HDP'den Şemdinli Raporu

HDP, Şemdinli'deki devlet terörüne ilişkin rapor hazırladı. Raporda, AKP'nin sivilleri hedef aldığına dikkat çekilerek, Kürt Halk Önderi Öcalan'a tecridin sona ermesi ve müzakereye geçilmesi istendi.

Hakkari’nin  Şemdinli ilçesinde 16 Ağustos’ta yaşananlara ilişkin HDP tarafından oluşturulan Araştırma İnceleme Heyeti hazırladığı raporu kamuoyuna açıkladı.

Raporda, 16 Ağustos 2015 tarihinde Hakkari ilinin Şemdinli ilçesinde geçici hükümetin almış olduğu savaş kararları çerçevesinde; Lice, Silvan, Diyadin, Varto, Silopi ve daha birçok ilçede olduğu gibi Şemdinli ilçesinde de savaş konsepti devreye sokulduğu belirtildi.

HDP tarafından oluşturulan ve  Hakkari milletvekilleri Nihat Akdoğan, Abdullah Zeydan; Van milletvekilleri Selami Özyaşar, Lezgin Botan ve Ağrı milletvekili Mehmet Emin İlhan ve Halkların Demokratik Partisi PM üyesi Cüneyt Caniş’in de aralarında bulunduğu HDP heyetine bölgede bulunan belediye eş başkanları ve STK yöneticileri de eşlik etti.

TESPİTLER

HDP'nin raporunda şu ifadelere yer verildi:

"16-18 Ağustos 2015 tarihlerinde Şemdinli ilçesinde yoğun saldırıların olduğu bölgede yaşayanlar tarafından dile getirilmiş, top atışlarının 4 evi tamamen kullanılamaz hale getirdiği ve onlarca eve hasar verdiği gözlemlenmiştir. Yapılan saldırılar sonucunda 4 kişinin yaralı olduğu belirlenmiştir. Bölgede yaşanılanlar çatışmadan ziyade tamamen sivil halka dönük saldırılardır ve doğrudan sivil halk hedef alınmıştır.

1.    Top atışları ve yoğun saldırılar sonucu Tarhan Özer, İhsan Özer, Emin Dündar ve Naci Onay’a ait evler tamamen kullanılamaz hale gelmiştir. Şapatan köyü ve Şemdinli merkezde onlarca ev hasar görmüştür. Evleri hasar gören çok sayıda kişi saldırıların olmadığı yakın köylere ve Hakkâri merkeze göç etmek zorunda kalmıştır.

2.    Saldırılar sırasında evlerin yıkılması ve rastgele ateş açılması sonucu dört kişi yaralanmıştır. Yaralılar hastanelerde tedavi altına alınmıştır.

3.    Saldırıların başladığı tarihten itibaren esnaf kepenk açmamış ve saldırıları protesto etmiştir. Buna rağmen pek çok esnafın iş yeri yoğun saldırıların hedefi olmuştur.

4.    Şemdinli merkezde ve Hakkâri- Şemdinli yol güzergâhında ve evlerinin önünde park halinde bulunan sivillere ait onlarca araç ateşe verilmiştir. Hiçbir gerekçe gösterilmeden onlarca aracın devlet güçleri tarafından tarandığına dair kamera görüntüleri mevcuttur. Özellikle çok sayıda iş makinası kullanılamaz hale getirilmiştir.

5.    Ormanlık alanlar 16 Ağustos tarihinden itibaren devlet güçleri tarafından yakılmaktadır. Çatışmalar 18 Ağustos’ta bitmiş olmasına fakat halka ait bağ, bahçe ve ormanlardaki yangınlar devam etmektedir (20 Ağustos). Devlet güçleri yangına müdahale etmemiş, sivil halkın müdahale etmesini de engellemiştir.

6.    Şemdinli’ de görevli hiçbir mülki amir görevinin gerekliliklerini yerine getirmemiştir."

'KATLİAM KARARI ANKARA'DAN'

Şemdinli ilçesinde yaşananların merkezi kararla gerçekleştiğine işaret eden raporda, şunlar kaydedildi:

"Ankara’da tek merkezde alınan savaş kararı çerçevesinde özellikle Halkların Demokratik Partisi’nin yüksek oranda oy almış olduğu bölgelere saldırılar düzenlenmiştir. Bu saldırılarda hedeflenen 7 Haziran tarihinde yapılan genel seçimlerde demokratik tercihini HDP’ den yana kullanan yurttaşların yaşadığı yerleşim birimleri olup, bu şekilde bölge halkına gözdağı vermek, sindirmek, göç ettirmek, yer yer katliamlara varacak şekilde cezalandırmak ve onlara yaşam alanı bırakmamak istenmiştir.

