GÖRÜNTÜLÜ

İMC TV ve Özgür Gündem gazetesi cezaevinde yasaklandı

TAYD-DER Eşbaşkanı Musa Karbadağ, girilen savaş konseptiyle birlikte cezaevlerindeki hak ihlallerinin yoğunlaştığına dikkat çekerek, Sur ve Cizre’de yapılmak istenen katliamın, düşünsel olanında cezaevlerinde yapılmak istendiğini belirtti.

TAYD-DER Eşbaşkanı Musa Karbadağ, girilen savaş konseptiyle birlikte cezaevlerindeki hak ihlallerinin yoğunlaştığına dikkat çekerek, Sur ve Cizre’de yapılmak istenen katliamın, düşünsel olanında cezaevlerinde yapılmak istendiğini belirtti. Karbadağ Menemen ve Şakran cezaevlerinde Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazeteleri ile İMV TV’ye de yasak getirildiğini kaydetti.

Cezaevlerinde, tutsakların sağlık sorunları ve tedavi koşullarının olumsuzluğu varlığını sürdürürken, girilen savaş konseptiyle birlikte ihlaller, işkenceler ve baskılar da artış gösterdi. İzmir’de bulunan Menemen T Tipi ve Şakran Cezaevlerinde, Özgür Gündem, Azadiya Welat gazeteleri ve birçok derginin girişi yasaklanırken, İMV TV’ye de yasak getirildi. Tutsakların aldıkları iletişim ve ortak alana çıkarılmama cezalarından dolayı cezaevlerinde yoğun bir baskının yaşandığı belirtilirken, acil bir kamuoyu çağrısı yapıldı.

ANF’ye konuşan Tutuklu ve Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma Derneği (TAD-DER) Eşbaşkanı Musa Karbadağ, cezaevlerinde son süreçteki mevcut sorunların artışının, yaşanan savaştan bağımsız ele alınamayacağını belirterek, her dönem savaşın tırmanmasıyla birlikte cezaevlerinde de baskı ve hak gasplarının arttığını hatırlattı. Çözüm sürecinde cezaevlerindeki baskıların şimdiye nazaran azaldığını söyleyen Karbadağ, “En azından yönelimlerin düzeyi ve niteliği şimdiki gibi değildi. Özellikle savaş konseptinden sonra cezaevleri bir fiil işkence haneye dönüşmüş durumda. Özellikle hasta tutsaklar sorunu artık fiili ölüm gerçeğiyle yüz yüze gelmiş durumda. Hiç bir şekilde tedavileri yapılmıyor. Uzun bir bürokrasi engelini atlatması gerekiyor” diye konuştu.

‘YÖNETİM RTÜK’ÜN YERİNE KOYUYOR KENDİSİNİ’

Cezaevlerindeki tutsakların, yaşanan katliamlara tepki amaçlı; kapı dövme ve slogan atma gibi eylemlerine, cezaevi yönetimi tarafından mektup ve görüş yasağı cezası verildiğine dikkat çeken Karbadağ, şunları aktardı: “Uygulamaların özüne baktığınızda, Sur ve Cizre’de yapılmak istenen katliamın, düşünsel olanı da cezaevlerinde yapılmak isteniyor. Oradaki tutsaklar bu mevcut yaklaşımlarla teslim alınmak isteniyor. Son zamanlarda yeni açılan Menemen T Tipi Cezaevi ve Şakran T4 Cezaevindeki sorunlar çözülmüş değil. Özellikle iletişim kısıtlamaları bu cezaevlerinde normal bir hala geldi. En son Özgür Gündem ver Azadiya Welat gazeteleri, bir çok dergi ve İMC TV’nin kısıtlanması ve kaldırılması yaşandı. Cezaevleri yöneticileri kendilerini RTÜK’ün yerine koyarak bu kanalın yayın politikasını beğenmediklerini söylediler. Bu keyfi yaklaşımlar tutsakları bir hayli zorlarken, birde ortak alana çıkıp etkinlik ve aktivitede bulunma hakları da ellerinden alınmış durumda.”

‘AZİZ İBRAHİM’İN HAYATINDAN KAYGILIYIZ’

Türkiye ve Kürdistanlı olmayan diğer siyasi tutsakların aileleriyle görüştürülme konusunda cezaevi yönetiminin birçok mevzuat sıkıntısı yaşattığına vurgulayan Karbadağ, özellikle Kobanêli ailelerin çocuklarıyla aylardır görüştürülmediğini belirterek şöyle devam etti: “En son Menemen T Tipi Cezevi’nden bırakılan Kobaneli Aziz İbrahim isimli tutsak yaklaşık 40 gündür de yabancılar şubesinde bekletiliyor. Ailesi Torbalı’da oturmasına rağmen Suriye iadesi isteniyor. Bu pratikleri daha öncede görmüştük. Tutsaklar Suriye’deki çetelere teslim edilmişti. Arkadaşımızda aynı tehlikeyle karşı karşıya. Yaptığımız yazışmalardan hiç bir sonuç alamadık. Aziz İbrahim’in hayatından kaygılıyız açıkçası. Bu konuda kamuoyuna çağrı yapıyoruz.”