‘İktidar herkesi tekilleştirmek istiyor, biz yan yana gelip çoğalalım’

Hakkında son 2 ayda 50'yi aşkın soruşturma ve dava açılan Özgür Gündem gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, tüm gazetecilere dayanışmayı büyütme çağrısı yaptı.

 İnan "Sistem herkesi tekilleştirmek, kendi gettosuna hapsederek var oluyor. Bu nedenle yan yana durmak zorundayız" dedi.

AKP/Saray rejiminin özel olarak hedefine aldığı Gündem gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürü olan İnan Kızılkaya'nın Çağlayan Adliyesi'ndeki "mesaisi" giderek artıyor. Sadece Kızılkaya değil, gazete ile dayanışmak amacıyla eş yayın yönetmenliği görevini üstlenen gazeteciler de savcıların hedefinde.

27 Mart 2016 tarihinden bu yana sorumlu yazı işleri müdürlüğü görevini yürüten İnan Kızılkaya ile, gazeteciliği, kampanyayı ve gelecek planlarını konuştuk.

Gazetede editörlük yapan Kızılkaya, 4 ay önceki yaşamı için "Dönem dönem gazetecilik yapıyordum. Yaşamımı devam ettirmek için de işportacılıktan tezgâhtarlığa kadar birçok işte çalıştım" diyor.

Savaşın yoğunluğunu artırdığı bir dönemde yazı işleri müdürü görevini de üstlendiği için, gazete bürosundaki mesaisinin yanı sıra artık Çağlayan Adliyesi'nin koridorlarında da mesaisi var.  Bugüne kadar hakkında 50'nün üzerinde soruşturma açılmış durumda. Her soruşturma da davaya dönüşüyor. Davaların tam sayısını bilmiyor ancak 10'dan fazla.

Neden böylesine ağır bir görevi devraldığı sorusuna verdiği yanıt kısa ve net: "Türkiye'de muhalif basın denildiğinde ilk akla gelen Gündem gazetesi. Yazı işleri müdürlüğünden önce gazetede çalışmaya başlamıştım. Mevcut yazı işleri müdürünün davaları artınca bir görev değişikliği gerekti. Görevi ben devraldım."

İnan Kızılkaya kendinden önceki sorumlu yazı işleri müdürü Reyhan Çapan'ı hatırlatıyor, "Onun benden fazla soruşturma ve davası var" diyor.

Sadece sorumlu müdürler değil, gazetenin yazarları da soruşturma ve dava kıskacında.

Suçlama ise standart: "Bölücü terör örgütü propagandasını yapmak."

İnan Kızılkaya, bu iddiaya "Bu suçlama onların iddiası. Biz ise gazetecilik yaptığımızı anlatıyoruz" yanıtını veriyor ve ekliyor: "Bir savaş var ve havuz medyası bu savaşın gerçekliğine kapalı. Biz ise toplumun bilgi edinme hakkını savunuyoruz. Savaşın acımasızlığını anlatıyoruz. Türkiye toplumu açık hava hapishanesinde ve biz bu kuşatmada gerçeği ulaştırıyoruz."

'13 DİHA MUHABİRİ TUTUKLU'

Kızılkaya, DİHA'nın Ocak ayından bu yana tutuklanan 13 muhabirine dikkat çekiyor, "DİHA muhabirleri her türlü tehlikeyi göze alarak, sahada çalışıyorlar. Bu cesaretleri basın tarihine geçecekler" diyor.

Soruşturmaların, AKP/Saray rejiminin savaş ilanıyla birlikte başladığını hatırlatıyor, "Bir yol öncesinde müzakere sürecindeyken davalar açılmıyordu" dedi.

Adliyedeki mesaisinde ise artış var.  Çünkü soruşturmalar davalara dönüşüyor. Hatta, başka bir gazetenin yazı işleri müdürü olabilme ihtimali nedeniyle bile hakkında soruşturma açılmış durumda.

