Hukukçular: Öcalan özgür olmalı!

Asrın Hukuk Bürosu, Ezilenlerin Hukuk Bürosu, Açılım Hukuk Bürosu, ÇHD, Demokrasi İçin Hukukçular, Kürt Halk Önderi Öcalan'a uygulanan tecridin son bulmasını istedi. Hukukçular, barışın gerçekleşmesi için Öcalan'ın olması gerektiğini belirtti.

Asrın Hukuk Bürosu çağrısıyla bir araya gelen Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi, Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB), Açılım Hukuk Bürosu, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, İmralı Hapishanesi'nde tecrit içinde tecrit uygulanan  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve OHAL'le birlikte hapishanelerde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili Taksim Hill Toplantı Salonu'nda açıklama yaptı.

Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Erman Emekçi ortak açıklamayı okudu. Emekçi, 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana Öcalan ile avukat görüşmelerinin engellendiğini belirtti. Emekçi, Avukatların engellenen 510 görüşme talebinin yanı sıra 6 Ekim 2014 tarihinden itibaren de aile ve vasi, 5 Nisan 2015 tarihinden itibaren de diğer ziyaretlere izin verilmediği bilgisini verdi.

Siyasi iktidarın Abdullah Öcalan'a 18 yıldır uygulanan İmralı tecrit politikasının, OHAL'li veya OHAL'siz savaş hukukuna göre yürüttüğünü belirten Emekçi, Öcalan'ın yaşam ve sağlık durumundan endişe edenlerin sadece ailesi ve yakınları olmadığına dikkat çekti. Emekçi, "Geniş halk kitlesinin gözünün kulağının İmralı'dan gelecek haberlerde olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir" dedi.

Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş'ı ziyaret etme talebini yineleyen Emekçi, hukuk kurumları olarak gecikilmeden İmralı Hapishanesi'nden sağlıklı bilgi almak istediklerini belirtti ve taleplerini sıraladı: "Ada hapishanesi denetime açılmalı, Öcalan'ın ve diğer tutuklu hükümlülerin avukatları ile görüşü sağlanmalı, ulusal üstü belgelerde dillendirilen hükümlü hakları hayata geçirilmelidir."

Emekçi, OHAL ilanıyla ilgili diğer hapishanelerdeki hak ihlallerinin de onur kırıcı ve tahammül edilemez bir hal aldığını vurguladı, "Siyasi tutuklu ve hükümlülere uygulanan tecrit modelinin Abdullah Öcalan nezdinde ağırlaştırılmış müebbet modelinin bile çok üstünde bir katılıkta uygulanmasını hiçbir zaman kabul etmedik" diye konuştu.

'ÖCALAN BAŞ MÜZAKERECİDİR'

Ortak açıklamanın ardından konuşan EHB avukatlarından Gülhan Kaya, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılmasını istedi. Tecridin işkence olduğunu vurgulayan Kaya, İmralı'da uygulanmaya başlayan tecridin diğer hapishanelere de yansıdığını hatırlattı. Kaya, "Bu memlekette barış yapılacaksa öncelikle Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerekmektedir. Öcalan, baş müzakerecidir. Tecrit barış özlemine dönük bir saldırıdır" diye konuştu. Kaya, barış isteyen herkesin de İmralı'daki tecride hayır demesi gerektiğini belirtti.

ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil de, yasaları tanımayan iktidarların her yerde aynı hukuksuz ve zalim politikaları devreye soktuğunu söyledi. İmralı Hapishanesi'nin her zaman özel statüde tutulduğunu hatırlatan Yeşil, "İktidar aynı hukuksuzluğu İmralı'yı takiben diğer hapishanelere, hapishanelerden dışarıda bizlere, hayatlarımıza ve sınır ötesine kadar bu hukuksuzluğu ve zalimliği uygulamaktadır. Bu iktidar, Rojava'yı işgale girişirken, ülke içinde temel hak ve özgürlükleri işgal etmektedir, sınırlamaktadır. İmralı tecrit politikasına itiraz ediyoruz. Zalimane politikaların son bulması için mücadelemizi sürdüreceğiz" diye konuştu.
Tecridin insanlık suçu olduğunu söyleyen Açılım Hukuk Bürosu avukatlarından Kübra Gündüz de, baş müzakereci Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit politikasının Kürt halkının barış talebini görmezden gelen bir durumdur" dedi.

'ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ'

ÖHD İstanbul Şubesi Eş Başkanı Sinan Zincir, İmralı'da uygulanan tecridin Kürt halkı başta olmak üzere tüm halka uygulanan tecrit olduğuna dikkat çekti. Abdullah Öcalan'ın tecridinin kaldırılmasının sadece hukuki bir talep olmadığını vurgulayan Zincir, şöyle devam etti: "Bir halkın önderine karşı tecrit uygulanıyor. Abdullah Öcalan, Ortadoğu halklarını cehennem karanlığından kurtaracak ideolojik paradigmanın önderidir. İdeolojik fikirlerini kapatmak, bu toprakların devrimci gelişimiyle ilişkisini ortadan kaldırmak için tecrit uygulanıyor." Öcalan'a yönelik tecride karşı verilecek mücadelenin aynı zamanda Ortadoğu ve bölge halklarının kurtuluş mücadelesi anlamına geldiğinin altını çizen Sinan Zincir "Hukukçular olarak sadece tecridin kaldırılması değil, aynı zamanda Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü de talep ediyoruz" diye konuştu.

'SAVAŞ BLOKU ÖCALAN'IN KONUŞMASINI İSTEMİYOR'

Hukuk kurumlarının temsilcilerinin ardından açıklamaya katılan HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Eren Keskin, Ercan Kanar ve Doğan Erbaş da söz aldı.
Öcalan'ın özgürlüğü mücadelesi denilince Nelson Mandela'yı hatırladığını söyleyen Kerestecioğlu, "Tecrit politikası özel bir cezadır. Sur'da, Cizre'de, Nusaybin'de yapılan katliamlar gibi, şu anda Rojava'da yapılmak istenen Kürt halkının statüsünün varlığının olmamasına dayanan Kürt düşmanlığı politikasıdır" dedi. Bu politikaların dünyada da başarılı olmadığını anımsatan Kerestecioğlu, "Direnen halklar kazanacak. Direnen halkların mücadelesi bu tecridi de kaldıracaktır" dedi.

Av. Eren Keskin de savaş isteyen blokların Abdullah Öcalan'la görüşmeyi engellediğini söyledi. Keskin, Öcalan'ın çözüm önerilerinin dünya tarafından bilinmesinin istenmediğini belirtti, "Savaş isteyen blok Öcalan'ı konuşturmak istemiyor" dedi.

'TÜRKİYE ÖNCE KENDİ ÜLKESİNDE BARIŞ SAĞLASIN'

Kolombiya'da sağlanan barış anlaşmasını hatırlatan Av. Ercan Kanar ise, anlaşmayı kutlayan ülkeler arasında Türkiye'nin de olduğunu hatırlattı. Kanar, "Kürt halkına karşı Sri Lanka politikalarını hayata geçiren Türkiye, Kolombiya barışını kutladı. İktidar önce kendi coğrafyasındaki barış için adım atmalıdır" dedi ve ekledi: "Tecrit derhal son bulmalı. Abdullah Öcalan kısa sürede serbest bırakılmalıdır. OHAL derhal son bulmalıdır. Bir an önce normal döneme geçilmelidir."

HDP İstanbul Eş Başkanı Doğan Erbaş da, 31 Ağustos'ta Diyarbakır'da açıklanacak deklarasyonu hatırlattı. Erbaş, Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin bir an önce son bulmasını, acilen bir görüşme yapılmasını istedi.