HDP, HDK Kürdistan’daki devlet faşizmine karşı alanlarda

HDP İstanbul İl Örgütü ve HDK İstanbul İl Meclisi, Nusaybin ve Kürdistan’ın dört bir yanını saran devlet terörünü İstanbul’un üç bölgesinde protesto etti.

HDP İstanbul İl Örgütü ve HDK İstanbul İl Meclisi, Nusaybin ve Kürdistan’ın dört bir yanını saran devlet terörünü İstanbul’un üç bölgesinde protesto etti. Protestoların bir adresi olan Galatasaray Meydanı’nda polis ablukası altında açıklama yapıldı. Eylemde söz alan eski Akil İnsanlar üyesi HDP PM üyesi Celalettin Can, Nusaybin’den sonra devlet namluların bu kez Derik’e yöneldiğini söyledi. Kürt gençlerin kendi ana, babalarını, mahallesini savunabilmek ve hayata kalabilmek için oluşturduğu hendeklerin AKP tarafından topluma “terörizm” olarak lanse edildiğini vurgulayan Can, maalesef Türkiye halklarının bir kısmının bu yalana ve politik oyuna kandığını ifade etti. Can, bu kanmanın tarihe halkın ayıbı olarak geçeceğini vurguladı.

HDP İstanbul İl Örgütü ve HDK İstanbul İl Meclisi, Nusaybin ve Kürdistan’ın dört bir yanını saran devlet terörünü Taksim Galatasaray Meydanı’nda protesto etti. Polisin adeta OHAL ilan ettiği meydanda, eylem öncesi cadde ışıklarının kapatılması dikkat çekti. “Nusaybin’e ses ver” pankartının açıldığı protestoda hep bir ağızdan, “Bijî berxwedana Kurdistan”, “Kürdistan faşizme mezar olacak” sloganları atıldı. İlk sözü HDP PM üyesi Celalettin Can aldı.

DEVLET VE HÜKÜMET KÜRDİSTAN’A SAVAŞ AÇTI

“Devlet ve hükümetin uzun bir süredir Kürt halkına savaş açmış durumda” diyerek sözlerine başlayan Can, “Bu savaşın başlangıcı Kobanê olayları olarak tabir edilen 6-8 Ekim desek yanılmış olmayız” dedi. 6-8 Ekim’de hükümetin Türkiye’de bütün belli başlı kurumlarla görüşerek, kamu düzeni, güvenlik yasası adı altında Kürt halkını savaşa sürükleyecek bir planlama içine girdiğine dikkat çeken Can, 6-7 Ekim’in akabinde 30 Ekim’de Milli Güvenlik Konseyi toplantısında savaş kararının alındığını, ancak yaklaşan seçimler göz önüne alınarak bu savaş konseptinin seçim sonrasına ertelendiğini belirti.

SURUÇ KATLİAMIYLA SAVAŞ FİŞEĞİ

Şu anda Cumhurbaşkanı olan dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın sokağa çıkarak seçim hazırlığı adı altında kamplaştırma, gerginleştirme, toplumu karşı karşıya getirme yönünde konuşmalarına başladığını hatırlatan Can, yaşanan süreci şöyle özetledi: “Süreç bu şekilde devam ederken, İmralı’da rehin tutulan Sayın Abdullah Öcalan bu gidişatı önlemek için bir demokratik paket sundu. Bu paket Dolmabahçe’de kabul edildi anca sürecin HDP’nin lehine geliştiğini gören Erdoğan masayı devirdi. Masa devrildikten sonra Bingöl’de bir cinayet, Erzurum’da bir provokasyon yaşandı, Ağrı’da askerler gerillalarla karşı karşıya getirildi ancak ne halk ne gerilla bu oyuna gelmedi. Ama bu provokasyonların ardı kesilmedi. Önce Diyarbakır’da bir bomba patlatıldı. Bütün bu saldırılara rağmen Kürt Özgürlük Hareketi ve Demokrasi Güçleri provokasyona gelmediler. Sonuç olarak 7 Haziran’da seçimler oldu ve HDP dönemin en güçlü parti olarak çıktı. Bunu kabul edemeyen Erdoğan, Tuğrul Türkeş ile MHP’yi yedeğine alırken, Deniz Baykal ile de CHP’yi kilitledi. 20 Temmuz’da Suruç katliamıyla savaş işaret fişeğini verdi ve Kürdistan’ın dört bir yanında operasyonlar başlatıldı.”

HENDEKLER DİRENMENİN BİR PARÇASIDIR

HDP’nin en çok oy aldığı, Cizre, Silopi, Silvan, Dersim, Gever, Nusaybin gibi büyük OHAL ilan edilip, insanların katledildiğini belirten Can, bu vahşete karşı hayata kalmanın bir parçası olarak gençlerin hendek oluşturarak direndiğini vurguladı. “Hendekler direnme hakkının bir parçasıydı” diyen Can, “Gençler kendi anasını, babasını, kendi mahallesini, yurdunu savunabilmek, hayata kalabilmek için hendekler oluşturdu” dedi. Kürt gençlerin kendini ve mahallelerini savunmasının “terörizm” olarak lanse edildiğini hatırlatan Can, AKP hükümetinin bütün bu katliamları ve baskıcı politikalarını “teröre karşı mücadele” olarak topluma anlattığına işaret etti. Maalesef Türkiye halklarının bir kısmının bu yalana ve politik oyuna kandığını ifade eden Can, bu kanmanın tarihe halkın ayıbı olarak geçeceğini vurguladı. Bugün Nusaybin’de 14 gün süren OHAL’in sonlandırdığını ancak bu kez Derik’te ilan edildiğini aktaran Can, “Yarın başka kazalara saldıracaklar. Yani Kürtlerin en fazla yoğun olduğu, HDP’nin en çok oy aldığı bütün ilçelere, kazalara saldıracaklar” diye konuştu. Kürt halkının faşizme karşı direndiğini altını çizen Can, tüm kesimlere Kürt halkının yanında yer almaya çağırdı.

HENÜZ CENAZELER DEFNEDİLMEMİŞKEN…

Celalettin Can’ın ardından HDP-HDK adına açıklamayı Türkan Esen okudu. Kürt halkına yönelik saldırı zincirinin son halkası Nusaybin’de 14 gün süren sokağa çıkma yasağının sonunda 9 insanın yaşamını yitirdiğini ve 19 kişinin yaralandığını belirten Esen, yasağın kalktığı saatlerde devletin namlulularının bu defa Derik ilçesine döndüğünü vurguladı. Kürt halkı henüz cenazelerini toprağa dahil veremeden yeni bir saldırı ve katliam hamlesiyle karşı karşıya bırakıldığına dikkat çeken Esen, Derik’te yaşanacak her türlü ölümün, yaralanma ve zararın sorumlusu ve failli devlet ve onun faşizan kolluk kuvvetleri olacağını vurguladı.

Kürdistan’da yürütülen kirli savaşın Türkiye batısına yansımamasının demokratik güçlerin tutum almasının önlenmesine ve basına uygulanan sansür olarak açıklayan Esen, “ HDP İstanbul İl Örgütü ve HDK İl Meclisi olarak yaşanan saldırı ve katliamlara karşı halkımızı ve demokratik kesimleri harekete geçmeye ve kamuoyunda daha güçlü duyarlılık sergilemeye davet ediyoruz” dedi.