Hüseyin: Uçak düşürülmesi ile Türkiye politikası tamamen iflas etti

TEV-DEM Koordinasyonu Hanife Hüseyin “Türk devletinin son dört yıldır Suriye’de izlediği yanlış politikalar bu son gelişme ile birlikte tamamen iflas etmiş oldu” dedi.

Şu an 3. Dünya Savaşı’nın yaşandığı Suriye sahasında Rus uçağının Türk devleti tarafından düşürülmesi Suriye politikaları üzerinde etkisinin olacağını ifade eden TEVDEM Koordinasyonu Hanife Hüseyin “Türk devletinin son dört yıldır Suriye’de izlediği yanlış politikalar bu son gelişme ile birlikte tamamen iflas etmiş oldu” dedi.

Kobanê savaşı ile Suriye içine dahil olan koalisyon güçlerine, Rusya’da bir fiil yaratarak dahil olmuş olduğunu, Türk devletinin şark kurnazlığı ile kendi başına herkesi idare ederek pragmatist bir yol izlediğini ifade Hüseyin, “Türk devleti baştan beri politikalarını çetelerden yana belirleyerek radikal ‘İslamcı’ guruplarına destek oldu” tespitinde bulundu.

Türk devletinin dini maske olarak kullanan bir hükümet tarafından yönetildiğini, Erdoğan ve AKP’nin karakterleri de tamamen selefiliğe dayandığını söyleyen Hüseyin, ideolojik yönleriyle Erdoğan-AKP DAİŞ ve El Nusra çetelerine yakın ve zihniyet yapısında olduğunu, Erdoğan-AKP Suriye ve Rojava’da bu çeteler eli ile vekalet savaşı yürüttüğüne dikkat çekti.

Erdoğan ve AKP’nin çeteler eli ile yürütmüş olduğu savaşanın amaçlarından birisinin Suriye’de hakimiyetlerini geliştirmek, ikincisi ve en önemli yaklaşımları ise bir Kürt statüsünün oluşmasını önlemek olduğunu dile getirdi. TEVDEM Koordinasyonu Hanife Hüseyin son gelişmeleri ANF’ye değerlendirdi.

‘TÜRK DEVLETİNİN YAKLAŞIMI İŞGALCİ BİR DURUMDUR’!

İncirlik anlaşması ile uluslararası koalisyon güçlerinin Türk devletine tavizler verdiğini ve Türk devletini koalisyon çizgisine çekmek istediklerini ifade eden TEVDEM Koordinasyonu Hanife Hüseyin, “Rusya’nın Suriye sahasına dahil olması bir yönü ile koalisyon güçlerinin planlarını daraltıyor” dedi. Hüseyin konuşmasının devamında, “NATO desteği ile Türkiye kullanılmaya çalışılıyor. Rusya Suriye’ye girmesinden sonra Türk devletinin DAIŞ çetelerine verdiği desteğe göz yummak istediler. Özellikle Halep cephesinde EL Nusra eli ile Rusya’ya karşı savaş başlatıp planlarını boşa çıkarmaya çalıştılar. Bunun tek başına yetmediği ve Türkiye NATO’nun şımarık çocuğu gibi Crablus-Ezaz hattında rol sahibi olmak isteği ortaya çıktı.

Rus uçağını düşürülmesi ile birlikte Türk devleti Suriye içine direkt müdahale etmek istiyor. Rus uçağı sınırı geçti, geçmedi bana göre bu teknik bir sorundur. Uzmanlar bunu netleştirebilir. Esasta Türk devletinin yaklaşımı Suriye ve Rojava’da işgalci bir durumdadır.

Türk devleti çeteler ile elde edemediği durumu fili bir duruma çevirerek Suriye içinde Crablus-Ezaz hattında yer işgal etmeye çalışıyor. Türk devleti daha öncede Sultan Murat adı ile örgütlediği çeteleri Ezaz hattı üzerinden bölgeye yerleştirdi. Türk devletinin bu planlarına göz yuman koalisyon güçleri ile Türk devleti arasında gizli bir anlaşmanın imzalanmış olduğunu kanıtlıyor” dedi.

