HDP PM'den 'Öcalan' ve 'müzakere' çağrısı

HDP PM, dünkü toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, Öcalan ile görüşmek için derhal heyetlerin İmralı'ya gönderilmesi istendi.

OHAL'e tepki gösterilen bildirgede, müzakere çağrısı yapıldı. HDP PM, demokrasi güçlerine de ortak mücadele çağrısında bulundu.

Ankara'da 24 Temmuz'da toplanan HDP Parti Meclisi, toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı.

Türkiye'nin tarihi bir kırılmanın, tarihi bir eşiğin yaşandığı günlerden geçtiğinin vurgulandığı bildirgede, darbe girişimine değinilerek, "Halklarımız ve siyasi partiler 15 Temmuz darbe girişimini sahiplenmemiş, karşı durmuş, yol vermemiştir" denildi.

Bildirgede, "Türkiye’yi darbeye taşıyan koşulları cesaretle tartışamazsak, nelerin darbeye yol açtığını ortaya koyamazsak, yeniden darbe girişimleri açığa çıkacaktır" uyarısı yapılarak, şöyle devam edildi: "Ne yazık ki, bu darbe girişimine Türkiye adım adım sürüklenmiştir. Keyfi yönetim tarzı, hukuk dışı davranışlar, anayasa tanımazlık, savaş ve şiddetten beslenme, kutuplaştırıcı siyaset, gerginlik ve nefreti kışkırtan ötekileştirme, güvenliksiz ortam, devlet gücünü tek elde toplama, otoriter yönelimler darbe girişimcileri için uygun ortam yaratmıştır. Kürt sorununda barış ve çözüm sürecinin durdurulması ve içeride savaşın tırmandırılması, ilçelerde yüzlerce gün süren ve defalarca ilan edilen sokağa çıkma yasakları, yaratılan yıkım, mahallelere tankla topla girilmesi ile orduya büyük bir inisiyatif ve alan sağlanmıştır. Patlayan bombalar, ölümler ve cenazeler; düşünce, ifade ve iletişim özgürlüğünü kullanan aydın, akademisyen, gazetecilere yönelik baskılar ülkeyi demokratik ortamdan uzaklaştırmıştır. Dış politikada, özellikle Ortadoğu bölgesinde yapılan büyük ve vahim hatalar bu darbe girişimini cesaretlendirmiştir."

Darbeye karşı mücadelesini dün olduğu gibi bugün de sürdüreceğini tekrarlayan HDP PM, "Askeri cuntaya ya da darbeye karşı çıkmak demokrat olmak için gerekli, ama yeterli değildir. Belirleyici olan darbe tehlikesi ortadan kalktıktan sonra ortaya koyulacak tutumdur. Darbeye karşı mücadele doğrudur, meşrudur, haklıdır. Ama uygulanan yöntemler yanlıştır" dedi.

'İKİ SEÇENEKTEN BİRİNE MECBUR DEĞİLİZ'

OHAL'e tepki gösterilen bildirgede, şu ifadelere yer verildi:

"Olağanüstü Hal aracılığıyla evrensel hukuk ve temel hakların çiğnenmesi, işkence ve kötü muamelenin

Yaygınlaştırılması, 30 gün gözaltı süresi, özel yargılamalar, idam cezasının gündeme getirilmesi, temel insan haklarına ve Türkiye’nin imzalamış olduğu başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri’nin amir hükümlerine ve diğer uluslararası demokratik anlaşmalara aykırıdır. Darbe girişimini, hükümete muhalif olanların kamu görevlerinden tasfiye edilmesinin, demokratik hak ve özgürlüklerin daha da kısıtlanmasının; emekçilerin grev ve direnişlerinin yasaklanmasının; çevre hukukunu aşındırarak ve ÇED raporlarını gereksiz kılarak doğa ve çevrenin talan edilmesinin fırsatı ve aracı haline getirmek gibi faydacı yaklaşımlar kabul edilemez.