16-20 Ağustos günleri arasında Şemdinli ilçesinde sivil halka dönük yoğun saldırılar olmasına rağmen Şemdinli’de görevli hiçbir mülki amir görevlerinin gerekliliklerini yerine getirmemiştir. Heyet olarak görüştüğümüz mülki amirlerin bölgede yaşanan saldırıları ilgisizlikle karşılaması, halkı hedef göstermeye yönelik geliştirdikleri söylemler,  basına ve kamuoyuna yanlış bilgi aktararak dezenformasyona neden olmaları suretiyle görevlerini kötüye kullanmaları kabul edilebilir değildir. Sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulacaktır.Şemdinli ilçesinde yapılan saldırılar Cizre, Silopi, Varto, Diyadin, Silvan ve daha birçok merkezde uygulanmaktadır. Saldırıların bu denli yoğun olduğu bölgelerde Ankara merkezli alınan savaş kararı doğrultusunda 'irade kırılması' yaratılmak istenmektedir. 'İç Güvenlik Paketi'yle OHAL valilerinin bile sahip olmadığı yetkilerle donatılmış bölge valileri sıkıyönetimi aratmayan kararlar almaktadırlar. Örneğin; bölge halkının geçim kaynağı olan yaylalar ve tarım alanları (bağ, bahçe) 'özel güvenlik alanları' olarak ilan edilmiştir. Ayrıca gelişi güzel ev baskınları yapılmakta ve hiçbir arama izni olmadığı halde evler didik didik aranmakta, ev halkı darp edilmekte ve işkenceden geçirilmektedir.

Yine çatışmalarda ölü ele geçirildiği iddia edilen erkek ve kadın cenazeleri teşhir edilmekte; uzuvları kesilerek, cenazelerin üzerine basılarak ve bu görüntüler sosyal medyada paylaşılarak bölge halkının onuru rencide edilmektedir. 90’lı yıllarda köyleri doğrudan OHAL Bölge Valisi’nin kararları ile boşaltan devlet güçleri bugün top atışları ile evleri kullanılamaz hale getirmek suretiyle köyleri fiilen boşaltmaktadır. Ayrıca geçiş yollarında kontrol noktaları oluşturarak bölge insanına psikolojik baskı uygulamaktadır.90’lı yıllarda JİTEM olarak bilinen kontra güçlerin bir benzeri, bugün Ankara merkezli kurulmuş bir “gladyo örgütü”, sivillere karşı savaş yürütmektedir. Sivillerin  yaşam alanlarına saldırmakta ve bölgede yaşam hakkını yok etmeye çalışmaktadır."

ERDOĞAN'A 'SAVAŞ GLADYOSUNU LAĞVET' ÇAĞRISI

Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı başlatmış olduğu savaşı bir an önce sonlandırmaya ve kurmuş olduğu savaş gladyosunu lağvetmeye çağıran heyet, şunları ifade etti:

"21 Mart 2013 tarihinde başlayan çözüm sürecine uygun davranmaya ve 28 Şubat 2015 tarihli Dolmabahçe Mutabakatı’nın gerekliliklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Bu ülkenin Recep Tayyip Erdoğan’ın hayalini kurduğu başkanlık sistemine feda edeceği tek bir evladı yoktur. Bu çerçevede 20 Temmuz 2015 tarihinde alınan savaş kararı derhal geri çekilmeli, yapılan operasyonlar sonucunda tutuklanan, başta seçilmişler olmak üzere, bütün parti çalışanları serbest bırakılmalıdır.

Savaş süresince başta Varto ve Kağızman ilçelerinde olmak üzere gerilla ölü bedenlerine yapılan saldırılar için etkin soruşturmalar yürütülmelidir. Diyadin, Silopi, Cizre, Midyat, Esenler’ de yapılan saldırılar sonucunda yaşamını yitiren gençlerin ne şekilde ve kimler tarafından öldürüldükleri açıklanmalı ve sorumlular cezalandırılmalıdır. Esnaflara ve sivillere ait zararların tespiti yapılarak bütün mağduriyetleri giderilmelidir."

'ÖCALAN'A TECRİT KALDIRILMALI, MÜZAKERE ORTAMI SAĞLANMALI'

Kalıcı bir barışın tesisi için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin derhal kaldırılması ve uygun koşullarda müzakere ortamı sağlanarak barışa giden yolda çatışmasızlığın sağlanmasının gerektiğinin bildirildiği raporda, "Cumhurbaşkanı, devlet erkanı ve mevcut AKP Hükümeti’ni Dolmabahçe Mutabakatı’na bağlı kalmaya çağırıyoruz.Son olarak bölgede yaptığımız incelemelerde düzenli ve asimetrik orduların en son çare olarak savaş halinde kullanabilecekleri kitlesel imha araçları ve konvansiyonel ağır savaş mühimmatlarını bölgedeki sivil yerleşim alanlarına karşı kullandığını tespit etmiş bulunmaktayız" denildi.

DEVLETE VE ULUSLARARASI HEYETLERE ÇAĞRI

"Raporda, şu ifadelere de yer verildi: Yaşananlar gösteriyor ki, devlet attığı her bomba ile bölgede meşruiyetini yitirdiği gibi kanun dışına çıkmış bir durumdadır. Sivillere ve doğaya karşı yaptığı saldırılarda doğa katliamı ve insanlık suçu işlediği ayan beyan açığa çıkmıştır. Dolayısıyla tarafları ve sorumluları sağduyuya çağırıyor uluslararası bağımsız heyetleri bölgede olayları yerinde incelemeye davet ediyoruz. Kamuoyunun bu temelde bilgilendirilmesini önemli buluyoruz. Yine TBMM’yi bu konuda sorumluluk almaya ve hukuk dışı bu saldırıları araştırmak üzere uzman kişilerden oluşan bir heyeti görevlendirmeye davet ediyoruz."