

İki aydır ölümün olmadığı gün neredeyse yoktur diyen Işık, "Her gün gözümüzün içine baka baka televizyon ekranında evimize, sokağımıza kurşun yağdırıyorlar. Filistin'i Gazze'yi aratmayan savaş görüntüleri evleri bombalıyorlar. Savaşın başladığı günden bu yana asker ve gerilla hariç 72 günde 78 sivil hayatını kaybetti" diye konuştu.

Biz çocuklarımızın gözlerine bakamıyoruz, siz bakabiliyor musunuz? Diye soran Işık, "Biz çocuklarımıza savaşı şiddeti anlatamıyoruz. Biz çocuklarımızla Cizre'de Şırnak'ta Yüksekova'da kardeşlerini nasıl katlettiğinizi anlatamıyoruz" sorularını sordu.