Bu trajikomik olayı şöyle anlatıyor: "10 gün önce Ankara Savcılığı'nın talimatıyla Beyoğlu savcılığına gittim. Dosyada, 2013 Haziran-2015 Ağustos arasında Birgün gazetesinde çıkan 4 haberden dolayı hakkımda soruşturma başlatılmıştı. Erdoğan'a hakaret suçlamaları vardı. Benim o dönemde Birgün'ün yazı işleri müdürü olabileceğim söyleniyordu. Çok trajikomik. O dönemde gazetecilik yapmıyordum. Ayrıca Birgün'de hiç çalışmadım. Tek yazı işleri müdürü olduğum gazete de, Gündem Gazetesi."

Soruşturmanın akıbeti ise; belirsiz.

GAZETECİYE MANASIZ SORU: GAZETEYİ KİM HAZIRLIYOR?

Bu trajikomik olayın yanı sıra savcılıkta bir gazeteciye sorulmayacak soruların da muhatabı oluyor. Bu sorulardan biri şöyle: "Gazeteyi kim hazırlıyor?"

Kızılkaya bu soru için, "Savcılar, bu gazeteyi bizim hazırlamadığımızı düşünüyor. Sanki haberleri biz hazırlamıyor muşuz gibi davranıyorlar. Oysa biz gazetecilik yapıyoruz. Savcılara bunu anlatıyoruz" diyor.

Özgür Gündem gazetesinin yaşadığı dava terörü nedeniyle 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde "Nöbetçi eş yayın yönetmenliği" başlatıldı. Bugüne kadar çok sayıda gazeteci kampanyaya katıldı. Siyasetçilerden de destek geldi, onlar da bir gün eş yayın yönetmenliği yaptı. Ancak dayanışma eylemine katılan gazetecilere de soruşturmalar açılmış durumda.

Geçtiğimiz günlerde gazeteciler Ayşe Düzkan, Ertuğrul Mavioğlu ve Faruk Eren ifade için adliyeye gitti. Dayanışmacıların karşılaştığı soru ise; "Bu kampanyayı kim düzenliyor?" oldu.

İnan Kızılkaya savcıların bu sorusuna ise şu yanıtı veriyor: "Kampanyayı kimin düzenlediği ortada. Savcılar karşılarında Gündem dışında da toplumda kabul gören, bu mesleğin külünü yutmuş gazetecileri yutmuş insanları görünce bu soruyu sordu. Kampanya meslektaşlarımızdan, hem de gazetenin çalışanlarından gelen öneriler üzerine şekillendi."

AKP/Saray rejiminin gazetecilik yapma koşullarını ortadan kaldırdığını belirten Kızılkaya, kampanyaya yönelik ilgiyi ise şöyle açıklıyor: "Türkiye'de gazetecilik yaptırılmayan çok insan var. Çünkü Saray medyası biat üzerine kurulu. Bu biatı reddeden gazetecilerin bize ilgisi var elbette. Bizimle aynı yayın çizgisinden gelmesi . Burada gazetecilik çizgisi var. Aynı zamanda meslek onurunun da temsilciliğidir bu."

Hakkındaki davaların cezaya dönüşme olasılığı çok yüksek. Bu duruma yanıtı şu: "Ben Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım, Kürt'üm, Kürdistanlıyım. Yıllardır İstanbul'da yaşıyorum. Meşru bir iş yapıyorum. Tutuklansam da başıma başka bir şey gelse de bu gelenek devam eder. Bunun rahatlığına sahibim.  Bu kişisel bir tavır değil, toplumsal bir bakış açısı. Kişisel olarak da Gündem gazetesi gibi gazetelerde çalışanların başka beklentileri olmaz. Bu mesleği de seviyorum. Gündem'de çalışmak da bir onurdur."

AKP/Saray rejiminin kuşatmasına karşı dayanışmanın sürmesi gerektiğinin altını çiziyor: "Gazetecileri yanımızda görmek istiyoruz. Sadece bu da değil, biz de onların yanında olmak istiyoruz. Çünkü bu sistem, herkesi tekilleştirerek, kendi gettosuna hapsederek var oluyor. Çoğul olabilirsek, yan yana durabilirsek sistemi daha fazla ürkütebiliriz. Halkımız bu gazeteyi okuduğu sürece biz de çıkarmaya devam edeceğiz."

...