Bu darbe girişimini 'Allah’ın bir lütfu' olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Türkiye’nin Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetileceği, Bakanlar Kurulu’na Cumhurbaşkanı’nın başkanlık edeceği, valilerin yetkilerinin arttırılacağı OHAL rejimi döneminde ‘Türk tipi başkanlık sistemi’ni fiilen işletme anlayışı hepimize kaybettirecektir.

Darbe ile mücadelenin en etkili yolu evrensel hukuktur, demokrasidir, insan haklarıdır. Bugün bizim sarılmamız gereken ilkeler bunlardır. Darbelerin ve yarattığı tahribatın panzehiri demokraside aranmalıdır. Toplum darbe veya demokratik olmayan yönetim arasında seçim yapmak zorunda bırakılmamalıdır. Bizler bu tercihleri kesinlikle reddediyoruz."

'MÜZAKERE EDİLMELİ; SAYIN ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLMELİ'

Bildirgede, tarihsel ve köklü sorunların konuşarak, müzakere edilerek aşılması, yeniden çözüm sürecine dönülerek eşit ve birlikte yaşamın olanaklarının değerlendirilmesi istendi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'dan haber alınamamasının gündeme getirildiği bildirgede, "İmralı'da Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik 1 yılı aşkın tecride son verilmeli, ailesinden ve avukatlarından başlanarak İmralı’ya heyetler gönderilmelidir. Bu birçok olumlu adımın önünü açacaktır. Kürt meselesi şiddetten arındırılıp demokratik bir çözüm bulunmadıkça, darbe mekaniği kendisini yeniden üretecektir" diye belirtildi.

Bütün demokrasi güçlerinin meydanlarda eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi, emeğin haklarını savunmaya davet edildiği bildirgede, şunlar da kaydedildi:

ORTAK MÜCADELEYE ÇAĞRI

"Bizler bir yandan darbeye karşı, diğer yandan otoriter yönetim anlayışlarına karşı demokrasinin ve özgürlüğün savunucusu olacağız. Bizler bu uğurda yola çıkan bütün demokrasi ve özgürlük güçleriyle elele vereceğiz. Eşitlik ve adalet isteyen, ötekinin farklılığına saygı duyan herkesle omuz omuza yürüyeceğiz.

Bütün siyasi liderlere ve partilere, sivil toplum örgütlerine, demokrasiden, barıştan ve emekten yana mücadele eden tüm kurumlara, sendikalara, meslek odalarına, demokratik kitle örgütlerine, kadın, gençlik ve çevre örgütlenmelerine, vicdan sahibi tüm demokrat yurttaşlara, halklarımızın güvenliği ve özgürlüğü, toplumun demokratik geleceği için ortak mücadele çağrısı yapıyoruz. Gelin demokratik bir uzlaşı zemininde buluşalım. Gelin toplumsal muhalefeti dikkate alan yeni bir Anayasa’yı hep birlikte yapalım. Gelin Kürt sorununda barış sürecine, silahsızlanmaya geri dönüşün olanaklarını yaratalım, bu savaşı bitirecek adımları karşılıklı atalım. Gelin bu ülkenin Alevisi’ne eşit yurttaşlık, bu ülkenin Kürdü’ne kendini yönetme, anadilinde yaşama hakkını sağlayalım. Gelin bu ülkenin çalışanı, alın teriyle üreten emekçisi için özgürlüğü ve eşitliği bizler gerçekleştirelim. Gelin kadınlara yönelik şiddet ve eşitsizliği birlikte ortadan kaldıralım. Bunları yapalım ki, bir daha ordu içinde ve dışında, yurt içinde veya dışında kimse aklından darbeyi geçirme cesaretini bulamasın."

HDP PM, bildirgenin sonunda şunları belirtti: "15 Temmuz akşamı darbeye direnmiş Türkiye toplumu, Kürdü, Türkü, Alevisi, Sünnisi, kadını erkeği, genci yaşlısı ile demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği, barışı ve adaleti hak ediyor. Bizler barış, demokrasi ve özgürlüklerin hakim olduğu demokratik cumhuriyet için mücadelemizi sürdüreceğiz."