HDP: Katliamlar soykırıma dönüşüyor!

HDP, Şırnak Milletvekili Aycan İrmez'in öncülüğünde, Şırnak'ta yaşanan katliam ve hak ihlallerine ilişkin Meclis Araştırma Komisyonu kurulması talebinde bulundu.

HDP, Şırnak'taki devlet katliamlarına ilişkin Meclis'te Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. Araştırma önergesinde, katliamlardan Erdoğan ve AKP'nin sorumlu olduğu vurgulanarak, "Bütün Kürt illeri ölüm ve baskı cenderesine alınmış bulunmaktadır" denildi. 

HDP, Şırnak Milletvekili Aycan İrmez'in öncülüğünde, Şırnak'ta yaşanan katliam ve hak ihlallerine ilişkin Meclis Araştırma Komisyonu kurulması talebinde bulundu.

İrmez ile birlikte milletvekilleri Faysal Sarıyıldız, Ferhat Encü ve Leyla Birlik'in de imzasının bulunduğu araştırma önergesinde, şu ifadelere yer verildi:

'SARAY'IN DEMOKRASİ VE BARIŞI TEHDİT EDEN DARBE UYGULAMALARI'

"Siyasal ve toplumsal tarihimizin en ciddi kırılmalarla karşı karşıya olduğu bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. 7 Haziran seçim sonuçlarını geçersiz kılarak, kendi diktatörlük rejimini fiili olarak işletmeye çalışan Saray’ın demokrasiyi ve iç barışı tehdit eden darbe uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Bu uygulamaları derinleştirebilmek için Şırnak genelinde katliam ve insanlık dışı uygulamalar devreye konulmuştur. Şırnak halkına karşı başlatılan insanlık ve hukuk normlarını hiçleştiren savaşın derhal son bulması, katliamların ve hukuksuzlukların araştırılması ve önüne geçilmesi, sorumluların belirlenmesi ve hukuki soruşturmaların başlatılması, gerçekleşen yargısız sivil infazların, katliamların durdurulması, infazları gerçekleştiren kolluk güçleri ve bu infazlar için kolluk güçlerini yetkilendiren veya teşvik eden siyasi sorumlular ile mülki amirler hakkında etkin bir soruşturmanın yürütülmesi, delillerin ve tanıkların dinlenerek sorumluların yargı önüne çıkarılması için acilen Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz."

'SOYKIRIMA DÖNÜŞTÜ' UYARISI

Önergenin gerekçe bölümünde ise, AKP'nin devreye koyduğu savaş politikaları kapsamında Kuzey Kürdistan'ın yangın yerine döndüğü vurgulanarak, "Her gün yeni bir katliama ve insanlık dışı uygulamalara şahitlik ediyoruz. Sistemli bir şekilde ve aralıksız yapılan bu katliamlar artık bir soykırım haline dönüşmüştür. AKP ve Saray'ın savaş esaslı talimatlarından kendilerine vazife çıkaran kimi kolluk güçleri sivillere karşı düşman hukukunu bile geride bırakacak vahşi uygulamalara başvurmaktadır. Bütün Kürt illeri ölüm ve baskı cenderesine alınmış bulunmaktadır" denildi.

Sistemli öldürme politikasının en yoğun uygulandığı yerlerden biri olan Şırnak ve ilçelerinde 25 Temmuz ile 3 Ekim günleri arasında 43 sivilin kolluk güçlerinin açtığı ateş ya da attığı havan topları sonucu yaşamını yitirdiği; resmi olmamak ile birlikte 100’ü aşkın kişinin de vücutlarına isabet eden envai çeşit silah mermileri ile yaralandığına dikkat çekilen önergede, devamla şunlar kaydedildi:

'VAHŞETİN SON VESİKASI'

"Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasağı başta olmak üzere Şırnak merkez ve ilçelerinde uygulanan yasaklar ile yüz binlerce yurttaşın yaşam, sağlık, iletişim ve seyahat hakkı keyfi bir şekilde gasp edildi.  Sadece Cizre’de 8 günlük, 'sokağa çıkma yasağı' ile birlikte, konut ve işyeri başta olmak üzere; fırın, eczane, cami, okul, kültür merkezi, sağlık merkezi ile 1000 ‘e yakın yapı kurşunların hedefi oldu. AKP Hükümeti’nin toplumu etnik, kültür , inanç ve politik görüşler bakımından kamplara bölmesi, şiddet ve çatışma siyaseti üzerinden zayıflayan iktidarını güçlendirme politikası siyasi ve toplumsal cinnet halini doğurmaktadır. Bu cinnet halinin sirayet ettiği alanlardan biri de güvenlik bürokrasisi ve ona bağlı kolluk güçleridir.

Cizre’de ölülerini sokağa çıkma yasağından ötürü defnedemeyen yurttaşların çocuklarını ve annelerini derin donduruculara bırakmak zorunda kaldığı ibretlik kareler hafızalarda halen canlılığını korurken, Şırnak merkezde Hacı Lokman Birlik’in infaz edildikten sonra cansız bedeninin zırhlı araç ile sürüklenmesi Kürt halkına yaşatılan vahşetin son vesikası olmuştur. Saray’a bağlı gladio güçleri insanlığı ve vicdanları katledip, ağır suçlar işliyor, videosunu çekiyor, gizlemiyor, yayıyor, bilinmesini istiyor. Bilinçli olarak servis edilen bu görüntüler ülkeyi iç savaş gibi bir felakete sürüklemek amacıyla yapılmaktadır. Kürt halkının toplumsal damarına basmak maksadı ile yapılan bu insanlık dışı uygulamaların görüntüleri kasti olarak sosyal medyada dolaşıma sokulmaktadır. Vahşet derecesindeki bu görüntülerin yaşanmasına neden olan hiyerarşik yönetim şeması içerisindeki bütün siyasi irade bu insanlık dışı suçun ortağıdır."

'HUKUK VE İNSANİ DEĞERLER AYAKLAR ALTINA ALINIYOR'

Önergede, devlet vahşeti 'Kürt halkının öz yönetim talebine karşı devletin verdiği tarihsel reflekslerinin bir devamı' şeklinde nitelendirilerek, "Kürtlerin eşit ve özgür yaşama iradesini ezme amacıyla yürütülen gayri nizami harbin yürütücüsü konumundaki AKP ve Saray ülkeyi bir ateş sarmalına sürüklemektedir. Kolluk güçleri yürütülen savaş konsepti çerçevesinde Kürt illerinde cadde ve sokak ortasında herkesin gözü önünde hiç sakınmadan infaz, işkence ve her türlü ağır hak ihlallerini yapmaktadır. Yargısız infazları gerçekleştiren kolluk güçleri yargı ve yürütme erkinin ‘cezasızlık’ politikasından cesaret almaktadır. Türkiye’de insanlık suçu kapsamında değerlendirilecek ağır insan hakları ihlallerinin faillerinin bulunmaması, bulunmak istenmemesi, soruşturulmaması, kovuşturulmaması, yargılanmaması ve suçlu bulananların cezaya çarptırılmaması sivillere dönük vahşetin yegane müsebbibidir. Devletin ‘kutsal’ menfaatleri uğruna kolluk güçlerinin yaptığı insanlık dışı uygulamalara sessiz kalınmaktadır" ifadelerine yer verildi.

Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'nin, devreye koyduğu savaş konsepti ile hukuku askıya alırken, insani değerleri de ayaklar altına aldığına vurgu yapan HDP'li vekiller, önergenin sonunda şunları belirtti: 

"Varto’da Ekin Van adlı kadın gerillanın çıplak bedeninin teşhiri, Cizre’de Hasan Nerse adlı gencin yaralıyken ellerine ters kelepçe vurularak infaz edilmesi, Bünyamin İrci adlı çocuğun yaralı olduğu halde katledilmesi, Kürt halkının evlatlarına ait mezar yerlerinin bombalanması, Hacı Lokman Birlik’in infaz edildikten sonra sürüklenmesi Türkiye’de insanlığın tükenişi olmuştur."