‘TÜRK DEVLETİ ROJAVA KANTONLARIN BİRLEŞMESİNİ ÖNLEMEYE ÇALIŞIYOR’

Anlaşmaya göre Crablus bölgesinin Türk devletinin hava hattı olarak gösterildiğini de vurgulayan Hüseyin, şunları vurguladı: “Bu esaslar üzerinden Türk devleti NATO’dan aldığı destek ile yaptığı her şeyi kendisine mübah olarak görüyor. Türk devletinin esas amacı ise Rojava Kantonları asasını kapanmak istiyor. Müdahalelerini bu esaslar üzerinden yürütüyor. Şimdi tüm Rojava sınırları boyunca Türk devletinin bir hareketliliği söz konusudur.

Devrimin 5. yılına giriyoruz, halen Türk devleti düşmanca politikalarından vaz geçmiş değildir. Dikenli teller ve duvarlar örüyor. Rast gele sınırlarda insanları katlediyor, işkence ediyor, YPG mevzilerine ağır silahlarla saldırılar düzenliyor. İki gün öncede aldığımız bilgiye göre Serêkanîye ve Endiver arasında duvar örmek istiyorlar. Bu yaklaşım tamamen Rojava içine karışmak ve işgalci bir durumdur. Tüm bu durumlar Suriye üzerinde hegomonik güçler arasındaki çatışmanın daha fazla uzayacağını da gösteriyor.

Türk devletinin tarif ettiği yerlerde sadece Türkmenler yaşamıyor. Elbette Türkmenlerinde Suriye toprakları üzerinde demokratik ve özgür yaşam hakları vardır. Grê Spi’de oluşturulan demokratik özerklik yönetimi içinde Türkmenlerin özgür yaşamaları buna en iyi örnektir. Yine Demokratik Suriye Güçleri içerisinde Türkmenler yerini alıyor. Türk devletinin yaklaştığı gibi etnik milliyetçi yaklaşımlarla Suriye sorunları çözülemez. Sorunları daha da derinleştirir.”

‘TÜRKİYE TÜRKMENLER ÜZERİNDEN ETNİK MİLLİYETÇİLİK YÜRÜTMEK İSTİYOR’

Türkiye Türkmenlik üzerinden etnik milliyetçilik siyasetini yürütmek istediğini, bu yaklaşımın Suriye’de sorunları daha da derinleştirerek sertleşmesine neden olacağı tespitinde bulunan Hüseyin, “Ezaz hattında Türkmenler kendi kimlikleri ile özgür yaşayabilirler” dedi. Esas yaklaşımlarının Türkmenlerinde demokratik özer yönetim sistemi içinde yaşayabileceklerini ifade eden Hüseyin şunları söyledi: “Cizirê Kantonu’nda halkların ortak değerlerini temsil eden demokratik özerk yönetim içinde Türkmenlerin de yaşayabileceği bir sistem sorunlara çözüm olabilir. Girê Spî de demokratik özer yönetim içinde tüm halkaların yaşaya bileceği kanıtlandı. Suriye halkları kendi yaşam kararlarını alabilirler. Ama Türk devletinin Suriye içine müdahale hakkı yoktur.

Çete ve teröre karşı uluslararası bir müdahale gereklidir. Türk devleti Rusya’yı Esat’ı korumakla itham ediyor. Ancak Türk devletinin El Nusra ve DAİŞ çetelerini desteklediğini herkes biliyor. Tüm sınırlarını çetelere açarak, tırlarla silah taşıdılar. Rojava savaşlarında kendi gözlerimiz ile gördük, Türk devleti çetelere açık yardım ettiğini gördük. Türk devleti bu denli pervasızca Suriye içine müdahale etmesi sorunları ağırlaştırdığı gibi Türk devletinin de önümüzdeki süreçteki politikalarının da iflas edeceği anlamına gelecektir.

Türk devleti zaten demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir sisteme dayanmıyor. Türk devletinin bu tekçi sitemine karşı 38 yıldır Kuzey Kürdistan halkı mücadele ediyor ve şimdi kendi kendini yönetmek için her alanda ayaktadır. Tekçi bir zihniyete dayanan gerici bir sistem olan Türk devleti kendi içinde halkların demokratik, özgürlükçü taleplerine cevap verip sorunları çözmekten uzak iken başka bir devlete müdahale edemez. İç sorunlarını çözemeyen tekçi geri Türk devleti iktidar paylaşımını esas alıyor. Dolayısıyla Suriye ve başka yerlerdeki özgürlük ve demokrasi sorunlarını asla çözemez. Uluslararası hegemonik güçlerin bölge üzerinde hesapları vardır. Türk devleti de bu ortamda rol almak ve pay kapma peşindedir.”